KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, bu düzenleme ve bundan önce Komisyonumuza gelen torba yasaların hemen tamamı, adını koymadığınız, bir türlü dilinizin varmadığı krizle mücadele tedbirleri. Döviz saldırısı oldu, buna karşı tedbir alıyoruz, böyle olsa bile burada bu şekilde açıklanmaz ama öyle de değil aslında. Yani Türkiye saldırının ötesinde, ondan çok daha tehlikeli, çok ciddi problemlerle karşı karşıya; kabullenelim bunu. Buna kim sebep oldu, ne oldu, işte, dolar yağarken aldık, sıcak para geldi, betona gömdük, işte, üretim yapmadık filan, bir sürü şeyler söylenebilir ama gerçek şu ki -biraz evvel de ifade edildi- kısa vadede 170 milyar dolar ve tamamı 400 küsur, 450 milyar dolar borcu var Türkiye'nin. "Efendim, cari açığı düşürdük." diye yazıyorlar koca koca adamlar. Ayıp ya, cari açığın düştüğü falan yok, öyle bir şey yok. Ya, üretim yok, ithalatınız azaldı, cari açığın düşmesinin sebebi, ekonomimizin kötü olmasından büyüme düştü; bundan kaynaklanıyor. Yani siz başınızı kuma gömmeye devam ettikçe bunlar büyümeye devam edecek arkadaşlar.

2018 Ağustosunda dolar saldırısı, döviz saldırısı oldu Türkiye'ye. E, peki, nasıl savdınız o saldırıyı? Nasıl kaldırdınız o saldırıyı? Nasıl kaldırdınız arkadaşlar, dövizle ilgili bir tedbirle mi? Yok, papazı geri gönderdiniz, bitti. Adam da söyledi zaten, Trump söyledi de bunu, itiraf da etti. Başka bir şey yani o, ekonomik bir şey değildi, başka bir şeydi. Dolayısıyla, onlara bakarak kambiyo...

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - "Swap" kredileri... Ana sermayenin yüzde 25'inden fazlasını veremeyiz deyince bir gecede düştü.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ya, bir söyleyeyim, sonra sen anlat ya, gene öyle de. Niye gönderdin o zaman papazı? Niye Türkiye'nin yargı sistemini madara ettin? Niçin yaptın? Emirle niye gönderdin? Öyle yapsaydın. "Bizim yargı sistemimiz var, bizim hâkimlerimiz var; buna güveneceksiniz." deseydiniz. Şu anda yaşadığımız problemlerden bir tanesi de Türkiye'deki yargı sistemine güvenilmemesi değerli arkadaşlarım. En temel problemlerden bir tanesi budur. Bu ekonomik problem, bu dolarizasyonda da bu sıkıntı var. Yani ciddi bir kriz var, siz oturup bunun sebeplerini ortaya koyarak -gerçekten acıtacak- ciddi tedbirler almıyorsunuz. Sanki gene yarın seçime gidilecek gibi kısa vadeli, aslında attığımız taş işte korkuttuğumuz kurbağalara değmeyecek tedbirler alıyoruz ve sayın milletvekili buraya geliyor, diyor ki: Biz böyle bir şey aldık, herhangi bir şey olunca, gene saldırı olursa bu sefer elimizde papaz yoksa böyle bir tedbir yapacağız." Olmaz değerli arkadaşlarım, böyle bir şey olmaz. Doğru söyledi arkadaşlar yani. Siz "Buraya dolar gelsin ama kolay kolay da çıkamaz." dediğiniz zaman gelmiyor. Tasarruf filan yok arkadaşlar. Bir gecede biz Türkiye'nin tasarrufunu yüzde 14'ten 24'e çıkardık, buna kim inandı? Şimdi de hedef koymuşsunuz "Yüzde 35'e çıkaracağız." Böyle bir şey yok. Para yok, para değerli arkadaşlar. Biz bu parayı dışarıdan alacağız, başka şeyi yok. Onun için çok somut tedbirler almamız gerekiyor. Bunlarla yapılacak bir şey değil bunlar, yapamazsınız yani.

Dövizle borçlanmaya devam ediyoruz değerli arkadaşlarım. Dövizle borçlanıyor. Geçen sene çıktınız, sayın bakan anlattı, anlattı, içeride dövizle borçlandınız.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye'nin yükümlülüklerini tam bilmiyor. 63'ten 150 milyar dolara kadar gidiyor köylerde kamu özel iş birliği projelerinde. Sizler yaptınız değerli arkadaşlar bunları. Biz dövizle garantiler verdik, kredilere garanti verdik, hastaya garanti verdik, geçici garanti verdik. Bunların hepsini siz yaptınız. Böyle yüzde 1'le, binde 1'le filan bu işle baş etmeniz mümkün değil. O nedenle buraya bir şey getirdiğiniz zaman -öyle panik şeklinde bir şey de getirmeyin- çok açık bir şekilde... Herkes her şeyi biliyor değerli arkadaşlar. Türkiye'de ne oluyor, ne olmuyor herkes biliyor. Bir kuruş birisinin cebinden başka birisinin cebine giderken Wall Street'te insanlar kaydını yapıyorlar, bize ne düşüyor diye bu biliniyor. Dolayısıyla başımızı kuma sokarak, heyheylenerek, dayılanarak filan, tehdit ederek gidilecek bir yer yoktur. Eğer bu ekonominin içindeyseniz, kapitalist ekonominin içindeyseniz bunun kuralları var. Allah belasını versin kapitalist ekonominin! Ama bunun kuralları var, ya uyarsınız ya uymazsınız arkadaşlar. Uymazsanız böyle olur. Daha ne kadar götüreceksiniz bilemiyorum ve ülkemle ilgili endişe ediyorum değerli arkadaşlarım, gerçekten endişe ediyorum. Yani bir an evvel bir şekilde bu siyasi heyetin artık yönetimi bırakması gerekiyor çünkü artık ne yapacağını bilmiyor değerli arkadaşlarım. Vallahi bilmiyorsunuz ne yaptığınızı, billahi bilmiyorsunuz, yemin ediyorum değerli arkadaşlar.

Arz ederim.