| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2019) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 11 .07.2019 |
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli arkadaşlar, bu 3 madde bu paketin önemli maddelerinden çünkü devlet epey bir zamandan beri yeni bir finansman modeli buldu ve son yıllarda yapılan büyük yatırımların hemen hemen tamamı, milyar, milyar dolarlarla ifade edebileceğimiz yatırımlar bu modelle yapılıyor. Bu model, öyle bir model ki işte, - bugün vergiden filan para bulmak, borç almak, o da değil- gelecek kuşakları borçlandırarak yapılan önemli bir model yani sadece bizi ilgilendirmiyor, otuz dokuz sene sonra, kırk dokuz sene sonraki insanları ilgilendiren bir model.
Deminden beri düşünüyorum, biraz önceki "Cumhurbaşkanı yetkilidir." sözünden de hareketle; ya, bu kayıtlar alınsa, yirmi sene sonra, otuz sene sonra böyle aklı başında insanlar bizi izlese, baksalar ne diyecekler? "Ya, bu insanlar ne yapıyor? Saat 10.00'da toplandılar, yaş ortalaması 50 küsur filan, gece 22.00 oldu, on iki saattir bu insanlar ne yapıyor?" diye gerçekten soracaklar yani. Böyle tuhaf bir iş yapıyoruz.
Şimdi, uluslararası alanda bilinen adıyla kamu-özel ortaklığı, biraz evvel ifade ettim, bir tip özelleştirme modeli. Büyük projeleri, işte, hastaneler, okullar, otoyollar filan... Bunları burada tartıştık, kamu-özel ortaklığı nedir, ne değildir, başka ülkelerde nasıl uygulandı, niye bazı ülkeler terk ettiler, ne oldu? Bunların hepsini konuştuk ve ısrarla ve ısrarla bu sözleşmeleri görmek istedik, özellikle hastanelerle ilgili, şehir hastaneleriyle ilgili sözleşmelerin ne olduğunu görmek istedik. Asla ve asla bu sözleşmeleri çıkarmadılar. Yazılı olarak sorduk, Sayın Bakan Yardımcım, değerli arkadaşlarımız; orada da şey yapmadılar, işte, ticari sır filan neyse yani Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu milletin geleceğini, torunu borçlandıran bir konuda bilgi talep etmesi niçin problem olabilir? Bunu da gerçekten anlamış değilim. Bakın, büyük bir anlaşma, milyar, milyar dolarlık anlaşmalar. "Sözleşme bedeli" lafı bu şeylerde daha evvel yapılan anlaşmalarda hiç yok. Sözleşme bedeli var mı? İlk defa geliyor sözleşme bedeli. Yani nasıl olabilir böyle bir şey. Değerli arkadaşlarım, en temel konular nasıl düşünülmemiş, "sözleşme bedeli" diye bir şey düşünülmemiş.
Şimdi, çelişkinize bakın, diyorsunuz ki: "Bu kapsamdaki sözleşme değişikliklerinde, sözleşme bedelinin artırılmaması kaydıyla kullanım bedeli veya hizmet bedeli artırılmak veya azaltılmak suretiyle değiştirilebilir." Peki, sözleşme bedeli için de diyorsunuz ki: "Sözleşme bedeli: Sözleşme kapsamında işletme dönemi boyunca yükleniciye ödenecek kullanım bedeli ile hizmet bedelinin yönetmelik çerçevesinde hesaplanan net bugünkü değerleri üzerinden elde edilen toplamını," Peki, yani sözleşme bedelini oluşturan parçalar artırılıp eksiltilirken sözleşme bedeli nasıl artırılmayacak ve eksilmeyecek; bunu da bilemiyoruz.
