KOMİSYON KONUŞMASI

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Sayın Başkan, değerli Komisyon üyelerimiz, değerli katılımcılar; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Yargı Reformu Strateji Belgesi'yle ilgili eleştiriler yapıldı. Öncelikle şunu ifade etmek istiyorum: Bu belge, güven veren bir adalet sistemine ve erişilebilir bir adalet sistemine, yargının tarafsızlığını ve bağımsızlığını güçlendirmeye yönelik amaçlar ve hedefler içeren beş yıllık bir yol haritası. Yani bu yol haritasının sarayda hazırlandığı yönündeki eleştiriler bir kere haksız eleştiriler. Tabii, açıklamayı Cumhurbaşkanımızın yapmasından yola çıkarak bunu ifade eden arkadaşlarımız oldu.

Elbette ki bunun hazırlanma sürecinde Adalet Bakanlığı, yürütme, en baş rol üstlendi. Açıklanmasına değil de hazırlanış sürecine bakmak lazım. Hazırlanış sürecine baktığımız zaman, özellikle 9 amaç, 63 hedef ve 256 faaliyet içeren ve demokratik hukuk devleti ilkesini güçlendiren, yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını güçlendirmeyi amaçlayan önemli hususlar içerdiğini görüyoruz. Hazırlanma sürecine baktığımız zaman çok geniş tabanlı bir hazırlık sürecinin geçirildiğini söylemek mümkün. Yargının tüm taraflarının sürece dâhil olduğunu görüyoruz: Adalet Şûrası'ndan tutun da üniversitelerimizin, hukuk fakültelerimizin öğretim üyelerinin görüşlerine kadar; Avrupa Konseyi ve AİHM heyetlerinin ülkemizde yaptığı toplantılara varıncaya kadar; Türkiye Barolar Birliği, STK'ler, hukuk derneklerine varıncaya kadar; yüksek yargı mensuplarıyla yapılan toplantılara varıncaya kadar; hatta önceki dönem adalet bakanlarıyla bile bir araya gelinmiştir. Yargı camiası içinde 11.276 hâkim, savcı ve yargı çalışanıyla anketler yapılmış, her bölgede, birçok şehirde yüz yüze vatandaşlarla görüşülmüş yani toplumsal talep araştırmasının yapıldığı ve toplumun her kesiminin görüşlerinin yansıtıldığı bir belgeden bahsediyoruz ve tabii ki kabineyle de bu paylaşılmış, Cumhurbaşkanlığı Politika Kuruluyla da Strateji Belgesi paylaşılmıştır.

Şimdi, görüşmekte olduğumuz teklife baktığımız zaman, tabii tek bir maddeyi aldığınızda o maddenin reform olduğunu söylemek elbette ki zor olur ama bu maddeleri birlikte değerlendirdiğimiz zaman, teklifin tamamına baktığımız zaman Yargı Reformu Strateji Belgesi'nde yer alan hedeflerin hemen hemen tamamına yakınını içeren bir teklifi görüyoruz. Dolayısıyla, bu reform yolunda, beş yıllık yol haritasında önemli bir adım olarak teklifi görmek lazım. Özellikle ceza hukukumuzda alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinin geliştirilmesi... Artık dünyada bu trend, hukuk dünyasında iyice gelişiyor. Uyuşmazlıkları en kısa sürede, en az masrafla, en etkili ve tatminkâr biçimde sonuçlandırma yönünde artık ülkemizde de önemli ilerlemeler sağlandı. Özellikle, ön ödeme, uzlaşma, bunların kapsamının genişletilmesi, kamu davasının ertelenmesiyle ilgili kapsamın genişletilmesi ve çocuklar bakımından, çocuğun üstün yararını gözeten düzenlemeler, yine seri muhakeme usulünün getirilmesi, basit yargılama usulünün getirilmesi... Ceza yargılamamıza 2 tane yeni usul geliyor yani bunu elbette ki reform yolunda bir adım olarak görmek lazım. İfade özgürlüğüyle ilgili suçlarda temyiz kanun yolunun açılması, haber verme sınırını aşmayan, eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamalarının suç oluşturmayacağına yönelik düzenlemeler, ifade özgürlüğü anlamında yargıda farklı uygulamaların önüne geçecek önemli bir düzenleme. İnternet erişiminin engellenmesinin sınırlandırılmasına yönelik bir düzenleme de yine düşünce ve ifade özgürlüğü açısından önemli bir düzenleme. İstinaf mahkemelerinin işleyişinin daha etkin hâle getirilmesine yönelik düzenlemeleri, bölge idare mahkemesiyle ilgili yapılan düzenlemeleri, yargının daha etkin işleyişine yönelik önemli düzenlemeler olarak görmek gerekiyor. Özellikle çocuklara yönelik cinsel istismar suçlarında, mağdurun soruşturma ve kovuşturma aşamasında daha fazla örselenmeden ifadelerinin alınmasını sağlayan düzenlemeler burada dikkat çekiyor. Meclis araştırma komisyonu vardı daha önce bu konuda kurulan ve komisyonun da önerileri arasında yer alan önemli bir hususun, çocuk izleme merkezlerinin, ÇAGO'ların, AGO'ların yeniden yaygınlaştırılmasıyla ilgili...

