KOMİSYON KONUŞMASI

ATİLA SERTEL (İzmir) - Konu TRT olunca sanıyorum söz almakta zorlandığımız gibi Komisyonda da söz almakta zorlanıyoruz.

BAŞKAN - Estağfurullah canım, öyle bir şey yok, lütfen.

ATİLA SERTEL (İzmir) - Güzel ve hayırlı sabahlar diliyorum.

Sevgili arkadaşlar, biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bütün kurumların, bütün KİT kuruluşlarının düzgün yönetilmesini, kamuya yük olmamasını, çalışanlarının hakkını vermesini ve eşitlik ve adalet doğrultusunda bir çizgide yol almasını hep istedik ve istiyoruz. Bizim hiçbir kuruma, hiçbir kuruluşa bir ön yargıyla yaklaşımımız asla olmadı ve olmaz ama haksızlıkları, hukuksuzlukları ve bu konuda hakkı yenen insanların hakkını savunmazsak da kendimizi suçlu addediyoruz millet adına çünkü millet bize bu görevi verdi milletvekili olarak; ayrıca Türkiye Büyük Millet Meclisi de KİT Komisyonunda bizi yani bütün partilerin temsilcilerini seçerek bu konuda, görev görme konusunda yetki verdi. Bu yetki doğrultusunda biz bu itirazlarımızı yaptık.

Bu itirazlardan, birinci görüşte, TRT'nin en önemli gelir kaynağını bandrol ücretleri ve elektrik hasılat paylarından aldığını ve TRT'nin doğru yönetilmediği için milletin sırtından geçinen bir kurum gibi görüldüğünü ve gerçeğin de ona yakın olduğunu söyledik. Bu itirazımızın temel nedenini yaparken de tabii elimizde rakamlar da var. 2015 yılında kurumun bütçesini incelediğimizde -ilk milletvekili olduğum dönemdeki KİT Komisyonunda bize gelen rakamlarla- kurumun 843 milyon lirasını elektrik enerjisinden, 679 milyon lirasını da bandrol gelirlerinden olmak üzere 1 milyar 522 milyon TL halktan topladığını biliyoruz. Ama kurumun 1 milyar 522 milyon lirayı halktan toplarken reklam gelirlerinin de 100 milyon 193 bin lira olduğunu bize illeti TRT. Yani, 2015 yılının bütçesine baktığınız zaman, kanuni olarak, yüzde 85'ini halkın sırtından alıyorsunuz, yüzde 5,6'lık bölümünü de ilan, reklamdan alıyorsunuz; yüzde 85'ini elektrik enerjisi hasılat payından alırken TRT olarak, reklam gelirlerini artırmak için çabanızın yeterli olmadığını görüyoruz, ondan dolayı bu eleştirimizi yaptık ve zaten TRT bize verdiği rakamlarla bunu da doğruluyor. Yine 2016 yılına baktığımız zaman, 793 milyon TL'si yani 793 trilyonu elektrik enerjisi hasılat payından, elektrik borcunu ödeyemediği için intihar eden 4 kişinin de ruhu şâd olsun, Allah onlara rahmet eylesin, İstanbul'da 4 insan kaybettik, onların enerjisinin hasılat payından topladığınız paralarla, bir de 962 milyon lira bandrol gelirlerinden olmak üzere 2016'da 1 milyar 755 milyon liralık gelir elde ediyor TRT. Yine aynı rakamlara baktığınız zaman, biraz daha artmış, belki eleştirilerimizin, belki TRT'nin çabası, yüzde 5,6'dan yüzde 9'a çıkmış reklam gelir payı. Yine çok yetersiz ve yine TRT halktan topladığı paralarla yayıncılık yapıyor. Bu eleştirilerimizi yaparken bizim kendi rakamlarımız değil, TRT'nin bize verdiği rakamlardan yola çıkarak bunu buluyoruz yani bizim TRT'yi suçlamak gibi herhangi bir kaygımız, onu alaşağı etmek gibi bir kaygımız yok. Niçin diğer özel televizyonlar sadece reklam ve ilan gelirleriyle ayakta dururken ve yüzlerce, binlerce çalışanına bu kaynaktan elde ettiği gelirle kendi kurumlarını kâr eder hâle getirirken TRT sürekli bandrol ve elektrik payıyla ayakta duran bir kurum olsun, niçin? Bunu soruyorum. Ama bize verilen yanıtta diyor ki TRT, kısacık iki cümlelik yanıt vermiş ve en son yanıt da aslında kanuna karşı bir yanıt "Kurumumuz kâr amacı gözetmeksizin kamu yayıncılığı yapar." diyor. Bu gerçekten üzücü bir durum çünkü şunu söylüyor kanun bize: "Komisyon ve alt komisyonlar, denetleyecekleri kuruluşların durumunu, ulusal ekonomiye faydalı olabilmeleri için özerk tarzda, ekonominin kuralları ve ekonomik gerekler dâhilinde, verimlilik ve kârlılık ilkeleri doğrultusunda yönetilerek..." diyor. Siz kanuna aykırı cevap veriyorsunuz bize, diyorsunuz ki "Kâr amacı gözetmeksizin..." Kâr amacı değil ama kanun diyor ki KİT'leri yönetmede "Kârlılık ilkeleri doğrultusunda yönetilerek, kuruluş amaçlarına ulaşmalarını teminen; faaliyetlerinin mevzuata, uzun vadeli kalkınma planına ve planın uygulama programlarına uygunluğu yönlerinden inceler." En azından şunu diyebilirdiniz TRT olarak: Biz kâr amacı gütmüyoruz, ancak elektrik ve bandrol paylarının yanı sıra reklam gelirlerimizi artırmak için çabalıyoruz, böyle bir çabamız var, bu yöntemleri geliştiriyoruz ve bu yöntemlerin geliştirilmesi için de çaba sarf ediyoruz.

