| Komisyon Adı | : | MİLLİ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU |
| Konu | : | Bazı Kanunlarda ve 652 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1963) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 20 .06.2019 |
KAMİL AYDIN (Erzurum) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yürütmenin çok kıymetli üyeleri, Komisyon üyesi arkadaşlarım, basın mensubu arkadaşlar; ben de sözlerime hepinize en kalbî duygularımla saygılarımı sunarak başlamak istiyorum.
Tabii, benden sonra da söz alacak üye arkadaşlarımız mutlaka olacağından ben çok kısa bir genel değerlendirme yapacağım.
Şimdi, malumunuz, konuştuğumuz alan insan gelişiminin biyolojik yapısından psikolojik yapısına, psikolojik yapısından sosyoekonomik yapısına hatta ruh gelişimine dahi katkıda bulunan bir alan ki bu eğitim. Zaman zaman beşikten mezara dediğimiz, işte, yabancıların yaşam boyu dediği bir süreçten bahsediyoruz. Evet, Türkiye Cumhuriyeti devletinin, gerçekten 82 milyonluk büyük devletimizin de bundan sonraki kuşaklarının bölgemizde sıkıntılı olaylara düçar kalmamaları adına gerçekten eğitimde çok düşünüp çok ince hesaplar ışığında çok güzel kararlar almamız gerekiyor.
Şimdi, bu genel girişten sonra, tabii... Görüşmekte olduğumuz kanun teklifi -Sayın Maviş ifade ettiler- 9 alanı, yaklaşık 19 maddeyi kapsayan bir yenileşme süreci. Bu alanlarla ilgili çok kıymetli arkadaşlar güzel şeyler söylediler. Gerçekten hepsi dikkate değer, hepimizin üzerinde mutabık olabileceğimiz, bu hizmete hizmet edebilecek genç nesillere yeni ufuklar açabilecek birtakım değişiklikler. Bunlar neydi? İhtiyaca binaen tabii peyderpey gündeme getirilip çözüm önerileri sunulan ve zaman zaman da çözüme uğrayan hususlardır. Bunların en başında dikkatimizi çeken bu yurtlar konusuydu. Yurtlarda ortaöğretim, yükseköğretim arasında bir yetki kargaşası, bakanlıklar arasında da bazen böyle bir şeyler vardı, bir ikilem söz konusuydu, şimdi ona belirli bir netlik geldiğine kanaat getiriyoruz.
Onun dışında, temel eğitim yıllarca tartışma konusu oldu, artık biraz daha elastiki bir hâle getirilip süre biraz daha uzatıldı, gerekirse mutabakat sağlanırsa ilgili paydaşların düşünceleri ışığında bu yine de esnetilebilir gibi daha esnek bir yaklaşım sunuldu.
Kanayan bir yaramız olan mesleki eğitim çok başlılıktan artık biraz daha yeknesaklığa doğru gitme sürecine girdi. Burada bizim geçen sene yine bir komisyon toplantısında, hiç unutmuyoruz, bir organize sanayi bölgesinin bir üniversite açılışı için yaptığı taleplerde gerçekten bazen utanarak, sıkılarak dinlediğimiz şeyler vardı. Yani okulu bitiriyor ama çocuğun meslekle alakası yok. Bu bağlamda sanki umutlarını kesmişler de kendi ara elemanımızı, kendi çırağımızı, kalfamızı, ustamızı kendimiz yetiştireceğiz mahiyetinde ifadelerde bulunuldu ve bu üniversite açıldı. Şimdi buna da bir yetki veren bir şey var yani onlar da istedikleri takdirde böyle bir atılım yapacaklar.
Diğer önemli bir mesele, tabii öğretmenlik konusu. Ben şahsım adına ifade etmek isterim, eğitimin bütün paydaşlarını temsilen buradayız, otuz yıllık da bir eğitimcilik serüvenim oldu, öğretmen yetiştirdim, öğretmenlik yaptım, akademisyenlik yaptım, öğrenci babası oldum vesaire vesaire. Sorunları üç aşağı beş yukarı hepimiz mutabık bir şekilde ifade ettik ama Türkiye'nin gerçeklerini de dikkate almakta yarar var. Maalesef bazen şartlar imkânları biraz zorlayabiliyor. Şimdi, sözleşmeli öğretmen, evet sözleşmeli personelimiz çok, bölgesel farklılıklarımız var. Ben bir bölge milletvekiliyim aynı zamanda. Bazen böyle hakikaten kulağa çok hoş gelen şeyler söylüyoruz ama o bölgede polisimiz de askerimiz de ve diğer personellerimizin de birçoğu belirli bir süre orada kalma zorunluluğu içerisindeler; keşke bu böyle olmasa.
