| Komisyon Adı | : | (10 / 102, 461, 682, 977, 981, 982) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Doğum ve Jinekoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doçent Doktor Halit Kanca'nın, sahipsiz hayvanlarda popülasyon kontrolü ile hayvan haklarının korunması ve kötü muamelenin önlenmesi için tedbirler hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 23 .05.2019 |
HASAN KALYONCU (İzmir) - Sunumunuz için teşekkür ediyorum.
Sizin demin söylediğiniz tahminle ilgili ben size Çeşme'den örnek vereyim. Çeşme'de her yaz sonu köpek popülasyonu artar çünkü tatile geliyordur, o ara tatilde eğlenecek bir hayvan yanında ister, giderken de oraya bırakır ve devam eder. Aslında İzmir örneği çok ilginç, söylediklerinizle bire bir uyuyor. Mesela, her sokağın her yerinde yiyecek bırakma, hayvanların beslenmesine yönelik herkes kafasına göre işlem yapmakta. Metruk binalar genelde barınma amacıyla yani hayvanların sadece yeme açısından değil, beslenme açısından değil, barınma açısından da tercih ettikleri yerler. Yani onlar da barınmada güvenilir alanları tercih ediyorlar, genelde böyle metruk binaları davranışsal olarak tercih ediyorlar. Ayrıca köpeklerde bir alan belirleme de var yani o hayvanlarda özellikle besine ulaşma açısından. Bu, köpeklerde çok fazla belirgin olmuyor da diğer benzer mesela, kurtlar ve tilkilere baktığınız zaman onların beslenme alanları vardır, hatta alanlar paylaşılmaya girerse kurt sürüleri arasında kavga da var. Benzer durum köpeklerde de yer yer görülüyor yani şehirde bu tam tespit edilemese de.
Onun için, şimdi, hocalarımızın dediği şey şu: Millî Eğitim Bakanlığının, YÖK'ün, belediyelerin iş birliği hâlinde bir şeyler yapması gerekiyor. Mesela, biyoloji dersleri Millî Eğitim Bakanlığında azaltıldı, çevre bilincini veren bir şey de söz konusu değil yani neredeyse biyolojiyi müfredattan kaldırılmaya doğru gidiyor. Aslında temele baktığınız zaman tıbbın, veterinerliğin, ziraatın, diğer bütün alanların temel şeyinde kalan ve çevre alanında da ama biyolojiye böyle bir değer yok. Çevre açısından, sadece hayvanlar açısından değil, çevre bilincinin verilmesi açısından da bir eğitim müfredatında böyle bir şey yok, ki dediğiniz gibi gelişen Yapıya göre de fakültelerde ders konulması söz konusu diyeyim. Mesela bu barınak veterinerliği gibi veya bu deney hayvanlarıyla ilgili alanlarda hiç şey yok yani o konuda yüksek lisans, master, doktora o da şey değil.
ANKARA ÜNİVERSİTESİ VETERİNER FAKÜLTESİ DOĞUM VE JİNEKOLOJİ ANA BİLİM DALI ÖĞRETİM ÜYESİ DOÇ. DR. HALİT KANCA - Sadece birkaç üniversitede var.
HASAN KALYONCU (İzmir) - Evet yani çok az. Müfredat bulunan hocanın vereceği derse göre, branşına göre belirlendiği için, üniversitelerde öyle bir sıkıntı da var. Yani bir ders koyalım, açalım yeni bir ders, hangi hocamız? Şu hocamız, şu dersi verebiliyor, onu açalım, çağa ayak uydurması gerekiyor ve en son -baştan beri söylediğimiz şey- denetimin yapılması gerekiyor, hocalarımız da aynısını söylüyor. Ne koyarsanız koyun, ne oluşturursanız oluşturun, nasıl oluşturursanız oluşturun sorumluluk sahiplerinin işlerini yerine getirip getirmediğini denetlemeniz gerekiyor. Mesela hocalarımız burada söylüyor, şimdi uysal köpeği yakalıyor, o zaten orada duruyor, alıp arabaya koyuyor, gidip kısırlaştırıp geliyor ama daha agresif olana yaklaşamıyor, kaçıyor, onu yakalamak için herhangi bir emek sarf etmiyor çünkü işi değil, ben bunu bugün yakaladım ve aslında saldırgan olanlar, insanlara saldıran köpeklerin yavruları ve onunla beraber ilişkide olan köpekler insanlara saldırma eğilimi kazanıyor. Mesela aslanlar insan öldürmez, insanı av olarak görmez ama bir insan öldüren aslanın yavruları kesinlikle insanlara saldırır çünkü birbirlerinden öğrenerek bu davranışları ediniyorlar. Onun için sıkıntı aslında agresif olanları yakalayıp uysallar da zaten bir sorun yok, onlar vatandaşla beraber. Mesela yine bir örnek vereyim kafenin birinde İzmir'de bir tane Tarçın diye bir köpeğimiz var orada, sokak köpeği ama sürekli kafeteryada kendisine hamburger ısmarlanıyor vesaire. Hatta geliyor sevmediğiniz zaman patisiyle vuruyor, niye kaşımıyorsun diye, öyle değişik bir tip. Bunlar da var, bunlarda sorun yok. Önemli olan bu saldırgan olanların kontrol altına alınması ama eğitimi de yapsanız -kurumlar arasındaki iş birliği önemli- bunları da gerçekleştirseniz, en sonunda kanunları da koysanız denetim yapmazsanız hiçbirisi şeye çıkmıyor. Mesela hiçbir ilde -zannetmiyorum, bakmadım şeye de- köpek popülasyonunun ne kadar arttığına dair bir veri tabanı yok belediyelerde. Var mı öyle bir şey?
ANKARA ÜNİVERSİTESİ VETERİNER FAKÜLTESİ DOĞUM VE JİNEKOLOJİ ANA BİLİM DALI ÖĞRETİM ÜYESİ DOÇ. DR. HALİT KANCA - Ne kadar olduğuna dair de yok.
BAŞKAN - Tahmini bilgiler var.
HASAN KALYONCU (İzmir) - Artan da yok, ne kadar olduğuna dair de yok, bunları yapmazsanız... Aslında belediyeler bu işi çözer çünkü bizim kültürümüz hayvan sevgisine uzak bir kültür değil, bizim kültürümüzde hayvanların yeri farklı ama belediyeler bunu iş edinmiyor. Geçen toplantıda, dünkü toplantıda işte "Paraları yok." diyorlar. Parası olmayan belediyeler bakanlığa bu durumu bildirdiğinde bakanlık kendilerine para da, bilgi desteği de, diğer ekipman desteği de verebilir, bunların sayısı çok fazla değil. Büyükşehirlerde asıl problemler var, bu sorun asıl büyükşehirlerde. Büyükşehirlerde de para var ve bu kalemden veteriner hekim kadrosunda kimlerin var olduğu veya çalışıp çalışmadığı tespit edilebilir. Yani istihdamda da problem var, veteriner hekim çalıştırıyorum diyor ama veteriner hekim orada değil. Onun için hepsinin sonucunda ne yaparsanız yapın, bütün her şeyi koysanız bile denetim yapılmadığı müddetçe bir sonuca ulaşılamayacak.
Teşekkür ederim.