| Komisyon Adı | : | (10 / 361, 405, 406, 407, 410) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Londra Metropolitan Üniversitesi Doğal Ürünler ve Gıda Danışmanı Prof. Dr. Sündüs Tewfik tarafından, Ulusalararası Halk Sağlığı Forumu diye adlandırdıkları organizasyonla, beslenmeyi kullanarak hastalıkların tedavisine yardım etmek amacıyla yaptıkları projeler ve ülkemizdeki durum ile İdeal Cumhuriyet Köyü Projesi'nin hayata geçirilmesi gerektiği hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 10 .07.2019 |
REFİK ÖZEN (Bursa) - Değerli Hocam, saygılar sunuyorum. Sunumuzdan dolayı teşekkür ediyorum.
Şimdi, bahsettiğiniz projeler Nepal, Hindistan, Gana gibi ülkelerdi. Tabii, biz Araştırma Komisyonu olarak "Türkiye'de neler yapabiliriz?" noktasında da bir sonuç çıkarmayı arzu ediyoruz. Türkiye'ye yönelik bu anlamda bir projeniz var mı? Türkiye'de neler yapılabilir? Bu bahsettiğiniz nanoteknolojiyle hangi ürünler üzerinde netice alınabilir yahut da hangi hastalıkların engellenmesinde, desteklenmesinde netice alınabilir şeklinde bir projeniz, çalışmanız var mı, onu merak ediyorum?
Bir de, Avrupa'da kullanılır ürünler noktasında yaptığınız bir çalışma var mı? Avrupa ülkelerinde bu tarz bir çalışma ve sonuç olarak kullanılan ürünüz var mı?
Teşekkür ediyorum.
LONDRA METROPOLİTAN ÜNİVERSİTESİ DOĞAL ÜRÜNLER VE GIDA DANIŞMANI PROF. DR. SÜNDÜS TEWFİK - Teşekkür ederim efendim.
Refik Bey, beni duymuş olmanız lazım. Bu soruyu sordunuz, konuyu anlatayım diye mi yoksa gerçekten bilmiyor musunuz, tanımıyor musunuz beni? Cidden soruyorum.
REFİK ÖZEN (Bursa) - Atlamış olabilirim yani.
LONDRA METROPOLİTAN ÜNİVERSİTESİ DOĞAL ÜRÜNLER VE GIDA DANIŞMANI PROF. DR. SÜNDÜS TEWFİK - Çünkü benim böyle bir proje girişimim oldu da Bursa'da, o yüzden soruyorum efendim.
REFİK ÖZEN (Bursa) - O benim eksikliğim hocam, bilmiyorum.
LONDRA METROPOLİTAN ÜNİVERSİTESİ DOĞAL ÜRÜNLER VE GIDA DANIŞMANI PROF. DR. SÜNDÜS TEWFİK - Hayır, hayır, eksikliğiniz değil; gerçekten ben birazcık, gördüğünüz gibi, radikal bir insanım da bayağı karıştırdım Bursa'yı birbirine, o yüzden belki duymuşsunuzdur diye sordum.
REFİK ÖZEN (Bursa) - Ben atlamışım, bizim eksikliğimiz olsun.
LONDRA METROPOLİTAN ÜNİVERSİTESİ DOĞAL ÜRÜNLER VE GIDA DANIŞMANI PROF. DR. SÜNDÜS TEWFİK - Yok, yok efendim.
GAZİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENTİTÜSÜ MÜDÜRÜ PROF. DR. MUSTAFA ASLAN - Yeterince karıştırmamışsınız o zaman.
LONDRA METROPOLİTAN ÜNİVERSİTESİ DOĞAL ÜRÜNLER VE GIDA DANIŞMANI PROF. DR. SÜNDÜS TEWFİK - Çok karıştırdım, hiç sormayın, haddi hesabı yok.
Bu projeleri yaptık. Harika insanlarız, değil mi, bizim kafamız çok çalışıyor, biz çok yetenekliyiz? Biz hiçbir şeyiz. Proje çalışıyor, havuç çalışıyor, havucu yaparsanız işliyor, stanollar çalışıyor ama her havuç değil. Nereden bulacaksınız kaliteli havucu? Yaptık, o kadar para harcandı; geldiğimiz, tıkandığımız yer ne? Çiftçi: "Nereden bulacağız ham maddeyi?" Her ham madde kaliteli değil, her toprakta her şey yetişmez, yetişmiyor. Toprakta toksisite var, insanlara geçebilir. Bu zaten bizim hep içimizde olan, ukdemiz olan bir şeydi. Ben eşimle birlikte, çok yakın çalışıyorum; eşim Mısırlı, ben Elâzığlıyım, tam karma bir grubuz.
Bu haritayı görmüşsünüzdür. Bu, cumhuriyetin İdeal Köy Projesi. "Türkiye'de ne yapabiliriz? Avrupa'yla aramızdaki fark ne?" diye düşünürseniz, Avrupa bu işi 1898'de düşünmeye başlamış. Şu alete bakar mısınız, bu alet -yukarıdaki aletten bahsediyorum, Üsküdar, 1894- etüv makinesi efendim bu. 1894'te padişahımız kimdi acaba?
