KOMİSYON KONUŞMASI

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, değerli bürokratlar, basının değerli emekçileri ve.... "Sivil toplumun değerli temsilcileri" demek isterdim ancak Sayın Başkan, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı sunumunu yaparken usul üzerinde söz almıştım ve bu kalkınma planının Türkiye toplumunun tamamının, işçinin, emekçinin, kadının, gencin, ekoloji mücadelesi yapanların kalkınma planı olması için sivil toplumun katkısının nasıl olduğunu ve bu müzakerelerde sivil toplumun, sendikaların, emek örgütlerinin, kadın örgütlerinin, ekoloji örgütlerinin katkısının da alınmasının, görüşlerinin de alınmasının çok önemli olduğunu söylemiştim. Ancak gördüğüm kadarıyla bu salonda tek bir sivil toplum örgütü temsilcisi yok Sayın Başkan. Şimdi siz söz alacaksınız ve diyeceksiniz ki: "2013'te de böyle olmuştu." Hani suimisallerden bahsedeceksiniz, daha önceki misallerden bahsedeceksiniz ancak bakın, 2013 Kalkınma Planı büyük oranda akamete uğramıştır. Sebebi: O da katılımcılıktan bahsetmektedir ancak katılımcı şartlarda hazırlanmamış bir kalkınma planı. On Birinci Kalkınma Planı da katılımcı olma iddiasında olan bir kalkınma planı Sayın Başkan, öyle bahsediyor. Aynen Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısının ifadesiyse şöyle diyor: "Toplumumuzun tüm kesimlerinden çok sayıda temsilcinin katkılarıyla, katılımcı bir yaklaşımla hazırlanmıştır." Eğer bu iddiadaysa Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve değerli vekiller, neden bu salonda sivil toplum temsilcileri, emek temsilcileri yoklar? Neden onların katkılarını almaktan imtina ediyoruz? Açıkça söyleyeyim: Bu kalkınma planına onların katkılarını almak bu kalkınma planının meşruiyetini de değerini de başarı şansını da artıracaktır diye düşünüyorum.

Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, eğer ki "Toplumumuzun tüm kesimlerinin çok sayıda temsilcisinin katkılarıyla, katılımcı bir yaklaşımla hazırlanmıştır." diyorsanız, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, bizler bu toplumun temsilcileriyiz yani milletin temsilcileriyiz, hiçbirimiz buraya KPSS'yle gelmedik, milletin oylarıyla geldik ve kendi görüşlerimizle geldik. Biz 6 milyon oy aldık, AK PARTİ 20 milyon oy aldı, diğer partiler 5-6 milyon oylar aldılar, milyonlarca vatandaşımızın oylarıyla geldik. Bunun hazırlık aşamasında öncelikle siyasi partilerin görüşlerini almanız gerekmez miydi? Bunlarla beraber, bütün sivil toplum örgütlerinin yani şu anlamda, genel kalıp olarak söylüyorum, yandaş olanlar değil belki... Siz bilgi vermediğiniz için bilmiyorum, daha doğrusu, Başkan size söz vermedi bilgi vermeniz için nasıl hazırlandığına dair, ben Sayın Başkanımızı eleştiriyorum o yönde. Siz de bilgi veremediniz Başkan söz vermediği için. Nasıl hazırlandığına dair hiçbir fikrimiz yok. Bu anlamda ben, Sayın Başkan, bu konuda sivil toplum temsilcilerinin katılacağı bir oturum için bu oturumu kapatmanızı ve bütün sivil toplum örgütlerinin katılmasını sağlamanızı sizden rica ediyorum.

Diğer bir konu Sayın Başkan: Siz "Konuşun." dediniz. Bakın, "Yirmi dakika Komisyon üyeleri, on dakika Komisyon üyesi olmayanlar konuşacak." dediniz. Ancak "Müzakere edebilecek miyiz?" konusu muğlak çünkü biz katkılarımızı sunamadık, katkılarımızı sunmak istiyoruz ama katkı... "Hadi siz konuşun yirmi dakika, ne derseniz deyin; Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısına da söz verirsiniz veya vermezsiniz, önerilerimize, sorularımıza cevap verir veya vermez, kısa bir konuşma yapar, biz altı saat, sekiz saat konuşuruz, konuşup geçeriz." mi olacak? Yoksa bu kalkınma planı bütün toplum temsilcilerinin katkılarıyla müzakere edilebilecek mi diye size net bir soru soruyorum. Müzakere edebilecek miyiz yoksa "Saraydan gelen fermandır. Mühür basıp geçeriz." mi diyeceğiz? Ben müzakere etmemizi öneriyorum. Bu konunun şartlarıyla ilgili de mutlaka bir usul tartışması açmanızı istirham ediyorum.

Sayın Başkan, ihtisas komisyonunun raporlarını biz de görmedik. Nerede bu ihtisas komisyonu raporları? İlgili pek çok ihtisas konusu var ve bunlarla ilgili hiçbir rapor elimize ulaşmadı. Sivil toplum temsilcilerinin raporları ve görüşleri elimize ulaşmadı. Bu görüşler elimizde olmadan bu müzakerenin yapılamayacağını düşünüyoruz.

Diğer bir konu: "Önerge vereceksiniz" diyorsunuz. Bakın, açılışta söylediniz. "Önerge değerlendirilecek." diyorsunuz. Ya, önerge, burada milletin temsilcilerinin vereceği önergeler değerlendirilecekse ortada bir müzakere yok demektir.

Diğer bir konu Sayın Başkan: Meclis Genel Kurulunun takvimi açıklandı. Bugün bize mesaj olarak geldi, bütün arkadaşlara gelmiştir eminim. Şimdi, bakın, bu kadar önemli bir belgeyi, bir politika belgesini... Şöyle öngörüyor Sayın Meclis Genel Kurulu ya da Meclis Başkanlığı, "İki gün burada görüşebilirsiniz yalnızca." diyor. İki gün bakın, iki gün, sınır koymuşlar. "Bugün ve yarın görüşebilirsiniz, daha fazla müzakere edemezsiniz." diyor. Neden? Çünkü perşembe ve cuma Meclis Genel Kurulunda kalkınma planı görüşülüp Meclis tatile çıkacak, artık bu basına deklare edildi. Düşünün ki önümüzdeki beş yılı veya on beş yılı, yirmi yılı etkileyebilecek bir politika belgesinin tartışmalarının bu kadar dar bir alanda yapılması isteniyor. Oysa mevcut yasa yirmi günlük bir süre öngörmüş. Beş günü sunumdan sonra geçti ama bizim on beş günümüz daha var. Bunun çok daha derinlemesine, bütün görüşlerin, katkıların alınarak tartışılmasına ihtiyaç var.

Bu yönde, Sayın Başkan, Meclis Başkanlığına, bu kadar dar şartlarda bunun görüşülmemesini, geniş koşullarda görüşülmesini ve alt komisyonlara ayrılmasını, çeşitli başlıklar altında alt komisyonların belirlenmesini, bunların tartışmalarını yürütüp bir sonraki oturumun buna göre belirlenmesini öneriyorum. Aksi takdirde bu politika belgesi, aynı bütçe belgesinde olduğu gibi, virgülü bile değişmeden Meclis Genel Kurulunda geçer ama güçlü, katılımcı ve geleceği hep beraber kurabileceğimiz bir politika belgesine dönüşmez. Bu konuda usul tartışmasını açmanızı istirham ediyorum sizden.

Teşekkür ederim.