| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/278 ) ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ve Sayıştay tezkereleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 06 .11.2019 |
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, değerli arkadaşlar, değerli bürokratlar, basının değerli emekçileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, 2020 yılı bütçemiz, daha önceki bütçelerde olduğu gibi, halka kapatılmıştır, sivil toplum örgütlerine kapatılmıştır, meslek örgütlerine kapatılmıştır ve bu sefer farklı bir şey yaptık arkadaşlar, bu sefer bunu katmerledik, Sayın Başkan bu durumu oyladı ve sivil toplum örgütlerine kapatıldığını bu Meclis onayladı; bu, Türkiye'nin ayıbıdır, bu Meclisin ayıbıdır değerli arkadaşlar. 2019 yılı Türkiyesinde "Şeffaflaşacağız, her şeyi halkın katılımına sunacağız, sivil toplum örgütleriyle, meslek örgütleriyle çalışacağız." diye Hükûmet programına yazmış bir iktidar, bu yönde çaba göstermesi gereken bir Meclisin bütçesi maalesef halka ve sivil toplum örgütlerine kapatılarak yapılıyor. Bu, Türkiye'nin ayıbıdır böyle değerlendiriyoruz arkadaşlar.
BAŞKAN - Sayın Paylan, kimseye kapalı değil, herkese açık, burada basın mensupları var.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Oyladınız Sayın Başkan, oyladınız.
BAŞKAN - Bugüne kadarki tüm kanun tekliflerinde hangi sivil toplum kuruluşu Plan ve Bütçe Komisyonuna gelmek isterse gelmişlerdir, görüşlerini ifade etmişlerdir.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bütçeye kapandığını oyladınız Sayın Başkan.
BAŞKAN - Bütçenin geneli üzerindeki görüşmelerde bugüne kadar teamül gereği, salonumuzun da kısıtlı olması nedeniyle, sivil toplum kuruluşları davet edilmemiştir.
Buyurun Sayın Paylan.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bakanlıklara da kapattınız, hadi bütününe kapattınız, bakanlıklara niye kapatıyorsunuz? Tarım Bakanlığında gelsin çiftçilerimiz, konuşsun; Çalışma Bakanlığında gelsin işçilerimiz, konuşsun; Çevre Bakanlığında gelsin, ekoloji mücadelesi veren insanlar konuşsun; Kadın Bakanlığında gelsin, kadınlar konuşsun. Al, işte, erkek erkeğe oturuyoruz; gelsin, kadınlar konuşsun. Böyle bir şey olur mu?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Nasıl erkek erkeğe? Bir sürü kadın var orada.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Değerli arkadaşlar, bütçeler bir ülkenin vicdanıdır.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Diyarbakır'daki o kadınlara bir cevap ver.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - "Kadın" diyorsunuz, Diyarbakır İl Başkanlığındaki kadınlardan da bahset.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, ne oluyor?
BAŞKAN - Lütfen arkadaşlar, lütfen...
Arkadaşlar, konuşma vakti size geldiğinde siz de görüşlerinizi ifade edin.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Çocuklar bir ülkenin geleceği, çocukları da düşün.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, müdahale edecek misiniz?
BAŞKAN - Lütfen arkadaşlar, lütfen...
Buyurun.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bütçeler bir ülkenin vicdanıdır arkadaşlar, bütçeler rakamlardan oluşmuş gibi gözükür ama yaptığımız her bir tercihle...
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Diyarbakır'daki o kadınları anlat.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan...
BAŞKAN - Lütfen arkadaşlar, lütfen...
Buyurun Sayın Paylan.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bütçeler bir ülkenin vicdanıdır ve iktidarlar yaptıkları tercihleriyle vicdansız ve adaletsiz davranabilirler. Bu noktada o milletin temsilcileri devreye girer ve halkın bütçesini yapmaya çalışırlar, işçinin, emekçinin, emeklinin bütçesini yapmaya çalışırlar.
Değerli arkadaşlar, bu noktada bizim devreye geçmemiz lazım, halkımızın taleplerini bu bütçeye yansıtmamız lazım.
Sayın Erdoğan yıllar önce bir hayalinden bahsetmişti, demişti ki: "Ben ülkeyi şirket gibi yönetmek istiyorum." Maalesef bu yönde bir Anayasa değişikliği oldu ve Sayın Erdoğan ülkeyi bir şirket gibi yönetmeye çalışıyor.
