KOMİSYON KONUŞMASI

NİMETULLAH ERDOĞMUŞ (Şanlıurfa) - Sayın Başkanım, kıymetli hazırun; hepinizi saygıyla selamlıyor ve mübarek ramazanışerifin hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.

20'lerin bir yasası şu anda reform niteliğinde bir değişimle karşı karşıya. Tabii ki her şeyden önce bunun olumlu bir adım olduğu gerçeğini biz de kabul ediyoruz. Aslında askerlik tecrübesi itibarıyla belki de ülkemiz dünyada çok az bu şekilde bir imkâna, bir değere sahip olan ve o tecrübesini de bugün muhtemeldir ki biraz daha profesyonel yani asrımızın, günümüzün ruhuna uyarlayarak bir adım atma arifesindeyiz, eşiğindeyiz. Bunun tabii ki olumlu yansımaları olacak. Biz prensip olarak, ilke olarak torba yasası mantığıyla hazırlanan birtakım bu tür girişimlerin, tekliflerin temelde muhalefet şerhini koyuyoruz ve bunun esasıyla ilgili, usulüyle ilgili de önceden bir altyapısının hazırlanarak, kamuoyu buna hazırlanarak, kamuoyuyla paylaşarak, kamuoyunda bunun olgunlaşması sonucunda yasa tekliflerinin daha çok insanların karakterleriyle de toplumun özüyle de daha rahat bir şekilde kabul göreceği düşüncesini taşıyoruz.

Şimdi, tabii ki sadece askerî bir tecrübeden bahsetmiyoruz. Askerlik, malumunuz, başlı başına bir sanattan ibarettir. Elbette, askerlik sanatının icra edilmesi, ne kadar çok toplumsal alanda bu sanatın kabul görmesi onun revacını da o kadar kıymetli kılar. Biz hem tecrübe hem de sanat açısından ülkemizin böylesine bir şansa sahip olduğunu ifade etmek isteriz.

Şimdi, bedelliden başlamak istiyorum ben de. Tabii, çok fazla tekrara düşmemek istiyorum çünkü vekil arkadaşlarımız güzel bir şekilde izahatta bulundular. Ücreti konusunda -nazik bir ifade olmayabilir ama- adil olmayan bir sonuçla karşı karşıyayız. Neden? Çünkü ekonomik olarak çok güçlü biri ile çok zayıf olan birinin bedellinin şartlarında eşit muamele görmesinin, böyle bir eşitliğin adalet olmadığını söylemek istiyorum. Her adalet eşitliktir ama her eşitlik adalet değildir. Buradaki eşitlik de adil değildir şahsi düşünceme göre.

Bir diğer husus, bu vicdani ret konusu var dünyada ve vicdani ret konusu bir hak olarak değerlendiriliyor. Çünkü bir inançtan, bir düşünceden, bir felsefeden hareketle deniliyor ki: Savaş karşıtı bazı insanların, bunlar fıtri de olabilir... Yani öyle insanlar var ki fıtri olarak o alanda görev almak istemeyebilir. Yine bazı insanlar da bunu bir inanç olarak görebilirler ve der ki bir insan, bir inanç özgürlüğü temelinde diyebilir ki -ki bugün dünyada da birçok Avrupa ülkesinde bu konu tartışılıyor- "Ben inancım gereği savaş karşıtı bir düşünce taşıyorum ve bu hakkımın da bana tevdi edilmesini istiyorum." Bundan dolayı da vicdani reddi bir sorumsuzluk gibi değil de bir hak talebi gibi görüp bizim bu Komisyonumuzun onu da değerlendirmesini ben şahsen öneriyorum, hatta önümüzdeki çalışma döneminde bir kanun teklifi şeklinde de Meclisimize takdim etmeyi planlıyoruz.

Yine bir konuyu sizinle paylaşmak istiyorum ama şahsım için bu konuyu paylaşırken siyasi kimliğimi bir tarafa bırakmak istiyorum ve bununla da sizi temin etmek istiyorum. Bunu söylerken de hiçbir siyasi düşünce, parti, mülahazayı dikkate almadan söylüyorum. Bu Komisyonun bir mensubu ve Komisyona karşı, Millî Savunma Komisyonuna karşı sorumlu bir birey ve müftü kimliğimle şunu sizinle bu mübarek, bu manevi iklimde -ondan da cesaret alarak- paylaşmak istiyorum. Diyorum ki: Alıkonulmuş askerlerimiz var. Geçmişte de bu Meclisin ve yine, askerî erkânın da kararı doğrultusunda bir tecrübesi de var. Daha önce hangi nedenlerden olursa olsun, alıkonulmuş askerlerimizle ilgili bir girişimde bulunuldu ve o, ülkemizin hem siyasi atmosferini hem de ülkemizde biriken -tabiri caizse- o baskın, kesif yoğunluğu da dağıtmış oldu. Ben bu Komisyonun bir üyesi ama bir müftü kimliğiyle diyorum ki: Komisyonumuz bu konuda eğer herhangi bir yetki, bir sorumluluk, bir hizmet, bir tartışma, bir değerlendirme yapacaksa ben o konuda, bu Komisyondan hizmet almak isteyen bir görevin mensubu, bir görevin sorumlusu olarak bunu da takdim etmeyi ayrıca bir borç biliyorum. Tabii, bunun kararını verecek merci bellidir ama bir birey olarak da benim de burada Komisyonla paylaşma gereği duyduğum bir husustur.

Son olarak, şunu söylemek istiyorum: Şu anda mevcut düzenlemeyle ilgili atılan bu reform niteliğindeki adımın -tartışma neticesinde gözden kaçan teknik olabilecek ama- bugünün ruhuna ve yarının da ihtiyaçlarına cevap olabilecek, adil ve sonuç itibarıyla da hem toplumu hem ülkeyi hem de bizzat askerî yapıyı rahatlatabilecek bir adımın bununla beraber geleceği kanaatini taşıyorum. Ben bunun toplumdaki karşılığının müspet olacağı inancını taşıyorum ve bu düşüncemi de sizinle özet olarak paylaştıktan sonra eğer maddelerle ilgili birkaç kelam sarf etmemiz gerekirse yine paylaşmak istiyorum diyorum.

Şimdiden hayırlı olsun.