KOMİSYON KONUŞMASI

ULAŞ KARASU (Sivas) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Aslında uzamıştı, değerlendirme yapmayacaktım ama İlyas Bey'in özellikle belediyeler noktasında Cumhuriyet Halk Partili belediyelere laf atması üzerine söz aldım.

Evet, değerli arkadaşlar, sürekli rakamlarla oynamayı çok seviyoruz. 2002 yılında Türkiye'ye gelen 13 milyon 256 bin turist 12 milyar 420 milyon dolar ülkeye döviz bırakıyordu. Bıraktığı döviz kişi başına 940 dolardı. Bugün ise bu rakam 747 dolara düşmüş durumda. Az önce milletvekilinin açıkladığı 46 milyonun içinde 7 milyon Türk vatandaş var yani yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarının da ülkeye gelmesini turist olarak kabul ediyoruz, yoksa Türkiye'ye gelen turist sayısı 39 milyon. On altı yılda turist sayımız 3 kat artarken giren döviz sayısı 2,5 kat arttı. Yani turist sayısı ile döviz arasında doğru orantıyı yakalayamıyoruz çünkü Türkiye'ye gelen turist sayısında nitelik anlamında, gelir anlamında bir düşüş var. Özellikle 2002'den önce daha çok Avrupa'dan turist çekerken şu anda daha çok gelir seviyesi düşmüş ülkelerin turistleri ülkemize geliyor. İstanbul'la Paris'i, Barselona'yı kıyaslayalım. İstanbul'un tarihi, kültürü, içindeki tarihi eserler, medeniyetler Paris'ten çok daha eski. Paris'e gelen turist sayısı 50 milyon, İstanbul'a gelen turist sayısı 13 milyon. Paris'e İstanbul'un 4 katı turist geliyor ve İstanbul'a gelen yabancılar içinde son dönemde özellikle Orta Doğu kökenliler yoğunlukta.

Şimdi, ben bu seçim döneminde İstanbul'da görev aldığım dönemde Avcılar'daydım. Avcılar'da kendi vatandaşlarımız Avcılar sahiline inemiyor, turistlerin İstanbul'da ne kadar güvenli gezdiğini, ne kadar İstanbul'a güven duyabileceklerini konuşmak zorundayız. İç güvenlik sorununun yaşandığı özellikle İstanbul'da ve sahil şeridinde ciddi anlamda mültecilerden dolayı iç güvenlik sorunu oluşmuş durumda. Ayrıca hizmet sektöründe Türkmenistan, Özbekistan kökenli insanlar yoğun bir şekilde çalışıyor. Bizim çalışanlar noktasında eğitim anlamında ciddi bir sıkıntımız var. Turizm nereden başlıyor? Önce turist memnuniyetini sağlamamız gerekiyor, taksicimizden resepsiyondaki görevlimize kadar, kat görevlisine kadar bu konuda ciddi anlamda eğitime ihtiyacımız olduğu açık. Operasyonlar yapılıyor İstanbul'da, taksicilerin turistlere kazık attığı, almadığı ya da farklı pazarlıklar yaptıkları Emniyet tarafından operasyonlarla ortaya çıkarılıyor. Bu şekilde turist çekme şansımız her geçen gün azalıyor.

Onun dışında İzmir'le diğer belediyeleri kıyasladığımızda İzmir son üç dört yılda iç göçü en yoğun alan il. İzmir en fazla göçü de yıllardır Adalet ve Kalkınma Partisinin yönettiği İstanbul ve Ankara'dan alıyor. Demek ki İzmir'de bir belediyecilik, bir gelişme var ki İzmir bu bölgelerden göç alıyor. Ayrıca bir örnek vermek istiyorum, az önce milletvekilimiz turizmin tüm ülke geneline yayılmasından bahsetti. Sivas, UNESCO tarafından ilk koruma altına alınan eser Divriği Ulu Cami, Divriği Ulu Cami'nin, Kangal Balıklı Kaplıca'nın, Şifaiye Medresesi'nin, Selçuklu'nun özellikle çok önemli eserlerinin bulunduğu bir şehir. Sivas'a, ülke genelinde şubesi bulunan içkili bir kafe var, şube açmak istediğinde ne yazık ki Sivas'ta cemaatler, dernekler basın açıklaması yaparak ve vali de imzalamayarak iş yerinin açılmasına engel oldular. Şimdi biz bu bölgelerde turizmi bu şekilde mi geliştireceğiz? Yani yasakçı, hâlâ insanları ötekileştirici, kutuplaştırıcı bir anlayışla özellikle İç Anadolu'da, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da turizmi geliştirme şansımız sıfır. Yani önce bir anlayış değişikliğine, önce bir düşünce değişikliğine ihtiyacımız var, bunları sağlayamadığımız müddetçe dışarıdan turist alamadığımız gibi iç turist noktasında da ciddi sıkıntılar yaşıyoruz.

Teşekkür ediyorum Başkanım.