KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Arkadaşlar, şimdi, ekonomiyi konuşacağız, eleştireceğim tabii ekonomiyi ciddi bir şekilde, yanlışlarınızı söyleyeceğim. Dün ya da önceki gün Sayın Hazine ve Maliye Bakanı şöyle bir cümle kurdu arkadaşlar, duydunuz mu bunu? "Birileri çıkacak, isimlerinin başında ekonomist, profesör yazan ama bu ülkeye zarar vermeye çalışan, nereye hizmet etmeye çalıştığı, hangi tabloları çizerek falan. Bunların ellerinde silah olan teröristlerden hiçbir farkı yok."

Değerli arkadaşlar, ne yapmaya çalışıyorsunuz? Bu nedir arkadaşlar? Bu Sayın Bakanı kulağından tutup birisi uyarmıyor mu?

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ya, bir tek o cümleyle şey yapmayın.

CAVİT ARI (Antalya) - O cümle önemli.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ya, sizi eleştireceğiz değerli arkadaşlarım.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Eleştirin de Sayın Bekaroğlu, hakaret ediyorsunuz.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Bu nasıl bir söylem?

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Yanlışlarınız var, ekonomi... Bir sürü yanlışınız var. Vergi politikalarınız yanlış, teşvik politikalarınız yanlış. Ben bunları eleştireceğim, terörist muamelesi mi göreceğim değerli arkadaşlarım? Yanlış, yanlış!

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Yanlış bir söz kullanmayın.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Kulağından tutmak ne demek? Bu devletin bakanına...

BAŞKAN - Değerli arkadaşlar...

Sayın Bekaroğlu, tabii, Sayın Albayrak burada değil. Bunun önünde, arkasında ne söylediğini bilmiyoruz.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Hükûmete söylüyorum.

BAŞKAN - Onun için, kendisi geldiğinde neyi kastettiğini çok daha iyi anlayacaksınız.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Yani olumsuz bir şeyi eleştirirken siz de hakaret ediyorsunuz.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Hakaret ediyorsun.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ne hakareti? Kınıyorum, siz de kınayın.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ya, kime söyledi de kınıyorsun? Kime söyledi?

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Söylerken aşağılıyorsun.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Başkanım, bunlara bir söz ver, konuşsunlar, ben sonra konuşayım.

BAŞKAN - Ticaret Bakanlığını bütçesini görüşüyoruz. Lütfen...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Bekaroğlu, ne söyledi, kimi kastetti, kime söyledi?

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Kime söyledi, bilmem, genelleme yaptı. Hükûmeti eleştiriyoruz. "Ekonomi kötü." diyene terörist diyor. Böyle bir saçmalık olmaz. Konuşulmaz bu şekilde değerli arkadaşlarım, hemen "hain" damgası vuruyorsunuz "gayrimilli, gayriyerli..."

Bakın, şimdi, birkaç cümle söyleyeceğim, Sayın Bakan Yardımcısı ve Sayın Bakan, ne kadınlara yönelik ne de sizin şahsınıza söylüyorum.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Hakaretinizi geri alın Sayın Bekaroğlu.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ne hakareti kardeşim, bir durun.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Ne demek "Kulağından çekip atın..:" Bu aşağılamadır ya!

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Kınıyorum "terörist" dedi, kınıyorum. Bunu diyendir terörist, ne var bunda!

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Bunu diyemezsiniz.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Bekaroğlu, basına bakarak burada konuşmanızı şekillendirmeyin. Niye? Bakınız, ben evvelki gün yirmi beş dakika konuştum, basın bir cümlemi almış... Yani ona bakarak yorum yapılır mı?

BAŞKAN - Sayın Aydemir...

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Arkadaşlar, ben bunu, bu lafı tekrar tekrar kendi ağzından dinledim, teyit ettim ve burada gelip söylüyorum.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Eleştirmek ayrı, hakaret etmek ayrı.

BAŞKAN - Sayın Bekaroğlu, şöyle: Biz Hazine ve Maliye Bakanlığının da bütçesini burada görüşeceğiz, Sayın Albayrak buraya gelecek. Tabii, bunun önünde arkasında ne var, neyi kastediyor, bunu kendisinden dinleyelim lütfen. Ama burada böyle hakaretvari birtakım ifadeler yerine...

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Neresi hakaret ya?

