KOMİSYON KONUŞMASI

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Öncelikle size ve tüm arkadaşlarıma günaydın diyorum. Sayın Bakan Yardımcımıza, değerli bürokratlara hoş geldiniz diyorum.

Sizden öğrendik adaylığınızı, bir kere tebrik ediyorum. Umarım başarılı olur ve sonuca ulaştırırız hep birlikte diyeyim. Gerçekten çok tebrik ediyorum.

Gündeme geçmeden önce söz almamın sebebi de birincisi, tabii, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Alt Komisyonunun kurulması bir ihtiyaçtı. Aslında bir ana komisyon olarak kurulmasına ihtiyaç var. Bir bölümümüz orada doğduk, bir bölümümüzün orayla bağlantılarımız var. Hepimizin eşi dostu yurt dışıyla bağlantılı. O yüzden, geç de olsa böyle bir çalışma yapılması gerçekten memnuniyet verici.

Meclis açılmadan kısa bir süre önce Almanya'daydım. Orada bulunan kardeşlerimizin çok ciddi sıkıntıları var; bizim burada, Parlamentoda aldığımız kararlardan doğan sıkıntıları var. İşte, emeklilikte eşitsizlik yaşamaları gibi, Türk Hava Yolları biletlerinin fahiş fiyatlara ulaşmış olması gibi, sağlık kurumlarından eskisine göre istedikleri oranda, örneğin, sağlık hizmetlerinden, sosyal güvenlik anlaşmaları kapsamında artık faydalanamıyor olmaları gibi, bankalardan oradan buraya yani Almanya'dan, Fransa'dan, Hollanda'dan yurt dışından Türkiye'ye gönderirken kamu bankalarının şubelerinden dahi yine fahiş havale ücretleri alınması gibi, benzer şekilde bedelli askerliğin orada 1.000 eurodan 5.100 küsur euroya çıkması gibi çok ciddi sıkıntılarla baş başalar. Umarım bunları ve benzeri daha diğer birçok sorunu bu Komisyonda hem Komisyon üyesi arkadaşlarla -buradaki Dışişleri Komisyonu üyeleri- hem de bürokratlarla ele alma imkânı doğar. Bunun için de bu kararın alınmış olması dolayısıyla... Keşke ana komisyon olabilse, keşke aynı zamanda bir araştırma komisyonu da olsa ama bizim Komisyonumuzun uhdesinde kurulmuş olması da memnuniyet verici.

Benim gündemden önce söz almak istememin ikinci sebebi de Sayın Bakan Yardımcımız burada, siz girişte kısa bir değerlendirme yaptınız ama acaba Sayın Bakan Yardımcımız Komisyonumuzu sürmekte olan harekât ve hem harekât anlamında hem de... Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Trump ve oradaki değişik seviyedeki yetkililer sürekli "tweet" atıyorlar, açıklamalar yapıyorlar ve bizim bunlardan okuduğumuz, anladığımız, iki ülkenin lideri arasında yapılan telefon görüşmesinde bir nevi bir müzakere, bir pazarlık olduğu ve bu pazarlığın dışına çıkılması hâlinde, hiçbirimizin benimsemediği tehditkâr bir dille, üslubu hiç uygun olmayan, haddini aşan bir dille Türkiye'yi, Türkiye ekonomimizi tehdit etmesi, tabii, hepimizi, inanıyorum ki bu salondaki herkesi rahatsız etmiştir. Bu açıklamalar devam ediyor, dün de Beyaz Saray açıklaması, "tweet", ardından bir daha "tweet", Kongreden gelen değerlendirmeler. O yüzden, nedir bu Başkan Trump'ın söylediği bilgeliğinin sınırlarını zorlayacak olan koşullar? Bu konuda eğer Bakan Yardımcımız bizleri bilgilendirirse... Biz böyle bir koşul, sınır olamayacağı, olmaması gerektiğini düşünüyoruz. Türkiye'ye karşı tehdit dilinin kabul edilemez olduğunu sözcülerimiz de Genel Başkanımız da ifade etti, aşağıdaki görüşmelerde, Genel Kurulda da ifade ettik. Ancak bu tarz devam etmekte.

Ayrıca, yine, Başkan Trump'ın ifadelerine baktığınızda, işte "Türkler ve Kürtler sürekli savaşıyor, asırlardır savaşıyor." vesaire gibi, yine kabul etmeyeceğimiz... Biz burada Türk'ü, Kürt'ü, Laz'ı, Çerkez'i, Sünni'si, Alevi'si et ile tırnak gibiyiz asırlardır. Ama bu tavır yani böyle bir algıyla yaklaşılması kabul edilemez. Ama belirsizliklerle dolu olduğunu görüyoruz. Tabii ki operasyonun bir an önce olumlu sonuçlarla başarıya ulaşması, ülkemizin güvenliği açısından, huzuru açısından, yine halkımızın güvenliği açısından en temel dileğimiz. Askerlerimizin sağlıklarına, canlarına en ufak bir zarar gelmeden operasyonların tamamlanması bizim en büyük arzumuz. Ama bu söylem ve konuştuğum, işte "Onun sınırları aşılırsa şöyle olur böyle olur." şeklinde "Daha önce de yaptığım gibi..." Ülkemize artık bu kadar hakaret noktasına getiren söylemler rahatsız edicidir. Bu konuda Sayın Bakan Yardımcımız gündeme geçmeden önce bir açıklama yaparsa çok seviniriz. Yoksa, hani, bu neyin pazarlığıdır, neyin koşuludur? Sayın Trump'ın bilgeliğinin sınırlarını aşan koşullar nelerdir? Bu üslup hepimizi derinden üzmektedir. Eğer siz de uygun görürseniz, Bakan Yardımcımız eğer bu konuda bizi bilgilendirmek isterse...

Teşekkür ederim.