| Komisyon Adı | : | İÇİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 21 .01.2015 |
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, şimdi bu 28'inci madde iki hususu düzenliyor; bir, denetim faaliyetini; ikincisi, yetki devri işlemini düzenliyor.
Şimdi, bu denetim meselesini Jandarmada da söyledik. Şimdi, Sayın Bakan, bu çok başlılık hizmette verim sağlamaz. Bir şeyin sahibi çoksa sahibi yok demektir aslında. Bu genel bir sözdür. O nedenle, bu konuların, biz ne dersek diyelim gerçi ama yeniden düzenlenmesi lazım. Bilim çevrelerinin, tüm ilgili kurumların, hatta muhalefetin katılımıyla yeniden düzenlenmesinde fayda var. Bu düzenlemeler yapılırken geçen gün de söylemiştik, İçişleri Bakanlığında ve zannediyorum Başbakanlığın da talimatları doğrultusunda oluşturulan bir komisyon tarafından ve büyük bir gizlilik içerisinde bunlar kararlaştırıldı ama hatalı.
Şimdi, Sahil Güvenlik Komutanlığının işlemleri denetlenebilir. Dün de ifade ettim veya evvelsi gün müydü bilmiyorum yani Sahil Güvenlik Komutanlığının çok sınırlı bir görev alanı var. Yani illa oraya da el atmanın ne önemi var, anlamakta zorluk çekiyorum. Sahil Güvenlik Komutanlığının konuşlu bulunduğu iller yani bölge komutanlıkları herhâlde birkaç tanedir, 4'ü veya 5'i geçmez, bilmiyorum, sayısı kesin ama, o civardadır herhâlde. 4 değil mi? Samsun'da var, İstanbul'da var herhâlde yani birkaç yerde var.
Ya şimdi, bu kadar yetki açlığı iyi bir şey değil yani yetki açlığı o kadar iyi bir şey değil. Bunlara hiç gerek yok. Benden önce konuşan arkadaşlarım da değindiler, bu yetki devri sorunu, meselesi kamu hukukunda çok tartışmalıdır, siz de bilirsiniz. Orada bir yetki devri var, bir de imza devri var biliyorsunuz. Aslında, belki de her ne kadar "yetki devri" deniyorsa da büyük bir ihtimalle kastedilen de imza devridir çünkü yetki devri konusunda hem yargı kararları var hem de bu konuda uzmanlar arasında bir fikir birliği de yok. Çünkü, yetki, kamu düzenini ilgilendirir, öyle mi? Hukukçular daha iyi bilir ama. Kamu düzeniyle ilgilidir yani yetkinin böyle idari bir şeyle devri mümkün değil. Genellikle idarede yapılan, daha ziyade imza devridir. O da biliyorsunuz tartışmalı.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - İmza yetkisi.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Hayır, imza devri ve yetki devri. Öyle tartışılıyor. Yani kamu hukukunda bu kavramlar öyle yer alıyor, imza devri ve yetki devri.
İmza devrinde, sorumluluk imza devrinde bulunandadır güya ama orada da tartışma var. Yani kısaca -tabii derine girmeye gerek yok- bu alanlar tartışmalı alanlar. Gerçi bakanlıkların kuruluşunu düzenleyen yasada da buna benzer bir hüküm var yani öyle, benzer bir hüküm var, "Efendim, işte bakanlar yetkilerini, sınırlarını açıklamak kaydıyla müsteşara, şuna buna devreder." diye bir hüküm var. Ama, bunlar çok fazla kullanılan değil çünkü tartışmalı yani tartışmalı.
O nedenle, geçiyoruz. Şimdi, bundan önce iki madde kabul ettik değerli arkadaşlar, 26 ve 27'nci maddeyi kabul ettik. Şimdi, aslında 26'ncı maddede sicil meselesi düzenleniyor. Gene demin söyledim, "Bölge komutanlığının konuşlu olduğu ilde o ilin valisi askerî hizmetler dışındaki hizmetlerle ilgili değerlendirme raporu düzenler." diyor.
Ya şimdi, İstanbul Bölge Komutanlığını ele alın, sorumluluk sahasında pek çok il var. E iş sadece İstanbul valisi değerlendirme raporu düzenleyecek. Niye? Yani sebep ne? Bu, hizmetin niteliği itibarıyla uygun bir düzenleme değildir. Bırakın, üstleri, sicili düzenlesin. Yani demin de ifade ettim, bu kadar her şeyi tek elde toplamanın kimseye bir faydası yok.
