KOMİSYON KONUŞMASI

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Kurum kendisi bir düzenleme yapıyor, orası yapmıyor o düzenlemeyi.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, bazı ifadeleri tekrar edeceğim.

Şimdi, Kamu İhale Kurumu ölçek olmasından, yerlilik olmasından bahsetti ve Devlet Malzeme Ofisi Genel Müdürü de şunu söyledi: "1,6 milyar TL'lik akaryakıt alacağız." Hani rakam daha da büyüdüğünde daha büyük avantaj yakalayabiliriz diye söyledi, doğru anlıyorum. Yani ölçeğe önem verdi.

Şimdi, bakın, biz Karayollarından örnek verelim. Karayolları veya DSİ'nin veya şehir hastaneleri projelerine bakalım; arkadaşlar, gittikçe 5 şirketin devletin müteahhidi olduğu bir duruma geldik. Bakın, Türkiye'de binlerce müteahhit var, öyle değil mi? Herhâlde, on binlerce belki müteahhit var. 5 tane müteahhit devletin müteahhidi oldu ölçek dediğiniz anda yani Cengiz, Kolin, Limak, Rönesans, Kalyon; bu 5'i devletin müteahhidi hâline geldi yani maalesef Rus oligark modelinin başka bir modeli buraya taşındı bu modelle.

Şimdi, ölçek dediğimiz zaman, belli kriterlere vurduğumuz zaman... "Makine parkuru şundan az olan bu ihaleye giremez." dediğin anda bu 5'in dışına çıkamıyorsun, bu 5 firma alıyor yalnızca bütün ihaleleri çünkü bu 5'inde bu makine parkuru var.

Şimdi ben ürperdim. Hani devletin ihalelerinin yüzde 70-80'i bu 5 şirkete gidiyor ve gittikçe bir yandaş ekonomisi oluşuyor yani sarayın yakınındaki müteahhitlere beraber götürülen bir yandaş ekonomisi oluşuyor.

Şimdi, başka bir boyuta geldik, geriye kalan Devlet Malzeme Ofisi de 10 milyar TL'lik geniş ihale yapıyor ya, KOBİ'ler katılıyor, küçük şirketler katılıyor. "Yok, bu da olmayacak, bunları da biz ölçek ekonomisinde tanımlayacağız." dediğimiz anda, "1,6 milyar TL'lik akaryakıtı bir yerden alacağım." dediğin anda burada da bir ölçek tanımlayabilirsin. Mesela Türk Hava Yolları geçen aylarda bütün akaryakıtını Demirörenden alacağını belirtti. Nasıl oldu, bilmiyoruz. Başka bir şirketten alıyordu, bir baktık tüpçüden almaya karar verdi, Demirörenden almaya karar verdi. Hangi ilişkilerle oldu, nasıl oldu, bu ayrı bir boyutu çünkü sonuç olarak o da yakınında yani iktidarın yakınında olan bir firma olarak bunu aldı.

Şimdi, "1,6 milyar TL'lik akaryakıtı da bir yerden alacağım." deyince, "ölçek" de deyince, "yerlilik" de deyince şöyle bir noktaya varacak. Atıyorum, şu kadar tonluk deposu olma şartı koyacaksınız diyelim ki İstanbul'da, o da ne hikmetse bir tek Demirörende olacak, Demirören'in şirketinde olacak ve bir bakacağız ki...

VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) - Niye isim veriyorsun ki? İsim vermeden, "Bir şirket..."

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Niye söylemeyeyim ki ya? Söylerim.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Verelim, verelim; onun şahsi şirketinin ismini her yerde konuşalım.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Verelim, verelim. Çünkü niye? Bakın, bütün kaynaklar eğer ki...

VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) - Ben onu tanımam ama yani çok hoş değil. Hayır, önce "tüpçü" diye küçümsediniz, sonra şimdi ismini veriyorsunuz.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Tüp satıyor ya, tüpçü, Allah Allah. Ben ayakkabıcıyım, o da tüpçü. Ben ayakkabıcıydım, o da tüpçü. Ne var? Tüp satıyor yani. Kötü bir şey mi? Hakaret mi ediyoruz?

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Petrol şirketi de satın aldı herhâlde.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Tamam, neyse, petrolü de var, tüpü de var; tüpçü ve petrolcü. Ayıp bir şey mi? Tüpçü olmak ayıp bir şey mi?