Ben bir hayalimden bahsedeyim, Doğu Anadolu Milletvekili olarak burada arkadaşlarımız var, inşallah bir gün Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu Bölgemiz gerçekten kalkınmada çok çok daha ileride olur, gönüllü olarak, bırakın sözleşmeli, kadrolu öğretmenlerin dahi tercih edip "Ben orada görev yapmak istiyorum." dediği günleri yaşarız. Ha, bunu diyen öğretmenlerimiz olmadı mı? Oldu. Ben şimdi sırası gelmişken onları da rahmetle anmak istiyorum. Bunlardan bir tanesi bizatihi benim arkadaşımdı, yurtlarda ranzalarımız altlı üstlüydü, "Fevzi Katar" diye bir kardeşim. 90'lı yılların başında Tunceli Pertek'te şehit edildi, 5 öğretmenden 1'iydi. Lojmandan çıkarılıp "Burayı terk edin. Beş gün içinde terk etmezseniz bir dahaki gelişimizde sizi burada yok edeceğiz." denmişti. Bunu yapanlar, malumunuz, biliyorsunuz, böyle lafta çok özgürlükçü, çok barışçı, çok demokrasi havarisi kesilirler, hatta halkların, özgürlüklerin en nüanslarına dahi temas etmeye çalışırlar, çevreci kesilirler, özgürlükçü kesilirler ama bir öğretmenin bölgede varlığına tahammül edemezler. Fevzi Katar kardeşim Elâzığlıydı o bölgenin insanıydı, Zaza'ydı kendisi, çok da güzel Kürtçe konuşuyordu ama katlettiler. Daha sonra bu bununla bitmedi, biliyorsunuz, Necmettin Kuyucu'yu hepimiz hatırlıyoruz, Aybüke kızımızı hepimiz hatırlıyoruz.
Şimdi, ülke gerçeği bu. Bizim o bölgede devam eden bu terörle mücadelemiz inşallah nihayete erer, bunun akabinde bölgesel kalkınma gerçekten hızlı bir şekilde gelişir çünkü her birimiz aynı zamanda ebeveyniz. Gerçekten güvenlik olmadan kalkınma olmaz, uluslararası ilişkilerde bu hep ikili olarak ifade edilir. Bir, efendim, güvenlik, iki kalkınma ama ikisi arasındaki tercihte gelişmiş ülkeler hep güvenliği önceler. Elbette ki ideal mi? Değil. Yani keşke sözleşmeli hiçbir kadro olmasa.
Ve bu bağlamda ben de aynı eksiğe temasta bulunmak istiyorum yani oradaki sağlık çalışanlarımızın da bu işin içerisine dercedilmesi lazım. Bu kardeşlerimiz de böyle bir eşitsizliğe maruz bırakılmadan inşallah bu Komisyonda ya da Genel Kurulda hep birlikte bunu bir öneri, teklif hâline getirir, bunu bir kazanca dönüştürürüz. En azından kısmen rahatlamış oluruz. Bunu bir an önce yapalım ki önümüzde gerçekten eğitimle ilgili çok sıkıntılarımız var yani tayin bekleyen, sözleşmeliyi dahi özleyen, ücretliyi dahi isteyen, hayalini kuran çocuklarımız var. Yani 400 binin üzerinde gencecik yavrumuz gerçekten öğretmenlik hayaliyle eğitime başladılar, bunlar var. Daha başka sıkıntılarımız var, kadrolu öğretmenlerimizin özlük haklarıyla ilgili sıkıntılarımız var. Bunları bir an önce peyderpey, böyle yapıcı bir şekilde inşallah deruhte edip bir an önce sonuca erdireceğimiz kanaatini ifade etmek istiyorum.
Ben yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.