| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/278) ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ve Sayıştay tezkereleri a)Türkiye Büyük Millet Meclisi b)Sayıştay Başkanlığı c)Kamu Denetçiliği Kurumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 07 .11.2019 |
CAVİT ARI (Antalya) - Türkiye Büyük Millet Meclisinin Sayın Başkan Vekili, değerli bürokratlar, Komisyonumuzun Değerli Başkanı ve milletvekili arkadaşlarımız, sayın basın mensupları; ben de bugünkü gündemle ilgili sözlerime başlamadan önce hepinize saygılarımı sunmak istiyorum.
Bizler 24 Haziran sürecinde milletvekili olan kişileriz burada birçok arkadaşımızla beraber. Tabii, kamuoyunda "Meclis ve milletvekili" dendiğinde son dönemde, özellikle de 2017 yılında yapılan referandum sonrasında bir algı gelişti her ne kadar ben -tırnak içerisinde söylüyorum- bu algıyı tam anlamıyla kabul etmesem de Meclisin etkinliğinin azaltılmasına dair. Özellikle gerek soru önergeleriyle gerek gensorularla Mecliste milletvekillerinin etkinliğinin azaltılageldiği ifade edilmekte. Her ne kadar o referandum sürecinde "Meclisin etkinliği artacak, milletvekilinin etkinliği artacak." söylemleri ile "Bundan sonra kanunlar kanun tasarısıyla değil, kanun teklifiyle yani tamamen direkt milletvekili tarafından hazırlanan tekliflerle kanunlaşma süreci gelişecek. Daha güçlü Meclis." söylemleri o dönemde ifade edildi. Şimdi, 24 Haziran sürecinden sonra buradayız. Görüyorum ki her ne kadar kanun teklifi metnini bir milletvekili arkadaşımız... Ki burada sadece iktidardan gelen teklifler bu Komisyonda görüşülmekte, bir de işin o tarafı var, o teklifler milletvekili tarafından hazırlanmış ve öncelikle Komisyon gündemine alınmış, sonrasında da Mecliste değerlendirilip karara bağlanmış. Son dönemde klasik alışılagelmiş torba yasa yöntemiyle aynı torbanın içerisine atılmış çok sayıda, hatta birbiriyle belki de hiç benzeşmeyen kanun teklifleri burada aynı teklif içerisinde görüşülmüş ve kanunlaşma süreci yaşatılmış. Görüyoruz ki bu teklifler içerisinde o kadar uzmanlık isteyen, o kadar uygulamada belki ancak bu kanun hükmünü bire bir uygulayan idarecilerin fark edebileceği birçok düzenleme buraya getirilmekte milletvekili tarafından. Bazen bir "ve" kelimesi eklenmekte, bazen "veya" kelimesi çıkarılmakta yani bu kadar ince detaylar burada zaman zaman karara bağlanmakta. Şimdi ben buradan sormak istiyorum, böylelikle biz milletvekilleri olarak bu kanun teklifini buraya getirenin milletvekili olduğunu kabul mu etmiş oluyoruz? Hayır. Burada aynı eski yöntem, ancak kanun tasarısı şeklinde değil idarelerden gelen, derlenmiş toparlanmış teklifler torba yasa yöntemiyle burada gündeme alınmakta. Biz de kanun teklifi veriyoruz Sayın Başkanım ve Sayın Komisyon Başkanım, bu saate kadar yaklaşık şurada on altı aydır bu Komisyonda ve Meclisteyim, daha 1 tane muhalefetten gelen milletvekilinin de "Bu memlekete faydalıdır." diye düşünülebilecek bir teklifinin gündeme alınmadığını görüyoruz. Yani siz mi sadece faydalı kanun teklifi hazırlayabiliyorsunuz çok merak ediyorum.
Değerli arkadaşlar, bakın, Türkiye Büyük Millet Meclisinin itibarı hepimizin itibarıdır, Türkiye'nin itibarıdır. O nedenle, bu itibarı yüceltmek ve yükseltmek, başta yöneticilerin, temsil edenlerin ve sonrasında hepimizin görevidir. Bu anlamda, sabahki tartışma her ne kadar isme dayalı şeklî bir tartışma gibi gözükse de yani bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçesini sunmak üzere buraya Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının bizzat katılması şeklî bir talep, karar veya davranış gibi gözükse de aslında kurumun burada Başkan düzeyinde temsiliyle alakalıdır. Yoksa biz Sayın Bilgiç'ten kişi olarak çok memnunuz, kendisi Komisyonumuzun Başkanıydı, kendi şahsıyla ilgili bir sıkıntımız yok. Kaldı ki geçen yıl burada yapılan görüşmede de Sayın Şentop Meclis Başkan Vekili sıfatıyla katıldı. Ne oldu bir şey mi oldu? Yani Sayın Şentop buraya Başkan Vekili olarak katıldı da bu sene Başkan olarak niye katılamıyor? Yani burada temsil gücü buraya verilen değerle alakalı. Yoksa kişilerle ilgili bir derdimiz yok.
O nedenle, Değerli Başkanım, yönetici arkadaşlarımız, biz Meclisin değerini, itibarını koruyacaksak burada alınan başta kararlardan başlayarak uygulamanın doğru, tarafsız ve Meclisin saygınlığına yakışır bir şekilde olması gerekir. Aksi hâlde kamuoyunda tartışılan bir Meclis, kamuoyunda tartışılan bir milletvekili profili ortaya çıkar. Ben kendi şahsıma böyle bir şeye müsaade edilmesinin doğru olmadığını düşünürüm ve her yerde de milletvekilliğinin ve Meclisin saygınlığını savunagelirim.