CAVİT ARI (Antalya) - Hakaret etmedi.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Estağfurullah, neresi hakaret? Kınıyorum, ne hakareti ya!

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Kınamadınız, "kulağından tutmak" dediniz, aşağıladınız.

CAVİT ARI (Antalya) - Kınamak, hakaret demek değildir.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Kardeşim, soyutlama diye, mecaz diye bir şey var ya. Kulağından tutup atmak, .burada ortaya çıkarıp kulağını tutmak demek değildir, zengin Türkçemizin hakkını verin, dilimiz böyle bir şey ya, teşbih... Kulağından tutup atın bunu.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Biraz sonra başkasını kulağından tutup atarsak zengin Türkçe...

BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen...

CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Aydemir, kayıtlara geçti, savundun Bakanı, tamam.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Tamam, tamam; geçti, resmini de çektiler.

CAVİT ARI (Antalya) - Kayıtlara Bakanı savunan olarak geçtin, bırak konuşsun.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Arı, bizim dördüncü dönem milletvekilliğimiz; öyle bir derdimiz yok, siz rahat olun. Bizim dördüncü dönem vekilliğimiz, hiçbir yere geçmesine gerek yok, kayıtlara konuşmuyoruz biz, siz rahat olun. Dördüncü dönem milletvekilliğim benim.

CAVİT ARI (Antalya) - Allah ziyade etsin.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Allah sizlere de göstersin.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayın Aydemir, bitti mi?

Bitmiş Sayın Başkanım, beş dakikamı aldılar, bana beş dakika daha ekleyin lütfen.

BAŞKAN - Sayın Bekaroğlu, size ilave süre vereceğim efendim.

Buyurun.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sağ olun Sayın Başkanım.

Değerli arkadaşlar, şimdi söyleyeceğim sözler -hem Bakanımız kadın hem Bakan Yardımcımız kadın- kadınlara yönelik ya da kişisel olarak Gonca Yılmaz Batur'a yönelik sözler değildir. Ama bir şey ifade etmek istiyorum: Ticaret Bakan Yardımcısı özel sektörden gelen bir arkadaşımız, hanımefendi, ne kadar güzel ama yabancı denetim kuruluşlarında çalışmış, Arthur Andersen falan gibi, Maliye Bakan Yardımcımız da böyle. Hiçbir probleminiz yok, herkesle çalışıyorsunuz, bunda bir sıkıntı da yok bence. Ama biz sesimizi çıkardığımızda ya da işte, arkadaşlarımız rutin bir görüşme yaptığında "Muhalefet, İYİ PARTİ ve Cumhuriyet Halk Partisi IMF'yle görüşüyor, şununla görüşüyor, bununla görüşüyor." Siz McKinsey'le her şeyi tutarsınız, IMF'yle şey yaparsınız, hiçbir problem olmaz, bunu hatırlatmak istedim.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - İyi de burada "IMF'yle birlik oluyorlar." diyen sizsiniz.

BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen...

Sayın Bekaroğlu, lütfen, Komisyona hitaben konuşun efendim.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Tabii, Komisyona hitaben konuşuyorum.

Sayın Bakanım, birkaç soru soracağım, sonunda zaman kalmayacak çünkü bu arkadaşlar biraz sonra kalkıp üzerime mi yürüyecekler, bilmiyorum yani.

BAŞKAN - Yok canım, böyle bir şey olamaz.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayın Bakanım, soru olarak soruyorum: Tekirdağ'da bir operasyon yapıldı, rüşvet operasyonu; sonucu ne oldu, çok merak ediyorum.

Bir de sizin gümrük müdürlerinizin büyük çoğunluğu niye vekâleten? Ne oluyor? Epey bir zaman oldu Bakan olalı.

Bir soru daha var: Karantinadan getirilen sahte kimlikli 2.939 kurbanlık var, bunlar nasıl girdi sahte kimlikle sizin şeylere? Bu hayvanların kaybolduğunu söylüyorlar, bu konuyla ilgili bilgi verirseniz çok memnun olurum.

Değerli arkadaşlar, şimdi de Bakanlığın eleştirisine başlıyorum. Bu Helal Akreditasyon Kurumunu -biraz evvel arkadaşımız da ifade etti- apar topar çıkardınız büyük bir reklamla falan, bir kişi başvurmamış, bir tane firma başvurmamış ya, bu nasıl bir şey? Gerçekten niye çıkardınız? Reklam olsun diye mi, istismar olsun diye mi? Niye çıkardınız ve niye kimse başvurmadı? Daha yönetimi de oluşmadı. Bunu merak ediyorum.