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - II. Abdülhamit.
LONDRA METROPOLİTAN ÜNİVERSİTESİ DOĞAL ÜRÜNLER VE GIDA DANIŞMANI PROF. DR. SÜNDÜS TEWFİK - Abdülhamit.
Bu etüv makinesi 1894'te Türkiye'ye gelmiş, Osmanlı'ya gelmiş; ne kadar zaman kaybettiğimizi hatırlatmak için söylüyorum. Atatürk'ün çocukluğu ve gençliği -ki Avrupa'ya gitti, biliyorsunuz- bu projelerle, bu projelerin insanlarıyla, ekolleriyle... Fransa'ya gittiğinde bu insanlarla tanışıyor, 1924-1937 arasında bir proje komisyon ediyor ve bu projenin adı da İdeal Cumhuriyet Köyü Projesi; bu İdeal Cumhuriyet Köyü Projesi hiçbir zaman hayata geçmiyor. Atatürk'ün hayalindeki veyahut da, Atatürk'ü unutun, Abdülhamit'in hayalindeki, onu da unutun, Avrupa'nın yaptığı şey -bu listedekileri gösteriyorum size- her köye 1 tane etüv makinesi vermek, bu etüv makinesinden her köyde 1 tane olacak. Bu etüv makinesi ne yapıyor efendim? Bu etüv makinesi kurutuyor, aynı zamanda strelize de ediyor; farklı farklı şekilde kullanabilirsiniz, farklı farklı ısıtıcı dereceleri var.
Aşağıdaki fotoğrafa bakarsanız, o fotoğraf da, gördüğünüz gibi, 1894'teki fotoğrafın hemen hemen aynısı. En son, dondurarak kurutma makinesi efendim, dondurarak kurutma makinesi; bundan her köyde olması lazım. Atatürk'ün hayali: "Bundan her köyde olsun." Sizce -sormamam lazım, affedersiniz, soruya soruyla cevap vermeyeyim- neden başarılı olmuyor? Çünkü yabancı uzmanlar getiriyorlar ve bu yabancı uzmanlar Türk köylüsüyle, Türk kültürüyle, Türk köylüsünün kültürüyle bir ilişki kuramıyor, onları anlayamıyor, onlara inemiyor. Bu, 1924; gelmişiz, 2019. Hâlâ bizim bilim insanlarımız köylümüze inemiyor. Kaç bilim insanı var -çok nezih bilim insanlarımız var- kaç bilim insanı tanıyorsunuz şalvarını giyip köylülerle birlikte çalışan? Sizin öyle bilim insanlarına ihtiyacınız var, köylüye inecek. Neden köylüye inmesi lazım? Kaliteli ürün, kaliteli tıbbi aromatik bitkiler yalnızca ve yalnızca kaliteli elemanlarla yapılır; kaliteli elemana da para vererek satın alamazsınız, çok zahmetli bir iş tıbbi aromatik bitkileri yetiştirmek. Bunun için, sizin bir şehirde en azından birkaç örnek köyünüzün olması lazım ve bunların, ziraat mühendisleriyle, eczacısıyla, su ürünleri mühendisiyle, şirketiyle beraber çalışması lazım. Ben böyle bir projeyi Bursa'da yapmaya çalıştım; iki yıl, tabiri caizse, kafamı vurmadığım kapı kalmadı.
REFİK ÖZEN (Bursa) - Bursa'da nerede Hocam?
LONDRA METROPOLİTAN ÜNİVERSİTESİ DOĞAL ÜRÜNLER VE GIDA DANIŞMANI PROF. DR. SÜNDÜS TEWFİK - İznik, Bursa İznik Aydınlar Köyü.
Olmuyor çünkü çok fazla bürokratik engel var ve hâlâ bilim adamını bırakın; bürokrat, köylüye inemiyor; il tarım müdürü, köylüye inemiyor. Eğer köylü sizin seviyenize gelemez zaten, bekleyemezsiniz onu; sizin, onların seviyesine inmeniz lazım, bu bir.
İki...
REFİK ÖZEN (Bursa) - Kaç senesinde Hocam bu çalışma, İznik'te?
LONDRA METROPOLİTAN ÜNİVERSİTESİ DOĞAL ÜRÜNLER VE GIDA DANIŞMANI PROF. DR. SÜNDÜS TEWFİK - Efendim, daha yeni, dün İznik'ten geldim. Son iki yıldır çaba harcıyordum. Dün İznik'ten geldim. Dün sabah İznik'te bu projenin olmayacağını, bürokrasinin buna izin vermeyeceğini anladım ve bulabildiğim ilk uçak biletiyle Ankara'ya geldim.