Siz postu sermişsiniz halkın sırtına, gelen parayı dış yapımlara harcayarak alabildiğine savruk tutum için bir kurum olarak görülüyorsunuz, bunun için biz TRT'nin birinci görüşteki şeyi söyledik.

İkincisi: Yine söylüyorum, yine orada aynı cevabı veriyorsunuz, kurumun bize verdiği cevap iki satır, orada yine "Kâr amacı gözetmeksizin kamu yayıncılığı yapmaktadır." Biz kamu yayıncılığı yapmanızı takdir ediyoruz ama orada da eksikliklerinizin olduğunu biraz sonra elbette söyleyeceğim yani itirazlarımızın içerisinde o da var. Diğer özel kanalları örnek alıp onların reklam gelirlerini artırıcı yöntemleri TRT niçin bulamıyor, niçin bu konuda bir araştırma yapmıyor kendi içerisinde, niçin yetkin ve profesyonel kadroları devreye sokmuyor? Bunu sorgulamanız lazım kurum olarak. Yani elinizi, ayağınızı bağlayan yok. TRT, dünyanın her yerine uydu kanalıyla ulaşan ve her kesim tarafından izlenebilecek güçlü bir aktarma gücüne sahip; karasal yayında da, uydu yayınında da, çanaklarda da, bütün sosyal alanlarda da TRT en iyi sıralarda yerini alan bir kurum. Buna rağmen bu reklam gelirlerinde bir sıkıntı varsa ben KİT Komisyonu üyesi olarak elbette ki bunun hesabını sormak zorundayım. Bence şunu yapmalı TRT: Giderek bandrol ücretlerinden ve elektrik payından beslenen bir kurum olma ayıbı yerine, reklamlarını artıran ve halkın sırtındaki yükü de azaltan bir kurum olma yolunda bir çizgi çizmelidir. Biz kötü niyetle bunu söylemiyoruz ama görünen gerçek bu. Bu yöneticilerin başarılı olması için bu cevapları vermeyen bir yönetim olması lazım, bu zihniyeti yıkan bir yönetim olması lazım. Hangi KİT'i biz zarar için çalıştırıyoruz. Türkiye'deki bütün KİT'leri zarar ediyor gerekçesiyle birer ikişer özelleştirdiler. Eğer TRT'nin de bazı siyasi liderlerin söylediği gibi özelleştirilmesi ve el değiştirmesi söz konusuysa gerçekten bu yanlıştır, bunu da kabul etmek mümkün değildir çünkü kamuya ait, devletlerin yayıncılık yaptığı kamu kuruluşları mutlaka ülkemizde de olmalıdır ama TRT doğru biçimde yönetilmelidir.