BAŞKAN - Onu gerekirse kurum başkanından bir dinleyelim.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ama ben esasen Rekabet Kuruluyla ilgili önemli şeyler söyleyeceğim. Bakın, dün burada tartıştık ve Sayıştay Başkanını ağır bir şekilde suçladım, hatta dedim ki: "Siz yargılanacaksınız bu ülkede." Rekabet Kuruluyla ilgili bir şey söyleyeceğim değerli arkadaşlarım, Rekabet Kurulu seçimden önce aynen Sayıştay gibi seçime müdahale etti. Niye Rekabet Kurulu şimdi marketleri denetlemiyor, fiyat kontrolleri yapmıyor? Nerede bu Rekabet Kurulu? Bu, seçime bir şekilde müdahale etmekti. "Efendim, başkaları müdahale ediyordu da biz de müdahale ettik." diyeceksiniz, öyle değil arkadaşlar.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Biz hiç müdahale etmedik.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Serbest piyasaya da müdahale etmekti, rekabet anlayışına da müdahale etmekti bu. Niye? Çünkü seçimi almaya çalışıyordunuz. Alamadınız seçimi, yine alamayacaksınız arkadaşlar. Nasıl ki İstanbul seçimini kaybettiyseniz Cumhurbaşkanlığı, milletvekilliği seçimlerini de kaybedeceksiniz ve işlenen bütün suçların yasal bir şekilde hesabı sorulacak, bürokratlar dâhil değerli arkadaşlarım.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Bu bir tehdit mi?

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Tehdit değil, yasayı hatırlatıyorum.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Aynı şeyi biz söylesek burada "Yargıya müdahale ediyorsunuz." dersiniz.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Rekabet Kuruluyla ilgili başka bir şey daha söyleyeceğim. Bakın, Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı, Başkanken iddia middia ihaleleri yaptı, kumar ihaleleri yaptı ve daha Başkanlıktan gitmeden kendisinin kurmuş olduğu firma, kendi firması -Demirören'den bahsediyorum- gitti bu ihaleleri aldı, neredeydin Rekabet Kurulu? Niye müdahale etmedin Rekabet Kurulu? Ne iş yaparsın sen? Şimdi aynı şekilde, muhtemelen at yarışını da Demirören alacak. Kıyametlerle anlattığınız Varlık Fonu "Şunu yapacak, Türkiye'de böyle atılımlar yapacak, dışarıdan şöyle paralar getirecek, varlıkları değerlendirecek." dediğiniz Varlık Fonu şimdi kumar ihalesi yapacak, at yarışları ihalesi yapacak. Arkadaşlar, zaten bu bütçeye değişik adlar verdiler, borç falan dedik, ben bir ad daha koyayım "kumar, alkol, tütün ve faiz bütçesi" bu bütçe. Yani bir bakalım, alkolden, kumardan, tütünden aldığınız para bütçenin gelirlerinin ne kadarı?

ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) - Ne alakası var? Olur mu öyle şey ya! Türkiye'nin bütçesine böyle isimler takılır mı ya!

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Alakası bu ya! Sizin döneminizde, Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde Türkiye kumar cenneti oldu, kumar. Ya, bir taneydi, iki taneydi, millî piyango bilmem ne; on tane kumar var şimdi.

ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) - İyice hastasın ha!

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Hatta ve hatta, geçen dönem kanun çıkardınız, yasa dışı birtakım iddiaları yasallaştırmak için kanun çıkardınız ya. Gerçekten kumarın kitabını yazdınız ya, kusura bakmayın değerli arkadaşlarım.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Faiz giderleri bütçenin yüzde kaçı Sayın Bekaroğlu?

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayın Bakanım, sunuşunuzda dünya ticaretinden, problemlerden...

BAŞKAN - Sunuşu beğendiniz mi Sayın Bekaroğlu?

