| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278 ) ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ve Sayıştay tezkereleri a)Ticaret Bakanlığı b)Ekonomi Bakanlığı c)Rekabet Kurumu ç)Helal Akreditasyon Kurumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 08 .11.2019 |
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım, Sayın Bakanım ve Bakanlığımızın ve ilgili kurumların çok değerli temsilcileri, bürokratlarımız, basınımızın değerli temsilcileri; Ticaret Bakanlığımız gerçekten çok kapsamlı bir görev, yetki, sorumluluk alanına, çok geniş bir görev, yetki, sorumluluk alanını haiz ama bunlara baktığınızda her konunun kendi içinde konuşulabilecek, söylenebilecek, katkı konabilecek, teşekkür edilecek çok meselesi var.
Ben özellikle esnaf ve sanatkârlarımızın durumuna öncelikle üzerinde durarak değinmek istiyorum.
Sayın Bakanım, Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; esnafımız, bildiğimiz gibi, ekonominin can damarı, istihdam yaratır, işsizliğe çare olur ve nitelikli iş gücünü iş yeri ortamında yetiştirir ve ülkenin nitelikli insan kaynağına ihtiyacının karşılanmasına da çok önemli bir katkı sunar.
Aslında ben onu her yerde söylüyorum, esnafımız bir kentin can damarlarıdır, yaşam kaynağıdır. Bu damarları eğer koparırsanız, esnafı öldürürseniz, esnafın olmadığı bir kentte aslında yaşam da çekilmez olur. Bunu sizin de gayet iyi bildiğinizi, çeşitli vesilelerle bu konudaki konuşmalarınızda vurguladığınızı da biliyorum. Ama sorun yok mu? Gerçekten sorun var ve Sayın Bakanım, eminim bu sorunlar size değişik vesilelerle iletiliyordur gittiğiniz her yerde. Bu sorunların başında, mesela, uygun koşullu finansman imkânlarının yetersizliği, bazı mevzuat düzenlemeleri, esnafımızın pazarlama bilgisi eksikliği, mesleki eğitim eksikliği, teknolojik bilgi eksikliği, planlama, vergi ve sosyal güvenlik uygulamaları, iş yeri temini, ihracat yapamama, danışmanlık hizmetlerinin yetersizliği gibi daha birçok bürokratik işlemler de buna sayılabilir.
Bunların bazılarını sizlerle paylaşmak istiyorum. Örneğin, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 4'üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalılar altmış günden fazla prim borcu olmaları hâlinde sağlık hizmetinden yararlanamamaktadır. Esnaf ve sanatkârlarımız ile bakmakla yükümlü oldukları aileleri de bu altmış günlük sürenin kısalığı sebebiyle maalesef sağlık hizmetlerinden yararlanamamakta ve ciddi bir mağduriyet oluşmaktadır.
Tabii, bu bir yaşam hakkıdır. Anayasa'yla güvence altına alınmış olan bir hak olup "Senin prim borcun var." diyerek sağlık hizmetinden yararlandırılmaması esasen sosyal devlet ilkesiyle de asla bağdaşmaz.
Burada, bu prim borcu süresine bakılmaksızın bu hizmetten yararlanabilmesi, bunun mümkün olmaması hâlinde -bu tercih kesinlikle kabul edemeyeceğimiz bir tercih ama- esnafımızca hiç olmazsa -zaten bu konuda çok hatırşinastır esnafımız- altmış günlük bu sürenin en azından yüz seksen güne çıkarılması talep ediliyor, bunun çok önemli olduğu düşünülüyor.
Esnaf ve sanatkârlarımızın geriye dönük hizmet süresinde de borçlanma hakkı verilmesi gibi bir talepleri var. Ayakta tedavilerinde geçici iş göremezlik ödeneği almayı diliyorlar. Çırakların 1980 sigorta girişi yapılmış ve iş kazası, meslek hastalığı sigorta primi yatırılmış olan 1986 yılından itibaren çırak olarak çalışmaya başlamış kişilerin sigorta giriş tarihlerinin uzun vadeli sigorta primlerinin yatırılması suretiyle çırak olarak çalışmaya başladıkları tarih sigorta başlangıcı tarihi olarak kabul edilmesi gibi bir talepleri var.
Tabii, temel sorun alanlarından biri finansman ihtiyaçlarının yeterli düzeyde karşılanamaması. Özellikle bu finansman ihtiyaçlarını karşılarken kredi teminatı sorulması bir engel olurken esnafımızın bu kredilere ulaşamaması gibi bir sorunu ortaya koyuyor.
Tabii, esnaf ve kefaret kooperatifleri aracığıyla Halk Bankası tarafından kullandırılan kredilerin de çeşitlendirilmesi, mesleki krediler, iş yeri açma kredisi gibi kredilerin de sunulması talep ediliyor esnaflarımız tarafından.
