ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) - Söylediklerinizden bir şey takıldı aklıma: Şimdi, bir taraftan sahipsiz hayvanları sahiplendirmek istiyorsunuz ve bunların Türkiye'de oldukça ciddi bir sayısı var yani belki sizin bir yılda sattığınızın 100 katı, bin katı sahipsiz havyan var, kediler köpekler var. Öbür taraftan da cins hayvanlar olmadan da siz işinizi devam ettiremeyeceğinizi söylüyorsunuz. Bu bir tezat değil mi? Yani sonuç itibarıyla cins hayvanlar olmazsa, an itibarıyla da asıl sorun sokaklardaki sahipsiz hayvanların sayısının anormal bir şekilde artmasıyken belli bir dönemde siz burada daha kooperatif bir sorumluluk alsanız, işleriniz de zarar görmeden bunu ilerletmeniz mümkün değil mi? Yani burada mesele aslında insanların hayvan sahiplenmesi mi yoksa cins hayvan aşkı mı?

EVCİL HAVYANCILIK İŞ ADAMLARI DERNEĞİ BAŞKANI SELİM KINSUN - Şöyle: Gerçekler var. Çocuk Esirgeme Kurumunda bir sürü çocuklar var, yavrularımız var ama insanlar yine de kendi çocuklarını yapmak istiyorlar doğal olarak. Hayvan sahibi olmak isteyen insanlar da belli özelliklerde hayvanları sahiplenmek istiyorlar. Bu da onların özgürlükleri.

Bir de orada başka bir konu daha var: Şimdi, herkes aynı standartlarda yaşayamıyor ne yazık ki. Bir apartman dairesinde köpek sahiplenmek isteyen bir insanın barınaktan kendine uygun bir yavruyu bulması gerçekten çok zor.

ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) - Burada sizin bir katkınız olamaz mı? Sonuç itibarıyla bunlar barınak barınak dolaşamıyorlar ama...

EVCİL HAVYANCILIK İŞ ADAMLARI DERNEĞİ BAŞKANI SELİM KINSUN - Biz onu sunuyoruz zaten, bizim kitapta da sunduğumuz teklifimiz bu. Biz diyoruz ki bizim bütün evcil hayvan mağazalarında kabin barınaktan gelecek... Kedi gelmez yani kediyi düşünmeye gerek yok çünkü yok, barınakta kedi de yok zaten pek.

ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) - Ben Mersin'deki barınaktaydım yani gerçekten yüzlerce kedi var orada, yavru kedi de var, yeni doğmuş küçük kediler, yavru kediler. Sahipleniyorlar da.

EVCİL HAVYANCILIK İŞ ADAMLARI DERNEĞİ BAŞKANI SELİM KINSUN - Kedi bizim kültürümüzde biraz daha sokakta yani hani o biraz daha farklı. Yani barınaktan çok öyle kedi gelmeyeceğini biliyoruz yani yaşadığımız şeyde. Daha ağırlıklı İstanbul için konuşuyorum tabii ki.

Ama köpek çok ciddi bir konu. Barınaktan gelecek o yavru köpekleri uygun ortamları olan insanlara ücretsiz bir şekilde biz sunabiliriz ve burada çok ciddi katkı sağlarız. Neden bunu sağlayabiliriz çünkü barınak ortamında -siz de biliyorsunuz- ne kadar düzgün tutulmaya çalışılırsa çalışılsın çok zor şartları.

ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) - Barınaktaki şartların tatmin edici olmadığı zaten şimdiye kadar gelen tüm uzmanların da ortak görüşü.

EVCİL HAVYANCILIK İŞ ADAMLARI DERNEĞİ BAŞKANI SELİM KINSUN - Olması da gerçekten zor yani.

ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) - Fakat yani şöyle bir zorluğa da kendi kendinizi de ötelemiş olmuyor musunuz: Şimdi, bir tarafta cins tercih edilen hayvanlar varken öbür tarafta da sahiplenilmesini istediğiniz sokak hayvanları varken, sokakta yaşayan... Hatta bir çoğu da cins bu arada yani. Dönüp baktığımızda hayvan barınaklarına aşağı yukarı 3 hayvandan 1'inin gerçekten cins olduğunu...

EVCİL HAVYANCILIK İŞ ADAMLARI DERNEĞİ BAŞKANI SELİM KINSUN - Datalarda yüzde 11, o 11'in yarısı pitbull.

ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) - Onu zaten hani ayrı bir yere koyarak konuşuyoruz.

Şimdi, siz bu iki kapıyı da açık bıraktınız. O zaman doğal olarak insanlar daha cins hayvanları tercih edecekler. Aslında bu kapıyı açarak kendi işinizi de zorlaştırmış olmuyor musunuz? Yani barınaklardaki hayvanların sahiplenilmesi cins hayvanlar olmadığı zaman daha kolay olmayacak mı?

EVCİL HAVYANCILIK İŞ ADAMLARI DERNEĞİ BAŞKANI SELİM KINSUN - Yok, şöyle: Biz bunu sunmadığımız zaman merdiven altı sunuyor olacak. Yani cins hayvan isteyen...

ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) - Ama yani bakın, yani hep beraber biz burada... Tabii, Türkiye Büyük Millet Meclisi burası, şu varsayım üstünden yola çıkamayız: "Kaçak olacak, kaçağa izin verilecek, merdiven altı olacak, merdiven altına izin verilecek." gibi bir mantıktan yola çıkarak bizler burada öneriler öne süremeyiz. Burası Türkiye Cumhuriyeti devleti, gereğini yapar ve eğer böyle bir şey varsa, sınırlarımızda böyle bir sıkıntı varsa kaçakçılığı engellemek için elinden geleni yapar. Eğer günü geldiğinde o bir sorunsa onunla ilgili çalışmaları da gene Millet Meclisi yapar veya internetten satışıyla ilgili, bu, kaçakçılığı teşvik eden bir ortam varsa bunu engellemek de devletimizin elindedir. Yani devleti, bunu gerçekleştiremeyecek bir şey olarak görmek veya bunun üzerinden "Biz satmazsak sokakta kaçak olarak bunlar satılacak." demek bence çok doğru bir yaklaşım değil. Burada önemli olan ortak bir irade, ortak bir kararlılık ortaya koymak. O yüzden zaten hep beraber bu toplantılar yapılıyor, devletin de bu konuda bir iradesi var. Tüm siyasi partilerin temsilcilerinin de ortak iradesi var.

Yani burada bizim önce doğru sistemi yaratmamız lazım. Eksiklikler tabii olacaktır. Belki Avusturya'da yaşanan sıkıntıyı hep beraber biz de yaşayacağız ama çözecek iradeyi göstermek istedikten sonra biz bunları çözümleriz ama doğru sistemi yaratmanın yöntemini eğer siz gösteremezseniz veyahut da diğer önerileri getirenler gösteremezse o zaman yanlış bir sistem üstüne bir şeyler kurgulayıp düzeltmeye çalışacağız ve bu komisyonlar daha senelerce toplanacak. Başkanımız bir evvelki komisyonun da içinde yanılmıyorsam, bir kanun tasarısı kadük olarak kalmış ve problem çözülemeden büyüyerek geliyor bu buraya. Sokaktaki hayvan sayıları o kadar çok artıyor ki nihayetinde bu aslında sizin işinize de zarar verecek çünkü nereye gitsek biz hayvanseverler kadar hayvanlar tarafından taciz edilen, rahatsız edilen insanları da duyuyoruz ve hayvanların suçu, kusuru değil, bugüne kadar bizler doğru adımları atamadığımız için, doğru sistemi kuramadığımız için oluyor. Burada bence bu işin ticari kısmında olanların çok dikkatli düşünmesi gerekiyor ve çok ciddi önerilerle gelmesi gerekiyor. Hayvanseverler sonuna kadar haklılar. Onlar istiyorlar ki hayvanlar iyi şartlarda yaşasınlar, onlar bunu gönüllülük esasıyla yapıyorlar. Ama siz ticari amaçla yaptığınız için buradaki katkıyı sizin vermek üzere birazcık daha yaratıcı olmanız gerekiyor, biraz daha fedakârlık yapmanız gerekiyor gibi geliyor bana.