Sevgili arkadaşlarım, üçüncü olay şu: TRT paralar topluyor, elektrikten bunca gelir elde ediyor, bandrollerden gelir elde ediyor, bunları nasıl harcıyor? Bunu da sorduk üçüncü sorumuzda. 1 milyar 776 milyon lira gelir elde etmiş bandrollerden, elektrik hasılatından, bunun 581 milyon lirasını personel gideri olarak harcamış 2015'te ama 1 milyar 116 milyon lirası yani eski parayla 1 katrilyon 116 trilyonu dışarıdan sağlanan fayda ve hizmetlere harcanmış. Yani, bütçe olarak baktığımız zaman personel giderlerinin neredeyse 2,2 katı dış yapımlara para harcamış. Bunu harcayamazsınız arkadaşlar, TRT'de çalışan insan sayısı 7 bini geçkin. Eğer siz kendi kadrolarınızla izlenir hâlde tutamıyorsanız TRT'yi ve dışarıya kendi kurumundaki ücretlerin 2,2 katı para savuruyorsanız siz savurgan bir yönetimsizin, bunu söylemek zorundayım. Kimin parasını kime savuruyorsunuz? Halktan topladığınız elektrik ve bandrol paralarını nasıl oluyor da dış yapımlara veriyorsunuz? Bakın, toplam giderler içerisinde dışarıdan sağlanan fayda ve hizmetlerin miktarı yüzde 59,4'ü tutuyor, yüzde 60'ını siz dış yapımlara veriyorsunuz. Bu da yazık, bunu da üzülerek söylüyorum. Ama bir faydası olmuş bu 2015'teki konuşmalarımızın, 2016'da yüzde 5,6'dan yüzde 9'a çıkmış reklam geliri; yine bir faydamız olmuş, 2015'te 59,4'ten -eğer verdikleri rakam doğruysa- yüzde 39'a dış yapımalar gerilemiş. Demek ki bu kurumun yani kamu iktisadi teşebbüslerin buradaki denetimlerinin bir yararını görüyorum arkadaşlar, bu eleştirilerin bir yararını görüyorum. Çünkü biz bunu söylerken samimiyetle bu kurumun Türkiye Cumhuriyeti devletinin en önemli kuruluşlarından biri olduğunu düşünerek konuşuyoruz. Biz istiyoruz ki bu kurum doğru yönetilsin ve doğru bir biçimde yol alsın.

Sonra yine bu değerlendirme yapılırken dedik ki: Bu kurumun çok zengin bir arşivi var, altyapısı Türkiye'deki özel televizyonların milyon kat önünde bir arşive sahip. Bu kurumun arşivi, prodüksiyon kaynağı iç yapıma ağırlık verilmesi noktasında da çok zengin, deneyimli kadrosu var. Ama TRT o kadroyu ne yapıyor? Sırf siyasal nedenlerle, sırf siyasal gerekçelerle uzman kadroları pırasa doğrar gibi doğradı arkadaşlar, dağıttılar, olmadık kurumlara insanları, yetişmiş olan insanları gönderdiler, dili sürçen insanlardan spiker yapmaya kalktılar. Bütün bunları bilen bir insan olarak konuşuyorum. Eleştirel konuşurken de elimdeki bazı bilgileri sizle paylaşırım ama onlar gündem dışı olduğu için itirazlara ilişkin konuşuyorum.

Sevgili arkadaşlarım, TRT bir diziye bir bölüm başına 1 milyon TL para ödüyor, 1 trilyon, haftalık bir diziye. Bu rakamları bize geçmiş dönemdeki yöneticiler verdiler fakat şimdi her ne hikmetse TRT banka olmuş gibi sanki Halk Bankası gibi, Ziraat Bankası gibi diyor ki "Biz bu rakamları sizlerle paylaşamayız, ticari sır niteliğindedir." Ya, şimdi siz TRT'yi yönetirken nereye para harcadığınızı şu saygın KİT Komisyonu üyelerine dahi bildirmezseniz sizin bütçe hesaplarınızın, sizin harcamalarınızın kontrol altına alınması mümkün değil. Bu KİT Komisyonundaki saygın üyelerin bir görevi vardır, o kurumu bütün yapısıyla, muhasebesiyle, yönetimiyle denetlemektir. Siz bunu yapamazsınız, bunu yapmamalısınız. Niçin? Çünkü, söylüyorum, bize bu görevi Türkiye Büyük Millet Meclisi adına kanun vermiştir ve Türkiye Büyük Millet Meclisi adına biz bu görevi yapıyoruz. Geçmiş dönemde bize verdiler bu rakamları, biz gördük ki o rakamlar içerisinde çok uçuk rakamlar var, program başına çok büyük paralar alan dış yapımcılar var, o dış yapımcıları teşhir ettiğimiz gerekçesiyle şimdi rakamlar gizliyorlar. Bilmiyorum ne kadar aldıklarını ama o programlar devam ediyor arkadaşlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Açıyoruz Sayın Sertel.

