| Komisyon Adı | : | İÇİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 15 .01.2015 |
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, bu 16'ncı madde gerçekten çok önemli çünkü jandarma subaylarının, astsubaylarının atanması ve yer değiştirmesiyle ilgili bir düzenleme yapıyor. Bu düzenleme yapılırken maalesef yüz yetmiş altı yıllık bir kurumun gelenekleri, uygulamaları, bugüne kadarki deneyimleri göz ardı ediliyor. Ne yapılıyor? Şimdi, maddeye bakarsak değerli arkadaşlar, (a) bendi şöyle diyor: "Jandarma Genel Komutanının atanması; Genelkurmay Başkanının teklifi, İçişleri Bakanının inhası, Başbakanın imzalayacağı ve Cumhurbaşkanının onaylayacağı müşterek kararname ile olur." Bu düzenleme zannediyorum mevcut düzenlemenin aynısı herhâlde, yani şu mevcut uygulamanın aynısıdır. (b) bendi "Generallerin atanmaları; Jandarma Genel Komutanının lüzum göstermesi, Genelkurmay Başkanının teklifi, İçişleri Bakanının inhası, Başbakanın imzalayacağı ve Cumhurbaşkanın onaylayacağı müşterek kararname ile olur." diyor. Bunu ilgilendiren başka bir husus var, onu söyleyeceğim. (c) bendi "General rütbesinde olmayan daire başkanları ile il ve ilçe jandarma komutanlarının atanmaları, yer değiştirmeleri ve geçici görevlendirmeleri İçişleri Bakanınca yapılır. Gerektiğinde Jandarma Genel Komutanı da bu konuda teklifte bulunabilir." diyor.
Şimdi, değerli arkadaşlar, demin zannediyorum Sayın Hükûmet Temsilcisi bir açıklamada bulundu, Komisyon Başkanının da açıklamalarına kulak misafiri oldum ama o özeldi tabii, ben geçerken onlar da... Efendim, şimdi, şöyle diyorlar: "Ya, tamam, Jandarma zaten İçişleri Bakanlığının bağlı bir birimi, bağlı bir komutanlık, genel komutanlık; zaten İçişleri Bakanı atama yaparken Jandarma Genel Komutanlığının teklifini bekleyecek, ona göre atayacak." Öyle mi? Öyle diyorsunuz Sayın Başkan, öyle diyorsunuz.
(Oturum Başkanlığına Başkan Mehmet Ersoy geçti)
BAŞKAN - Evet, varsayalım öyle.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Ama bu düzenleme öyle demiyor. Bu düzenleme öyle bir şeyi öngörmüyor. Bu düzenleme diyor ki: "İçişleri Bakanı yapar." O kadar. İsterse öneriyi alır, isterse almaz. Efendim, zannediyorum "Herhâlde bu düzenleme çok da uygun olmadı -mahcup bir tavırla- bir cümlecik daha ekleyelim..." ne demişler? "Gerektiğinde Jandarma Genel Komutanı da bu konuda teklifte bulunabilir." Gerektiğinde, bu gerekliliği kim takdir edecek? Onu bilmiyorum, burada öyle bir şey yok. "Diğer subaylar ile astsubaylar ve uzman jandarmaların atanmaları, yer değiştirmeleri ve geçici görevlendirmeleri Jandarma Genel Komutanınca yapılır." Vallahi, onu lütfetmişler ya, bu jandarma, uzman jandarmaların atanmalarını, yer değiştirmelerini niye Jandarma Genel Komutanlığına bırakmışlar? Vallahi, yani çok büyük bir lütuf, çok büyük bir lütuf. Niye o kadar önemli işleri devrettiler, bilmiyorum.