Tabii, sicil affı uygulamasının da yasal olarak yürürlüğe girmesine karşılık bankalar bunu hiçbir şekilde uygulamıyor ve bu yasayı bekleyen ve geçmişe dönük olumsuz sicil bilgileri nedeniyle bankalarla ihtilafa düşen çok sayıda esnaf ve sanatkârımız da sıkıntıya düşmüş durumda.
KOSGEB desteklerinden küçük ve orta ölçekli işletmelerin listesinde yer almayan kahvehane, çay ocağı, internet kafe ve emlak bürolarının, emlakçı esnafın bu desteklerden yararlanabilmesinin sağlanması talep ediliyor.
Hipermarketler yasası esnafı gerçekten en çok rahatsız eden, en çok yıkan bazı düzenlemeler içeriyor. Kendi içinde kentin ve ticaret alanının düzenlenmesine dair önemli içeriği olsa da esnafımızın en azından varlığını sürdürmesine engel olan bazı düzenlemeleri var. Örneğin, bu yasal düzenleme organize, perakende, AVM, zincir mağaza, büyük mağaza ve geleneksel perakende sektöründe herhangi bir şeyi değiştirmemiş, hatta AVM ve özellikle zincir mağazalar şehir merkezlerinde ve mahalle aralarında daha da çok açılarak faaliyetlerini yaygınlaştırmış. Böylece, perakende ticarete ilişkin olumsuz durum esnaflarımızın aleyhine gelişmiş durumda.
Esnaf ve sanatkârlarımızın bu kanunda yer almasını istedi ve beklediği en önemli konulardan biri, AVM'lerin, zincir mağaraların ve büyük mağazaların haftanın bir günü mutlaka kapalı olması ve uzun çalışma saatlerine de bir sınırlama getirilmesi. Perakende işletmelerin bir kısmının veya tamamının çalışma saatlerinin faaliyet konularına göre perakende işletmelerin çalışma saatlerinin bölge veya ülke düzeyinde belirlenmesine de Bakanlık yetkili kılınıyor. Takdir edilmeli ki hiçbir gün ve saat sınırlamasına tabi olmadan faaliyet yürüten bu AVM, zincir mağaza ve büyük mağazalar, bunların üst meslek kuruluşları, bunların haksız rekabetine maruz kalan esnaf ve sanatkârlarımızın kuruluşunun perakende işletmelerin çalışma gün ve saatlerinin belirlenmesi konusunda ortaya müşterek bir teklif koyabilmeleri de oldukça zor. Bu konuya da dikkatinizi çekmek istedim.
Tabii, bunların, AVM'lerin, zincir mağazaların yılda üç yüz altmış beş gün, günde on iki-on dört saat açık kalması buralarda çalışanların da İş Kanunu'nda öngörülen yasal çalışma sürelerine göre mağduriyetlerinin de oluşmasına neden oluyor.
İmar uygulamalarında da yerel yönetimlerin şehirlerin imar planlarına yönelik özellikle ticaret alanlarının belirlenmesinde esnaf ve sanatkârlarımızın kuruluşlarına, meslek örgütlerine başvuru yapılması, bilgi alınması, en azından görüş sorulması önemli olduğu ben de düşünüyorum.
Gıda ürünlerinin KDV'sinde toptan ve perakende ayrımının kaldırılması, bu oranın yüzde 1'e indirilmesinin önemli olduğunu düşünüyorum. Toptan alırken yüzde 1, satarken yüzde 8 olan KDV oranı uygulamasında her ikisinde de yüzde 1'e getirilmesinin önemli olduğunu düşünüyorum.
Tabii, bu Et ve Süt Kurumu piyasayı regüle etmek amacıyla yaptığı alımlarda büyük zincir mağazaları kullanıyor ancak onlara verilen fiyatlardan yaralanma hususunda kasap esnafımızın da talebi var.
Köye Dönüş Projesi'nde gençlerimize yönelik hibe desteği 30 bin lira. Bu genç çiftçilerimize 40 yaş sınırı getirilmiş, bu yaş sınırı kaldırılmazsa ve aynı zamanda, ev onarımı ve ev yapımı için de destek verilmezse bu Köye Dönüş Projesi'nin başarılı olması pek mümkün görülmüyor.
Sayın Bakanım, aslında taksici esnafımızın da taksicilik faaliyeti maliyeti yüksek. Buna karşın, talebi düşük olan bir meslek kolu olması sebebiyle şehir içi ve şehirler arası yük ve yolcu taşımacılığı faaliyetinde bulunan esnafımıza tıpkı deniz ve hava ulaşımında olduğu gibi ÖTV'siz akaryakıt temin talebi var.
Tabii, bu tek durak ofis uygulaması esnafımızın, özellikle kayıt dışı faaliyette bulunan esnaf ve sanatkârların önemli bir kısmının kayda alınması anlamında esnafımızın kaydını öngören önemli bir düzenleme olacaktır.