Değerli arkadaşlar, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, bu getirdiğiniz bütçe teklifi, emin olun ancak bir şirketin bütçesi olabilirdi. İnanın çünkü şirketlerin vicdanı yoktur, şirketler kâr odaklı çalışırlar, şirketler emekçilerini çok düşünmezler, kârı düşünürler veya Kaz Dağları'nı tarumar ederken oradaki ağacı, ormanı, börtü böceği düşünmezler, yalnızca kârı düşünürler.
Değerli arkadaşlar, şu bütçede emekçi yok, işçi yok, emekli yok...
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Güneydoğudaki hendek kazılarına bak.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan böyle, mi konuşacağız?
BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen ya...
Lütfen buyurun Sayın Paylan.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Hayır, böyle devam edeceksek böyle devam edelim o zaman. Biz de aynısını yapalım. Burada görüşmeler böyle devam etsin.
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, maalesef siz de yapıyorsunuz, iki taraf da yapıyor bunu. Lütfen...
Buyurun.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Şirketler yalnızca kâra odaklanırlar, işçisini, emekçisini, ekolojiyi, doğayı, börtü böceği, ağacı düşünmezler. Maalesef bu bütçede de değerli arkadaşlar, hiçbiri yok. Yalnızca grafikler var, rakamlar var ama işçi, emekçi, emekli, çiftçi, esnaf bu bütçede yok arkadaşlar, hiçbiri yok. Emeklilikte yaşa takılanların sorunları bu bütçede yok. Atanamayan öğretmenlerin sorunları bu bütçede yok. Ne var bu bütçede? Vahşi kapitalizm var arkadaşlar. Dediğim gibi, bu şirketin tek bir felsefesi var: Vahşi kapitalizm. İşçiyi sömür, doğayı sömür, kâr odaklı bak, yalnızca yüzde 1'i zenginleştir, yüzde 99 açlığa talim etsin ya da karın tokluğuna çalışmaya devam etsin.
Dünyanın en güzel ülkesinde yaşıyoruz arkadaşlar, dünyanın en güzel ülkesinde yaşıyoruz. Her şeyimiz var, genç bir nüfusumuz var, doğal kaynaklarımız var, her şeyimiz var. İnanın, ben dünyanın her yerini gördüm, Türkiye kadar imkânları olan bir ülke yok ama ne huzurumuz var ne refahımız var. Halkın büyük çoğunluğu yoksul, açlık sınırının altında bir asgari ücrete sahibiz. Yoksulluk sınırının altında inim inim inleyen çoğunluk var. Halkın yüzde 70'i borçlu. Peki neden yoksuluz, neden huzurumuz yok? Çünkü kötü yönetiliyoruz arkadaşlar. Bu ülke kötü yönetiliyor.
Bakın, dünyada bir hareketlilik var arkadaşlar, izliyor musunuz bilmiyorum, neden bu hareketlilik var? Halklar neoliberal politikalara karşı itirazlarını sunmaya başladılar. Şili'de başladı bu isyan. Düşünün, bir metro ücretine yüzde 10-15 zam gelmiş diye halk ayaklandı. Niye? Halk işsiz, yoksul çünkü orada da yalnızca yüzde 1'i düşünen, aynı buradaki bir sistem gibi bir sistem var, halk yoksul, öğrenci o metro biletini ödeyemiyor; buna itiraz ediyor ve halk isyan etti. Bakın, Irak'ta insanlar ayaklandı, Lübnan'da ayaklandı, Ekvador'da ayaklandı, pek çok ülkede hareketlilik var. Neden? Çünkü halk yoksul, işsiz.
Ülkede resmî 4,5 milyon ve geniş tanımlara göre, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı 8 milyon işsizimiz var. Bu, her evde 1 işsiz var demek arkadaşlar. Şu bütçede işsizlik meselesiyle ilgili bir şey gördünüz mü? Arkadaşlar, yani bununla ilgili bir master plan gördük mü? Geçen yıl da Sayın Çalışma Bakanı açıkladı, Cumhurbaşkanı açıkladı, "2 milyon istihdam yaratacağız." dediler, ne oldu? 1 milyon ilave işsiz oldu, işsiz sayısı 1 milyondan fazla arttı. Bırakın 2 milyon istihdam yaratmayı, 1 milyondan fazla işsizimiz oldu. 8 milyon işsiz var. Yine vadediyor "Bu yıl 1 milyon işçi olacak." diye. Neye dayanarak diyor, nasıl olacak? Bununla ilgili bir vizyon gördünüz mü? Bakın, halklar yoksul, işsiz, bir kıvılcımla bu, isyanlara dönüşüyor ve bununla ilgili, arkadaşlar, yoksullukla ilgili, açlıkla ilgili, işsizlikle ilgili bu bütçede herhangi bir vizyon göremedik çünkü bu bütçe yüzde 1'in bütçesi arkadaşlar. Maalesef bütün neoliberal vahşi kapitalizmin uygulandığı ülkelerde olduğu gibi, burada da yüzde 1'in bütçesini getirmiş Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı.
