| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | On Birinci Kalkınma Planının (2019-2023) Sunulduğuna Dair Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi (3/777) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 16 .07.2019 |
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sözlerime başlamadan önce bütün milletvekili arkadaşlarımıza ve hazıruna selam ve saygılarımı sunuyorum.
Tabii, On Birinci Kalkınma Planını konuşuyoruz, değerlendiriyoruz. On Birinci Kalkınma Planı cumhuriyet tarihinin, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin yürürlüğe girdikten sonraki ilk kalkınma planı. Genel olarak baktığımızda, bu hedeflerin Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi içerisinde tutmasının da mümkün olmadığını görüyoruz. Neden görüyoruz? Çünkü bir yıllık süre içerisinde Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin Türkiye'ye yarar getirmediği, tam tersine, Türkiye'ye zarar getirdiği ortaya çıkmıştır. Özellikle ekonomideki bozulmalar ve hukukta gelinen nokta, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin Türkiye'ye yarar getirmeyeceğini ortaya koymaktadır. Dolayısıyla bu sistem böyle devam ettiği sürece bu hedeflerin tutmasının mümkün olmadığı çok net bir şekilde ortadadır. Bu sistemden her geçen gün Türkiye zarar görmektedir ve bir an evvel dönülmesi gerekmektedir çünkü güçler ayrılığının bu kadar çok zedelendiği, hukuk devletinin bu kadar çok zedelendiği başka bir dönem daha Türkiye'de yaşanmamıştır.
Genel anlamda, On Birinci Kalkınma Planı hakkında söylemek istediklerim bunlar ama ben kendi alanım gereğince iş ve çalışma yaşamına yönelik düşüncelerimi ifade edeceğim. Burada kalkınma planını incelediğimizde bazı hedefler öngörülmüş ama birçok nokta da aslında gündeme getirilmemiş. Türkiye'de özellikle son on yedi yılda, AK PARTİ hükûmetleri döneminde iş ve çalışma yaşamının çok büyük sorunları ortaya çıkmıştır ve maalesef bu sorunlar bugüne kadar çözüleceğine derinleşerek devam etmiştir. Tabii, bunları örneklendirirsek asgari ücretin düşüklüğü, iş kazaları ve meslek hastalıkları, taşeron işçilik, kayıt dışı çalışma, güvencesiz ve esnek çalışma, çocuk işçiliği, sendikalaşmanın önündeki engeller ve en önemlisi de işsizlik. Bu sorunların hiçbirisi maalesef AK PARTİ hükûmetleri döneminde çözülmemiştir ve şu noktada yani bu Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin son bir yıllık uygulamasına baktığımızda ve ekonomik krizin de derinleşerek devam ettiğini gördüğümüzde, bu ekonomik krizin burada durmayacağı, Türkiye'yi de çok daha kötü bir noktaya taşıyacağı ortadadır. Bunun da bugüne kadar faturasını, üzülerek ifade ediyorum, çalışanlar ödemiştir ve bu kalkınma planının ve Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin en büyük faturasını da yine çalışanlar ödeyecektir.
Plana şöyle bir baktığımızda, kıdem tazminatıyla ilgili bir değerlendirme var. Kıdem tazminatının fona devredilmesi noktasında bir hedef ortaya konulmuş. Tabii, bu fon uygulamaları AK PARTİ Hükûmetinin sürekli gündeminde olan bir konu ancak iş ve çalışma yaşamının paydaşlarına baktığımızda, bugüne kadar herkes kıdem tazminatının fona devredilmesine karşı çıkmıştır. Yani bunu sadece işçi kesimi karşı çıkıyor diye yorumlamak yanlış olur çünkü işveren kesimi de çoğu zaman kıdem tazminatının fona devredilmesini istemediğini özellikle ifade etmiştir. Yani işçi ve işverenlerin istemediği bir fon uygulaması maalesef On Birinci kalkınma Planı'na hedef olarak konulmuştur. Bu, son derece yanlış olmuştur. Kıdem tazminatı, 1936 yılında Türk çalışma yaşamına girmiştir ve Mustafa Kemal Atatürk'ün Türk işçilerine bir hediyesidir kıymetli arkadaşlarım.
BAŞKAN - Sayın Demirtaş, lütfen tamamlayabilir misiniz.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Kıdem tazminatı uygulamasıyla aslen işçinin korunması hedeflenmiştir. Yani kıdem tazminatının fona devredilmemesi gerekiyor diye düşünüyoruz. Yani bu, çalışanları tedirgin ediyor. Bunun son bir aydan beri Türkiye'de konuşulması bile, sürekli telefonlar aldık... Bunun gündemden kalkması gerektiğini düşünüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Bir iki dakika da ek süre rica edebilir miyim Sayın Başkan? Çünkü söyleyeceğimiz çok şey var.
BAŞKAN - Lütfen tamamlayalım.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Öte yandan asgari ücretin düşüklüğü de son derece önemlidir. Bakın, burada yaklaşık 10 milyon işçimiz asgari ücret veya asgari ücretin biraz üzerinde ücret almaktadır ve asgari ücret miktarı bu sebeple Türkiye'deki en büyük toplu sözleşmedir. Ama bakıyoruz bugünkü gelinen seviyeye, Avrupa Birliği ülkelerinde ortalama 1.500 euro, 1.600 euro olan asgari ücret Türkiye'de 320 euro seviyelerine düşmüştür ve Bulgaristan'dan sonra sondan 2'nci seviyelere gerilemişizdir. Bu sebeple bu kalkınma planında çalışanların ücretleriyle ilgili tek bir cümle dahi yoktur. Asgari ücret açlık sınırının altına gerilemiştir. Burada bir hedef ortaya konulması gerekiyordu, üzülerek ifade edeyim, asgari ücrette bu planda herhangi bir hedef ortaya konulmamaktadır.