| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Toplu Konut İdaresi Başkanlığının daha önce ibra edilen 2011 ila 2016 yıllarını kapsayan 6 hesap yılı ve işlemlerine yapılan itirazlara ilişkin görüşmeler |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 07 .11.2019 |
SEVDA ERDAN KILIÇ (İzmir) - Teşekkür ederim Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım ve bürokratlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Ben de bu yeni dönemin hayırlı olmasını ve iktidar muhalefet demeden tarafsız bir denetim dönemi geçirmemizi diliyorum.
Sayıştayın 2011-2016 yıllarını kapsayan TOKİ raporuyla ilgili değerlendirmelerde bulunacağım ben de. Sayıştay raporlarını inceledik. TOKİ, AKP hükûmetleri döneminde 70 milyar TL'nin üzerinde 5 binden fazla ihale gerçekleştirmiş ve bu dönemde müteahhit firmalara 50 milyar TL'nin üzerinde de hak ediş ödemesi gerçekleştirmiştir. Kamu İhale Kanunu'na 2003 yılında eklenen ve TOKİ'ye kamulaştırma, mülkiyet, arsa temini, imar işlemleri ve uygulama projesine ilişkin şartlar aranmaksızın ihale yapma yetkisi veren düzenlemeyle ilgili de ciddi sorunlar yaşandığı tespit edilmiştir. Sayıştayın TOKİ hesaplarına ilişkin, incelediğimiz yıllarına ilişkin raporlarda mülkiyet, arsa temini ve uygulama projesi gibi süreçler tamamlanmadan yapılan ihalelerle ilgili çok sayıda zarara yol açan örnekler ortaya konmuştur. Birkaç örnek vermek gerekirse, Tokat'ta hastane inşaatı için yapılan ihaleden sonra hastanenin yapılacağı bölgenin altından fay hattının çıkması örneklendirilebilir. Ayrıca Konya'da 32 derslikli okul yapımı için gerçekleştirilen ihaleden sonra da söz konusu alanda belediyenin zaten mevcut 2 adet okul inşaatının bulunduğu da ortaya çıkmıştır. Tabii bunlar sonucunda da kamu zararına yol açan ihale işlemleri tespit edilmiştir.
TOKİ, AKP döneminde 750 binin üzerinde konut üretmiş ve bunları büyük oranda da satmıştır. Davet usulü yapılan ihaleler, ihalelerdeki kayırmacılıkla ilgili şikayetler, geç teslim, davaların sonucunda ödenen tazminatlar, iptal edilen ihaleler, eksik ve kusurlu inşaatlar gibi olgular; kamu kaynaklarının ve vatandaş birikimlerinin kullanımında daha dikkatli ve özenli davranması gerektiği de ortaya konmaktadır.
TOKİ konutlarından -Başkanımızın da söylediği gibi- aslında memnuniyetsizlik yüzde 50'lilerin üstündedir. Daha önce hep TOKİ deyince vatandaşın aklına "kaliteli ve düşük fiyatlarla ev sahibi olma" hayali gelirdi maalesef günümüze gelindiğinde düşük fiyatlarla kaliteli ev sahibi olma hayal oldu. Vatandaşların da bu işlerle yuva sahibi olma ümitleri de maalesef heba oldu. TOKİ'nin iştiraki olan Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortalığı AŞ'nin kuruluş sermayesini, çalışanlarına ait olan Konut Edinme Yardımı Fonu'nda biriken kaynakla edinilmiş arsalar oluşturmuştur. Emlak Konut AŞ'nin gerçekleştirdiği birçok lüks konut projesinde satılan bağımsız bölümlere ilişkin tapu harçlarının satış bedeli üzerinden değil de arsa payı üzerinden ödendiği ve bu yolla da büyük miktarda kamunun gelir kaybına uğradığı da ortaya çıkmıştır.
AKP iktidarının arsa-emlak rantı tezgâhı hâline getirdiği bu şirketin Sayıştay denetiminden kaçırılmasının yolu ise 2013'te bulunmuştur. 2013 yılında bir halka arz operasyonu yapılmıştır. Halka arz sonucunda TOKİ'nin ve diğer kamu kuruluşlarının şirketteki hissesi yüzde 49,33'e düşürülmüş; kamu payı yüzde 50'nin altında düştüğü için de bu şirket bizim Komisyonumuzun denetim alanından çıkmıştır. Halka arzda Emlak Konut AŞ'nin yüzde 26,66 oranındaki hissesi 1,3 milyar TL bedelle borsadaki yatırımcılara da satılmıştır ancak yüzde 50,66 hissesi borsa İstanbul'da halka açık hâle gelen şirketin KİT Komisyonunun denetim alanına girmeksizin yeniden AKP Hükûmetinin kontrolüne girmesini sağlamak amacıyla, yönetim kurulu kararıyla borsada işlem gören hisselerin bir kısmını şirket tekrardan kendisi satın alma kararını almıştır ve yüzde 2,73 oranında hisse izleyen tarihlerde satın alınmıştır. Bu durumda şirketin yüzde 49,33'ü doğrudan kamuya ait olduğu için şirketin kendisinin satın aldığı yüzde 2,73 oranındaki hisse de bu oran kadarıyla dolaylı olarak aslında kamuya ait olmuştur.