Bakın, burada sarayın bütçesi var arkadaşlar. Sarayın bütçesi büyümüş. Uçan saraylar, kışlık saray, yazlık saraylar, yürüyen saraylar... Maalesef Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı gene çok lüks bir arabayla Meclise geldi. Hani "Tasarruf edelim, tasarruf edelim." diyoruz da Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, o arabanızın değeri belki 8-10 milyon lira, siz söyleyin. Ya, 8-10 milyonluk arabayla bütçeye gelip vatandaştan tasarruf beklediğiniz zaman "Önce tasarrufu siz yapın." demezler mi?
Sayın Cumhurbaşkanının maaşı kaç para oldu? 81.250 lira oldu. Sayın Cumhurbaşkanı bir de emekli maaşı alıyor, 44 yaşından beri emekli maaşı alıyor, maaşının yüzde 40'ı kadar da emekli maaşı alıyor, 32.500 lira; toplamda 113.750 lira maaş alacak Sayın Cumhurbaşkanı eğer bütçe böyle geçerse. Düşünün, 57 asgari ücretlinin maaşı kadar maaş alacak. Sayın Cumhurbaşkanının ihtiyacı yok buna, bunu biliyoruz ama niye bu maaşı alıyor, niye alıyor, böyle bir şey olabilir mi? Tasarruf yapacaksak önce kendimizden yapmalıyız, lüks arabalara binmemeliyiz, demokratik ülkelerde olduğu gibi ya yürümeliyiz ya metroya binmeliyiz arkadaşlar. Öyle saraylarda ejder meyveli "smoothie"ler içmemeliyiz, zencefilli suşiler, somonlu suşiler yememeliyiz, bunlar bütçelerde olmamalı, bunlar listelerde, menülerde olmamalı. Bak, halk evine ekmek götüremiyor Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı. Açlık var, "Açız." diyorlar. Kayseri Belediyesini bile bastı vatandaşlarımız "Açız, açız." diyor vatandaşlarımız.
Bakın, bu bütçe yüzde 1'in bütçesi, yandaşların bütçesi, 5 müteahhidin bütçesi. Bakın arkadaşlar, devletin bütün ihaleleri yalnızca 5 müteahhide gidiyor, 5 müteahhidi zenginleştiriyor. 5 müteahhit 3'üncü havalimanını yaptı, 5 milyar avroluk borcu yapılandırıldı.
SALİH CORA (Trabzon) - Haksızlık yapıyorsun.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Halka yapılıyor.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bir vatandaş kredi kartı borcunu ödeyemezse...
SALİH CORA (Trabzon) - Yüzlerce, binlerce müteahhit var. Töhmet altında bırakıyorsun.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, böyle mi devam edeceğiz?
BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen...
Buyurun, devam edin Sayın Paylan.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bakın, arkadaşlar, 3'üncü havalimanını yapan müteahhitler iki yıldır taksitlerini ödemiyorlar. Şimdi de 5 milyar avroluk borçları yapılandırılıyor tekrar. Bir vatandaşımız tüketici kredisi faizini ödeyemezse evine haciz gidiyor, kredi kartını ödeyemediği zaman evine haciz gidiyor ama ne hikmetse bu 5 müteahhit 2 milyar avro borçlarını ödeyemiyorlar, kalan 5 milyar avroluk borçlarını da yapılandırabiliyorlar. Bütün yandaşların borçları yapılandırılırken milyonlarca vatandaşımız borç altında inim inim inliyor. Yüzde 1'e vergi istisnası, yüzde 1'e vergi affı, yüzde 1'e teşvik. Yüzde 1'i iyi hissettirmekten başka herhangi düşüncesi yok bu iktidarın çünkü şöyle düşünüyor, oligark sistemi: "Ben yüzde 1'i iyi hissettirirsem onlar da bir kısım insanı karın tokluğuna çalıştırırlar, en azından karınları doyar." diye bakıyor. Oysa yapmamız gereken, geniş kesimleri refahla buluşturmak ve gelirle buluşturmak. Eğer bunu yaparsak zaten ekonominin çarkları döner. Geniş kesimlere borç vaadederseniz onlar harcama yapamazlar. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, gelecek yılın bütçesi geniş kesimlere yalnızca yüzde 5-6-7-8 zam öngörüyor, özel sektörde bu zamları da bulamayacaklar çünkü "Kapıda milyonlarca işsiz var." diyecek özel sektör ve "Aynı parayı ya kabul et arkadaş ya da seni kovarım, yerine yenisini alırım." diyecek.
