KOMİSYON KONUŞMASI

HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) - Kıymetli Başkanım, değerli milletvekillerimiz; çok teşekkür ediyoruz. Tabii ki burası İnsan Hakları Komisyonu, bu tartışmalar olacak. Demokratik olgunluk bunları saygıyla sevgiyle karşılamaktır. Haklı olarak kritikler oluyor, eleştiriler oluyor. Biz bunları olgunlukla karşılıyoruz. Çünkü Şeyh Edebali'nin Osman Gazi'ye dediği gibi "Ey Oğul, sen bey oldun. Bundan sonra eleştirmek bize, kızmak bize; tahammül, hoş görü sana. Devlet idaresinde hepimiz saygı, sevgi içerisinde bu işleri yapacağız."

Ben sadece şunu ifade etmek isterdim: Keşke bu Sincan Cezaevi Raporu üstüne daha fazla tartışmalar olabilseydi, daha yapıcı, daha bizi uyaran kritikler olsaydı. Eyvallah. Fakat yine teşekkür ederiz. Keşke herkes raporu okuyarak gelseydi. Cezaevi alt komisyonu iki defa toplandı. Hem Ali Haydar Bey'in hem Ebru Hanım'ın şerhi var. Şunu çok kısa ifade edip hemen tamamlayacağım Başkanım, zaman da hayli ilerledi.

Şimdi, Mahmut Tanal Bey'in çocuk cezaevindeki kitap ve dergilerle ilgili orada hem Orhan Pamuk'un kitapları vardı hem diğer kitapların yani Türkiye'de popüler, buradan Kızılay'a gittiğimizde Dost Kitabevinde ya da İmge Kitabevinde, Doğan Kitabevinde hangi kitaplar varsa pek çoğu orada vardı. Güzel bir kütüphaneydi. Sizin de görmenizi isteriz. Beraberce de gidebiliriz, siz kendiniz de gidebilirsiniz. Hani ben orada kitaplarla ilgili bir ayrım konusunda bir problem görmedim. Mahkûm arkadaşların talebi şuydu: Daha fazla kitap verilmesi. Biz de cezaevi yönetimiyle konuştuk. Bunun verilmesi konusunda bir talepleri oldu. Şimdi, burada...

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Özür dilerim, bir listesini biz Komisyondan alırsak...

HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) - Tabii ki, yani çünkü bu meseleyi Sayın Hakan Çavuşoğlu Başkanımız ifade etti, ben sözlerimin başında ifade ettim, değerli arkadaşlar, biz sözde insan hakları savunucusu değiliz, biz özde insan hakları savunucusuyuz. Ve buradaki Komisyon hani böyle bir "Saatleri Ayarlama Enstitüsü" gibi toplanıp dağılan bir şey değil. Ben lütfen, rica ediyorum yine, herkes birbirinin bir CV'sini okusun, herkesin bu konularda bir müktesebatı var. Bu Komisyon "Hadi bir komisyon kuralım." diye kurulmuş insanlardan oluşan bir komisyon değildir. Bu hususa dikkatinizi çekerim. Yani bizim hakikaten, Sayın Başkan çok güzel söyledi, yani acının rengi yoktur, gözyaşımızın rengi yoktur, ırkı, partisi yoktur. Bu konudaki hassasiyetler önemlidir. Eğer bir insan hakları ihlali, bir işkence varsa biz de Komisyon olarak, insan olarak, birey olarak, bir vatandaş olarak sonuna kadar üstüne gideriz.

Şimdi, tabii, gene bir şeyi ifade etmek istiyorum -tırnak içinde- afaki ifadeler kullanıldı. Yani burada ben özellikle Sincan Cezaevine hep gelmek istiyorum, biz Sincan Cezaevi Raporu'nu konuşuyoruz. Şimdi hem Ebru Hanım'ın şerhinde hem Ali Haydar Hakverdi Vekilimizin şerhinde kesinlikle Sincan Cezaevi özelinde bir insan hakkı ihlali, bir işkence yapıldığına dair tek bir satır yok, sadece eksiklikler sıralanmış. O şerhi tekrar dikkatlice okumanızı rica ediyorum. Hani burada havada uçuştu ya "İşkence var, şunlar var, bunlar var..." ama hem Halkların Demokratik Partisi milletvekilimizin Sincan Cezaevi şerhinde burada tek bir kelime yok, işkence olduğuna dair Sincan Cezaevinde yani sistematik, organize bir işkence olduğuna dair Ali Haydar Hakverdi vekilimizin de hakeza. Bu hususun altını çizmek isterim.

Katkılarınız için...

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Biz başka konularda işkenceyi anlattık.

HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) - Estağfurullah. Hayır, ben Sincan Cezaevi Raporu özelinde konuşuyorum. Diğer konulardaki işkence iddialarıyla da ilgili biz Halfeti'ye de gideriz, diğer vekile de gideriz, başka vilayetlere de gideriz. Yani burada hakikaten, Başkanımız dâhil olmak üzere bütün Komisyon üyelerimizin, bütün parti temsilcilerimizin ben çok büyük bir olgunluğunu görüyorum. Yani biraz daha kitabi konuşmak, biraz daha kamusal bir görev yaptığımızın bilincinde olarak, kahvede konuşur gibi değil ama yani burada şöyle bir şey var: Bir ihlal varsa, bir işkence varsa haklı olarak hepimiz buna...

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Burada var Başkanım.

HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) - Hangisinde var?

MAHMUT TANAL (İstanbul) - İşkence "dayak, tokat, tekme" demek değildir. Bakın, ibarede ne geçiyor, 2'ci maddeye bakarsak "İnsani şartları karşılamaktan yoksundur. İnsani şartları..."

HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) - Tamam. Arkadaşlar, Sayın Tanal; uyarınıza teşekkür ediyorum. Ben "işkence" kavramından bahsediyorum. Tabii ki bunlar da dolaylı olarak bir insan hakkı ihlalidir ama burada kavram olarak, terim olarak, sözcük olarak evet "Sincan Cezaevinde işkence vardır." sözünün olmamasının ben bir ilerleme olarak, bunu sadece bizim açımızdan değil, arkadaşlar, çok rica ediyorum, yani bu mesele iktidar-muhalefet parantezine, gerilimine kurban edilmeyecek kadar bir insan hakkı meselesinden bahsediyoruz. Yani burada tabii ki varsa da var, biz bunu olgunlukla karşılıyoruz. Zaten Başkanımız da diğer üyeler de bu konuda bence çok olgunluk gösteriyorlar.

Ben sözü fazla uzatmak istemiyorum. Bu yapıcı eleştiriler için, tüm eleştiriler için teşekkür ediyoruz. Biz Hükümlü ve Tutuklu Alt Komisyonu olarak önümüzdeki, Meclisin kapanmasıyla beraber Diyarbakır ve diğer cezaevlerine beraberce gideceğiz. Bunu ben sizlerin takdirine sunuyorum.

Sayın Başkanım, sabrınız için teşekkür ederim.

Uzundu da konular ben çok kısa toparladım.