Daha vahim bir şey var: "Birinci fıkradaki (a) ve (b) bentlerinin uygulanmasında Genelkurmay Başkanının teklifi üzerine İçişleri Bakanı inha işlemini yapmadığı takdirde, Genelkurmay Başkanı talebini yazı ile Başbakana gönderir. Başbakan kararını yazı ile İçişleri Bakanına bildirir." Peki, güzel. Genelkurmay bir öneri yaptığına göre, Genelkurmay "Ya, bu önerinin neticesi ne oldu? Reddedildiyse sebebi nedir? Başbakanlıkça kabul edildiyse sebebi nedir? Yani bunu merak etmez mi? İçişleri Bakanlığına bildirirken, efendim, bir nüsha fazla koyacak yani bir nüsha yazacağına iki nüsha yazacak, bir nüshasını İçişleri Bakanlığına gönderecek, bir nüshasını da Genelkurmay Başkanlığına gönderecek. Genelkurmay Başkanlığına göndermemenin nedeni ne?
Şimdi, Sayın Bakan Yardımcısı açıklarken önce "Diliyorlarsa bu kurumlardan gelen görüşleri gönderebiliriz." dediler ama bunun mümkün olmadığını ben de biliyordum, daha doğrusu buna izin vermeyeceklerini biliyordum, buna izin vermezler ama Sayın Bakan Yardımcısı sonradan bu düşüncesinden vazgeçti dedi ki: "Efendim, bunlar gönderilmez, orada saklanıyor; uyulur uyulmaz."
Şimdi, Sayın Bakan şöyle: Uyarsınız, uymazsınız; ona ben bir şey demiyorum ama demin de arz ettim, siz sürekli bunu dile getiriyorsunuz, idarede iyi bir yönetişimden bahsediyorsunuz. Şimdi, iyi bir yönetişimin olabilmesi için alınan karara muhatap olanların, o karardan etkilenenlerin o konudaki görüşlerini bilmemize ihtiyaç var. Biz o açıdan diyoruz. Siz uyarsınız, uymazsınız. Zaten bizim dediklerimize de uymuyorsunuz, itibar etmiyorsunuz, mesele değil ki. Siz, maşallah Hükûmet her şeyi biliyor zaten. Efendim, biz burada ne dersek diyelim. Burada bizim yaptığımız -başta da söyledim- bir gerekliliği, bir lazımeyi yerine getirmek yani. Biz bir lazımeyi yerine getiriyoruz. Niye? Bunun uygulanabilmesi için, şeklen uygulanabilmesi için bu metnin yasa vasfını kazanması lazım. Yasa vasfını kazanabilmesi için de Türkiye Büyük Millet Meclisinden geçmesi lazım; onun için buraya geliyor, yoksa bizim hiçbir irademiz yok, kusura bakmasınlar ama arkadaşlarımızın da çok fazla yok; nasıl geldiyse öyle gidecek. Sağlam irade ne diyorsa, sağlam irade nasıl talimat buyurmuşsa öyle olacak yani, bunun lâmı cimi yok. Ama yaparken de biraz insaflı olmak lazım, biraz da efendim, ülkenin geleceğini düşünmek lazım.
Şimdi, bu neyi getirir değerli arkadaşlar? Bu uygulama neyi getirir? Bu uygulama pek çok sakıncaları beraberinde getirir. Bu, güvenlik birimlerinin, özel olarak da Jandarmanın ve giderek de Türk Silahlı Kuvvetlerinin siyasallaşmasına yol açar. Bu, bunun öncü kapısıdır, siyasallaşmasına yol açabilir. Siz şunu açık açık söyleyebilirsiniz: "Biz bunları siyasallaştırmak istiyoruz." diyorsanız ona diyecek bir şeyimiz yok. Onu açıkça söylerseniz ona göre biz değerlendirmelerimizi yaparız ama şimdi burada farklı şey söyleniyor, ifade edilen farklı. Tekrar soruyoruz. İçişleri Bakanı, general olmayan daire başkanlarıyla il ve ilçe jandarma komutanlarını atarken bu konuda Jandarma Genel Komutanlığının yapacağı teklif üzerine mi bu işlemi yapacak? Böyle diyorsanız o zaman düzenlemenin buna göre yapılmış olması lazım, buna göre yapılması lazım. Biz de o zaman itirazlarımızın bir bölümünü geri alırız ama yasada böyle, efendim, ifadede farklı şey söyleniyorsa o zaman bunda bir yanlışlık var demektir. Bu, efendim "Gerekirse jandarma genel komutanı da teklif edebilir." ifadesi bana göre insanların zekâsıyla alay etmektir arkadaşlar, insanların zekâsıyla alay etmektir. Öyle bir şey düşünülemez. Bu beraberinde pek çok sakıncayı getirir. Ne getirir? Bakın, ben birkaç tanesine izin verirseniz değinmek istiyorum.