Sayın Bakanım, değerli arkadaşlar; bu perakende alkollü içki satışında da saat sınırlaması uygulamasının yeniden değerlendirilmesi... Nereye gittiysek, bu seçim faaliyetlerinde de bu anlamda hangi esnafımıza gittiysek bunu talep ediyorlar. Çünkü pazar imkânı o saatten sonra çok ciddi bir...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Sayın Başkanım, izin istiyorum.
BAŞKAN - Sayın Sındır, lütfen tamamlayın.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - O da önemli bir düzenleme olacaktır diye düşünüyorum.
Tabii, "K" türü yetki belgelerinin de TESK'e bağlı meslek odalarınca da verilebilmesi... Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği bünyesindeki odalara yetki verilmiş ama Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonuna bağlı odalara bu yetki ne yazık ki ilgili Bakanlık tarafından verilmiyor. Bunun ortadan kaldırılması talebi var.
Sayın Bakanım, bu Helal Akreditasyon Kurumuyla ilgili -Sayın Başkan, izin verirseniz- bir iki cümlem var. Benim için "helal" kavramı, her şeyden önce alın terimle ve hak ederek elde ettiğim kazançtır ve bu kazançla boğazımdan geçen lokmadır veya satın aldığım mal veya hizmettir. Tabii, sizin sunumunuzdan gördüğüm kadarıyla, Helal Akreditasyon Kurumu Kasım 2017'de kurulmuş olduğu hâlde hâlen daha akreditasyon işlemi yapabilmiş değil, hatta Yönetim Kurulu bile henüz oluşturulmamış ve stratejik planı da oluşturulmamış aradan geçen iki yıla rağmen.
Bakın, örneğin, GDO'lu ürünlerin, içeriğinde GDO olan ürünlerin helal olamayacağı, akredite olamayacağı tarafınıza verilmiş olan bir soru önergesine yönelik verilen yanıtta tarafınızca bildirilmiş. Oysaki bugün Türkiye'ye fütursuzca hayvan yemi olarak giren GDO'lu yemlere -mısırı, soyası vesaire- bunlara sadece hayvan yemi olarak ithalat izinleri -altını çizerek söylüyorum- veriliyor GDO'lu olarak. Türkiye'deki hayvansal üretimin -hayvansal ürünlerin- neredeyse tamamında GDO'lu yemle besleniyor hayvanlar. Dolayısıyla böyle bir uygulama yapacaksınız, GDO'yu getireceksiniz, diğer yandan "GDO'lu ürün helal değildir." diyeceksiniz, birbiriyle çok büyük çelişen bir durum.
BAŞKAN - Sayın Sındır...
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Bir konuya daha özellikle değinmek istiyorum. Türkiye'ye uzun yıllardır donmuş et ithalatı yapıldı, ben hep sorardım bunu "Hangi yılda dondurulmuş, beş yıl önce mi, on yıl önce mi?" "O dondurulduğu zaman da bu İslami kurallara göre, bizim helal tanımımıza uygun olarak mı hayvanlar kesilmiş, eti dondurulmuş?" diye. Türkiye'ye ithal edilen böylesi etlerin de gerçekten soru işareti bıraktığını söylemek istiyorum. Helal Akreditasyon Kurumunun bu konulara özel önem vermesini özellikle diliyorum. Aslında sadece helal belgesiyle sorunun çözülemeyeceğini, kurumsal ve mevzuat eksiklerinden kaynaklanmadığını, bunun, bu eksikliğin temel dayanağınınsa dış politikamız olduğunu da özellikle belirtmek istiyorum.
BAŞKAN - Sayın Sındır...
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Lisanslı depoculuk... Sayın Bakanım, her ilde lisanslı depoculuğu teşvik ediniz lütfen, iller arasında ayrım yapmayınız. Şu anda sadece 41 ile yönelik bir teşvik uygulaması var ve bunun yaygınlaşmasını biz de çok arzu ederiz tarımcı birisi olarak ama çiftçimizin bu konuda hâlen hiçbir bilgisi yok Sayın Bakanım. Lütfen, Tarım ve Orman Bakanımızla bir araya geliniz. Bu konuda çiftçinin bilinçlendirilmesi, bilgilendirilmesi ve lisanslı depoların hem kapasitelerinin artırılması hem de faydalanan çiftçi sayısının artırılması çok önemli. Lisanslı depoculuğu önemsiyorum ama bunu Toprak Mahsulleri Ofisinin piyasayı regüle eden yetki ve sorumluluğuyla birbirine karıştırmamak gerekir diye düşünüyorum. Bu konuda bir karışıklık da oldu. Bir zamanlar, bir Sayın Tarım Bakanı tarafından TMO'nun kapatılması bile gündeme gelmişti. Bu karışıklığa neden verilmemesini özellikle diliyorum.
Sayın Bakanım, bütçeniz hayırlı olsun.
Sizin başarınız, Bakanlığımızın başarısı devletimizin bir başarısıdır, milletimizin huzur ve refahıdır. Dileğimiz odur. Bu dediklerimi, bu dileklerimi dikkate alırsanız esnafımız da iş dünyası da mutlu olacaktır.
Teşekkür ederim.