Şimdi, görevden uzaklaştırma meselesi. Bakın, görevden uzaklaştırma meselesi çok önemlidir. Memurun hukukunu, memurun istikbalini, memurun geleceğini doğrudan etkileyen bir konudur. Memur diyorum, tabii burada asker ve sivil fark etmez yani kim olursa olsun görevden uzaklaştırma işlemi o işleme muhatap kalan kamu görevlisi açısından -kamu görevlisi değil daha kapsayıcı bir deyim olur, daha doğru bir deyim olabilir- sonuç doğuran bir şeydir. O nedenle, bunun kullanılmasının çok önemli olduğunu bilmemiz lazım.
Şimdi, biz atamayla ilgili maddeyi düzenlerken işte gördük, Kurmay Başkanını bile İçişleri Bakanı atayacak çünkü geçtiğimiz maddelerde öyleydi. Sahil Güvenlik Komutanlığının Kurmay Başkanını bile İçişleri Bakanı atayacak. Ya, Kurmay Başkanı ne görev yapar? Bildiğim kadarıyla, yanlışsam düzeltsinler, o, karargahın komutanıdır. Yani o icrai faaliyetlerle, bizim bildiğimiz mülki faaliyetlerle çok fazla ilgisi yoktur. Jandarmada da zannediyorum öyledir yani tüm karargâhlarda öyle olmalı. Kurmay başkanları o karargâhla ilgilidir yani karargâhın sorumlusudur. Öyle midir? Yani aklımda öyle kalmış, yanlışsa düzeltin. Yani, şimdi, kurmay başkanını bile atarken İçişleri Bakanı yetkili kılınıyor; yok, falan bölge komutanını oradan oraya nakletmeye, görevden uzaklaştırmaya, işten el çektirmeye İçişleri Bakanı yetkili kılınıyor. O zaman bu kurumlar bu hizmetleri nasıl yürütecekler?
Gene, daha önce de ifade etmiştim; Sahil Güvenlik Komutanlığı ile Deniz Kuvvetleri Komutanlığının personeli öyle birbirinden çok da ayrılmış değildir. Yani, bir sene orada görev yapıyor, başka sene orada görev yapıyor. Sahil Güvenlik Komutanı, atıyorum, terfi eder, Korgeneral olur, ne diyelim, Kuzey Deniz Saha Komutanı veya Güney Deniz Saha Komutanı, o göreve gelir veya Donanma Komutanı olur. Yani, şimdi, personel arasında bu kadar geçişkenlik varken tüm personele ilişkin işlemleri; atama, yer değiştirme, görevden uzaklaştırma, sicil, yetki devri, denetim gibi tüm yetkilerin İçişleri Bakanlığına verilmesi hizmetin gerekleriyle çok fazla bağdaşmıyor. O nedenle, ben bir kere daha sizi, Bakanlığı, İçişleri Bakanlığını düşünmeye sevk ediyorum. Yani bunlar, herhangi bir fayda getirecek düzenlemeler değil, o kurumun daha verimli çalışmasını sağlayabilecek düzenlemeler değil. Tam tersine kurumu çok başlı hâle getirecek, siyasallaştıracak, konjonktüre göre belki de hareket eden personelin çoğalmasına neden olacak. Ya hepimiz insanız. İnsanlar yükselmek için, daha iyi yere gelmek için bazen -nasıl ifade edeyim yani yanlış deyim de kullanmak istemiyorum ama- günlük veya konjonktürel bazı akımlara kapılabilirler. O nedenle, bu tür kurumların o konjonktürel rüzgârlardan, siyasal rüzgârlardan mümkün olduğunca ayrı tutulması lazım, ayrı tutulması lazım ki görevini daha iyi yapabilsin. Bu uygulamalar maalesef tersi bir sonuç doğuracaktır diyorum. Tekrar bu maddelerin; hem 28 hem 27 hem 26'nın, bunların bana göre tasarı metninden çıkarılması lazım, diğerlerinde de olduğu gibi diyorum.
Teşekkür ediyorum, sağ olun.