Şimdi, bir defa, personelin amirleriyle hiyerarşik bağı zayıflar. Siz ne diyorsunuz? Siz diyorsunuz ki: "Biz yerelleşmeden yanayız." Yerelleşme sadece mahallî idarelerle ilgili olmaz yani şöyle ifade edeyim: Siz işlemlerin en yakın birim tarafından yapılmasını sağlarsanız o zaman merkeziyetçiliği önlemiş olursunuz. Öyle mi? E siz şimdi, yaptığınız uygulamalarla ilçe jandarma komutanının atanmasını bile bakana veriyorsunuz. Ondan sonra da efendim, hizmetten verimi bekliyorsunuz. Hâlbuki genel bir prensiptir. Hizmet -hizmette de öyledir, atama da bir uygulamadır, buna da uygulanabilir kıyasen- en yakın birim tarafından yerine getirilirse daha uygun olur, daha verimli olur.
Şimdi, uygulamalar önümüzde arkadaşlar. İlçe şube başkanlarının, il idare şube başkanlarının siyasi etkilere ne kadar maruz kaldığını, efendim, il ve ilçe başkanlarının peşinden nasıl koştuklarını, iktidar partisinin il ve ilçe başkanlarının o il idare şube başkanları ile ilçe idare şube başkanlarını nasıl etkilediklerini hepimiz biliyoruz. Jandarmanın da olacağı budur. Siz bununla ülkeye çok büyük kötülük yaparsınız. Jandarma Genel Komutanını atayın, onda bir sorun yok, atayın. Efendim, tespit ettiğiniz hedeflere uygun davranmıyorsa veya uygun planlama yapmıyorsa Jandarma Genel Komutanını görevden alırsınız, emekli edersiniz, o ayrı ama bunu alt kademeye kadar indiremezsiniz. İndirirseniz oradaki hiyerarşiyi bozarsınız. Jandarma -demin de ifade ettim- sadece bir kolluk birimi değildir, bir kolluk gücüdür, aynı zamanda hem askerî görevleri vardır hem adli görevleri vardır. Seferde de efendim, görev alan askerî birliklerin -zannediyorum Kara Kuvvetlerinin- emir ve kontrolüne giren bir yapıya sahiptir. Şimdi, jandarma subayları değişik görevleri ifa ediyorlar yani ihtisaslaşma öyle tüm personel açısından söz konusu değildir. Bugün il jandarma komutanlığına atadığınızı yarın bir komando alay komutanlığına atayabilirsiniz veya bir komando alay komutanını alıp il jandarma komutanlığına atayabilirsiniz. Yani, personel arasında böyle farklı görevlendirmeler de vardır. O nedenle, görevlendirilirken özellikle en yakın amirlerinin bu konuda inisiyatif kullanması gerekmektedir.
Ast-üst ilişkileri bozulacak. Jandarma personeli kanunlar, nizamlar ve amirlerin emirlerinden ziyade siyasi makamların değerlendirmelerine göre hareket edecekler. Belki de -biz Türkiye'de yaşıyoruz- mesai saatleri içerisinde avantaj sağlamak için siyasi görüşlerini açıkça ifade etme yoluna gidebilenler bile olacaktır, herkes insandır.
Bakın, ben bu konuda bir hatıramı anlatayım, Jandarmayla ilgili değil, Emniyetle ilgiliydi ama fark etmez. Bir emniyet müdürü anlatmıştı, bunu bizzat bana anlattı, dedi ki: "Ben Akademiden mezun olduğum vakit çok idealist bir genç komiser yardımcısıydım. Çok da kendime güveniyordum. Ben zannediyordum ki görevimi iyi yaparsam amirlerim beni değerlendirir ve ona göre üst görevlere atanırım ama baktım, benden çok daha -af buyurun- yeteneksiz olan yani herkes tarafından bilinen insanlar siyasi yakınlıklar nedeniyle falan beni geçti. E ondan sonra ben de aynı şeye başladım. Ben onlardan zekiydim, ben de daha hızlı yükseldim." Siz ülkenin güvenlik birimlerini bu hâle getirirseniz bu olur. Üstelik Jandarmada bunun etkileri çok daha ağır olur arkadaşlar.