Onun ötesinde, Sayıştayımızın çalışmaları var. Sayıştay Başkanlığımızın zor koşullar içerisinde olduğunu tahmin ediyorum kendilerinin. Yine de bu koşullar içerisinde siyasetin etkisinde kalmadan belki çalışma yapmaya gayret göstermiş olabilir diye düşünüyorum ama zaman zaman, maalesef yargının değişik kurumları bir şekilde siyasetin etkisinde bırakıldığı gibi Sayıştay da zaman zaman herhâlde bırakılmakta ki Türkiye'nin 82 milyonunun kilitlendiği bir seçimde ve haksız yere iptal edilen, tekrarlanan bir seçimde iki siyasi adayın yani iki belediye başkan adayının arasında geçen bir polemiğe taraf olmuştur. Sayıştayın böyle bir görevi yoktur. 2 siyasetçi kendi arasında bu tarzda bir tartışma yapabilir ve birtakım iddialarda bulunabilirler. Sayıştayın bir adayın aleyhine algı operasyonu yaratacak şekilde beyanatta bulunması, esasen Sayıştayın yargı niteliğindeki tarafsızlığına gölge düşürmüştür diyorum ve bu konularda daha dikkatli olunması ve daha tarafsız olunması gerektiğini hatırlatmak istiyorum.
Onun dışında, yine de zor koşullar dedim, tahmin edebiliyorum, her bulgunun bu raporlara geçirilemeyeceğini düşünüyorum ama yine de Sayıştay denetiminde mali rapor ve tabloları etkileyen hata, mevzuata uygunluğa ilişkin hata, mali yönetim ve iç kontrol sistemine ilişkin hatalar tespit edilmiş ve totalde 7.131 hatadan bahsedilmiş. Yani bir taraftan Sayıştayın bu hataları tespit etmesini ben sevindirici olarak görmekle beraber bir taraftan da kamu idarelerini hâlâ bu gelişen teknoloji çağı içerisinde bu hataları yapabilen ve kurumlar arasında koordinasyonda sıkıntılar olduğunu gördüğümüz bir dönemi yaşıyoruz. Sayıştayın görmüş olduğu eleştiriler arasında en önemlilerinden birkaç tanesi gerçekten dikkat çekici. Kamu idarelerinde satın alma ve sözleşme süreçlerine ilişkin tespitte kamu idareleri tarafından yapılan ihalelerde rekabetin sınırlayıcı hususlarının bulunmaması... Yani diyor ki Sayıştayımız: Kamu idarelerinde alım satım yapılırken ihale yasasına ve rekabet koşullarına çok dikkat edilmediği ifade edilmekte.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - İlave süre veriyorum, lütfen tamamlayınız.
CAVİT ARI (Antalya) - Bu çok önemli bir tespittir, bu konularda bundan sonra idarelerin daha dikkatli olması ve rekabet koşullarını oluşturması gerekmekte. Gerçi biz daha geçen hafta -dün de ifade ettim- Toprak Mahsulleri Ofisi ve Devlet Malzeme Ofisine Kamu İhale Yasası hükümlerinden istisnalarını getiren bir kararı da burada Komisyondan geçirdik. Yani maalesef ki ihale koşullarını uygulama konusunda sıkıntılar olduğu burada görülmekte.
Yine, mali konularda düzenlenecek yönetmelikler ile düzenleyici işlemlerin Sayıştayın istişare görüşü alınmadan yürürlüğe konulduğu ifade edilmiş. Kurum bütçesinden ödenen çeşitli ceza, faiz, tazminat ve benzeri ödemelere ilişkin sorumlulara rücu işlemlerinin başlatılmadığı yine Sayıştay tarafından tespit edilmiş. Tahsil edilemeyen alacakların ilgili kamu idaresince takip ve tahsil işlemlerinin başlatılmadığı da yine tespit olarak ifade edilmiş. İşletme hakkının devri niteliğinde olan otopark, spor tesisi, öğrenci yurdu, büfe, otel ve benzeri hakkın, yani kurumların bu tip kiralamalarında KDV hesaplanmadığı tespit edilmiş Sayıştayımız tarafından. Bazı kamu idarelerinin mevzuat hükümlerine aykırı olarak belirlenen makam ve hizmet dışı kullanmak suretiyle kiralama işi kapsamında kiralanan taşıtların yabancı menşeli olduğu tespit edilmiş. Çok önemli bir bulguyu daha paylaşmak istiyorum: Enerji müsaadesi alınabilmesi için kamu idareleri tarafından karşılanan yatırım giderlerinin elektrik dağıtım şirketlerinden talep edilmediğine dikkat çekilmiş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
CAVİT ARI (Antalya) - Yani burada Sayıştay bu koşullar içerisinde bu bulguları tespit etmiş. İlgili kurumlardan bu hususlarda gerekli hassasiyetin gösterilmesi gerektiğini buradan ifade etmek istiyorum. Özellikle, kamu zararına yol açanlar hakkında rücu işlemlerinin tam anlamıyla gerçekleştirilmediği ve yaklaşık yüzde 50 seviyesinde geriye rücu işlemleri başlatıldığı da dün dikkat çekilen hususlardan bir tanesiydi.
Kısa ve öz olarak değerli arkadaşlar, önümüzdeki süreçte Sayıştayın dikkat çekmiş olduğu bu hususlara kamu idarelerinin daha dikkatli bir şekilde, duyarlı bir şekilde gereken hususları yerine getirmesi gerektiğini ifade ediyorum ve hepinize teşekkür ediyorum.