KOMİSYON KONUŞMASI

SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) - Şimdi ben aslında burada bir Komisyon üyesiyim ama savunma makamı gibi oldum.

BAŞKAN - Ne demek? İcraat yapmışsınız, tabii ki yani.

SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) - Hem Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü yaptım bu aşı işlerine de girdik tabii ki, hem de müsteşarlık yaptığım için tabii ki konuşacağız ama zaten kamuoyunda yanlış bir algı var ve çok tehlikeli bir sürece girdi Türkiye bu aşı reddi konusunda. Ben bununla ilgili yasa teklifi de verdim. Yani yanlış anlaşılmasın, şu an Türkiye'deki tüm aşılar Sağlık Bakanlığı kontrolünde, denetiminde ve güvencesi altındadır. Birtakım insanlar bunu speküle ederek Türkiye'de aşı reddini körüklemektedir. Cıva eser miktarda varsa da bile bu esas elemanı değildir aşının, adjuvan dediğimiz koruyucu maddedir ve bu tür maddeler, yani eskiden vardı, şimdi Sağlık Bakanlığının aşılarında yok olduğunu biliyorum. Ama buna dayalı olarak birtakım insanlar bunu körükleyerek aşı reddini artırıyor ve çok daha tehlikeli bir boyuta geldi. Türkiye'de aşı reddi içerisinde olan aile sayısı artıyor. Hatta Anayasa Mahkemesi, söz açılmışken, yanlış değerlendirdi bunu, kişisel hak olarak görüyor. Aşı yaptırmamak kişisel hak olamaz. Aşı yaptırmak toplumsal bir zorunluluktur. Bu sadece bireysel bir durum değil, tüm toplumu ilgilendiren bir durumdur. Mesela kanser "Tedavi ettirmiyorum." diyebilirsiniz, o sizin bireysel sorununuzdur. Ama aşıyla bulaşıcı hastalıkları koruyoruz, bulaşıcı hastalıklar toplumsal bir sorundur. Sadece sizi ilgilendirmiyor, tüm toplumu ilgilendiriyor, onun için aman ha! Aşı reddinden zaten başımız sıkıntıda, böyle bir yanlış anlaşılma olmasın diye söz aldım.

İkinci konu: Araştırma yapmak tabii ki lazım. Sayın Genel Müdür söyledi, aslında bu tabii ki akademik çevrelerin işi. Zor bir konu. Türkiye'nin aslında etiyolojik araştırmalarda, bir de akademisyen tarafım da olduğu için söylüyorum, en büyük eksikliğimiz, biz hastalıkların nedenleriyle ilgili araştırmalar konusunda çok zayıfız. Türkiye'de bu prospektif çalışmalar yok denecek kadardır, epidemiyolojik çalışmalar yapamıyoruz, veri kaynaklarımız yeterli değil ve bununla ilgili bütçe ve ekipman sıkıntılarımız var. Evet, Türkiye'de maalesef bu konuları bilmiyoruz ama dünyada da çok iyi bilinen bir konu değil. Hâlâ etiyolojisi bilinmiyor, net değil, şudur demek zor. O yüzden tabii ki zor bir hastalık. Nedensel olarak belki aydınlatılacaktır gelecekte. O zaman işlerimiz kolaylaşacak, ona katılıyorum tabii ki. Keşke bilsek, ona yönelik tedaviler yaparız.

Ama tekrar şu aile hekimliği meselesine dönmek istiyorum. Başka bir şekli yok hocam bunun. Yani Sayın Vekilim, mecburen aile hekimliği üzerinden yapmak zorundayız. Yani her yere çocuk psikiyatristi gönderemeyiz, böyle bir lüks yok. Mutlaka aile hekimlerini sisteme entegre etmemiz lazım. Zaten aile hekiminden beklenen tanı koymak değildir. Aile hekiminin erken tanı yapması lazım. Bunun için de testler var. O testler uygulanabilir ya da bu bulgularla ilgili eğitimler alınabilir. Ama başka bir yöntemi yok. Yani her yere çocuk psikiyatristi göndermek, sayıyı artırmak, öyle bir sistem kurmak pek mümkün değil, dünyada da böyle bir sistem yok yani.

Teşekkür ediyorum.