Bakın, geniş kesimler gelirle buluşmayacak. Siz onlara ne öneriyorsunuz? "Gidin borçlanın." diyorsunuz. Eski Maliye Bakanımız Sayın Naci Ağbal da söyledi, dedi ki: "Efendim, küresel piyasalarda faizler düşüyor, Türkiye'de düşüyor, ne yapsın geniş kesimler, emekli, işçi, memur, çiftçi? Gitsin borçlansın." diyor. Bunu vaadediyorsunuz. Oysa biz geniş kesimleri, yoksulları gelirle buluşturmalıyız. O yandaşlara aktardığımız, onların borçlarını yapılandırdığımız kaynaklarla onları gelirle buluşturmalıyız ki piyasa öyle canlansın. Onları borçla buluşturursak eninde sonunda borç krizine giriyorlar Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı. Önce kredi kartı borcu krizi, tüketici kredisi borcu krizi ve pek çok krizle karşı karşıya kaldılar. Bu politikadan vazgeçelim diyorum.
Değerli arkadaşlar, bu bütçede emeklinin adını duydunuz mu ya? Emeklilikte yaşa takılanların adını duydunuz mu? Bakın, milyonlarca vatandaşımız "Emeklilikte yaşa takıldım arkadaş." diyor. Sayın Cumhurbaşkanı geçenlerde diyor ki: "50 yaşında emeklilik mi olur ya."
SALİH CORA (Trabzon) - Kaç yaşında olsun?
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ya, Sayın Cumhurbaşkanı 44 yaşında emekli oldu, bilen var mı? Sayın Cumhurbaşkanı 44 yaşında emekli oldu.
SALİH CORA (Trabzon) - Kaç yaşında olunması gerekiyor, öğrenelim Garo Bey?
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bakın, 40 yaşından sonra işsiz kalan bir vatandaşımızın iş bulma olasılığı çok düşük Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı.
SALİH CORA (Trabzon) - Tamam, görüşünüzü alalım, kaç yaşında emekli olması gerekiyor Garo Bey?
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Onları bir geçiş süreciyle, tercihlerimizi değiştirerek emekli edebiliriz.
SALİH CORA (Trabzon) - 40 yaşında mı emekli olsun?
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bununla ilgili çalışabiliriz ama Sayın Cumhurbaşkanı ne diyecek onlara biliyor musunuz, emeklilikte yaşa takılanlara ne dedi? "Siz bir kurşunun, merminin kaç para olduğunu biliyor musunuz?" İşte, kaynaklarımız, maalesef, silaha, savaşa, güvenlikçi politikalara gidiyor.
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Bu aşamaya getirenler utansın. Yapmak zorundayız, yıllarca şehit verdik.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Oysa o aktarılan kaynaklar yerine halkımızın sorunlarını çözebiliriz. Bu bütçede çiftçi yok. Değerli arkadaşlar, çiftçi girdileri yüzde 100 artmışken, tohum, gübre gibi girdiler yüzde 100 artmışken çiftçi desteklerinin yalnızca yüzde 10 artması öngörülüyor. Değerli arkadaşlar, dediğim gibi, eğer güvenlikçi politikalardan vazgeçip barışa dönersek çiftçi desteklerini 2 kat artırabiliriz.
Bu bütçede yüz binlerce öğretmen atama bekliyor. Arkadaşlar, hepinizin maillerine geliyor, hepinizin telefonları susmuyor.
SALİH CORA (Trabzon) - En fazla öğretmen bizim dönemimizde atandı.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bu bütçede öğretmen atanamaz. Ben bütün öğretmenlere buradan söylüyorum, bu bütçeyle öğretmen atanamaz çünkü Millî Eğitim Bakanlığı bütçesi öğretmen atanabilecek kadar artırılmış değil.
SALİH CORA (Trabzon) - En fazla öğretmen bizim dönemimizde atandı. Rakamlarla konuşun lütfen.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Cep telefonuna konuşuyor.
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, lütfen...
Buyurun.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Değerli arkadaşlar, bu bütçede ekolojiyi duyan oldu mu? Bakın, geçen gün torba yasada bacasını emisyon olarak ayarlamayan, filtre takmayan termik santrallerin süresi -Sayın Naci Ağbal da torba yasada vardı, 2019'da uzatılmayacak diyorlardı, Sayın Maliye Bakanı Berat Albayrak "Asla uzatmayacağız." diyordu Enerji Bakanıyken- üç yıl daha uzatıldı. İşte arkadaşlar, büyüme dediğiniz böyle bir şey. İşçiyi sömürerek, doğayı katlederek büyütüyorsunuz.