Değerli arkadaşlarım, bu model hastanelerde -diğer yerlerde de çok büyük problemler olur ama- gerçekten çoktan çökmüştür. Bugün Ankara Bilkent Şehir Hastanesinde öyle şeyler oluyor ki oradaki memurlar, çalışanlar saçlarını başlarını yoluyorlar; benim gibi kel olanlar ne yapıyor bilemiyorum. 1 kilo karpuz 1 lira, o karpuzun kabuklarını çöpe attırmak için kilosuna 1 lira ödeniyor. Yani bunu abartarak söylüyorum, bu kadar garip şeyler var. Peki, zamanında bu sözleşmeyi yapanlar, bu anlaşmaları yapanlar, bu ihaleleri verenler bunları nasıl düşünmez, nasıl öngörmez değerli arkadaşlarım? Bakın, bugün SGK'yle ilgili değişiklikler yaptık -yurtdışı sigorta işte, şuradan 30 bin kişi, şu kadar artırırsak şu kadar para gelir- işte, SGK batmış vaziyettedir ama size şunu ifade edeyim: Dünyanın en pahalı hizmeti veriliyor bugün faaliyete geçen şehir hastanelerinde. Biz veriyoruz bu parayı, SGK ödüyor bunları yani. Bakın, Ankara'nın hiçbir hastanesinde bugün -alınmış dünya kadar makine var- MR filan çekilmiyor ama orada yirmi dört saat ekipler falan oluşturulmuş, sabahtan akşama MR çekiyorlar. Niye? MR'a şu kadar ödeme garantisi verilmiş euro cinsinden, dolar cinsinden. Şimdi, bu yapılan, aslında geçmişte yapılan büyük bir hatanın, hatta işlenen büyük bir suçun itirafı anlamına geliyor. Şundan da emin değiliz: Çünkü dünyanın değişik yerlerinde bu sözleşme yenileme işlemlerinde hep kamu kazanmamış, karşı taraf da kazanmış; tam olarak ne anlama geldiğini de bilemiyoruz ama şunu çok açık, net bir şekilde biliyoruz, görüyoruz ki bugüne kadar yapılan sözleşmelerde bizden saklanan, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinden bile, kamuoyundan bile saklanan bu sözleşmelerde çok büyük hatalar yapılmış, yanlışlıklar yapılmış; kamu ciddi bir şekilde zarara uğratılmış, uğratılmaya da devam edecek değerli arkadaşlarım.
Evet, şu anda önümüzde bulunan bu değişiklik, aynı zamanda şehir hastaneleri modelinin yani bu yap-işlet-devret modelinin ya da kamu-özel iş birliğiyle yapılan bu modelin iflas ettiğini, bu sözleşmeleri revize etme yoluyla bu iflası belki biraz daha uzatabileceklerinin bir başka ispatı da değerli arkadaşlarım.
Başka bir şey var, bu teklifin 28'inci maddesinde, kanunun yürürlük tarihinden önce imzalanmış olan sözleşmeler de bu kapsama alınıyor. Acaba bu sözleşmelerde uluslararası tahkim falan bu işin içinde değil mi, onlar girmeyecek mi eğer insanların kendileri sözleşme gereği "Biz buradan zarar ediyoruz, sözleşmemiz devam etseydi şöyle olacaktı." derlerse uluslararası tahkime falan gitme hakları, yetkileri yok mudur? Eğer böylesi bir başvuru ihtimali yok ise bu sözleşme koşullarının daha ilk başlarda kamu aleyhine oldukça hükümler içerdiği ortada yani baştan beri düzeltebilirdiniz değerli arkadaşlarım.
Gerçekten, bu yapılanlar bu modelin ciddi bir şekilde... Sadece şehir hastanelerinde değil çünkü sanıyorum öngörülenin yarısı gerçekleştirilmiş durumdadır enerjide, kara yollarında, tünellerde, şehir hastanelerinde. Daha yapılacak dünya kadar proje var, büyük proje var, bugün elde edilen tecrübe, şu anda görüştüğümüz konu diyor ki: Bu modeli terk edin. Bu modelle kamu yani biz, hepimiz büyük bir şekilde zarara uğruyoruz anlamına da gelir, bunun itirafı anlamına da geliyor. Bu değişikliğin buraya getirilmesiyle bunu da itiraf etmiş oluyoruz.
Teşekkür ederim.