KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Değerli arkadaşlar, bu Kamu İhale Kanunu çıkarken şöyle bir cümle yazılmış: "İdareler, bu Kanuna göre yapılacak ihalelerde; saydamlığı, rekabeti, eşit muameleyi, güvenirliği, gizliliği, kamuoyu denetimini, ihtiyaçların uygun şartlarla ve zamanında karşılanmasını ve kaynakların verimli kullanılmasını sağlamakla sorumludur." Kötü cümleler mi bunlar? Bunlar kötü cümlelerse, biraz evvel arkadaşların ifade ettiği gibi Kamu İhale Kanunu'nu kaldıralım "Bu, ülkeye zarar veriyor." diye kaldıralım.

Arkadaşlar, bu kamu dediğimiz şey ne kadar kötü bir şey ya, herkes kamudan kaçıyor ya. Bakın, defalarca okudum gerçekten "Böyle yeni bir istisnaya ihtiyaç var mı?" diye, uzatmayayım, birkaç cümlesini okuyayım:

"İstisnalar

Madde 3-

Kanun kapsamına giren kuruluşlarca, kuruluş amacı veya mevzuatı gereği işlemek, değerlendirmek, iyileştirmek veya satmak üzere doğrudan üreticilerden veya ortaklarından yapılan tarım veya hayvancılıkla ilgili ürün alımları..." böyle gidiyor, acil durumlarda, stratejik durumlarda, kar yağdığında; gidiyor, gidiyor; istisnalar bütün kurumları kapsıyor. "Karayolları bu işin dışında." falan dedi Sayın Başkan, ilgisi yok. Karayolları da işin içinde. Yani isterse idare Kamu İhale Kanunu'nu kullanmadan bütün ihaleleri yapabilir. Bu, olmaz yani buradaki amaç hiçbir şekilde... "Biz hızlı, etkili ve daha ucuz yapmak için bunu yapıyoruz." Genel mantığınız da bu yani "Biz başkanlık sistemine geçmek istiyoruz." Niye? "Daha hızlı, daha çabuk yapacağız." filan. Peki, burada sayılanlar ne olacak değerli arkadaşlar? Saydamlık, rekabet, eşit muamele, güvenilirlik, gizlilik, kamuoyunun denetimi, ihtiyaçların uygun şartlarla karşılanması; ne, bunlar ne yani, bunlar boş laflar mı? Biz gerçekten devlet değil miyiz ya? Yani şu kadar geçmişi olan, kuruluşlarımız için diyoruz bunu, işte, "Emniyet şu kadar sene önce kuruldu." "Bu, bu kadar sene önce kuruldu." Yani dün kurulan bir çadır devleti, muz cumhuriyeti değil ki bu ülke. Ne kadar yerleşik, alışılmış gelenek varsa, kural varsa, kurum varsa hepsini yerle bir ediyorsunuz değerli arkadaşlarım. Ya, Kamu İhale Kurumunun görevlisi geliyor buraya, diyor ki: "Kamu İhale Kurumuna gerek yoktur." Böyle bir şey olabilir mi değerli arkadaşlarım? "Yoktur." diyor ya, "Biz fuzuli ayak bağıyız" diyor, böyle bir şey olabilir mi! Bakın, yaptığınız iş birçok yönden yanlış ama önemlisi de tekel oluşturuyor Sayın Paylan'ın ifade ettiği gibi. 5 tane firmaya veriyorsunuz bütün işlerinizi, bütün ihaleleri, inşaatları, büyük alımları, hepsini 5 tane firmaya veriyorsunuz değerli arkadaşlarım. "Şu kadar kâr ediyoruz." Özellikle kendini ele vermek için bir şekilde akaryakıt, otomobil filan, kâr marjları belli olan konularda karşımıza çıkıyor Sayın Genel Müdür "Biz burada yüzde 13 kâr edeceğiz" filan gibi bir laf ediyor. Bunlar inandırıcı şeyler değildir değerli arkadaşlarım. Eğer bu, normal ihaleyle yapılsa işte, Rize'nin ihtiyacı Rize'de, Samsun'un ihtiyacı Samsun'da yapılsa oradaki firmalar da işin içine girecek, oradaki insanlarla dolayısıyla yani adalet de temin edilecek, sizin yaptığınız şey 5 tane adama kalıyor.

Bakın, arkadaşlar, size bir olay anlatayım. Sizin döneminizde yaşadı, hâlâ gözde. İsim verildiği için daha evvel, ben de vereceğim: Demirören. Bu arkadaş Futbol Federasyonunun filan başkanıydı, hatırlayın, o kumar ihalelerini yani oyunlar, bilmem ne, neyse, tam ismi nedir bilmiyorum, Cemal bilir bu işleri...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - İddaa.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - İhale şartnamesini hazırladı, ihale gününü tespit etti, ondan sonra istifa etti, geçti öbür tarafa ve bu ihaleleri aldı değerli arkadaşlarım. Bu ülkede yaşandı bunlar, bu ülkede yaşandı. Burada oturdum, ihale şartlarını hazırladım, işte, biraz evvel ifade edildiği gibi depo nerede, tam yerini belirttim, bana uygun şekilde yaptım. Belki de böyle yapmamıştır ama kapalı olduğu için, şeffaf olmadığı için ben şüpheleniyorum. Gitti, öbür tarafta, onaylanmaması gerekirdi şeyin, burada ihaleyi hazırladı, yarın istifa etti, geçti öbür tarafa, firması gitti, onu aldı ve şimdi bu memlekete kumar oynatıyor bu arkadaşımız. Kumardan da paraları indiriyor cebimize. Devlet de vergisini alıyor en yüksek şekilde. Olmaz değerli arkadaşlar. Bunlar doğru şeyler değil.