BAŞKAN - Nedir o ÇAGO'nun açılımı?

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Çocukla adli görüşme odaları, adli görüşme odaları, çocuk izlem merkezleri.

Özellikle mağdur hakları açısından baktığımızda bu da bir reform olarak, reforma giden yolda bir adım olarak görülmesi gerekiyor. Soruşturma evresinde tutukluluğun üst sınıra bağlanması, özellikle uzun tutukluluk sürelerini sürekli tartıştığımız bir dönemde bunun yasal düzenlemesinin yapılıyor olması da temel hak ve hürriyetler açısından önemli bir düzenleme. Burada çocuklar bakımından baktığınız zaman da çocukların hem kovuşturma aşamasında hem soruşturma aşamasında tutukluluk sürelerinin azaltıldığını burada görmek mümkün. Hâkim, savcı, avukat, noter yetkinliklerinin artırılması, hukuk mesleklerinde kalitenin artırılması hep yıllarca konuşuldu, avukatlara sınav getirilmesi yıllarca konuşuldu, işte bu teklifle bunları getiriyoruz, bunlar yol haritasında, reforma giden yolda önemli yapı taşları. Avukatlara pasaport verilmesi, hâkim adaylığı mülakat kurulunun yaygınlaştırılması, tüm bunlar yargımız açısından önemli.

Şunu da söylememiz lazım: Özellikle yargının AK PARTİ iktidarlarında FETÖ'nin emrine verildiğine ilişkin görüşlerin bir kere geçerliliği yoktur değerli arkadaşlar. Çünkü Ergenekon yargılamalarını yapanlar da 17-25 Aralık yargılamalarını yapanlar da MİT tırları soruşturmalarını yapanlar da AK PARTİ'den önce hâkim ve savcılığa atanan kişilerdir ve bunlar AK PARTİ daha kurulmadan önce devlet güvenlik mahkemelerine atanan kişilerdir ve bunlar bu soruşturmaları yapmıştır. Daha sonraki süreçte 2010 Anayasa değişikliğiyle ilgili sürekli olarak 2010 Anayasa değişikliğiyle yargının FETÖ'nün emrine verildiği yönünde eleştiriler yapıldı, Hâkimler ve Savcılar Kurulunun yapısının değişikliğine yönelik Anayasa değişikliğiyle ilgili. Şimdi, burada 2010 Anayasa değişikliğinde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna -o zaman yüksek kuruldu- üye seçimiyle ilgili Meclisten geçen düzenleme, iktidarın düşüncesine göre ilk derece mahkemelerinden seçilecek olan adli yargıdan 7, idari yargıdan 3, toplam 10 hakîmin -ki HSYK'da önemli bir rakam- seçim usulüyle ilgili Meclisten geçen düzenleme şuydu: Bir hâkim, savcı yalnızca bir adaya oy verecek, dolayısıyla Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunda tek bir görüş hâkim olmayacak, çoğulcu bir görüş olacak, çoğunlukçu bir görüş olmayacak, bizim niyetimizin buydu. Meclisten bunu geçirdik ve Anayasa Mahkemesi tek bir adaya oy verme maddesini oradan cımbızla çekti çıkardı ve liste usulü seçimin yapılmasını sağladı. Anayasa Mahkemesine kim başvurdu? AK PARTİ başvurmadı. HSYK seçimleri yapıldıktan sonra ilk derece mahkemelerinden seçilen 10 hâkimin, savcının FETÖ'yle iltisaklı olduğunu da sonradan görmüş olduk. Eğer Anayasa Mahkemesine gidilmemiş olsaydı, iptal edilmemiş olsaydı oraya, HSYK'ye o yargıçlar seçilemeyecekti.

