KOMİSYON KONUŞMASI

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, kamu kurumlarının temsilcileri, değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, planda -daha önce de vurgulandı- ben de "Hukukun üstünlüğü, güçlü demokrasiyle korunan ve geliştirilen temel hak ve hürriyetler kalkınma çabasının taşıyıcı sütunu olarak benimsenmekte" ifadesini ve beş temel eksenden birinin bu olarak kabul edilmesini önemsiyorum ama yazıda böyle olan şey gerçekte nasıl karşımıza çıkıyor diye sizlere sormak istiyorum. Örneğin, bir Yargı Reformu Strateji Belgesi açıklandı Sayın Cumhurbaşkanı tarafından ama bu belge açıklanmadan önce Adalet Bakanının değişik açıklamaları oldu yargı reformuna ilişkin. Özellikle ifade özgürlüğü alanında sorun yaşandığını kabul eden açıklamalardı hem Cumhurbaşkanının hem Adalet Bakanının açıklamaları ama biz Mecliste şu anda -hem Komisyonların hem Genel Kurulun gündemine bakarsanız- insanların ifade özgürlüğünü rahatlatıcı, genişletici bir reformu maalesef ele alamıyoruz. Bir belge var ama bir türlü bir taslak, tasarı hâline gelip bu Meclise gelmiyor. Ama biz bu arada neyle uğraşıyoruz? Turizm Ajansı kuruyoruz, "Sporda şiddeti önleyeceğiz." diye tribünleri, taraftarları cezalandırıyoruz, bu hafta torba yasa var biliyorsunuz, yine parayla ilgili mali hükümler var ama bu Meclisten maalesef, işte burada "temel sütun" dediğiniz hukukun üstünlüğü, güçlü demokrasi konusunda hiçbir şey yapmıyoruz. Peki, neler yaşanıyor o sırada ülkemizde? Gazeteciler cezaevinde -önceki gün açıklandı istatistikler- Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde yine ihlal rekortmeni, benzer şekilde, maalesef, Avrupa Konseyinde hâlâ denetim altında bulunmaktayız. Hak savunucuları, siyasetçiler, gazeteciler, akademisyenler, doktorlar, öğrenciler bazen iddianamesiz bir şekilde aylarca, yıllarca tutuklu kalabilmekte. OHAL kalktı belki ama temel hak ve özgürlüklere yönelik kısıtlamalar devam etmekte. Biz yargıda bağımsızlığı, tarafsızlığı sağlayabilmiş değiliz. Seçilmiş belediye başkanları görevlerini sürdürememekte. Seçim sürecinin dürüstlüğü, yasalara uygunluğu konusu sıkıntılı, millet iradesinin egemen olması hedefine aykırı uygulamalar yaşanmakta. Bakın, Aralık 2018'e ilişkin Adalet Bakanlığı verileri: Cezaevlerinde henüz iddianameleri olmayan 57 bin kişinin bulunduğu yani cezaevlerinde kalanların yüzde 20'sinin iddianamesiz bir şekilde bulundurulduğu, 700 çocuğun şu anda Türkiye'de anneleriyle birlikte ceza çekmekte olduğu, Cumhurbaşkanına hakaret suçu ya da düzenlemesi nedeniyle binlerce yurttaşın sosyal medya paylaşımları nedeniyle soruşturmaya, kovuşturmaya maruz kaldığı ve sonrasında tutuklandığı bir ülke durumundayız. O yüzden, bu "temel eksen" dediğimiz konuda biraz pratikte de adımlar atılması gerekmekte. Adalet ve Kalkınma Partisinin on yedi yıllık iktidarının günümüze geldiğimiz aşamasında adalet noktasında yaşadıklarımızın sadece bir bölümü bunlar. Yani adaletten, haktan, hukuktan uzak bir noktadayız.

"İşin kalkınma boyutuna geldiğimizde daha iyi bir manzara var mı?" diye baktığımızda maalesef yok. Burada söylendi, ben de bir kez daha vurgulayacağım. Bu metne baktığımızda aslında bir kriz var, bunun tanımı var, cümleleri var, ifadesi var ama adı yok. Adı olmayan bir kriz var ama biz baktığımızda, rakamlara, hedeflere, tanımlamalara bakıldığında bir kriz olduğu açıkça ortada. 2023 yılı için Onuncu Kalkınma Planı'nda konulmuş hedefler var, gayrisafi yurt içi hasıla 2 trilyon dolar olsun, kişi başına düşen millî gelir 25 bin dolar olsun, ihracat 500 milyar dolar olsun, işsizlik yüzde 5'e düşsün diye, sonra da işte geçtiğimiz hafta Meclise sunulan, şimdi de tartışmakta olduğumuz On Birinci Kalkınma Planı'nda işsizlik dışında neredeyse tüm hedefler yarıya indiriliyor, işsizlik ise 2 katına çıkarılıyor. 2023 hedefi, gayrisafi yurt içi hasıla 1 trilyon 80 milyar dolar, kişi başına düşen millî gelir 12.484 dolar, ihracat 226,6 milyar dolar, işsizlik ise yüzde 9,9. Yani On Birinci Kalkınma Planı'nda 2023'te kişi başına gelirin 12.480 dolara ulaşması hedefleniyor ama 2013'te zaten bu gelir 12.480 dolardı. Yani biz beş yıl daha çalışıp on yıl önceki gelire ulaşacağız, bu kalkınma planında ortaya konulan vizyon bundan ibaret değerli arkadaşlarım.

