| Komisyon Adı | : | (10 / 184, 185, 281, 403, 585, 604, 734, 914, 915, 917, 920, 921) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü Gıda İşletmeleri ve Kodeks Daire Başkanı Betül Vazgeçer'in, hasta ve hasta yakınlarına Bakanlık olarak sağlayabilecekleri katkılar, Türk Gıda Kodeksi ve belirli tüketici grupları için gıda mevzuatı hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 09 .10.2019 |
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN (Gaziantep) - Sayın Bakanım, Sayın Daire Başkanımız; sunumunuz için teşekkür ediyorum, ellerinize sağlık. Güzel bir sunum olmuş ancak bazı problemler var. Biz nadir hastalıkları konuşuyoruz ama gıdayla ilgili böyle bir sunum önümüze gelince ister istemez dillendirmek gerektiğini düşünüyorum. Sorumluluğun birçoğunun işletme sahiplerine verildiğiyle ilgili bir düzenleme olduğundan bahsettiniz. Ona gelmeden önce size şunu sorayım: Dairenizde ne kadar sağlıkla ilgili çalışan var? Mikrobiyoloji uzmanınız var mı mesela? Sağlıkla ilgili birtakım önerilerde bulunuyorsunuz, hiç enfeksiyon hastalıkları uzmanınız var mı? Veyahut da Tarım Bakanlığının bünyesinde hiç metabolizma hastalıkları uzmanı çalışıyor mu? Böyle ne kadar çalışıyor, varsa da ne kadar yeterliler, sayıları anlamında söylüyorum. Kaldı ki birçok takviye edici gıdaya ya da zenginleştirilmiş gıdaya müsaade ediliyor ya da edildiği söyleniyor. İşte müsaade edilebilir oranlarında deniyor. Bununla ilgili yeterli bilimsel verileri toplayabiliyor musunuz? Sağlık Bakanlığıyla koordineli çalışma gerektiren bir durum bu. Bu koordinasyon sağlanabiliyor mu, sağlanabiliyorsa nasıl bir koordinasyon içerisindesiniz? Nadir hastalıklarla ilgili burada böyle bir sunumun yapılmasının amacının mesela folatta olduğu gibi, nöral tüp defekti gibi hastalıkları önlemekle ilgili birtakım gıda desteklerinin faydalı olacağını düşünerek yaptığınızı zannediyorum. Söylediklerinizden çıkarabildiğim anlam bu. Ancak oranlarıyla ilgili bir çalışma var mı -demin sayın milletvekilim de bahsetti- bunun dozlarıyla, dozajlamalarıyla ilgili bir çalışma var mı? Mevzuatlar, mevzuatlar, evet güzel, mevzuatlar olmalıdır, eksiktir de ama gıdayla ilgili Tarım Bakanlığı bayağı bir mesafe aldı, bu işe çok geç başlamasına rağmen bayağı bir mesafe aldı. Hakkını da vermek gerekiyor ama hâlâ sağlıkla ilgili kısımlarınızda çok soru işareti var. Bununla ilgili çalışmalarınız ne durumda? Fırsat bulmuşken anlatabilir misiniz?
GIDA VE KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ GIDA İŞLETMELERİ VE KODEKS DAİRE BAŞKANI BETÜL VAZGEÇER - Ben çok teşekkür ediyorum vekilimize soruları için. İnşallah kaçırmadan cevap vermeye çalışayım.
Biraz önce bahsettiğim gibi -yani sondan mı başlayayım- bizim sağlıkla ilgili herhangi bir çalışmamız yok demeyeyim de sanırım şu yanlış anlaşıldı: Takviye edici gıdaların en büyük tanımına bakacak olursak herhangi bir hastalığı tedavi etmek ya da işte herhangi bir hastalığı iyileştirmek tanımı olmayan, yani sağlığı tedavi edecek diye bir şey yok. Yani takviye edici gıdalar maalesef ilaçmış gibi değerlendiriliyor toplumumuzda. Haklısınız. Belki bununla ilgili daha fazla toplumu bilgilendirmemiz gerekiyor ama zaten bir komisyonumuz var ve komisyonumuzda da uzmanlar var, çocuk doktoru var, beslenmeci var, Sağlık Bakanlığı temsilcisi var, 15 kişilik bir komisyonda takviye edici gıdalar değerlendiriliyor. O nedenle takviye edici gıdaları ilaç gibi düşünmeyin ve bu şekilde de herhangi bir yola çıkarak biz onay vermiyoruz takviye edici gıdalara. Öncelikle onun altını çizmek istiyorum.
Biraz önce bahsettiğim zenginleştirmeyle ilgili olarak da siz normal bir gıda düşünün, örneğin bir çikolata ürettiniz, onu -doğru bir örnek olur mu, bilmiyorum ama- folik asitle zenginleştirdiniz, bunu yazabiliyorsunuz. Bununla ilgili referans alım değerleri de tüm dünyanın ve ülkemizin de kabul ettiği referans alım değerleridir ve o referans alım değerlerinin de yüzde kaçını karşıladığını zaten tüketici etiketinde bulabilir. Gıda sizin ilaç olarak aldığınız bir şey değil yani Tarım Bakanlığı da bu sınırı çok iyi çizmiş durumda. Belki onu anlatırken yetersiz kaldım. Yani bizim, gıdaya, bunu alın, bunu alırsanız şu hastayığınıza iyi gelir şeklinde bir düzenlememiz kesinlikle yok. Kaldı ki 5 Aralık 2018'den sonra, biliyorsunuz, 5996 sayılı Kanun değişti ve 7151 sayılı Kanun'la tüm sağlık beyanları, altını çiziyorum, gıdalardaki ve gıda takviyelerindeki her türlü piyasaya arz edilen ürünlerdeki sağlık beyanlarının sorumluluğu şu an Tıbbi İlaç Kurumunda, TİTCK'da. Yani onunla ilgili şu an Bakanlığımızda herhangi bir iş ve işlem de yok ama ondan öncesinde de zaten gerekli komisyonlarca takip ediliyordu bu sağlık beyanlarıyla ilgili hususlar.
Şunun altını çizmek istiyorum: Biraz önce bahsettiğim gibi hayvan ve bitki sağlığı bizim birinci şeyimiz çünkü siz gıdayı ya hayvanlardan ya da bitkilerden elde ediyorsunuz. O anlamda, evet, veteriner hekimlerimiz var, bitki uzmanlarımız var. Benim -naçizane- gıda mikrobiyolojisi alanım. Bu şekilde düşünecek olursanız Bakanlığın içerisinde zaten istişareyle götürüyoruz. Her tebliğ zaten komisyonlarca çalışılıyor. 32 tane alt komisyonumuz var, Ulusal Gıda Kodeks Komisyonu diye tanımlayacağımız 5996'da bir komisyon var, o komisyon nihai kararı veriyor. Her aşamasında zaten Sağlık Bakanlığıyla birlikte çalışıyoruz, birbirimizin alanlarına zaten o komisyonlarda da herkes hani kendi sahasıyla ilgili şey yapıyor. Gıdalarla ilgili olarak -altını çiziyorum- ya da gıda takviyeleri ilaç değildir, gıda ve gıda takviyeleri de bu anlamda herhangi bir sağlık beyanı yapmadan, yani daha doğrusu Tarım Bakanlığı tarafından böyle bir misyonumuz yok. Onun da altını çizmek istiyorum.
Teşekkürler.