KOMİSYON KONUŞMASI

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim.

Herkese günaydın diyorum.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; şimdi, 2'nci gün bugün, torba yasayı görüşüyoruz. Sayın teklif sahibine de söylüyorum, Sayın Başkanımıza da söylüyorum, hâlâ bir etki analizi raporu önümüzde yok torbayla ilgili. Sayın Başkan, sizinle yaptığımız görüşmede görüşmelere başlarken bunun olacağını söylemiştiniz. Dün Sayın Savaş'ın "İlerleyen saatlerde olacak." diye bir beyanı olmuştu sanıyorum.

MUSTAFA SAVAŞ (Aydın) - Maddeler ilerlerken...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - "Maddeler ilerlerken" diyorsunuz ama herhâlde 32'nci maddede gelecek Sayın Başkan etki analizi.

BAŞKAN - Rakamları söyledi Sayın Paylan.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Hayır, hayır, Sayın Başkan, rapor gelecek diye söyledi ilerleyen maddelerde. Etki analizi...

BAŞKAN - Ne dedik?

Şimdi, bakın, değerli arkadaşlar, Sayın Paylan; aynı şeyi söylüyorsunuz da...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, aynı şeyi tabii ki söyleyeceğim.

BAŞKAN - ...burada Meclis Başkanlığının, sizin partiniz de dâhil, grup başkanlarının, grup başkan vekillerinin bir araya gelip İç Tüzük'le ilgili bir çalışma yapması lazım. Sizin, kendi grubunuza da bunu söylemeniz lazım.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, İç Tüzük'le ne alakası var etki analizinin?

BAŞKAN - Elbette var. Kanun teklifini konuşuyoruz, tasarı değil şu anda.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Sayın Başkan, kendimizi kandırmayalım, adı teklif ama özü itibarıyla tasarı bu aslında, teklif değil.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, yapmayın, bunun ne alakası var?

BAŞKAN - Bu kanun teklifiyle ilgili düzenlemeyi Türkiye Büyük Millet Meclisi yapmak zorunda, Hükûmet yapamaz bunu.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bürokrattan talep edilir.

BAŞKAN - Ha, şunu söylerseniz yani bu maddenin ne kadarlık bir yük getireceği... O doğru, onda haklısınız ama...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Hayır, geçici olarak söylüyorum. Mustafa Bey bürokratları arar yani 7 tane konumuz var, değil mi? SGK var, Merkez Bankası var, İstanbul Yaklaşımı var. Bürokratları arasaydınız sizlere bir rakam verirlerdi, bunları bize...

BAŞKAN - Ama bu konuda yetkili olan...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Doğru yanlış, biz tetkik ederdik, sizin sorumluluğunuzda olmazdı yani "Bize bürokrasiden gelen rakamlar budur." derdiniz yani. Ben onun doğruluğunu Mustafa Bey'den sormayacağım "Bürokrasiden gelen rakamlar budur." derlerdi yani önceden elimizde olurdu Sayın Başkan, bunu söylüyorum. Yoksa tabii ki Mustafa Bey'in sorumluluğunda... Tabii ki imzacı o, biraz sorumluluğunda ama tamamen sorumluluğu ona yüklemiyoruz zaten.

Değerli arkadaşlar, bakın, dün de konuştuk, gelir vergisiyle ilgili bir adım atılmaya çalışıldı. Bütün sistemi, gelir ve kurumlar vergisini hasılat esasına çevirebilecek bir madde vardı, daraltıldı ama bir kapı açıldı. Gelir vergisi, kurumlar vergisi reformu derken böyle bir yola girildi. Diğer bir yerden, Sosyal Güvenlik Kurumuyla ilgili bir reform talepleri var, konuşuluyor. Ama bu reforma baktığımızda, bir kâr-zarar endeksi olarak bakılıyor her şeye. "İşte, şu kadar kâr elde edilecek, 600 milyon gelecek, 800 milyon gidecek." diye bakılıyor ama toplumsal fayda açısından bakılmıyor. Türkiye Cumhuriyeti devleti demokratik, sosyal bir hukuk devletidir, sosyal bir devlettir. Sosyal politikalarda elbette ki rakamlara bakılır amakâr odaklı bakılmaz. Sosyal politikalara sosyal bir devlet mantığıyla bakılır. Maalesef, burada bu bakışı görmedik. Rakamlar üzerinden konuşuyoruz, 600 milyon kâr edeceğiz, 500 milyon zarar edeceğiz... Ya, milyonlarca vatandaşımız gurbete gitmiş, gitmişler, zorlanmışlar; burada ekmeğini bulamamış gurbete gitmiş, büyük zorluklar çekmiş. İşte "kara tren" diye bahsedilir. Yıllarca gitmiş gurbete, çalışmış. Şimdi gelmiş, burada bir şekilde borçlanmış, borcunu ödemiş, emekli olmak istiyor aynı şartlarda, yüzde 32-yüzde 32. Türkiye'deki vatandaşlar da yüzde 32'yle borçlanıyor, onlar da yüzde 32'yle. Şimdi diyoruz ki: Arkadaş, sen yüzde 32'yle değil, yüzde 45'le borçlanacaksın. Ya, bu, bir sefer, kabul edilemez. 2008'de bu hakkı veren AK PARTİ Hükûmeti. Tekrar, sonuç olarak, aynı Başbakan Cumhurbaşkanı olmuş, aynı Hükûmet bu tasarıyı getiriyor ve bu hakkı geri alıyor, bu da kabul edilemez.