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - ...söz ediyorsunuz, Türkiye'nin öncelikleri neler olabilir, bunlardan da söz ediyorsunuz ama diğer bakanların yaptığı gibi rakamları döndürüyorsunuz, çeviriyorsunuz, eğip büküyorsunuz rakamlara takla attırıyorsunuz. Size bir şey söyleyeyim: Var ya, bunlara gerçekten kimse inanmıyor yani dünya inanmıyor, herkes en az sizin kadar biliyor. Bakın, ben geçen söyledim, bir daha söylüyorum, psikiyatristim, vallahi sizin kadar biliyorum hangi rakamın ne olduğunu, herkes biliyor. O nedenle, dünya da biliyor.

TİCARET BAKANI RUHSAR PEKCAN - Hepsi uluslararası kaynaklardan alınan rakamlar, bir tane rakamla oynamayız biz.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bakın, size bir şey söyleyeyim: Bu hedefleriniz var ya, bu hedefleriniz... Bu hedeflerinizin tutma imkânı falan yok. Niye yok?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - İlave süre verecektik.

Buyurun.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Çünkü bakın, siz yüzde 5 büyüme hedefi koyuyorsunuz değerli arkadaşlarım ama bunu nasıl gerçekleştireceksiniz, ne yapacaksınız? Diyorsunuz ki: "Biz piyasayı genişleteceğiz." Niye? "Avrupa, Amerika genişlemeye gidecek tekrar." O genişleme, o bildiğiniz, 2009'lardaki genişleme değil bir defa, başka bir genişleme bu ve size oradan yağmayacak. Yağsa bile sizin ekonomik politikanız yine inşaata yönelik; siz betondan başka, çimentodan başka bir şey görmediğiniz için oradan para gelse bile yine betona gömeceksiniz değerli arkadaşlarım.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Savunma sanayisini kim yaptı?

ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) - Yapılan hiç iyi bir şey yok mu?

BAŞKAN - Onu sonra anlatacak.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Şunu ifade edeyim: Özellikle Sayın Hazine ve Maliye Bakanının -Sayın Bakan gelecek, elbette kendisiyle de konuşacağız- açıklamış olduğu rakamların, hedeflerin hiçbiri tutmadı, bu büyüme hedefinin de tutma şansı yok. Ne diyor, nasıl tutacak diyor? "Kredi vereceğiz." Neyle kredi vereceksiniz, para yok? Borç alarak borç vereceğiz. Sayın Bakanım, bakın, piyasada belli miktarda bir para var, bu paranın en büyük müşterisi yine devlet olacak. Aynı devlet gidiyor devlet bankalarına baskı yaparak piyasaya kredi verdirmeye çalışıyor. Nasıl kredi verdirmeye çalışıyor? Mevduat faizlerinin 2-3 puan altında kredi verdirmeye çalışıyor. Bu sürdürülemez, böyle bir şey olamaz. Kaldı ki geçmişte Kredi Garanti Fonu'yla falan, bu şekilde 300 milyar TL civarında para yağdırdınız, ne istihdama ne büyümeye hiçbir şeye bir katkısı olmadı. Şimdi, 500 milyar dolarlık ihracat hedefiniz var, 500 milyar; bu bir iddiaydı, Cumhurbaşkanı konuşuyordu, herkes konuşuyordu.

Bakın, şimdi, sizin ortaya koyduğunuz hedefler ortada. 2022'de 213 milyar dolar hedef, gerçekçi hedef. Neydi, ne oldu? Bize çıkıp diyorsunuz ki: "Kardeşim, saldırı var." İşte Bakan da öyle diyor: "Bu saldırıyı yapanlar da haindir, teröristtir. "

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Trump da diyor, "Saldırdım." diyor Trump.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Saldırı var. Ya, bu saldırının olacağını hesaplamaz mı?

AHMET AKIN (Balıkesir) - Olsun. Bir mektup gönderir, barışırsınız.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - On sekiz sene bu ülkeyi yönetenler bu saldırıyı... Böyle bir ekip olur mu? "Hiçbir şeyden ben sorumlu değilim kardeşim. Ben yönetmeye devam edeyim. Oy vermeye devam edin, bana güvenin..." Peki, saldırıyı salmakla görevli değil misiniz?