ATİLA SERTEL (İzmir) - On beş dakika doldu mu?

BAŞKAN - Evet, siz farkında değilsiniz.

ATİLA SERTEL (İzmir) - Ben diğer arkadaşların da on beş dakikasını talep ediyorum.

BAŞKAN - Yok, ben size biraz daha süre vereyim.

SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) - Fazla konu yok ya etrafında dönüyor.

ATİLA SERTEL (İzmir) - Siz kendi demir yollarınıza bakın, geçmişte yaşattığınız durumlara bakın, boş verin onları, geçin.

SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) - Bakıyorum ben.

ATİLA SERTEL (İzmir) - Bakın, bakın.

Sevgili arkadaşlar, bizim yaptığımız eleştiriler sonucunda yüzde 61 olan kurum dışı programların yayın oranının yüzde 39'a düştüğünü TRT bize söylüyor. Biz bunu söylerken TRT'nin doğru yönetilmesini istiyoruz çünkü 7 bin kişiden fazla insan çalışıyor.

Şeyi söylüyordum, bu ticari sır. Hangi programlar, diziler, dış yapım, onları da açıklayamıyoruz diyor bize bu görüş 4'te. Ya, bunun ticari sır kapsamında olması başka televizyonların rekabet ortamı içerisinde olması hiçbir şey söz konusu değildir. En azından şunu yapmalısınız: TRT'nin hangi programlarını dışarıya yaptırdığını, hangi dizileri dış yapımlarla yaptırdığını ve bunların kaça mal olduğunu KİT Komisyonuna vermek zorundasınız çünkü biz burayı muhasebe olarak da denetmek zorundayız. Biz bunları bilmezsek sizi nasıl denetleriz?

TRT iyi yönetilmiyor demiştim arkadaşlar ve TRT taraf demiştim. Bakın, sevgili arkadaşlar, TRT'nin iyi yönetilmemesinin bir iki örneğini daha vereyim, Süleyman Bey "Aynı konu etrafında dönüyor." diyor ama o arkadaş bilsin bunları.

BAŞKAN - Sürenizden gidiyor ama Sayın Sertel.

ATİLA SERTEL (İzmir) - İşte sataşıyor oradan, konuşuyor.

BAŞKAN - Sataşmadı canım.

ATİLA SERTEL (İzmir) - Şimdi, bakın arkadaşlar, TRT çok yanlı bir kuruluş hâline getirildi ve çok üzücü. Yerel seçimler öncesi kırmızı bültenle aranan terörist Osman Öcalan'ı TRT televizyona çıkardı.

BAŞKAN - Ama Sayın Sertel bu itirazlarla ilgili...

ATİLA SERTEL (İzmir) - İtirazlarla ilgili... Bakın, bizim 4'üncü madde de var, itirazlara ilişkin örnek veriyorum.

Ben de o sırada 22 Temmuz 2019 tarihinde TRT Genel Müdürünün bir açıklamasına istinaden "Bizde program yapmak isteyen ya da konuşmak isteyen kişiler varsa bize başvursunlar." diye bir açıklamasına istinaden TRT'ye bir dilekçe yazdım arkadaşlar, 22/7/2019'da, dedim ki: "Türkiye'de basın ve ifade özgürlüğü, tutuklu gazeteciler ve ülke gündemine ilişkin görüşlerimi TRT'de bir tartışma, bir açık oturum ya da konuk olarak açıklamak istediğimi yazılı olarak makamınıza belirtiyorum." Haziran ayında; ilk yazım haziran ayı, ikinci yazım temmuz ayı. Dilekçeler burada. Ya, insan nezaketen bunlara cevap verir. Ben "Olumlu, olumsuz bana bir yanıt verin." dedim. Ya, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir milletvekiline TRT Genel Müdürü tenezzül edip bir yazıyla cevap vermiyor ya. Hakikaten ayıp ya, nezaketsizlik ya. Üstelik ben KİT Komisyonundayım ve gazeteciyim. Demesi lazım ki bana sizin görüşleriniz bize uygun değildir ya da siz bizde yayın yapamazsınız konuk olamazsınız falan diye kötü bir cevap versin, onu da vermiyor.