Şimdi, atamalarda hem liyakat önemlidir hem de o güne kadar yapılan görevler önemlidir yani "safahat" diyoruz ama bundan ziyade, bu liyakat ve safahat kriterlerinden ziyade siyasi yakınlıklar ve bağlantılar önem kazanır değerli arkadaşlarım. Liyakate ve safahata uygun, adil şekilde yapılan atamaların dahi şüpheyle karşılanacağını unutmayalım. Bakınız, siz öyle bir yol açarsanız, öyle bir iklim oluşturursanız hakkıyla terfi eden personel konusunda bile şüpheler ve şaibeler ortaya çıkabilir. Hakkıyla terfi etmiştir ama şimdi insanlarda şöyle bir kanaat oluşur ise "Siyasi yakınlık olmadan o tür görevlere gelmek mümkün değil." gibi bir kanaat oluşursa, o kişi kendi hakkıyla terfi etmiş olsa bile onunla ilgili birtakım şüpheler ve dedikodular ortaya çıkar.
Şimdi, her yıl, biliyorsunuz Jandarma personeli belli zamanlarda atanıyor.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Atanıyordu. Bundan sonrasını bilmiyoruz.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Yani, şu anda da hâlâ öyle tabii, yürürlüğe girmedi daha bu. Umarım girmez, umarım girmez. Bu sefer ne olacak biliyor musunuz? Kış ortasında atamalar olacak. Bakın, hepimiz biliyoruz değerli arkadaşlarım. İnceleyin, Emniyet Genel Müdürlüğünün olağan atamalarında ne kadar atama iptal ediliyor, yapılan atamaların ne kadarı iptal ediliyor, ne kadarı uygulanıyor, atama zamanı dışındaki atamaların miktarı nedir, bir inceleyin. Hâlbuki Emniyeti de siyasi etkilerin dışına çıkarmak lazım. Öyle yapmak lazımken siz şimdi tersini yapıyorsunuz, Jandarmayı da siyasallaştırma yoluna gidiyorsunuz. Bir kurum üzerinde siyasi otoritenin kontrolünü, denetimini sağlamak ayrıdır, onu yapmak lazım; siyasi otoritenin kontrolünde olmalıdır ama siyasallaşmamalıdır, mesele budur. Bunun sınırını ne yazık ki çizemiyorsunuz değerli arkadaşlarım. Bu uygulamadan vazgeçin diyoruz.
Demin de ifade ettim. Jandarma birlikleri her ne kadar kolluk kuvveti olsa da biliyorsunuz, barışta terörle mücadele görevinde görevlendiriliyor, seferde de Kara Kuvvetleri birlikleri gibi kullanılıyor. Seferde Jandarma Komutanlığının tamamı Kara Kuvvetlerinin emrine giriyor. E şimdi, öyle bir birimi, öyle bir teşkilatı siz tümüyle askerî görevlerini de nazarıdikkate almadan İçişleri Bakanlığının kontrolüne verir iseniz o zaman ileride zaaflar doğar, bunu biz söylüyoruz, bunu sizin dikkatinize sunmak istiyoruz.
Değerli arkadaşlar, seferdeki harekât planları değiştirilmeden, bu değişikliklerin sonucu oluşabilecek muhtemel zafiyetler tespit edilip gidermeye yönelik tedbirler gösterilmeden, bununla ilgili birtakım uygulamalar mesela plan seminerleri, harp oyunları ve tatbikatlar denenmeden böyle bir uygulama yaparsanız bu büyük bir zafiyet doğurur ve bu zafiyeti gidermek her zaman mümkün olmayabilir.
