| Komisyon Adı | : | (10 / 102, 461, 682, 977, 981, 982) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Prof. Dr. Şağdan Başkaya'nın, üniversitelerdeki Yaban Hayatı Bölümleri, Türk kültüründe avın yeri ile Türkiye ve dünyada av ve avcılığın durumu hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 10 .10.2019 |
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bugüne kadar yedek subay öğrencilik ve yedek subaylık dışında silah kullanmış bir insan değilim, hiç de bugüne kadar silah edinmiş bir insan değilim, avcı da değilim Sayın Başkanım. Hayvan severim, onu başkanlarım bilir zaten ama burada şimdi bir konunun çözümlenmesi için karşıtların bir araya gelip de konuşması, tartışması, çözümün en sağlıklı olanıdır. Buna bu şekilde yaklaşılması lazım. Biraz geç kalınmış kanaatindeyim ben arkadaşlarla bu konunun konuşulması konusunda.
BAŞKAN - Yok, zaten bizim Komisyonumuzun çalışması da devam ediyor.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Ben Komisyon üyesi de değilim arkadaşlar, onu da söyleyeyim. Bölgemizin avcıları buraya geldiklerini belirttiler, beyan ettiler, onun için burada aranızda bulunuyorum. Ama özellikle ben şunu gördüm: Bir diyalog eksikliğinden kaynaklanan, işte sosyal medyadaki bir çatışma olmuş. Bu unutulur geçer tabii.
Yalnız Sayın Başkanım, bu milis kuvvet olayında arkadaşlar ben size çok kısa bir şey söyleyeceğim. Yunan İzmir'e çıktığı zaman silaha sarılıp da silah atan Hasan Tahsin'in silahı vardı. Yani hakikaten, ordu çaresiz kaldığı zaman, biçare kaldığı zaman, diğer silah kullanan görevliler çaresiz kaldığı zaman milise de görev düşer, silah kullananlara da görev düşer. Yedek subaylığım döneminde bizim her zaman atıcıların en iyisi hep avcılardan çıkıyordu arkadaşlar, bu da bir gerçek yani.
BAŞKAN - Tabii, Komisyon olarak bizim görev alanımız avcıların ne yapıp yapmayacağı değil arkadaşlar, bakın bunu da özellikle söyleyeyim. Bizim Komisyonumuzun bir misyonu var: Bizim Komisyonumuz, hayvan haklarının varsa bir yerde ihlali, bunu takip etmek, denetlemek ve önermede bulunmak. Yoksa avcıları biz böyle mikroskop altına alıp incelemedik, avcılar şöyledir, böyledir demedik. Bizim öyle bir misyonumuz da yok.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Avcıların savunucusu falan değilim, o amaçla da gelmedim buraya.
BAŞKAN - İyi anlaşılması bakımından söylüyorum, bunu farklı zannedenler var o yüzden. Sizin adınıza söylemiyorum, kamuoyunda böyle zannedildiği için açıklama gereği duyuyorum.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Avcı arkadaşlarıma da söyleyeceklerim var zaten.
Şimdi, değerli arkadaşlar gerçekten, hayvan, özellikle yabani hayvan popülasyonu herkesin söylediği gibi azaldı. Ben çiftçilik de yapıyorum Sayın Başkanım, köy çocuğum. Araziyi işletirken 89'da biliyorsunuz Bulgaristan'dan göçmenler geldi. "Bu göçmenlerden alın kullanın işlerinizde, gerekli ücreti vererek." dediler, aldım ben de 2-3'ünü. Şimdi özellikle dikkatimi çekti, o gençlerin 1'i dedi ki: "Ağabey, ben burada hiç tavşan görmüyorum, hiç yabani hayvan görmüyorum. Bizim orada -Filibeliydi kendisi- tarlaya giderken tavşanlar ayaklarına dolanır insanların, insanlardan ürkmezler, korkmazlar." Bizde hayvan zaten insanı görünce nasıl kaçacağını şaşırıyor, biliyorsunuz.
Şimdi, bunun dışında, ben pancar ekicisiydim, pancarı sulamak için, makine otomatikti, değiştirmek için çeşitli saatlerde gidiyorsunuz. Gece yarısı da gidiyorsunuz, sabaha karşı da gidiyorsunuz, sabah erkenden de gidiyorsunuz. Mesela sabah erkenden, saat yedi gibi gittim, baktım bir tane avcı geliyor -E5 Kara Yolu'na da çok yakın arazi orada- gittim yanına "Hayrola, avcısın herhâlde?" dedim. "Evet." dedi. "Avlanmaya mı geldin?" dedim, "Avlanmaya geldim." dedi. "Ne iş yapıyorsunuz?" dedim. "Lüleburgaz'da vergi dairesi müdür yardımcısıyım." dedi, on-on beş senelik hadise bu. "Tavşan avlıyor." Av yasağı dönemi başladı, bunu bilmiyor musun?" dedim. "Bilmiyorum." dedi. "Gerçekten mi bilmiyorsun?" dedim. "Bilmiyorum ağabey. Ben şimdi bunu öğrendim, buradan çekip gideceğim, 1 tane fişek atmam." dedi. Ama şimdi böyle gerçekler de var arkadaşlar. Şimdi, bu dernek bu arkadaşa ulaşamıyor mu? Bu arkadaş bu derneğe ulaşamıyor mu?
Şimdi, bu bahsettiğim göçmen arkadaşın söylediği enteresan bir şey oldu arkadaşlar. "Orada 3 kişi gelir -3'ten az olmaz- avlanmak için başvuru yapar -bizim dernek gibi kuruluşları varmış onların da- onlardan belli bir para alınır, yanlarına bir gözlemci verilir. O gözlemci, o aldığı paraya göre kaç hayvanın vurulacağını bilir. Ondan fazla 1 hayvan vursun, bir daha hayatı boyunca buna av serbestesi verilmez." dedi. Şimdi, böyle olunca hâliyle doğa bir dengede duruyor, öbür türlü bu dengeyi kurmak kolay değil Sayın Başkanım. Yani burada arkadaşlara fazla yüklenmek değil, burada devletin de yapması gereken çok büyük şeyler var.
BAŞKAN - Yok, onu söyledik zaten.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Bizim de yapmamız gereken çok büyük şeyler var. Toplumu yönlendiren devlettir. Nasıl çocuğuna eğitim vermesi gerektiğini en iyi aile biliyorsa... Aile çocuğa sağlıklı bir şekilde eğitmek istemiyorsa salsın sokağa, istediğimiz gibi yetişir mi, mümkün mü? Avcılık da aynı şekilde, avcılar da aynı şekilde. Devlet bir şekilde bunun çerçevesini çizmeli ama bu çerçeve çizme olayını buradaki arkadaşlarla... Bunların hepsi toplumdan oy almışlar, güven almış insanlar bunlar. Hâliyle bunlarla konuşulacak konu bu konu. O yüzden en sağlıklısı budur, arkadaşlarla sık sık bir araya gelinmesi konusunda ben hemfikirim ve silah sanayicisi arkadaşımız da burada; dediği gibi bu silah sanayisini öldürür Başkanım.