KOMİSYON KONUŞMASI

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Bu sizin diyaloğunuza bir dipnot olmak üzere bir şey söylemek istiyorum: Bu Uyuşturucuyla Mücadele Yüksek Kurulu falan gibi bir şey vardı bir zamanlar -şimdi de var- o zaman Başbakan Yardımcısı, Millî Eğitim Bakanı, İçişleri Bakanı, Sağlık Bakanı ve Yeşilay vesaire başka kurumlardan oluşan. Orada bu konular görüşülürken en fazla vurgulanan hususlardan bir tanesi özellikle "uyuşturucu bağımlılığı" tabirinden kaynaklanan, ailelerde bir gizleme, saklama, ürkme, korkma tepkisine yol açtığı söyleniyordu yani diyelim ailede uyuşturucu kullanan çocuk var, genç var ve siz Sağlık Bakanlığı olarak veya Yeşilay olarak veya herhangi bir ilgili kamu kuruluşu olarak "Bakın, çocuğunuz uyuşturucu bağımlısı, biz onu tedavi altına almak istiyoruz" dediğiniz anda ailede çok ciddi bir dirençle karşılaşıyormuşsunuz.

İSMAİL KAYA (Osmaniye) - Kabul etmiyorlar.

BAŞKAN - Kabul etmiyorlar, çocuklarının damgalanmasından endişeleniyorlar haklı olarak, damgalanırdı hakikaten. Yani uyuşturucu bağımlılığından tedavi görmüş bir bireyin kamuda veya özelde iş bulmasından evlenme sürecine kadar her yerde olumsuz etkilerinin olabileceği düşünülüyor, o yüzden aileler bunların üstünü kapatıyorlar. O bakımdan, belki sosyal kullanımda yani teknik olarak gayet tabii, konunun uzmanları ilgili ihtisas kurumlarında bu ayrımları yapabilir ama vatandaşla, kamuoyuyla, özellikle bilgilendirme ve farkındalık oluşturma süreçlerinde olabildiğince -biraz hoşgörülü görünse bile- bu kavramları kullanmalıyız ki olabildiğince çok kitleyi kapsayabilelim diye düşünülebilir zannediyorum. Hoca hanımın bu konudaki çekincelerinin de bununla irtibatlı olduğunu sezinlediğim için bu açıklamayı yapmak zorunda kaldım.

Bir de siz konuşmanızın bir yerinde şöyle bir değinip geçtiniz ama bu, bizim ciddi sorunumuz, özellikle kamu kuruluşlarının halkı bilgilendirmek için yaptıkları kamu spotlarında çok ciddi sıkıntılar var. Kamuoyunu güya bilgilendirmek için veya uyarmak için yaparken tam tersi sonuçlara yol açabilen spotlar bile olduğunu hepimiz görüyoruz. Bunlardan en çarpıcısını ben çok seneler evvel -bu söylediğim milattan önceki bir tarihe ait bir hikâye- şurada, Saraçoğlu Mahallesi'nde, kanserle mücadele meselesiyle ilgili bir pankart asmıştı Kanserle Mücadele Derneği, pankartta aynen şöyle yazıyordu: "Üzülmeyin, herkes kanser olabilir." Yani elle gelen düğün, bayram. Dolayısıyla, "kamu spotu" deyince "Canım, üç kelime değil mi, hepimiz bunu bir araya getirebiliriz." zannediyor kamu çalışanları özellikle. Bizim bürokrasimizde bu şey var ama doğru değil, bu işi uzmanlarına bırakmak lazım, uzmanlarına danışa danışa yapmak lazım. O bakımdan, sizin o değinip geçtiğiniz konu çok önemli.

Çok teşekkür ederim.

Başarılar diliyoruz çalışmalarınızda, kolay gelsin.

Şimdi Gazi Alataş Hocamızı dinleyeceğiz.

Benim önümde bir öz geçmiş var yani tam adamını bulduk gibi bir mesaj veriyor öz geçmişiniz; inşallah sunumunuzla da bunu teyit etmiş olacağız. Siz masanın hem o tarafında hem bu tarafındasınız; sizin hem Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde bir kariyeriniz var, Sağlık Bakanlığında yine bu konuyla alakalı görevleriniz var, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığında çalışmanız var, Çalışma Bakanlığında var; dolayısıyla, bizim Komisyonumuzun kamudaki hedef kitlesini oluşturan kurumların hemen birçoğunda sizin tecrübeleriniz var. Bu tecrübelerin ışığında sizden de özellikle uygulamaya yönelik, yasamanın yapması gerekenlere yönelik önerilerinizi memnuniyetle dinleyeceğiz.

Tekrar, teşrifiniz için çok teşekkür ederiz. Hoş geldiniz.