Diğer bir konu: İsmail Tatlıoğlu da söyledi, 70 bin euro veriyordu efendim, bundan dört yıl önce, 2 liraydı o zaman euro ama o zaman da emekli maaşı olarak 600 euro alıyordu, 700 euro alıyordu, öyle değil mi? Şimdi, evet, belki 30 bin euro verecek ama şimdi de 250 euro, bilemedin, 300 euro maaş alabiliyor. Daha fazla bir maaş yok zaten arkadaşlar, maaşlar da euro bazında yarı yarıya eksildi, bu anlamda bir kıyas kabul etmez. Bu anlamda -kazanılmış bu hakkı- özellikle gurbette olan vatandaşlarımızı böyle dezavantajlı bir noktaya sokarak geri adım atmamamız gerekir. Yapmamız gereken, tercihlerimizi değiştirmek. Evet, bakın, bütün dünyada SGK açıkları büyüyor, Türkiye'de de büyüyor ve büyüyecek. Çünkü ortalama yaş artıyor, sağlık harcamaları yükseliyor, emeklilik yaşlarıyla ilgili sorunlar var ve ortalama yaş hep yükseliyor ve yükselecek ve bu anlamda, bu açıklar artacak, orta vadeli olarak da artacak. Ama bu artıyor diye de bu anlamda gurbetçimizin sırtına daha fazla yük yüklemeyi biz doğru bulmuyoruz. Arkadaşlar, bu anlamda, ben eski düzenlemenin şimdilik devam etmesini, eğer yapacaksak genel bir sosyal güvenlik reformu adı altında bunu da değerlendirmemizi öneriyorum. Çünkü bakın, toplumda talepler var, bir kazanılmış hak daha var biliyorsunuz "emeklilikte yaşa takılanlar" diye bir sorunumuz var. Milyonlarca vatandaşımız emeklilikte yaşa takılanlar grubunda ve her gün eylemler yapıyor, her gün Meclise taleplerde bulunuyorlar, eminim ki size de seçim bölgelerinizden talepler geliyordur. Çünkü ciddi bir işsizlik sorunumuz var arkadaşlar, 8 milyon işsizimiz var ve bu 8 milyon işsizin tabii ciddi bölümü genç ama bir de genç dediklerimize ilaveten 35 ile 50 yaş arası ciddi bir işsizlik var yani bu işsizler de iş bulamıyorlar. 40-55 yaş arasında olan, işten çıkarılmış ve yeniden iş bulma olasılığı olmayan ciddi sayıda vatandaşımız var. Çünkü insanlar genci almayı tercih ediyorlar, biliyorsunuz, özellikle iş piyasası kötüyken 40 yaş sonrası iş bulma olasılığı son derece düşer ve bu vatandaşlarımız ciddi anlamda zor durumdalar. Yapmamız gereken, bunları da değerlendiren bir sosyal güvenlik reformuna imza atmak. E, diyeceksiniz ki "Kaynak yok." Çünkü biliyoruz, Hazine ve Maliye Bakanımız öyle söyleyecek "Arkadaş, kaynak yok." diyecek, Tayyip Bey diyecek ki "Ne erken emekliliği arkadaş, çift dikiş mi maaş alacaksınız? Kaynak yok." diyecek. Oysa kaynak var, mesele tercihlerimizde yani tercihlerimizi nasıl kullandığımızda. Bütçe kalemlerine baktığımızda tercihlerimizi görüyoruz. Yani eğer inanı, şatafattan ve israftan vazgeçersek sırf bu kaynakla emeklilikte yaşa takılanların bütün sorunlarını çözebiliriz, gurbetteki bu vatandaşlarımızın sırtına daha fazla yük yüklemeyiz. Veya güvenlik politikalara hapsolmuş bakışımızdan eğer ki vazgeçebilirsek, hem içeride hem bölgemizde barışçı politikalar uygulayabilirsek ne F35'e ihtiyacımız kalır ne S400'e ihtiyacımız kalır ne tanka, topa, tüfeğe ihtiyacımız kalır. Bu edeceğimiz tasarruflarla bütün sosyal güvenlik sorunlarını çözebiliriz, emeklilikte yaşa takılanların sorununu çözebiliriz, meseleye bu boyutta bakmamız gerekir.