EVCİL HAVYANCILIK İŞ ADAMLARI DERNEĞİ BAŞKANI SELİM KINSUN - Şöyle: Öncelikle şunu söyleyeyim: Orada iki önemli konu var bence altı çizilmesi gereken. Bir tanesi cins hayvan. Şimdi, cins hayvan dediğimiz şey... İhtiyaca göre cins hayvan da çok önemli. Yani siz bir bekçi köpeği istiyorsanız barınaktan bir bekçi köpeği sahiplenemeyebilirsiniz. Bekçi köpeği bekçi köpeğidir veya işte bir, atıyorum, kangal, sürü köpeği sürü köpeğidir veya işte ev köpeği, küçük boyutlu, küçük ebatlı bir köpek, o odur. Yani şöyle olmuş olur: Siz millete dersiniz ki: "Sizin istediğiniz değil, bizde bu var, bunlardan bir tanesini alacaksınız. Sizin istediğiniz bizde yok, bunu alamazsınız." demiş oluruz. Yani eğer ki cins hayvan olmasın, sadece barınaklardaki hayvanlar olsun dediğimiz zaman "Bizim sunduğumuz şartları kabul etmek durumundasınız." demiş oluruz. Bir, bu var. İkincisi, talep olduğu sürece, talep varsa eğer bunu durdurmak çok mümkün olacak bir şey değildir. Yani bugün kedi köpekten konuşuyoruz, çok daha sıkıntılı konularımız da var. Hani talep olduğu için maalesef kaçağı, şusu busu devam eden konular var ne yazık ki. Çünkü talep varsa bir şekilde bir yolu bulunmaya çalışılıyor.

ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) - Yok, devlet var, bu esasla hareket edemeyiz. Yani "Uyuşturucuya talep olursa o zaman uyuşturucu bulunabilir."e doğru gider. Bu bence çok mantıklı bir şey değil.

EVCİL HAVYANCILIK İŞ ADAMLARI DERNEĞİ BAŞKANI SELİM KINSUN - Onu demek istemiyorum ama bu yani cins hayvan sahiplenmek istemek uyuşturucu değil. Hani uyuşturucu muamelesi...

ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) - Ona itirazım yok ama ortada hayvanların... Hayır, benim kastettiğim şey şu: Burada önümüzde maalesef sayısal olarak ciddi bir problem var. Biz bunların haftalardır görüşmelerini yapıyoruz ve maalesef bu nihayetinde, kısmen söylediğiniz genel olarak bütün "pet shop"lara ve ülkeye bir şekilde kaçak yollardan gelen veyahut da merdiven altında üretilen hayvanlarla ilgili sıkıntılara bağlanıyor bütün bu toplantılarda vardığımız nokta. Şimdi bir düzenleme yapmak lazım, söylediğiniz noktaları tamamen kontrol altına almak lazım. Sizler de bunun vitrinisiniz sizin söylediğinize göre ki ben de katılıyorum. Dolayısıyla bunu vitrinden başlayarak geri gittiğimizde bu kontrol sistemini kurmak çok daha kolay olacaktır. Onunla ilgili bir öneriniz var mı? Hani doğrusu budur diyedir değil, biz tamamen Komisyon olarak bilgi amaçlı buradayız. Sadece biraz daha sizin de devamlılığınızı kolaylaştıracak ama hayvanseverlerin veyahut da hayvanların da beklentilerini gerçekleştirecek önerileriniz var mı?