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Bizim adımıza konuşmayın da... Bizim adımıza konuşmayın.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ha, saldırıyı salmasaydınız demek ki ihracatınız 100 milyar doların altında olacaktı. Öyle değil. Bakın, en büyük ihracat yaptığımız ülkeler grubu neresi? Avrupa, değil mi, Avrupa Birliği ülkeleri? Peki, ne olacak önümüzdeki dönemde Sayın Bakanım, bu gidişle ne olacak, neler oluyor? Avrupa'yla ilişkilerimiz ne durumda, ne oluyor yani? Bizim Sayın Cumhurbaşkanımız Amerika'ya gidiyor o mektuba rağmen, mektup cebinde gidiyor filan. Peki, Avrupa'yla ilişkilerimiz, en büyük partnerimizle, ticari partnerlerimizle ilgili ilişkilerimiz ne olacak? Bunlarla ilgili niye bir şey ortaya koymuyorsunuz, söylemiyorsunuz?

Değerli arkadaşlar, evet, bana tanınan süre bitiyor ama Sayıştay raporlarında bir konuyla ilgili son birkaç cümle söyleyeceğim.

Sayın Bakanım, kantar payı... Kantar payını biliyorsunuz arkadaşlar; bilmiyorsunuz, ben kısa özetleyeyim: TOBB'la -sanıyorum 2010'da ya da 2011'di- bir anlaşma yapıldı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı bir anlaşma yaptı. Giden tırlar kantara giriyor biliyorsunuz -gümrükte gelen tırlar- para kesiliyor; yüzde 25'i Bakanlığa ait olacak bu paranın, anlaşma böyle. Ama orada tuhaf bir şey oluyor -siz o zaman Bakan değildiniz Sayın Bakanım- tuhaf bir anlaşma oluyor; bu para, Bakanlığın muhasebesine -zaten bunu tespit etmiş Sayıştay- girmiyor da bir özel şirkete ya da fona -bir şirket kuruluyor- oraya yatıyor. Ne olacak bu para? Bu parayı Bakanlık kullanıyor. Sayın Bakanım, siz de kullanmışsınız, geçen sene 70 civarında araç almışsınız. Nerede bu 78 araç? Bu araçlar nerede?

ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) - Boş konuşuyorsunuz.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bunların plakasını nasıl aldınız? Devlet adına mı plaka aldınız? Haberiniz yok mu, nasıl haberiniz olmaz Sayın Bakanım? Bunların plakasını kim adına aldınız değerli arkadaşlarım, nasıl kaydettiniz? Bu arabalar nerede, kim kullanıyor değerli arkadaşlarım? Bu sorular ciddi sorular, bunlara cevap vermemiz gerekiyor.

Sayıştayla ilgili bir şey daha, son bir cümleyle bitireyim.

Bakın, değerli arkadaşlar, Sayıştay... Bir rapor okuma kurulu var, orada denetçilerin getirdikleri raporları buduyorlar, kuşa çeviriyorlar; buna rağmen atamadıkları şeyler var, denetimi etkilemeyen dünya kadar büyük büyük laflar. Bu laf; 78 araç. Bu sene araç alıyorsunuz... Alamıyorsunuz, değil mi yani? Kaç tane alacaksınız? 7 tane mi, 8 tane mi? Yine oradan mı alacaksınız Sayın Bakanım? Nasıl olacak bu? Nereye gidecek oradan gelen araçlar? Nereye kaydediyorsunuz? Bunu da bilmek durumundayız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Pirinçten böyle taş ayıklar gibi, Sayıştayın yazdıklarından, çizdiklerinden bir şey çıkarmaya çalışıyoruz. Gerçekten yıkmakta bir numarasınız.

Hasankeyf'in çarşısının yıkılmasını geçen gün sosyal medyada izledim, Taliban gibi. Geliyor iş makinesi, on iki bin senelik binaları yıkıyor gidiyor.

ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) - Oraya nereden geldik, Hasankeyf'e?

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Her şeyi yıktınız, bütün kurumları tahrip ettiniz, bütün kurumları yıktınız, yerine hiçbir şey kurmuyorsunuz; Sayıştayı mahvettiniz, TÜİK'i mahvettiniz, yerine hiçbir şey kurmuyorsunuz değerli arkadaşlarım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Olmaz, bu ülke hepimizin ülkesi; bu gelecek, çocuklarımızın geleceği. Böyle bir şeye hakkınız yok.