Bakın, burada istisnayı arkadan dolanıyorsunuz. Hani istisna koyuyorduk ya, biraz evvel Toprak Mahsulleri Ofisini isim belirterek filan... (a) bendi yani (z)'ye kadar istisna yapmışız, (aa) diye yeniden başladık alfabeye ve Toprak Mahsulleri Ofisine bazı ihalelerde istisna tanıdık. Burada yani artık ayıp oldu herhâlde, (bb) olmazdı, gittiler, işte, geçici 4'üncü madde üzerinde meblağ, tutar üzerinden yeni bir istisna getirdiler. Bu olmaz arkadaşlar, görevinizi yapın, bu ülkenin bürokrasisi... Siz seçildiniz, şu kadar sene yöneteceksiniz, seçildiğiniz müddetçe de siz yöneteceksiniz ama sizle sınırlı değil ki bu devlet değerli arkadaşlar, gerçekten bütün kurumlar yerle bir edildi.

Bu Kamu İhale Kanunu çıkarılırken ben Türkiye Büyük Millet Meclisinin üyesiydim. O meşhur Derviş geldi, buralarda rüzgârlar estirdi, on beş günde on beş yasa bunlardan bir tanesiydi ve tek desteklediğim kanun. Niye? Okuduk, baktık. Bu ihale işi o kadar şaibeli ki şüpheyle... Devlet bir şeyi ihale etsin de vatandaşın şüphelenmediği mümkün değil değerli arkadaşlar. Burada bir iş var, alacağı belli, hakikaten de belli. Sizin zamanınızda artık siz hiçbir şeyden korkmuyorsunuz, gözünüzü sakınmıyorsunuz, açıkça yapıyorsunuz, kime verileceği belli. İddia ise bütün iddialar kazanacak ihaleleri kimler alacağı. O zaman da böyle şaibeler vardı, sıkıntılar vardı ve Türkiye Cumhuriyeti devleti bütün güvenilirliğini kaybetmişti. Çökerken yani bankalar, finans krizi falan filan ama en önemli sebep güvenilirlikti değerli arkadaşlarım. Güvenilirliğin de en önemlisi hukuk devletiydi. Belli değil, ne yapacağınız belli değil. Ben şu kadar hazırlıkları yapacağım, dosya hazırlayacağım, şu ihaleye gireceğim ama güvenmiyorum, belli. Ha, o zaman ne yapacağım? Diyor ki adam, önceden hazırlanmamız gerekiyor. İddia ediyorum arkadaşlar, Rize'de bir ihale yapıldı, biraz evvel de sözünü ettim, Ayder otoparkı diye, insanlar iddia ettiler, "Şu kadar firma katılacak, geçen şurada yapılan ihaleyi a kazandığı için şimdiki b kazanacak." dediler ve aynı şey oldu. Onlar davet edildi, onlarla konuşuldu, aynı şey oldu değerli arkadaşlarım.

Ha, "Bizi millet seçiyor." filan ya, ya seçiyor meçiyor filan ama bu ülke bizim ülkemiz değerli arkadaşlar. Yarın siz olmayacaksınız, başkaları gelecek, yeni kuşaklar gelecek, "tüyü bitmemiş yetim hakkı" filan diyoruz. Sayın Genel Müdür bize "İşte yüzde 20'ydi, yüzde 33 devlete kazandıracağız." filan diyor. İnanmıyoruz Sayın Genel Müdür. Devlete kazandırma filan yok. Bakın, bu ülkede o beş tane devletin önemli müteahhitlerinden biri geliyor, iptal ettiriyor ihaleyi, bunları konuşuruz. "Hayır, 500 milyon TL değil, bu ihale 800 milyon TL olacak." diyor. Yirmi gün sonra, üç hafta sonra 800 milyon TL'ye ihale ediliyor. Öyle kazandıracağız, mazandıracağız diye şey okumayın. Bir de siz çok iyi bir insansınızdır Sayın Genel Müdür, bak, genç, sakallı, güzel, iyi bir Genel Müdürsünüz. Sizin kişiliğinizle ilgili bir problem yok ki, en güvenilir insan sizsinizdir yani Mustafa Beydir. Mesele o değil arkadaşlar, kurallara bağlayacaksınız.

VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) - "Demirören" ismini kullanıyorsunuz da 500'ü 800'e çıkaranın da ismini söyleyin bilelim.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Söyleriz, onu da söyleriz de çok tazminat davalarım var. Garo söylediği için Garo'ya açacaklar tazminatı, bana açmayacaklar, kalmadı yani.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bakın, gülün...

BAŞKAN - Sayın Bekaroğlu, tamamlar mısınız lütfen.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bitiriyorum efendim, son cümlelerim.

Sayın Vekilim, teklif sahibi Vekilim, gülün, gerçekten gülün, ben de fotoğrafınızı çekiyorum yani. Bu yaptığınız şey akıl işi değil. Gerçekten hepimizin ayak bastığımız zemin altımızdan gidiyor değerli arkadaşlarım. Biz sizin düşmanlarınız değiliz ki. Altımızdan gidiyor, siz şimdi burada gülüyorsunuz değerli arkadaşlarım. Bunun değişik sebepleri olabilir, bilmiyorum yani. Bu iş size ısmarlama gelmiştir, başka şekilde olmuştur, bunları bilmiyorum ama gülmeyin, gülmeyin Cemal Öztürk, gülmeyin, gerçekten gülmeyin.

Teşekkür ederim.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ismarlama ne gelecek ya Sayın Başkanım?

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bir sürü şeyler geliyor ısmarlama. Niye? Lobi şeyleri getiriyor size. "Şunu yapın." deniyor, ısmarlama işte. Ismarlama geliyor.