| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2019) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 11 .07.2019 |
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Evet, yorulduk arkadaşlar, gerçekten yorulduk; geçmişte yaptığımız hataları düzeltmeye çalışmaktan yorulduk. Çünkü bu kamu-özel iş birliği âlâyıvalayla anlatılırken hep bu uyarıları yapmıştık. Maalesef, haklı çıkmaktan dolayı da üzgünüm.
Değerli arkadaşlar, dedik ki: Bir yılda 5 tane şehir hastanesi yapmayalım, 3 tane köprü yapmayalım; 1 tane yapalım şehir hastanesi, 1 tane köprü yapalım, kamu kaynaklarıyla yapalım, böyle kapitülasyon anlaşmalarına imza atmayalım döviz kuru riskini taşımayalım. Siz bu anlaşmalara imza atarken dolar 2 liraydı, 2,5 liraydı; şimdi 5,5-6 lira. Maalesef, hâlâ da bu yoldan vazgeçilmediğini görüyoruz yani hâlâ bu kamu-özel iş birliği anlaşmalarına devam edilmeye çalışıldığını görüyoruz.
Bakın, bütün bu anlayışın devreye geçtiği yıl 2010 yılları ve o zaman 2 trilyon dolarlık bir ekonomi hayali kurdu Tayyip Erdoğan, öyle anlattı. 2011 seçimlerini hatırlarsınız, "Bir Türkiye hayalim var; 2 trilyon dolar olacak 2023'te, kişi başı gelir 25 bin dolar olacak, işsizlik yüzde 5 olacak, enflasyon yüzde 5 olacak." dedi, böyle bir hayal topluma anlattı. 2019 yılına geldik arkadaşlar, 700 milyar dolarlık bir ekonomiyiz ve biz, o varsayımlarla bu sözleşmelere imza attık. Şu anda geldiğimiz noktada, hazineye, bütçeye çok ciddi bir yükle karşı karşıyayız. Arkadaşlar, bu anlaşmalar on beş yıllık, yirmi yıllık, yirmi beş yıllık anlaşmalar. Mesela, Akkuyu Nükleer Santral anlaşması yirmi yıl boyunca her yıl 2-3 milyar dolar bu ülkeden götürecek. Bakın, hâlâ devam ediliyor, hâlâ ısrar ediliyor. Bu Osman Gazi Köprüsü, Yavuz Selim Köprüsü, Avrasya Tüneli; her yıl hazinemizden milyarlarca lira bu kaynaklara ayrılacak ve eğer ki biz kamu kaynaklarıyla yapmış olsaydık hem vatandaşlarımız geçilebilir köprülerden geçmiş olacaktı... Geçemiyorlar çünkü... Osman Gazi Köprüsü'ne gidin bakalım. Ben geçtim geçenlerde, 120 liraydı arkadaşlar. Yani gidiş geliş düşündüğünüzde kaç vatandaş geçebilir acaba? Boştu zaten köprü inanın; bir benim arabam gidiyordu, bir tane de karşıdan geliyordu. Normalde bir köprüde vızır vızır araba geçer. Vatandaş geçemiyor ki... Arkadaşlar, geçilemeyen köprüler ve hazineye çok ciddi yük bindiren projelerle karşı karşıyayız.
Çok detaya girmek istemiyorum: Ayağımıza dolanmış pranga. Şimdi "Bu prangadan nasıl kurtuluruz, nasıl yönetiriz?" diye yeniden yasa geldi maalesef.
Şimdi bu sözleşmelere gelirsek üç ayağı var; bir kamu ayağı var bu sözleşmenin, bir yatırımcı ayağı var, bir de kreditör ayağı var arkadaşlar yani paraya veren. Parayı veren esas orada, zurnanın zırt dediği yer parayı verende. Yatırımcı da değil, yatırımcı zaten yandaş şirketler; Kalyon, Cengiz, Limak, Rönesans, değil mi? Çoğunu Rönesans yapıyor galiba bu hastanelerin?
SAĞLIK BAKAN YARDIMCISI HALİL ELDEMİR - Bir tanesini tutturabildin.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Rönesansı tutturdum, değil mi? Tamam, Rönesans çoğunu yapıyor.
SAĞLIK BAKAN YARDIMCISI HALİL ELDEMİR - 14 tane firmamız var, hepsini...
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Tamam, neyse söyleyin... Rönesans pek çoğunu yapıyor ama diğerlerini de aşağı yukarı biliyoruz yani hangileri olduğunu. Şimdi ezberimde yok ama siz söylerseniz ortaya çıkar.
Açıkça söyleyeyim: Yatırımcı da değil esas sorun, kreditör. Kreditör öyle bir sözleşmeye imza attırmış ki siz burada adım atamazsınız, tahkime gider çünkü kreditör. Sayın Bakan Yardımcım, ben merak ediyorum, kreditörlerle görüşme yaptınız mı? Kreditörler, bu işe -diyelim ki siz düşürme yönünde adım atmaya çalışıyorsunuz- eyvallah edecekler mi? Bir sefer yakalamışlar, seni yirmi beş yıl bağlamış, euro bazında, Japon Yeni bazında, dolar bazında anlaşmaya mahkûm etmiş. Eyvallah etmezse iki yolunuz var, ya ödersiniz ya da tahkime gidersiniz. Yani kabul etmek zorunda değil, tahkime gidersiniz ya da ödetir. Tahkimi biz kazanırsak eksik öderiz, onlar kazanırsa aynen ödenir. Yani kreditör bu anlaşmada anlaşmak zorunda da değil.
Değerli arkadaşlar, bedeli net bugünkü değer hesabı konusunda ben de anlamadığımı söyleyeyim. Bunu bir kez daha açıklarsanız...
Yani çok tekrar edildiği için daha fazla uzatmayacağım. Büyük bir yanlışa girdik, çocuklarımızın geleceğini ipotek altına aldık. Umarım, bu ipotek de gerçekten -Durmuş Bey'in söylediği gibi- Osmanlı'nın sonunda ayağımıza dolandığı gibi bir kez daha ülkemizin ayağına dolaşmaz.