Ama 30 Nisan-31 Mayıs tarihleri arasında TRT'nin yayın süresini çıkardık, o sürelerle ilgili 4'üncü maddeye itirazımızı ondan dolayı yaptık, bakın, TRT Cumhurbaşkanı, AKP Genel Başkanı Erdoğan'a 67 saat 58 dakika yer vermiş. O seçim döneminde Muharrem İnce'ye CHP adına 6 saat 43 dakika yer vermiş, İYİ PARTİ ve Meral Akşener'e 12 dakika 43 saniye yer vermiş. Demokrasiyi düşünün arkadaşlar, Recep Tayyip Erdoğan 67 saat konuşuyor, Meral Akşener 12 dakika konuşuyor TRT'de. Saadet Partisi ve Temel Karamollaoğlu'na 8 dakika 23 saniye yer vermiş. İşin ilginci, onlardan çok daha düşük oy alan ve Meclise girme ihtimali sıfır olan HÜDA PAR'a verdiği süre 23 dakika yani Meral Akşener'in 2 katı bir zaman ayırmış HÜDA PAR'a. Yazık ya, nasıl bir kurum yönetimi bu? Neresinde adalet var bunun? Siz, Genel Başkanımızı beş yıl sonra konuk ettiğinizde -bu darbe sonrası- Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı TRT'nin varlığını öğrendi. Genel Başkanımız da şaşırdı "Yani beni konuk mu edeceksiniz?" diye giderken. Yine unuttunuz, bir kere çıktı, bir daha çıkmadı. TRT'nin halk tarafından izlenebilmesi için eşit ve adaletli yayına hemen dönmesi lazım ve bu yayıncılığını yaptığı takdirde izlenirlilik oranının yükseleceğini bilmezini isterim.

BAŞKAN - Sayın Sertel, toparlayın.

ATİLA SERTEL (İzmir) - Son cümlem.

"TRT iyi yönetilmiyor." demiştim, bakın, arkadaşlar, ben bir olayı daha anlatayım, bilginiz dışındadır, Süleyman Bey biliyordur belki: TRT İzmir'de 10 adet silah kayboldu arkadaşlar, 10 adet silah kayboldu, TRT'nin silahları. Ve güvenlik amiri bizim yayınımız üzerine açığa alındı. Ne zaman oldu bu olay? 18 Haziran 2019'da ben bu açıklamayı yaptım, güvenlik amiri ve birkaç kişiyi açığa aldılar ve 2 Ağustos 2019'da aynı güvenlik amiri göreve geri döndü. 10 silah hâlâ yok, TRT'nin 10 silahı kayıp. Ben tabii bunu sormayacağım şimdi. Burası sorgu yeri değil ama alt komisyonda bunların hepsinin tabii ki konuşulması lazım. Arkadaşlar, TRT'nin toplu iğnesi kaybolsa bu TRT Genel Müdürünü ilgilendiren bir konudur. 10 tane silah kayboluyor, hiç kimse suçlu değil, silahlar da bulunmuyor, sanık da yok, tanık da yok, bu olay kapatılıyor. Kapatılamaz. Kaybolan silah. Allah korusun, o silahlarla bir cinayet işlense TRT'nin bunda sorumluluk payı var. Bu silahlar nasıl kayboldu, açıklanması lazım. Kısacası, A'dan Z'ye TRT Kurumunun kendini böyle bir irdelemesi lazım, bir öz eleştiri yapması lazım ve kurumsal olarak biz nerelerde hata yapıyoruz, bizim izlenirlik oranımızın yükselmesi ve kamuoyunda kaybolan prestijimizin yerine gelmesi için ne yapmamız gerekir diye tekrar tekrar yetkili kadroların düşünüp çaba sarf etmesi lazım. O konuda benden de destek isterlerse, o yola girdiklerini gördüğüm hâlde destek vermezsem de bana yuh olsun, yazıklar olsun. Ama o yola girmeleri lazım, o yol çok önemli.

Sevgili arkadaşlar, çok teşekkür ederim sabrınız için. Tabii benim konuşacaklarım bir buçuk-iki saati de bulurdu, üç saati de bulurdu ama ben kurumsal olarak KİT Komisyonunun Başkanının saygınlığını, nezaketini her zaman takdir etmişimdir. Sabrınız için teşekkür ediyorum, sağ olun.