Değerli arkadaşlar, çok uzatmadan bir iki sorumu da ekleyeyim. Diğer arkadaşlarım gibi benim de notlarım da var, Sayın Başkanım, ben sizin sitenize çok sık bakan bir kişiyim, gerçekten öyle. Çünkü hep işsizlik sorunlarına bakıyoruz, SGK rakamlarına bakıyoruz, aktif-pasif rakamlarına bakıyoruz. Ya, Allah'ınızı severseniz, biz analiz yapacağız burada değil mi; işte, SGK'nin durumu şudur, açığı şöyle büyüyecek, aktif rakam bu kadar, pasif rakam bu kadar diye, bakıyoruz, 2019 yılının yedinci ayındayız Sayın Başkanım, bakın, yedi ay... Hani, bir ay olabilir, gecikebilir veri, iki ay gecikmeli olabilir; dünyadaki hangi sosyal güvenlik kurumu yedi ay veri vermez? 2019 yılına dair tek bir veriniz yok sitenizde. Bilmiyorum, yanılıyorsam lütfen düzeltin. Tekrar kontrol ettim, tek bir veri yok. Nasıl olabiliyor böyle bir şey? Hesap soruyorum sizden, bir Türkiye milletvekili olarak sizden hesap soruyorum. Neden yok? Sizi engelleyen şey ne? Sizden kaynaklanmıyorsa neyden kaynaklanıyor? Neden açıklamıyorsunuz? Nedir sizi engelleyen? Gizlememiz gereken bir rakam mı var? Çok mu kötü işsizlik, bu anlamda, aktif-pasif oranları da açıklanmıyor? Nedir gerekçeniz? Lütfen, bunu bir açıklarsanız belki öyle devam edebiliriz.

BAŞKAN - Üç arkadaşımız da aynı soruyu sordu.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ama Başkanım, çok önemli değil mi? Nasıl analiz yapacağız? Neye göre yorum yapacağız? Eminim, siz de katılıyorsunuzdur.

BAŞKAN - Evet, cevabını istiyoruz.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Diğer mesele: Vergide tahsilat oranları son derece düşük, yüzde 50'ye kadar düştü. Öyle değil mi Mustafa Savaş Bey? Yani tahakkuk tahsilat oranı yüzde 50'de şu anda. SGK'de bu oran nedir? Bakın, biz dört yılda 6 vergi affı getirdik...

BAŞKAN - Yıllık bakarsanız 80'in üzerinde ama kümülatif bakarsanız belki daha düşük...

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Geçen yıl 81'di, bu sene düştü.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - 50'ye kadar düştü Başkanım çünkü herkes vergi affı bekliyor, açıkça söyleyeyim. Çünkü nasıl olsa bu Hükûmet alıştırdı bizi, altı ayda bir vergi affı getiriyor. En ucuz finansman aracı nedir Türkiye'de? Arkadaşlar, en ucuz finansman aracı nedir? Vergi ödememektir. Açıkça söyleyeyim, yüzde 30 bankada kredi var, vergiyi ödeme, altı ayda bir, sekiz ayda bir vergi affı var, onu da yapılandır, en ucuz finansman aracı. Vatandaşı maalesef buna alıştırdınız, işletmecileri buna alıştırdınız. SGK de buna alıştırdı ama onların günahı yok, kanunu biz çıkarıyoruz. Bu anlamda, tahakkuk tahsilat oranınız nedir?

Teşekkür ederim.