SALİH CORA (Trabzon) - Teknolojiyle büyüyor.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Neden o çevremizi kirleten, insanlarımızı hasta eden, kanser eden, yediğimiz gıdayı kirleten termik santrali kapatma cesaretini göstermiyorsunuz? Çünkü arkadaşlar, başka türlü büyütmeyi bilmiyorsunuz bu ülkeyi. Yandaşlarla, kirli sanayiyle, Kaz Dağları'nı katlederek, işçiyi sömürerek ancak ekonominin çarklarını döndürüyorsunuz.
Siz Greta'yı duydunuz mu? Bakın, bütün dünyada gençlerde bir hareketlenme var Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı. Greta, bakın, dünyayı ayağa kaldırıyor. "Benim geleceğimden çalıyorsunuz." diyor. Biz niye hâlâ kömür santrallerine teşvik veriyoruz, destek veriyoruz, onları bacalarına filtre takmadıkları hâlde çalıştırmaya devam ediyoruz. Greta'yı duydunuz mu gerçekten, size soruyorum? Bütün gençlerimiz bakın eylem yapıyorlar, diyorlar ki: "Benim geleceğimden çalma." Bu bütçede ekolojik bir bakış yok, bu bütçede kadın yok arkadaşlar, bu bütçede cinsiyet...
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Kadınlar, bak, Diyarbakır İl Başkanlığınızın önünde kadınlar. Esaslı kadınlar onlar, milleti ifade eden kadınlar onlar, ondan bahsedelim.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ya, arkadaşlar, bir müsaade edin lütfen ya.
Bu bütçede kadın yok, bu bütçede cinsiyet eşitliğine bakışı hâkim kılabilecek bir kadın bakışı yok. "Gender budgeting" dediğimiz anlayış bu bütçenin herhangi bir noktasında yok. Oysa arkadaşlar, kadınlar dezavantajlı durumdalar. Toplumsal cinsiyet eşitliği anlamında talepleri var. Bunların bütçeye yansıması lazım ama bu bütçede kadının adı yok. Ne var bu bütçede? Maalesef güvenlikçi bakışın hâkimiyeti var arkadaşlar.
Bakın, barış sürecinin sürdüğü yıllarda -Sayın Cumhurbaşkanı da rakamları verdi, ben de topladım- bütün güvenlikçi kalemlerin toplamı, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, 2014 yılında 46 milyar TL'ydi. Barış süreci sürüyordu, hepimizin hem huzuru vardı hem refahı vardı. Niye? Tercihimizi halkın sorunlarını çözmekten dolayı kullanıyorduk. O yıl yalnızca 46 milyar lira harcadık güvenliğe. Bakın, bu yılki bütçede 141 milyar TL harcamayı öngörüyorsunuz, Naci Ağbal dedi ki: "O da yetmez, daha da vereceğiz." Bakın, artı fonlarla Savunma Sanayii Destekleme Fonu'ndan 10 milyar lira yaklaşık aktarılacak, örtülü ödenekle beraber -benim hesaplarıma göre- 160 milyar TL güvenlik harcamalarına gidecek. Sayın Bakan, bu rakam ne olarak görülebilir? Bakın, eğer ki barış sürseydi, benim tahminim şu anda güvenlik bütçemiz 50-60 milyar TL olacaktı ve 100 milyar TL fazladan S400 füzesine, tanka, topa füzeye harcıyoruz ve gene huzur bulmuyoruz.
SALİH CORA (Trabzon) - Ne yapmamız lazım yani?
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Yapmamız gereken, arkadaşlar, ülkenin huzurunu sağlamak, barışını sağlamak, toplumsal barışı sağlamak.
SALİH CORA (Trabzon) - Yapmanız gereken, terörle aranıza mesafe koymak Garo Bey.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bunu sağladığımız anda en az 100 milyar TL tasarruf yaparız ve tasarrufla emeklilikte yaşa takılanların sorununu çözeriz, atanamayan öğretmenleri atarız.
"Öğrenciye 500 lira yerine 550 lira burs vereceğim." diyor Sayın Cumhurbaşkanı. Arkadaşlar, yurduna yüzde 18 zam yapıyor. Onun bursuna yüzde 10 zam yapıyor, o da borç olarak, arkadaşlar yurduna yüzde 18 zam yapıyor.