Biliyorsunuz, şimdi simetrik tehditten asimetrik tehdide geçilen bir dönemdeyiz. Bu dönemde savaş dışı harekâtın ve bunun içinde de barışı koruma ve destekleme görevinin sayısı artmıştır. Bu görevler işin doğası gereği hem askerî yeteneklerin hem de kolluk gücünün dengeli kullanılmasını gerektirmektedir. Sadece askerî gücün kullanılması aşırı güç kullanımına, sadece kolluğun kullanılması ise zafiyetin oluşmasına neden olacaktır. Dolayısıyla, dengeli bir güç kullanımı için askerî statülü kolluk bu görevler için gereklidir, biz bunu sizin dikkatinize sunmak istiyoruz.
Jandarma ve asker iç içe, her biri bir diğerinin emrinde görev yapmaktadır; zannediyorum Sayın Bakan Yardımcımız da görev yaparken buna tanık olmuştur. Birbirlerinin yerine ikame edilebilmekte, askerî görevler açısından kullanım konseptinde bir farklılık bulunmamaktadır ama şimdi biz ne yapıyoruz? Bunları tamamen birbirinden ayırıyoruz.
Zaten, biliyorsunuz, mevcut durumda da mülki görevler açısından Jandarma İçişleri Bakanlığına bağlı, orada bir sorun yok. Bu düzenlemeye niye ihtiyaç duyuldu, onu da anlamak mümkün değildir değerli arkadaşlarım.
Sonuç şu olabilir değerli arkadaşlar: Şimdi, siz özelliği olan, askerî yönü de ağır basan bir birliği sadece siyasetçilerin emir ve komutasına verirseniz büyük sorun doğar, siyasallaşmaya yol açar. Bunu her zaman ikaz olarak söylüyorum, isterseniz dinlersiniz, istemezseniz dinlemezsiniz: Jandarmanın siyasallaşması aynı zamanda Türk Silahlı Kuvvetlerinin siyasallaşması anlamına gelir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin, bir ülkenin silahlı kuvvetlerinin, ordusunun siyasallaşmasının nelere yol açabileceği bizim Balkan Harbi'nde açıkça ortaya çıkmıştır. Osmanlı toprakları Balkan Harbi'nde küçülmüş, bunun sebebi de o zamanki ordunun siyasallaşmış olmasıdır. Biz bunları ülkemizin geleceği açısından, bekası açısından söylüyoruz.
Bakın, bu düzenlemeyi yaparken çok düşünmeniz lazım. Var olan bazı yakınmalar giderilebilir, bazı düzenlemeler yapılabilir ama bu şekilde yapılmaz. Siz tamamen Genel Komutanı bir kenara iterseniz veya Genel Komutanın kendi personeli üzerindeki kontrolünü kaybetmesine yol açabilecek uygulamalar getirirseniz, o zaman orada disiplini sağlayamazsınız, hiyerarşiyi bozarsınız.
En azından şu düzenlemeyi yapın, tekrar öneriyorum, siz "Öyle olacak." diyorsanız yasa metnine açıkça bunu yazın, deyin ki: "Jandarma Genel Komutanının önerisi ve İçişleri Bakanının onayıyla olur." Madem öyle diyorsunuz, "Zaten işlem öyle olacak." diyorsanız yasa metnine de öyle yazın, niye yazmıyorsunuz? Aslında en ideali her kurumun başında bulunan kişiye kendi personeli üzerinde tasarruf yetkisini vermektir, en ideali budur ama o tasarruf yetkisini yanlış kullanıyorsa, kötüye kullanıyorsa Bakanın her zaman o kurumun başında bulunan zatla ilgili işlem yapma yetkisi, tasarrufta bulunma yetkisi vardır zaten, öyle olması gerekir. Aksi hâlde biz o kurumun rahat çalışmasını, disiplin içerisinde çalışmasını sağlayamayız.
Bu önerilerimizin dikkate alınacağını umuyoruz ve daha fazla da zamanınızı almamak bakımından çünkü ileriki maddelerde de benzer hususları dile getireceğiz, görevden uzaklaştırmalarda, işten el çektirmelerde, disiplin işlemlerinde, o hususlar, o maddeler gelirken de görüşümüzü ifade edeceğiz.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım, sağ olun.