Yeni sistemde Cumhurbaşkanının yargıya hâkim olduğu yönündeki eleştiriye de katılmak mümkün değil. Şöyle baktığımız zaman Hâkimler ve Savcılar Kurulunun 13 üyesinin sadece 4'ünü doğrudan Cumhurbaşkanı seçebiliyor. Anayasa Mahkemesinin 15 üyesinin sadece 4'ünü Cumhurbaşkanı seçebiliyor. Diğerleri Yargıtaydan, Danıştaydan seçimle gelenler ve baro başkanlarının seçtiği kişiler arasından Meclis sadece tercihte bulunabiliyor. Yani burada tek adam rejimi sürekli dile getiriliyor, tabii, biz de sabırla dinliyoruz, çok da itiraz etmiyoruz, bazen arkadaşlarımızın sabrı da taşıyor. Sürekli tekrar olduğu için, artık bunu her konuşmacının sürekli tekrar etmesi elbette ki arkadaşlarımızın sabırlarını da taşırıyor.

Tabii, yeni sisteme alışmak biraz zor olacak hocam. Yani yıllardır parlamenter sistemin uygulanmasını siz hem okuttunuz, uygulandığını da gördük. Parlamenter sistemde yargının bağımsız olduğunu, tarafsız olduğunu söyleyebilir miyiz? Parlamenter sistemin sıkıntılarını bu ülke darbelerle yaşadı. O darbecilere anayasa yazan anlı şanlı hukukçularımız sizin hocalarınızdı hocam İstanbul Hukukta, Ankara Hukukta. Dolayısıyla, parlamenter sistemin hukuk devleti ilkesine daha uygun olduğunu, yeni sistemin ise uygun olmadığını söylemek gerçekten doğru değil. Yeni sistem kuvvetler ayrılığı ilkesine daha uygun bir sistem.

Biz bu sisteme nereden geldik, oraya da gelmek lazım. Biz Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine adım adım geldik. Nasıl geldik? 367 krizi gibi bir kriz dayatıldı, Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilmek zorunda kaldı ve -bitiriyorum Başkanım- yürütmedeki iki başlılığı ortadan kaldıran milletimiz oldu. Dolayısıyla milletimizin bu kararına da saygı duymak gerekir. Tabii, Başkanımız "Artık yeter." diyor.

Kanunların yapılmasında parlamenter sistemde milletvekillerinin daha etkin olduğunu söyleyebilmek... Burada parlamenter sistemde de çalıştık, yeni sistemde de çalışıyoruz. Yani en azından parlamenter sistemde şu anda kanun teklifinin, tasarının sahibi yürütmeydi ama şimdi milletvekilimiz ve bu kanun teklifinin sarayda hazırlandığı yönündeki eleştiriler tamamen haksızlık. Neden haksızlık? Çünkü bu teklifin hazırlanması sürecinde çalışan arkadaşlarımız var. Yani sarayda falan çalışmadık, küçücük bir odada, Ali Bey vardı, arkadaşlarımız vardı ve orada olgunlaştırdığımız bir teklif. Dolayısıyla "Bu, sarayda hazırlandı. Tek adam, dikta..." diyerek milletvekillerimizin emeklerine de haksızlık etmemek lazım.

Görüşmekte olduğumuz teklif birinci yargı reformudur, daha bunun gerisi gelecektir. Hep beraber "Muhalefetin görüşleri alınsın." diyorsunuz, işte, görüşler burada şekilleniyor. Burada önergelerle değişiklikler elbette ki yapılabilir. Adalet Komisyonunda daha da olgunlaşacağına inanıyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.