SALİH CORA (Trabzon) - Yurt fiyatları yerine göre değişiyor, konumuna göre değişiyor, kaliteye göre değişiyor. Yanlış bilgiye sahipsiniz.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bakın, bu bütçe gelecek, bakalım buna oy verecek misiniz? Bakın, geniş kesimlerin geliri düşüyor ama emekliye yüzde 7-8 zam vereceğiz ama arkadaşlar, doğal gaza yüzde 60 zam var, elektriğe yüzde 58 zam var, sigaraya yüzde 35 zam var, ulaştırmaya yüzde 25 zam var, pek çok temel tüketim ihtiyaçlarına yüzde 30, yüzde 40, yüzde 50, yüzde 60 zam var ama işçiye, memura yüzde 8 zam var. Burs alan öğrenciye yüzde 10 zam, onun yurduna yüzde 18 zam. Hak mıdır bu? Bu Komisyon bu düzenlemeleri değiştirmeli arkadaşlar.
SALİH CORA (Trabzon) - Yurttan yurda göre fark ediyor Garo Bey.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Diğer mesele, arkadaşlar, bakın, bütçe hakkımız var. Şimdi, biz niye bu bütçe tartışması yapıyoruz Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı? Kalemleri eleştiriyoruz "Şöyle yapsanız daha iyi olur, böyle yapsanız daha iyi olur." diyoruz, değil mi? Ya, siz geçen sene bir bütçe getirdiniz "Şu kadar gelir toplayacağım, bu kadar giderim olacak, 80 milyar lira da açık vereceğim." dediniz değil mi? Biz de, Komisyon onayladı bunu. Şimdi, geçen hafta bir torba yasa gönderdiniz, diyorsunuz ki: "Arkadaş, bu para yetmedi, ben 70 milyar daha harcadım, siz bana 70 milyar daha borçlanma hakkı verin." Bu Komisyon da bunu oyladı. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, bu, bütçe hakkının gasbıdır. Yapmanız gereken, bir ek bütçe göndermekti. "Ya, benim şu koşullardan dolayı daha az gelirim oldu, şunlardan dolayı daha fazla harcama yaptım ve bunu oylayın ey Meclis! Bana para yetmedi." demeniz lazımken 70 milyar daha harcama yetkisini torba yasadaki bir maddeyle aldınız. Bu, bütçe hakkının gasbıdır Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı. Bu konuda size soruyorum: Neden bir ek bütçe göndermeye tercih etmediniz de bir anda 70 milyarı gönderdiniz? Niye biz elli gün burada konuşuyoruz? Siz gelecek sene de "Arkadaş, ben 125 milyar açık verecektim ama 250 milyar açık verdim, bana 125 milyar daha borç yetkisi verin." diyecekseniz, beni size şunu öneriyorum: Şu bütçeyi bütün görüşmeye gerek yok, buraya tek madde gönderin "Bu iktidar istediği kadar harcar, istediği kadar vergi toplar." deyin. Bu Komisyonda, Kabul edenler... Kabul etmeyenler... " desin, kabul etsin, bitsin. Nerede kaldı o zaman bütçe hakkı?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Değeri arkadaşlar, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı; bütçe, gelir yaratırken de vicdansız ve adaletsiz. Bakın, size bir rakam vereceğim, çarpıcı çünkü gelecek yıl da dolaylı vergilerden vergi toplamayı hedefliyorsunuz. İlk dokuz ayda en çok vergiyi nereden topladınız diye size soruyorum. İçki ve sigaradan, o kalemden topladınız yani o satış kaleminden topladınız. Sayın Cumhurbaşkanı içkiden sonra sigarayı da haram ilan etti ve ilk dokuz ayda 68 milyar lira vergi topladınız içki ve sigaradan, iki haram kalemden -size göre- 68 milyar vergi topladınız. 837 bin kurumlar vergisi mükellefinden kaç para vergi topladınız? 55 milyar topladınız. Vatandaş içki, sigara içiyor, size 68 milyar vergi veriyor ama 837 bin büyük şirket; bankalar, sermaye şirketleri, bütün endüstri şirketleri size 55 milyar vergi vermiş. Bu hak mıdır Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, bu adalet midir? Size soruyorum. Yani haram olduğunu saydığınız bir kalemden en büyük vergiyi alacaksınız, 837 bin şirketten 55 milyar vergi alacaksınız. İşte, servet böyle transfer ediliyor. İşte, nüfusun yüzde 1'i o yüzden servetin yüzde 55'ine sahip arkadaşlar. Nüfusun yüzde 1'i servetin yüzde 55'ine sahip. Nüfusun yüzde 1'ine servet akıyor, nüfusun yüzde 90'ına borç arkadaşlar. Maalesef, böyle bir adaletsizlik. Ama siz nereden vergi topluyorsunuz? Benzin istasyonlarından, tekel bayilerinden, marketlerden, AVM'lerden, araba bayilerinden, beyaz eşya bayilerinden. Sizin vergi daireleriniz burası Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı. Vergi İdaremizin de vergi topladığı yok. Beyana tabi toplanan vergiler o kadar düşük ki. İşte, buralardan alışveriş yapıyoruz ama bir benzin istasyonuna gittiğimizde en gariban araba da 300 liraya deposu doluyorsa, 200 lira vergi veriyor; en zengin sizin arabanız da 6 milyonluk arabanız da depoyu doldurduğunda aynı vergiyi veriyor. Bu hak mı, adalet mi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Paylan, lütfen tamamlayınız.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, bakın, açılış konuşmalarında bu konuda grup sözcülerine her yıl müsamaha gösteriliyordu.
