KOMİSYON KONUŞMASI

AYHAN EREL (Aksaray) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri, çok kıymetli Bakan Yardımcım, Yargıtayın ve yüksek mahkemelerin başkanları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerimi kısa tutacağım diyen insanlar genelde çok konuşur ama ben gerçekten kısa tutacağım.

İncelediğim kanun teklifine ait görüşlerimi sonuç olarak arz etmek istiyorum. Hukukun ana unsurlarından olan yasaların zamanla toplumun ihtiyaçlarına cevap veremez hâle gelmesi neticesinde kanun koyucu tarafından zaman zaman bu tür değişikliklere uğraması kaçınılmaz bir durumdur. Belirtilen maddelerde yapılacak güncellemelerin gecikmesi ya da yetersiz kalması hukuk sisteminin toplum ihtiyacına cevap verememesi sonucunu doğurur. Türk hukuk sisteminde "Adalet devletin temelidir." anlayışını esas aldığımızı görmekteyiz. Bu nedenle, devlet anlayışımızda yargının adil ve bağımsız bir şekilde işlemesi vazgeçilmezdir.

Hemen burada bu konuya temas etmek istiyorum bildiğim kadarıyla. Yanlışım ve eksiğim varsa bu konuda bilgisi olan arkadaşlarım düzeltsinler. Herhangi bir seçimde, herhangi bir siyasi partiden aday olan hâkim ve savcılar bir daha mesleğe -bildiğim kadarıyla- geri dönemiyorlar. Bunun sebebi de onun artık tarafsızlığını yitirdiği anlamına geliyor ama Ali Bey'den aldığım bilgiye göre 1993'ten bu tarafa çeşitli siyasi partilerin il başkanları, ilçe başkanları, belediye meclis üyeleri, il genel meclis üyeleri yani bir bakıma siyasetin kutup yıldızları maalesef hâkimlik ve savcılık mesleğine hiç sorgusuz sualsiz, iktidardaki siyasi irade tarafından kabul edilmektedir. Bu yaman çelişkiyi nasıl ortadan kaldırabiliriz? Ben açıkçası hayretler içerisindeyim. Bir yanda bir hâkimi, savcıyı herhangi bir siyasi partiden milletvekili adayı, belediye başkanı adayı olduğu için göreve almıyorsunuz ama diğer taraftan, 1993'ten beri... Mevcut bugünkü siyasi iradeyi kesinlikle suçlamıyorum, lütfen yanlış anlaşılmasın ama bu yarın İYİ PARTİ'nin bir il başkanı da olabilir, belediye başkan adayı da olabilir veya milletvekili adayı da olabilir yani artık tarafsızlığı ortadan kalkmış, bir siyasi partinin ideolojisi, mensubu olduğu aleni belli olan bir insanı hâkim ve savcılığa tereddüt etmeden nasıl alabiliyorsunuz? Açıkçası bunu anlamış değilim. Yargı paketinde bununla ilgili bir düzenlemenin olmaması da yargının bağımsızlığına ve tarafsızlığına gölge düşürmektedir.

Ben, çok açıkça söyleyeyim, bir partinin il başkanıyım, daha sonra hâkim, savcı olarak atanıyorum, gittiğim yerde de daha önce mensubu olduğum siyasi partinin üst düzeydeki birisinin dosyası önüme geldiğinde tarafsız olsam bile, bağımsız olsam bile karşı tarafın "Ya, bu zaten falan partinin il başkanı idi, bu da onun genel başkan yardımcısı, burada tarafsız karar vermedi." diye düşünmesi adalete gölge düşürür diye düşünüyorum. Bu konuda Komisyonun, ilgili makam ve mevkilerin bir düzenleme yapmasının Türk adaleti üzerindeki bağımsız ve tarafsız olmaması gölgesini ortadan kaldıracağına inanıyorum.

Yine, yasaların güncel olması ne kadar önemliyse yargı bağımsızlığı da aynı derecede önemli. Maalesef düzenlenen yargı paketinde bu hususa hiç temas edilmemiş. Hukuk sistemindeki temel sorunları çözmekten uzak bir çalışma olmaktan öteye gidemeyeceği endişesi taşıyorum.

Genel olarak rapor, yargı paketiyle düşüncelerimizi özetlemek gerektiğinde, sorunlarımızın ana kaynağı yasal mevzuatta var olan eksiklikler değil, mevzuatın uygulanmasında yaşanan bakış açısından kaynaklanmaktadır. Mevzuata baktığımızda, bugün, değiştirmek istediğimiz maddelerin tamamımın özü olarak kanunda var olduğunu görmekteyiz.

Ben sözümü tutuyorum. İyi niyetle hazırlanan bu taslakta emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Bu kanun metninin Türk adalet sistemine, milletimize hayırlar getirmesini diliyorum.

Saygılar sunuyorum.