Aynı şekilde, işte işsizlik tanımı yapılıyor -az önce de bir değerli Komisyon üyesi vurgu yaptı- on yedi yıllık hükûmetin ya da son dönemdeki uygulamaların beceriksizliğine, iş bilmezliğine hiçbir vurgu yok ama sadece artan nüfustan dem vuruluyor ve sanki sadece nüfus artışının sonucuymuş gibi bu işsizlik belası vurgulanıyor.

Benzer şekilde, bu programda -belki de yarın ya da önümüzdeki günlerde çok tartışılacak- hep Sayın Cumhurbaşkanının vurgu yaptığı "Yüksek faiz yüksek enflasyona neden olur." söylemi tam olarak bir ekonomi programına giriyor, girdiğini gözlemliyoruz. İşte, özerk kuruluşlardan bahsediliyor, tam da Merkez Bankası Başkanının görevden alınmasından sonra özerkliğe vurgu yapılıyor. Uluslararası doğrudan yatırımların özellikle sanayi sektörüne çekileceği vurgulanıyor ama bunun yol haritası yok. Az önce bahsettiğim, demokrasi ve kuralların işlemediği bir zeminde bu nasıl olacak, bunun yanıtı bu programda yok. Mesela İş Yapma Kolaylığı Endeksi'nin yüksekliğiyle övünüyoruz ama hep bahsedildi, işte, basın özgürlüğünde, işte, hukukun üstünlüğünde geldiğimiz, maalesef, o endekslerde dünyanın en gerisinde olma noktasındaki durumumuzu nasıl düzelteceğimiz yok. Benzer şekilde, yine, eğitim alanında yaşadığımız sıkıntıların, eğitimin tüm aşamaları ama özellikle yükseköğretimde, üniversitelerde yaşadığımız sıkıntıların nasıl aşılacağı konusunda çareler yine bu programda yok.

Adalet sistemine bir kere daha değinmek istiyorum. "Adil yargılanma hakkı ve cezanın caydırıcılığı dikkate alınarak suç ve yaptırım dengesiyle infaz sistemi gözden geçirilecek, yeniden düzenlenecek." deniyor ama işte, yargı reformunda olması beklenen af, infaz düzenlemesinden bahsediliyor belki ama Meclise gelen bir şey yok.

BAŞKAN - Sayın Çakırözer, iki dakikanız var.

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - "İfade özgürlüğüne ilişkin mevzuat ve uygulama gözden geçirilecek, bireylerin hak ve özgürlük alanlarının geliştirilmesi yönünde düzenlemeler yapılacak." deniyor.

Benzer şekilde "Gözaltı, tutuklama ve diğer koruma tedbirlerine ilişkin mevzuat ve uygulama gözden geçirilecek, bu tedbirlerin ölçülü bir şekilde uygulanması sağlanacak." deniyor. "Yeni insan hakları eylem planı hazırlanacak." deniyor. Biliyorsunuz, 200 Günlük Eylem Planı oldu, İnsan Hakları Eylem Planı oldu, şimdi 2023 hedefi oldu bunlar ama pratikte uygulamaya geçen, hak ve özgürlükleri geliştirecek bir şey maalesef ortaya konmamakta.

Plana göre, kıdem tazminatı reformu gerçekleştirilecek. Reformda sosyal tarafların mutabakatı dikkate alınacak, bireysel hesaplara dayalı kurulacak kıdem tazminatı fonu sistemde kalış süresi yeniden ele alınarak bireysel emeklilik sistemiyle entegre edilecek ama buna çalışan emekçi sınıfı karşı çıkmakta. Bu planda maalesef emekçilerin haklarını koruyan düzenlemeler bulunmamakta. Eğitim konusunda, özellikle, eğitimi nasıl daha ileri seviyeye çıkaracağımız konusunda da yine bizim önümüze somut bir program koymamakta. Hedeflerden bahsedilirken az önce değerli bir arkadaşımız vurguladı, Gini katsayısı 2018'de 0,36'ya düşmesi hedeflenmişti bir önceki programa göre, şu anda 0,40; beş yıl sonra 0,38 hedefleniyor. Yani "Yoksulluğu hafifleteceğiz, eşitsizliği azaltacağız." vaadi hiçbir şekilde gerçekleşmemiş durumda; tam tersine, daha da geri hedefler konmuş durumda.

Ben tabii ki bu planın hayırlı olmasını diliyorum ama içindeki unsurlara baktığımızda ne adaleti ne kalkınmayı getiren bir plan ortada yok. Ben, yine de, bir kalkınma hedefliyorsak, gerçek anlamda ekonominin ilerlemesini düşünüyorsak bir an önce önceliğimizin demokrasimizi geliştirmek, hukuk devletimizi geliştirmek olması gerektiğini daha önce de defalarca vurgulamıştım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Son sözüm Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun.

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Ama gerçekten iş yapabilme güvencesinin ön koşulu demokrasidir, hukukun üstünlüğüdür, hukuk güvencesidir. Bunu bir an önce el birliğiyle bu Mecliste sağlamamız gerekiyor.

Teşekkür ediyorum.