KOMİSYON KONUŞMASI

EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben bir şeyi hatırlatmak istiyorum sizlere "adalet" kelimesiyle ilgili olarak, Garo Paylan vurguladı. 1908 yılında Meşrutiyet ilan edildiğinde Jön Türkler -ki 1789 Fransız İhtilali'nden etkilenmişlerdi- sokaklara çıktıklarında "hürriyet" "müsavat" "uhuvvet" diye bağırmaya başlıyorlardı yani hürriyet, eşitlik, kardeşlik diye fakat ilginç olan şey şu ki bu Jön Türkler bu sloganı -ki bu slogan biliyorsunuz Fransız Devrimi'nin sloganıdır- böyle atmıyorlardır, bu sloganın başına bir de adalet getiriyorlardı yani "adalet" "hürriyet" "eşitlik" "kardeşlik" diyorlardı. Şimdi bu ilginç bir şey. Bu "adalet" kavramı benim anladığım kadarıyla bu topraklarda çok sihirli bir kavram aslında. Yani Adalet Partisinin varlığı, Adalet ve Kalkınma Partisinin varlığı hatta işte rahmetli Erbakan'ın, rahmetli Ecevit'in "adil düzen" lafları hep adalet vurgusuyla birlikte gitmiştir. Peki, niçin böyle bir adalet ihtiyacı vardır, bu ayır bir tartışma konusu, uzun bir konu, ben oraya girmeyeceğim, sadece şunu söyleyeceğim: Rahmetli Kemal Karpat Hoca -ki bilirsiniz Kemal Hoca'yı- bir gün demişti ki: "Bu ülke öbek öbek insanlardan oluşuyor ama bu insanlar birbirleriyle yeteri kadar tanışmıyor."

Şimdi, dolayısıyla da Türkiye'yi düşündüğümüzde farklı bir perspektifimiz olduğu belli ama şöyle bir yerden bakmak lazım belki de: Türkiye'yi düşündüğümüzde Türkiye'nin henüz daha "biz" diyen bir toplum olmadığı gerçeği üzerinden kafa yormamız lazım. Bunu kabul edin etmeyin, bilmiyorum ama ben ve benim gibi düşünen insanlar...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Evet, lütfen tamamlayın.

EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Başkanım, bitiriyorum.

...Türkiye'de herhangi bir toplumda olması gereken "biz" duygusunun yeteri kadar oluşmadığı gerçeğinden hareketle, esasında Ermeni meselesi, Kürt meselesi gibi meselelerin konuşulması gerektiğin düşünüyoruz çünkü bunları konuşmadan aşmamız mümkün değil. Burada herhangi bir suçlama, herhangi bir karalama anlamı taşıyan bir cümle ki Garo Paylan da konuşmasında söylemedi ama ihtiyaç olarak bunların bizim tarafımızdan konuşulması gerektiğidir gerçek olan.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.