KOMİSYON KONUŞMASI

BAŞKAN - Ben de çok teşekkür ediyorum.

Şimdi, tabii, Ali Bey'in şeyini ben de anladığımı zannediyorum ama şöyle bir şeyimiz de var, biraz da bizden kaynaklanan belki bir eksik bilgilendirme oldu. Biz kurumlarımıza "Bu konuda neler yapıyorsunuz ve neleri yapamıyorsunuz, bize söyleyin ki biz onları yapabilmeniz için gerekli yasal düzenlemeleri yapalım." dediğimiz için belki arkadaşlarımız bugüne kadar yaptıklarını anlattılar, anlatıyorlar. Bu arada, tabii, yasal açmazlarına veya ihtiyaç duydukları şeylere de işaret ederler ama biz şimdi özellikle mesela Talim ve Terbiyeyi konuştuğumuz gibi, bu konuda ders kitabı hazırlayan bilim insanlarıyla oturduğumuz zaman onlara neyi, niçin yaptıklarını; neyi, niçin yapmamaları gerektiğini...

Yani hakikaten bazen bir mesleki renk körlüğü oluşabiliyor. Uzun yıllar aynı konularda çalışan bilim insanlarında da, bürokratlarda da, yöneticilerde de bir şeylik oluşabiliyor. Ben Millî Eğitim Bakanlığında ilk göreve başladığımda Talim ve Terbiye Kurulundan brifing alırken, ilk brifingde arkadaşlarımız şeyleri anlattılar; nasıl hazırlanıyor, kitaplar nasıl hazırlanıyor, Talim ve Terbiye Kurulu nasıl çalışıyor filan. Bitti sunum fakat sunumun hiçbir yerinde, daha doğrusu bana anlatılan sürecin hiçbir yerinde asıl hedef kitle olan öğrenciler yok. Yani kitaplar nasıl hazırlanıyor ve o kitapları hazırlayan komisyonlar nasıl seçiliyor, sonra onların redaksiyonu nasıl yapılıyor, sonra onların kabulleri nasıl yapılıyor filan, bunlar güzel, bunlar anlatılıyor. Ama daha işin başından bitişine kadar yani "Şöyle bir ders olsun, onun şöyle bir kitabı olsun." kararından o kitabın matbaadan çıkışına kadar olan süreçte öğrenci yok. O zaman -orada olan arkadaşlarımız belki hatırlayacaktır- dedik ki: "Bir defa, karar aşamasından sonra yani böyle bir dersin ihtiyaç olup olmadığını hedef kitleden öğreneceğiz.Çocuklarla mutlaka... Artı, bu dersin içeriğini de birlikte oluşturalım. Yani öğrencinin diyelim söz dağarcığını, kaç kelimeden oluştuğunu bilmeden ders kitabı hazırlarsanız o ders kitabı bir işe yaramaz. Dolayısıyla 'O yaş grubunda, o kelimeler gerçekten çocukların kelime dağarcığında var mı, yok mu?'ya varıncaya kadar, çocuk psikolojisi; ona bu konuyu böyle mi anlatmak doğru olur, şöyle mi anlatmak doğru olur? Bunu focus gruplarıyla, çocuklarla, gençlerle, öğrencilerle birlikte tartışmakta fayda vardır." demiştik. Şimdi, bu süreçleri bundan sonra bunları Millî Eğitim Bakanlığı, YEĞİTEK dikkate alır diye tekrar hatırlatmak istiyorum.

Bir de siz çok güzel bir tabir kullandınız "Kimsenin emeğine haksızlık etmek istemeyiz." diye. Ben de aynen o düşünceyi paylaşarak bugün aynı zamanda sizin selefinizi buraya davet ettim, eski YEĞİTEK Genel Müdürü Onur Bey'i. Özellikle ona ve ekip arkadaşlarına bu 4'üncü sayfadaki Bilgi Teknolojileri İletişim Kurumu İş Birliği Çerçeve Programı'nın hazırlanması, öğretmenlere mesleki gelişim eğitimlerinin verilmesi, yirmi dört saat merkezî eğitimler planlanması, 400 eğitmenin eğitime alınması -burada zikredilen- ve 21 Mayıs 2012 Protokolü'nün hazırlanması, SCORM paketinin hazırlanması -EBA'da bunların- öğretmenlerin eğitimi konusundaki ve diğer katkıları sebebiyle çok teşekkür ediyorum. İnşallah, sizin yaptıklarınıza da bundan sonraki Komisyonlarda aynı şekilde teşekkür edilecektir. Devlette devamlılık esastır. Biz bunu genellikle ihmal ederiz ama bizden önce görev yapan kimler varsa onların emeklerini de bu arada zikretmekte, en azında çalışan, mevcut yöneticilerin motivasyonu bakımından da fayda var. Tabii, ben Bakan olarak da benden önceki Bakan arkadaşlarıma, Nimet Hanım'a, Ömer Dinçer Bey'e de bu konulardaki girişimleri için -EBA'nın kurulumu onlarladır, biz geliştirdik ama asıl kuran onlardır- onlara da bu vesileyle buradan teşekkür etmiş olalım.

Çok teşekkür ediyorum.