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Yani "Demirören" demek çok mu zor?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Hayır canım, ben de ayakkabıcıyım. "Ayakkabıcı" deyince küçümsemiş mi oluyorsun yani?

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Hayır, şirketin ismini veriyorsun hadi, "tüpçü" demene gerek mi var yani?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Öyle biliniyor kamuoyunda.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - "Tüpçü" diye biliniyor?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Evet, evet; herkes "tüpçü" der.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - İş dünyasında "tüpçü" diye bilinir.

BAŞKAN - Sayın Paylan, madde üzerindeki görüşlerinizi alabilir miyiz.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Şimdi şöyle söyleyeyim: Ölçek ekonomisi dediğimizde, bakın, bütün dünyada bizim gibi ülkelerde böyle gidiyor, demokratik olmayan ülkelerde. Yandaş ekonomisi belli alanlara doğru yani bütün derelerin belli nehirlere doğru akıtılmasını getiriyor ve yalnızca birkaç oligark, o da iktidara yakın birkaç oligarkın bütün ihaleleri almasını getiriyor. Yani bu anlamda da kriterler o noktada konuluyor ve bu çok tehlikeli bir madde arkadaşlar. Yani bakın, yüzde 33'lük, yüzde 20'lik avantajlar; ben buna inanamıyorum çünkü akaryakıttaki kâr marjı, arkadaşlar, kuruşlarla ölçülür, ya ne yüzde 20'si, ne yüzde 33'ü. Arabada kâr marjları yüzde 2'yle, 3'le, 4'le ölçülür yani yüzde 1, 2, 3, 4.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Yüzde 3'ün yüzde 20'si olmaz mı?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Nasıl oluyor ya?

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Basbayağı. Yüzde 3 kârla alıyorsa öbür taraf yüzde 20 daha kârla verir yüzde 3'ü, yüzde 2,5 olur.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Hayır, hayır; öyle değil. Hayır, hayır; öyle anlattı.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ya, dil oyunu yapma, şey oyunu yapma ya. Yani anlamadık sanki cümleyi.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Bir defa, petrolde yüzde 20 kâr diye bir şey yok, olamaz yani, mümkün değil. Nasıl yüzde 20 olacak?

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Onu soruyoruz zaten.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Yok, olamaz, kuruşlarla. Hayır ama bakın, diyorum ya, ihaleye çıkılırken...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Hayır, olmaz, öyle bir şey yok yani.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bakın, bu iş şöyle oluyor: Dedim ya Karayolları ihalelerinde "Makine parkuru şunun altındaysa ihaleye giremez" diyor, bitiyor. 5 şirket dışında girebilen yok zaten. O şirketler de kendi aralarında bir kartel kurmuş durumdalar, o kartel kendi içinde fiyatını belirliyor ve yürüyor.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Öyle bir şey yok ya.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Var.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Öyle bir şey yok.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Arkadaşlar, niye peki 5 ihalenin hepsini aynı şirket alıyor?

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - O şartı koymazsa bu sefer yol yarıda kalıyor.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Arkadaşlar, o zaman tamam, 5 müteahhide bütün kaynaklarımız aksın, bütün kaynaklarımız 5 şirkete aksın. Ben size söyleyeyim, bu işin sonunda, bakın, kayıtlar burada, nasıl Türk Hava Yolları ihalesini Demirören'e verdiyse belli şartlar dâhilinde tabii, "Deposu şurada yoksa olmaz, giremez." dediğin anda bir tek Demirören'in deposu oradaysa o ihaleyi kazanır tabii. Burada da aynı şartlar söz konusu olabilir, ölçek ekonomisi devlete avantaj sağlayabilir ama çok tehlikelidir, bütün devlet kaynakları bir şirkete doğru akar, belli yandaş şirketlere doğru akar. Oysa yapmamız gereken KOBİ'lerin, her yerelde, atıyorum Trabzon'da da bir akaryakıt şirketi varsa bunun da ayakta kalmasıdır, Diyarbakır'da varsa onun da ayakta kalmasıdır; her şeyi tek bir şirkete aktarırsak KOBİ'ler ölür, oligarklar kalır; arkadaşlar, bütün kaynaklar da oligarklara akmış olur. Bunu çok tehlikeli bir madde olarak değerlendiriyorum. Bu anlamda bunun geri çekilmesini öneriyorum arkadaşlar.