KOMİSYON KONUŞMASI

MUSTAFA HİDAYET VAHAPOĞLU (Bursa) - Efendim, teşekkür ederim.

Şimdi, konuşmalar takdim yapılırken yasayı reformdan bahsedildi ve belki niyet farklı olabilir ama 1927 yılından bahsedildi. Tabii ki eski olması mutlaka kötü olacağı anlamında, yeni olması da mükemmel olacağı anlamında değil. Yasalar uygulamalarla, oluşturulan içtihatlarla şekillenir ve kusursuz hâle gelir. Eğer 1927 yılında yapılmış bu yasaya bugüne kadarki uygulamalarımızla -kaç defa değiştirildi bilemiyorum onu, ne değişiklikler yapıldı bilemiyorum- belli bir şekil verememiş isek bu bizim kusurumuz.

Bir diğer konu: Özellikle zorunlu askerlik süresinin altı aya inmesiyle yüz yirmi ya da yüz kırk bin asker -tam rakamı hatırlayamıyorum, ASAL Genel Müdürünün ifadesini hatırlamaya çalışıyorum ama rakamı hatırlayamıyorum- terhis olacak. Bizim şu anda bölgemiz, küresel konjonktürün yanında, bölgeye yönelik özel planlar doğrultusunda kaynayan ve her an riskle karşı karşıya gelebilecek bir durumda. Yüz on, yüz yirmi, yüz otuz bin, her ne ise, yetişmiş şu ya da bu şekilde tecrübe kazanmış evladımızın terhis edilmesiyle Türkiye'nin savunmasında ne gibi olumsuzluklar doğacağı hesaplandı mı? Bunu nasıl gidereceksiniz? Bunun mutlaka düşünülmesi gerekir diye düşünüyorum.

Bir diğer konu: Şu tabloyu incelediğimizde, eğitimsizlerin askerlik hizmetinde ödüllendirildiğini, eğitimlilerin ise cezalandırıldığını görüyoruz. "Nasıl?" diyeceksiniz. Bir ay temel askerlik eğitimi alıyor yükümlü erbaş, er; yedek astsubay, meslek yüksekokulu ya da lisans seviyesinde, yüksek lisans, doktora seviyesinde eğitim almış olan da yedek subay olacak da iki ay temel eğitim alıyor. Birisi beş ay kıta eğitimi yapıyor, terhis oluyor, ötekisi iki ayın üzerine on ay askerlik yapıp terhis oluyor. Burada da bir çelişki görüyorum.

Bir başka konu: Belki teknik olarak daha sonra elden geçirilecektir; 3'üncü maddenin (b) fıkrası askerlik hizmetini tarif ediyor "Anayasa'mızın 72'nci maddesine göre her Türk'ün hak ve ödevi olan vatan hizmeti..." Geçiyoruz 4'üncü maddeye; askerlik yükümlülüğünün -burada askerlik hizmetini tarif ediyor- çerçevesi çizilirken "Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan her erkek askerlik hizmeti yapmaya mecburdur." diyor. Bu iki tanım ve tespitte, sınır belirlemede bir uyum olması gerektiğini düşünüyorum. Hukuk dili olur, mesleğin terminolojisi olur, bir şekilde bunun bir yolunun bulunması gerektiğini düşünüyorum.

Bir başka konu: Diğer arkadaşlarımın gündeme getirdiği konulara fazla değinmek istemiyorum. Örneğin izin süreleriyle ilgili muğlak ifadeler var. Yasa dilinde muğlak ifade kullanacaksanız bunu bir yerle telafi edecek yolu bulmanız lazım. 28'inci maddenin 2'nci fıkrasında deniyor ki: "Azami üç güne kadar ilave izin verilebilir." Yani burada keyfîlik devreye giriyor ki askerlik mesleğinde keyfîlik olmaz, olmaması gerekir.

Bir başka şey: Yine aynı maddenin 8'inci fıkrasında "Bu maddede yazılı izinlerin dışında izin vermeye, Cumhurbaşkanı yetkilidir." deniyor. Allah aşkına, Cumhurbaşkanlığı makamı en üst makam; Sayın Cumhurbaşkanımıza bu görevi vermek saygısızlıktır. Bu, fevkalade bir durum ise Genelkurmay başkanı olabilir ya da sayın bakan olabilir. Bunu Cumhurbaşkanı seviyesine çıkarmamak gerekir diye düşünüyorum.

Bir başka konu: Arkadaşlarımız dile getirdi, evet TOKİ vesaire... Özellikle vatan hizmeti diyorsak, askerlik hizmeti diyorsak, askerlik yükümlülüğü diyorsak, TOKİ gibi böyle basit ödüllendirme, cazip hâle getirme araçlarını çıkarmamız gerekir diye düşünüyorum. Bunlar başka bir kanunda düzenlenebilir. Örneğin vatana hizmette üstün nitelikli şahıslara, şahsiyetlere, mesleklere verilecek ödüller gibi bir yasa çıkarırız ve orada tarif ederiz bunu. Burada mesela otobüs biletinden bahsediyoruz. 1992'de, 1993'te gündeme getirilen, belli bölgelere gidecek erbaş ve erlerin hava yoluyla naklî konusu gibi "Tercih etmeleri hâlinde hava yolu ulaşımlarına ait giderler Bakanlık bütçesinden karşılanır." diye bağlayıcı bir hüküm niye koymayı düşünmüyoruz? Bunlar özellikle belli bölgelere gidip gelecek kişiler için önemlidir diye düşünüyorum.

Bir başka konu da: Özellikle yoklama kaçağı ve bakayayla ilgili bölgesel tespitlerin yapılması gerekiyor ve bunun önüne geçici ilave tedbirlerin de teklife Komisyonun bu çalışma süresi içerisinde eklenmesi gerekir diye düşünüyorum.

Teşekkür ederim.