Anayasa'nın 165'inci maddesi ve 3346 sayılı Kanun gereği, yüzde 2,73 oranında hisseyi borsadan şirketin kendisi adına satın aldığı ve sonuçta kamunun da dolaylı olarak yüzde 1,35 oranında daha hisseye sahip olduğu tarih itibarıyla aslında şirketin yeniden bizim Komisyonumuzun denetimine girmesi bir zorunluluk teşkil etmektedir. Ben, bu konuda da Komisyonumuzun hassasiyetle bu konunun üzerinde durması ve şirketin yeniden TBMM KİT Komisyonunun denetimi altına alınması gerektiğini düşünüyorum.
Bu halka arz ve geri alım yoluyla, bu operasyonla tabii ki Meclis denetiminden şirket kaçırılmış fakat ayrıca bir kamu zararı da oluşmuştur. Bunu da şöyle anlatabiliriz: Şirketin az önce de bahsettiğim gibi geri alınan yüzde 2,73 oranındaki hissenin halka arz bedeli yaklaşık 138,3 milyon TL'dir. Ancak Sayıştay raporunda yüzde 2,73 oranında hisseyi 223,7 milyon TL ödenerek borsadan şirketin kendisinin satın aldığı yazılmaktadır. Yani aslında şirket 2013 yılında 138,3 milyon TL'ye sattığı yüzde 2,73 oranındaki hisseyi yaklaşık kırk beş ya da elli gün sonra 223,7 milyon TL'ye geri satın almıştır ve bu işlem sonucunda da şirket 85 milyon TL zarara uğratılmıştır. 2013 yılında bu halka arz sürecinde yaşanan kamu zararı pahasına Sayıştay ve tabii ki KİT Komisyonumuzun denetiminden çıkmasından sonra yıllar geçtikçe de bu kamu zararları devam etmiştir ve ihale prosedürüne tabi olacak çok değerli arsalar da TOKİ'nin iştiraki olan bu şirkete satılmıştır ve bu şirketin özünde kamu malı olan bu arsalar, TOKİ'den devraldığı bedellerin çok üstünde miktarlar karşılığında çeşitli firmalara arsa karşılığı gelir ortaklığı yönetimiyle verilmiştir. Kupon arazi vasıflı, bu usulsüzlüklerin ayrıca yine KİT Komisyonumuz ve Sayıştay denetimi dışına çıkarılmış olması konusunda bu Emlak Konut AŞ boyutunun da özellikle incelenmesi gerekmektedir. Emlak Konut AŞ'nin KAP'ta yapılan 2014-2018 dönemine ilişkin bağımsız denetim raporları TOKİ'ye dair 2013-2016 yıllarına ilişkin Sayıştay denetim raporları ve internette yer alan açık kaynaklar esas alınarak yapılan inceleme sonucunda da edindiğimiz bilgilere göre AKP'nin kamu arsalarını yandaş müteahhitlere düşük bedelle peşkeş çekme üzerine kurulu kentsel rant vurgunu modelinde verdiği arsa karşılığı elde edilecek hasılattan alacağı pay dolayısıyla müteahhitlerden alacaklı olan Emlak Konut'un projelerinin başlangıç aşamasında peşin para verip ek daireler satın alınması "level"ına da atlanmıştır sonunda. Değerinin çok altında payla yandaş müteahhitlere arsa vermenin yanında artık proje aşamasında da 100 milyonlarca nakit kaynak yapılmamış, bağımsız bölümlerin de peşin parayla satın alınması yoluyla yandaşlara aktarımı devam etmiştir. TOKİ, çok değerli arsaları düşük bedelle denetim dışına çıkarılmış Emlak Konut AŞ'ye devretmiş ve Emlak Konut AŞ'de bu arsaları çok düşük paylar karşılığında çeşitli firmalara vermekle kalmamış; bu firmaların da inşaat yatırımlarını özellikle finanse etmiştir. Ayrıca itirazlarımızda olmasa da bu konuya değinmeden edemeyeceğim.
TOKİ bünyesindeki şantiyelerde de iş güvenliği açısından denetimler yapılmış ve TOKİ şantiyelerinde iş güvenliğinin olmadığı, dolayısıyla can güvenliğinin olmadığı da tespit edilmiştir. Bu mesleki eğitimlerin çoğunun yapılmadığı, o işe uygun araç gereçlerin kullanılmadığı, gürültülü ortamlarda kulaklıkların kullanılmadığı, baretlerin olmadığı, iş elbiselerinin kullanılmadığı tespit edilmiştir ve bu konuda tabii ki hem iş güvenliği açısından hem insanların can güvenliği açısından çok kıymetli olduğunu düşünüyorum. Alt komisyonda da zaten ayrıca bu konuyu görüşeceğiz.
Ve son olarak da bütün bu anlattıklarımız, uygulamalar karşısında TOKİ'nin 2011-2016 yıllarına ilişkin bilanço ve hesaplarının ibrasının hukuka uygun olmadığını ve ibrasının da uygun olmadığını düşünüyoruz.
Hem Komisyona hem gelen misafirlerimize de saygılarımı sunuyorum. Teşekkür ederim.