KOMİSYON KONUŞMASI

BAŞKAN - Sizin belki de nezaketinizden cevap vermek istemediğiniz veya değinmediğiniz konuya ben değineyim: Bu bayrak meselesi kritik bir mesele.

ARZU ERDEM (İstanbul) - Bir örnek verdim sadece.

BAŞKAN - Her yere bayrağı koyduğumuz zaman bayrak anlamsızlaşmaya başlar yani aşırı kullanım hiperenflasyona neden olur.

ARZU ERDEM (İstanbul) - Okullarda millî değerlerin kazandırılması için Avrupa bunu yapmış Sayın Bakanım.

BAŞKAN - Ama yine değerler eğitiminde... Bakın, Avrupa'yı da çok fazla örnek almayın çünkü onlar 2 tane -özellikle 2'ncisi- çok yıkıcı savaş yaşadılar, bir de kabilevi bağları çok güçlü. Ben hassasiyetinizi anlıyorum, bu vesileyle şunu hatırlatmak için zaten buna değindim: Şimdi, ben gittiğim yerlerde uyarıyorum, siz de lütfen uyarın; konuşma yapılıyor mesela, bilmem ne derneği, kürsüye bayrak asılıyor. Şimdi, bayrak kanunumuz var bizim, bayrak kanuna göre mesela şimdi Abdullah Bey'in oturduğu yerin önüne bayrak asılamaz, bayrak böyle önden sarkıtılmaz, masaya yayılmaz; bayrak kanununa aykırı ama her yerde görüyorum ben bunu. Küçük bir kooperatif toplantısı oluyor, oradan bir tane Türk Bayrağı sarkıtılıyor ve genellikle de bu tür şeyler işlerin çok karışık olduğu yerlerde yapılıyor yani bayrağın arkasına saklananlar yapıyor.

ARZU ERDEM (İstanbul) - Sayın Bakanım, valla bayrak nerede varsa benim hoşuma gidiyor.

BAŞKAN - Benim de hoşuma gidiyor da ama bunun hiperenflasyona yol açmaması lazım, böyle her yere, her yere yaptığın zaman bir süre sonra...

ARZU ERDEM (İstanbul) - İşte, hiçbir yerde olmayınca da çocuk bayrağını da bilmiyor yani.

BAŞKAN - Olur mu canım hiçbir yerde yok, her yerde var, yapmayın.

Bir de şöyle bir şey başladı: 11 Eylülden sonra Amerikalılar acayip, devasa bayraklar asmaya başladılar; biz de tabii durur muyuz, "Bizim bayrağımız onların bayrağından aşağı mı kalacak?" diye biz de her yerde... Mesela bizim gençliğimizde daha makul ölçülerde bayraklar asılıyordu, şimdi kim daha büyük bayrak asarsa sanki daha vatansevermiş gibi bir hava var. Fazla abartmamak lazım.

ÖĞRETİM GÖREVLİSİ ABDULLAH BEDİR KAYA - Sayın Vekilim, bu oyunlaştırmamızı Türkiye haritası üzerine kurduk, hani vatanımızı daha iyi tanıyalım diye.

BAŞKAN - Efendim?

ÖĞRETİM GÖREVLİSİ ABDULLAH BEDİR KAYA - Sayın Bakanım, oyunumuzu harita üzerine yerleştirdik.

BAŞKAN - Ha, o güzel olmuş, çocuk burada...

ARZU ERDEM (İstanbul) - İşte algı yani onu söylemek istiyorum, sizin orada sunmuş olduğunuz bilinçaltında Türkiye olarak... Bunu farklı şekilde anlatsanız anlamaz.

ÖĞRETİM GÖREVLİSİ ABDULLAH BEDİR KAYA - Üstelik burada gizil bir öğrenme var, mesela pek çok çocuk Bayburt'un nerede olduğunu bilmez belki ama bu sistemden geçen öğreniyor.

BAŞKAN - İşte bu da bir değerler eğitimi. İşte, böyle, yumuşak yumuşak.

ÖĞRETİM GÖREVLİSİ ABDULLAH BEDİR KAYA - Sayın Bakanım, burada bütün denklemleri değiştirebiliriz. Videonun tarzı değişebilir, çocuklara rozet veriyoruz, değiştirebiliriz; her şeyi biz değiştirebiliriz, bunlar sadece bir araçtır. İnşallah değerler eğitimimizi daha uygun hâle getirecek tüm eleştiriler de kabulümüzdür.

ARZU ERDEM (İstanbul) - Teşekkür ederiz.

BAŞKAN - Bitiriyorum da Amerikalıların meşhur bir lafı vardır, Türkçesi "Her yer şef dolu, ortada Kızılderili yok." Yani tamam bir tane şef olur da... Bizde şimdi liderliği belediyeler yapıyordu. Ben bunu burada söylüyor değilim, bunu Sancaktepe Belediyesi "liderlik kursu" diye bir şey açmış, orada daha sert söyledim. Ya, ne oluyor, çocukların hepsini lider yapacaksın, vatandaş ne olacak? Kızılderililer nereye gidecek?

Çok teşekkür ederim.

ÖĞRETİM GÖREVLİSİ ABDULLAH BEDİR KAYA - Sayın Bakanım, ben çok teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Kolaylıklar diliyoruz, iyi çalışmalar diliyoruz; inşallah doktoranızdan da yararlanacağız.