KOMİSYON KONUŞMASI

HÜSEYİN AVNİ AKSOY (Karabük) - Şimdi, Komisyonumuz Down sendromu, otizm ve diğer gelişim bozukluklarıyla ilgili. Elbette bütün engellilere saygımız var, biraz ayrıntılı olarak onların geri planda kaldığını gördüm bir iki sunumda şu anda, bunu bir hatırlatayım öncelikle çünkü bunlar biraz, bazı engelli haklarından faydalanamayan grup. Yani otizm üniversitelerde yok, sunumları gördük. Koordinasyon eksikliği var. Millî Eğitim Bakanlığı Ölçme, Seçme, Yerleştirme Merkezi ve YÖK arasında ciddi bir koordinasyon olması lazım ki bunları eğitebilelim. Yani şu anda otizm esas bir çığ gibi büyüyor, Down sendromu da hemen peşinde. Esas konumuz bu yani bizim adımız da öyle zaten, bunu araştırma komisyonu. Bu konuya odaklanalım diye bir hatırlatma bulunacağım az evvelki sunumları izledikten sonra.

İkincisi de şöyle: Komisyonun yarısı sanırım doktor üyelerden oluşuyor, öğretmen var mı bilmiyorum milletvekili arkadaşlardan.

Şimdi, bu hastalık iki aşamalı: Birincisi, sağlık problemlerini gidermek için, az evvel hocam konuştu. İkincisi de eğitim esas. Tanı çok net değil, tanıda etiyolojiyi henüz bulamamışız. Bakıyoruz, çocuk ruh sağlığına entegre etmişiz işin büyük kesimini ancak özel eğitim gerektirdiğinden eminiz sıfır yaşından itibaren. Bu konularda araştırmaya ihtiyaç var.

Hukuki boşluklar var -bu Komisyonda sayın avukat hanım'ın söyledikleri- hukuki eksikleri tespit edip bunları tamamlamamız lazım bu raporumuzda.

İkincisi sağlık yönündeki kısımda zaten bir çaba var. Eğitimde Millî Eğitim YÖK'le çok bağlantılı değil gibi geldi yani şöyle olabilir: Eskiden benim dönemimde ön kayıtla öğrenci alırdı üniversiteler, hiç ÖSYM diye bir şey yoktu, hepsine aynı imtihan yoktu. Yeteneklerine göre, giderdi "Ben mimar olacağım." İstanbul Teknik Üniversitesine gider, orada bir imtihan yapılırdı. Bu çocuklar hiç imtihan yapmadan üniversite kapısına gelip kendi aile ve kendi isteği doğrultusunda -çünkü aile de problemi birlikte yaşıyor, ailelere de çok büyük eğitim ve destek vermemiz gerekiyor- kayıt olur, başarabilirse üniversiteyi bitirir, başaramazsa da buraya kadar gelebilmiş olur, en azından onun o yeteneği orada bir üniversite kapısına gitmiş olur. Yoksa toplam bir imtihanda elbette ki bazı bilgileri bilemeyebilir. Beynin bir kısmı -sayın hocam söyledi az evvel- çok gelişmiş, gününü söylüyor o tarihteki ama matematik yapamıyor. Bunu biz nasıl ayırt edeceğiz? İstediği üniversitenin kapısına göndereceğiz, hiç imtihansız oraya alınacak, o imtihan var ise zaten çıkacak, güzel sanatlara gidecek, sanatçı olacak. Yani benim düşüncem, sizlerin bizi, bu Komisyonu yönlendirmeniz, kanunu boşlukları hatırlatmanız, eğitimciye eğitimi hatırlatmanız.

Baktım şöyle, saydım, 6 doktor var Komisyonda, 6 da diğer meslek arkadaşlarımız, 12 kişiyiz her partiden. Yani sağlık yönüne biraz daha ağırlık vermişsiniz ama bence hastalığın tanısı kesin olmadığı için bize vereceği, yaşama vereceği zararlar eğitim, işe kazandırma, aileye destek, bu konularda da bizim bir şeyler yapmamız lazım. Bizi raporlarken, bu konuda raporlarınızı tutarken "Şurada, mevzuatta boşluk var." dersiniz. Ve bir de koordinasyon kurulu... Özellikle Down sendromu çok fazla ve otizm çok fazla. Bunlar bir çığ gibi artarsa, geçenlerde de söyledim, buz dağının tepesindeysek ucuyla uğraşıyoruz, altta kocaman buz dağı varsa çok bocalarız. Yani belki bu komisyonlar on sene sonra bir daha toplanacak "Şunlar şunlar eksik kaldı." denecek ama en azından yapabildiğimizin maksimumunu yapalım.

Hepinize sunumcu olarak teşekkür ediyorum, saygılarımı sunuyorum.

(Oturum Başkanlığına Sözcü Bahar Ayvazoğlu geçti)