BAŞKAN - Müsamaha gösteriyorum.
Lütfen tamamlayınız.
Buyurun.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Anayasa'mıza göre, Türkiye demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti ama bunların hiçbirini maalesef yaşayamıyoruz.
Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, bakın, geçen hafta Türkiye Cumhuriyeti'nin 96'ncı kuruluş yıl dönümünü kutladık. Maalesef, bazılarımız buruktuk Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı. Aynı günün sabahı ne yaptınız biliyor musunuz yani 29 Ekim sabahı? Yüzde 78 oyla Cizre'nin seçtiği belediyeye kayyum atadınız, aynı günün sabahı. Yani Cizre halkına siz "Cumhuriyet budur." dediniz, "Siz Kürtler olarak, Kürt halkı olarak belediye başkanınızı seçemezsiniz, seçseniz de ona göre yaptırmayız, ona kayyum atarız." dediniz.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Öyle bir şey yok.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - O günün sabahında yaptınız yani bir bayram sabahında Cizre halkına bayramın hediyesi, bir Cumhuriyet Bayramı'nın hediyesi kayyum oldu.
Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, bakın, İran da cumhuriyet, Kuzey Kore de cumhuriyet. Mesele adını "cumhuriyet" koymak değil, mesele demokratik cumhuriyet. Demokratik cumhuriyetimiz var mı? Yok Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı.
Bakın, geçen hafta siz bütçeyi sunarken o günün bir gün öncesinde Diyarbakır Belediye Başkanımızı tutukladınız, yüzde 64 oyla seçilmiş Diyarbakır Belediye Başkanımız Sayın Selçuk Mızraklı'yı tutukladınız. Kendisi bir cerrah, geçen yıl da burada oturuyordu, milletvekilimizdi ve kendisi Yüksek Seçim Kurulunun verdiği salahiyetle seçildi. "Bunun herhangi bir engeli yoktur." dedi. Ve Sayın Cumhurbaşkanı "Ben, siz seçilseniz de kayyum atayacağım." dedi.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - "Yanlış yaparsanız." dedi.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bunu itiraf ettiği hâlde ortaya tek bir belge koymadan belediyelerimize tekrar kayyum atıyorsunuz. Büyük bir adaletsizlik.
Bakın, değerli arkadaşlar, kayyum siyaseti hepimize kaybettiriyor; halkın sandığa, demokrasiye olan inancını yok ediyor. İki buçuk yıl önce de kayyum atadınız, ortaya tek bir belge koymadan kayyumlar atadınız. Süleyman Soylu hep çıkıp diyor "Dağa para gönderdiler." 1 liralık belge koyun dedik ortaya, 1 liralık belge görmedik Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Terörün belgesi olmaz.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Yalnızca algı operasyonuyla, şayialarla belediyelerimize kayyum atıyorsunuz, bu büyük bir adaletsizlik.
Bakın, devletten adaleti çıkarırsak geriye bir suç örgütü kalır. Bu, ünlü bir laftır. Devletten adaleti çıkarmamalıyız, devletimiz bir hukuk devleti olmalı. Ama Sayın Cumhurbaşkanı çıktı, ne dedi Selahattin Demirtaş'ın beraat kararı sonrası, tahliye kararı sonrası? "Onları bırakamayız." dedi. Açıkça, yargıya talimat verdiğini itiraf etti "Onları bırakamayız." diye itiraf etti bunu. Bu, hukuk devletinin olmadığını gösteriyor, adaletin olmadığını gösteriyor. Selahattin Demirtaş neden cezaevinde hâlâ, Osman Kavala neden cezaevinde hâlâ?
Değerli arkadaşlar, bunları konuşacağız. Adalet Bakanlığının bütçesini konuşacaksak bunları da konuşacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen Sayın Paylan, tamamlar mısınız. Son kez söz veriyorum.