Her köye bir etüv makinesi lazım; her köye, örnek köylerinize 1'er tane kurutma cihazı koymanız lazım. Bu kurutma cihazlarının gerekliliği de şu: Naneyi kurutuyorsunuz, naneyi kuruttunuz, odada, güneşten uzak kuruttunuz; altı ay kalitesini koruyor ama altı ay -birazcık abartıyorum- sonra kalitesi düşüyor. Siz soğutarak, dondurarak kurutucuya koyarsanız, kurutursanız altı yıl nanenin kalitesi korunmuş oluyor. Bu ne demek, biliyor musunuz? Eğer A ülkesi satın almazsa, A şirketi satın almazsa siz koyarsınız depoya, o zaten alıcısını bulacak, anlatabiliyor muyum? Bu çok önemli. Hindistan mesela bunun farkına çok iyi varmış durumda; köylülerine, eğer bir kooperatif köye kurutma makinesi alıyorsa yarısını devlet veriyor.
İki: Kooperatiflerin desteklenmesi lazım, o da projede var. Avrupa bunu yapmış durumda, Avrupa bunu başarmış durumda ve biz hâlâ -1898'de başlamış hazırlıklara Avrupa- diyoruz ki: "Avrupa'ya ulaşalım." Çok zor, çok zor ama yapabiliriz çünkü o kadar çok gelişmiş elemanımız var ki bunu yapmamız mümkün.
"Ürünleriniz var mı?" dediniz. Gördüğünüz gibi, ben henüz bir şirket değilim. Bunu hep şimdiye kadar, düne kadar, yani 9 Temmuz saat dokuz buçuk, ona kadar sistem içinde yapmak istedim, vakıf olarak yapmak istedim ve olmadı. Bu yüzden -zaten hazırlıklarımız vardı- biz bir şirket kuruyoruz, bu şirket sosyal bir şirket olacak. "Sosyal şirket" kavramını biliyor musunuz efendim, kimse biliyor mu? Yeni bir tür şirket. Bu yeni tür şirket, düşünün, kooperatif ama kooperatif değil, düşünün, bir limitet şirket ama limitet şirket değil; bir karma şirket. Bu karma şirkette her paydaş köylüsünden nanoteknolojisini geliştiren bilim adamına kadar ortak, kâra ortak. Kim, ne katkıda bulunuyorsa o katkısından pay alıyor; bu sistemi kurmaya çalışıyoruz. Bir grup insanı bir araya topladık. Bu kapalı bir sistem olacak, "blockchain" denilen bir sistem olacak, online bir sistem olacak ve bu sistemde köylü Ayşe nine nanesini yetiştirecek, sisteme dâhil edecek; bilim adamı Sony -oradan yontuyorum çünkü benim öğrencimin ismi Sony, Nepalli- nanoteknolojisini yapacak, onu sisteme koyacak, Abhishek -Nepal'de kalite kontrol uzmanım- kalite kontrolünü yapacak Ayşe ninenin nanesinin ve Sony'nin nanoteknolojisinin ve sisteme koyacak. Böylece biz kapalı bir sistem, bir prototip oluşturacağız. Bizim amacımız, vakıf çatısı altında, devlet çatısı altında, sistem çatısı altında, tarım müdürlüğü, tarım ilçe müdürlüğü çatısı altında, belediye altında yapılması şu anda Türkiye'de imkânsız olan bir projeyi özel yatırımlar alarak yapmak. Yatırımcılar da bu sistemin bir parçası ama ahlaklı işleyen sisteme dâhil olmayacaklar yani 6 liraya, 7 liraya satmak istediğimiz bir ürünü 60 liraya satmaya bizi zorlamayacaklar. Gene kâr edeceğiz, gene kâr edeceğiz ama yüzde 1.000 kâr etmeyeceğiz de belki yüzde 200 kâr edeceğiz, amacı bu, şu anda zaten o yüzden geldim. Sağlık Bakanlığıyla ve Teknoloji Bakanlığıyla görüşmek istiyorum. Türkiye'de bir ilaç firmasına hâlihazırda teklif verdim, bekliyorum, o yüzden söylemek istemiyorum isimlerini; "Evet." ya da "Hayır." derler, ikinci şirkete giderim. Türkiye'de bir ilaç şirketiyle ortak olarak çalışmak istiyoruz. Eğer Türk devleti buna destek olursa -para istemiyoruz, dikkatinizi çekerim, himaye istiyoruz- "Tamam, bu teknolojiyi Türkiye'de geliştirin." derse Türkiye'de yapacağız yoksa listemiz var: Farklı farklı ülkeler, İngiltere olabilir, dediğim gibi, Nepal olabilir, Hindistan olabilir. Ben 4 Ağustosta Çin'e gidiyorum; dünyadan bütün yatırımcıların davet edildiği ve ilaç geliştiren, teknoloji geliştiren insanlara yatırım verilecek bir foruma, yalnızca davetli olarak katılabildiğiniz bir foruma katılmak üzere Çin'e gidiyorum. Çok ümitliyim, çok ümitliyim çünkü o kadar çok tecrübemiz oldu ki ve o kadar çok itildik kakıldık ki bence bu iş başarılı olacak.