Sayın Paylan, buyurun.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, bakın, geçen yıl bayağı iltimaslı davranıldığı için teamüllere uyulacağını düşünerek öyle hazırlık yaptık.
BAŞKAN - O zaman hemen keseyim. Zaten gösteriyoruz iltimas. Yirmi sekiz dakika konuştunuz Sayın Paylan. Yani ne diyeyim size, size ne diyeyim?
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, bunun on dakikası sataşmayla geçti, bunu biliyorsunuz. En azından on dakikasında bağırdılar, on dakikası sataşmayla geçti Sayın Başkan.
BAŞKAN - Son kez, buyurun.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, bu bütçede çoğulculuk yok, tekçilik var. Çoğulcu bir demokrasiden bahsedebilir misiniz, burada böyle bir ifadeniz var mı? Yok.
Bakın, bu bütçede ayrımcılık var Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı. Eğitim bütçesini hep örnek veriyorum. Ya, ana dili temelli çok dilli eğitim gibi bir programımız var dediniz mi? Mesela, düşünün ki bu ülkede azınlık okulları var, ben de bir azınlık okulundan mezun oldum; şükür, Türkçem de iyi, Ermenicem de iyi, İngilizcem de iyi, İspanyolcam da iyi; bak, çok dilli yaşayabiliyorum. Yani çok dilli eğitim almak, arkadaşlar, çocuğa herhangi bir şekilde iyilikten başka bir şey değil; çocuğun yüksek haklarını, pedagojik haklarını savunmaktan başka bir şey değil ama bu bütçede böyle bir şey yok. Ne var? Tekçilik var. Bu bütçede Diyanet İşleri Başkanlığının bütün inançlara daha hakkaniyetli davranacağına dair herhangi bir öngörü var mı? Bakın, hepimiz vergi veriyoruz; Hristiyan'ı da, Musevi'si de Alevi'si de Sünni'si de hepsi vergi veriyor ama yalnızca Sünnilere hizmet veren bir Diyanet İşleri Başkanlığı yapısı var. Olması gereken, hepimize hizmet veren bir düzenin kurulması, çoğulcu bir düzenin kurulması.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Akdamar Adası'nı gördünüz mü? Bu devletin yapmış olduğu katkıyı gördünüz mü? Yıllarca orası dökülüyordu. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının vergileriyle oralar yapıldı.
BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen...
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Değerli arkadaşlar, Başkan keseceği için kısaltıyorum, bitiriyorum.
BAŞKAN - Lütfen tamamlayınız Sayın Paylan.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, memleketi ilk 10'a sokacağız diye hep ekonomik rakamlardan bahsediyorsunuz ama ben size birkaç rakam vererek konuşmamı bitireceğim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Son sözlerinizi alıyoruz, lütfen tamamlayın.
Buyurun.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bakın, memleketimiz Demokrasi Endeksi'nde 110'uncu sırada Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı. Bununla ilgili yorumlarınızı merak ediyorum. Basın Özgürlüğü Endeksi'nde 180 ülke içinde 157'nci sıradayız. Hukukun Üstünlüğü Endeksi'nde 126 ülke içinde 109'uncu sıradayız.
Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, siz pek çok rakamdan bahsetmişsiniz "Şöyle büyüteceğiz, böyle yapacağız." Neden hiç bu rakamlardan bahsetmiyorsunuz? Biz Basın Özgürlüğü Endeksi'nde 157'nci sırada olmaktan utanıyoruz. Bunu ilk 10'a çekeceğiz diye bir hedeften neden bahsetmiyorsunuz? "Demokrasi Endeksi'nde 110'uncu sırada olmamız bizim için züldür." neden demediniz? "Hukukun Üstünlüğü Endeksi'nde 109'uncu sırada olmak bu ülke için utançtır." niye demiyoruz hep beraber? Neden bunlarla ilgili konuşmuyoruz? Bakın, bunlarla ilgili konuşursak diğer bütün meselelerimizi çözeriz. Bu ülkede adaleti sağlayalım. Bu ülkenin insanı huzuru bulursa refahını da bulur. Öbür türlü, otoriter, totaliter bir sistem içinde yalnızca yandaşlar zenginleşir, geniş kesimler yoksulluk içinde kalır. Kaynaklar silaha, savaşa harcanır; yoksullara kaynak akmaz. Öncelikle yapmamız gereken, demokratik adımları atmaktır. O sayede refahımız da olabilir. Aksi takdirde, ne huzurumuz olur ne refahımız olur Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı.
Teşekkür ederim.