Çok şükür, 2023'e kadar falan devam edemeyeceksiniz, erken seçim yapacaksınız ve gideceksiniz, seçimle gideceksiniz ve bu yanlışlıkların da hepsinin hesabını vereceksiniz.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sizi de doktora götürmemiz lazım.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bu bürokratlar var ya, bu bürokratlar, bunların hepsinin hesabını verecek mahkemede.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Arkadaşlar, bakın, Sayın Bekaroğlu...

ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) - Böyle bir konuşmayı reddediyorum.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Mahkemelerde diyorum, mahkemelerde.

ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) - Sen böyle konuşamazsın.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Tamam, geri alıyorum.

ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) - Al geri.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Geri alıyorum. Şu işaretimi geri alıyorum ama bütün bürokratlar yasalar önünde...

ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) - Bürokratlara da bize de bu işareti yapamazsın.

BAŞKAN - Bir saniye...

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Rekabet Kurulu, Demirören'e yaptığı bu kıyaktan dolayı bunun hesabını verecek. Sayıştay, İstanbul belediye seçimine müdahale ettiğinden dolayı hesabını verecek. Bunların hepsi olacak değerli arkadaşlarım, bu ülke böyle bir ülke.

BAŞKAN - Peki, teşekkür ediyorum.

Şimdi, değerli arkadaşlar...

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Sayıştay neye müdahale etti?

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayıştay müdahale etti.

BAŞKAN - Sayın Bekaroğlu...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Lütfen arkadaşlar, bir müsaade edin.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Geri alınacak bir şey varsa aldım.

BAŞKAN - Sayın Bekaroğlu, birincisi, burada bulunan bürokrat arkadaşlarımıza böyle bir konuşma yapmaya hakkınız yok. Eğer herhangi bir bürokratın burada, Rekabet Kurumunun...

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ortaya söyledim.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Hayır, ortaya söylemedin.

BAŞKAN - Bir saniye... Arkadaşlar, böyle bir şey olamaz, kusura bakmayın.

Eğer burada bulunan Rekabet Kurumu Başkanımız dâhil, Rekabet Kurumu üyeleri dâhil, Genel Müdürlerimiz dâhil, burada herhangi birisinin suç işlediğini düşünüyorsanız, gidersiniz savcılığa suç duyurusunda bulunursunuz ama bu insanları itham edemezsiniz. Lütfen sözünüzü geri alınız.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Cevap vereyim mi? Geri alayım sözümü.

BAŞKAN - Buyurun.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Geri al, geri.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bir dur ya.

SALİH CORA (Trabzon) - Sayın Bekaroğlu, özür dileyin.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bakın, değerli arkadaşlarım, söyledim konuşmamın başında: Kişisel olarak hiçbir insanla bir derdim yok, bir işim yok; ben olaylara bakıyorum, işlere bakıyorum.

BAŞKAN - Peki, söyleminiz doğru mu?

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Eğer gerçekten Demirören'in rekabeti bozarak yapmış olduğu bu işlere müdahale edilmemişse bunun sorumlusu Rekabet Kuruludur. Hasan'dır, Hüseyin'dir, Başkanını tanımam zaten, üyelerini bilmem.

BAŞKAN - Ama bakın, burada...

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bunun sorumlusu budur. Bu suç duyurusu elbette yapılacaktır.

BAŞKAN - Evet, geri alıyor musunuz sözünüzü?

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Hangi sözümü geri alıyorum?

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Hepsini al.

SALİH CORA (Trabzon) - Sayın Bekaroğlu, geri al sözünü.

BAŞKAN - Bürokratlara olan tehdidinizi.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Söyledim işte.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Bekaroğlu, bürokratlar aynı tarzda cevap verseler katlanabilecek misiniz, kabul edebilecek misiniz?

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Hiçbir kişiye, bir bürokrata, Bakan Yardımcısına kişisel olarak hiçbir şey söylemiyorum. Hiçbir ithamda asla bulunmuyorum, kişisel bir itham yok.

BAŞKAN - Ben de açıkçası...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Bekaroğlu, bürokratların cevap verme hakkı olsa, size aynı şekilde, tarzda cevap verseler katlanabilecek misiniz o cevaplara?

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Kurula bir ithamım var, kurula.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Rekabet Kurulu seçime de müdahale etmiştir, Rekabet Kurulu bu iddia ve kumar ihalelerinde görevini yapmamıştır. Yaşadığımız müddetçe partimiz, grubumuz bunun peşinde olacaktır arkadaşlar.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Bütün suçlayıcı cümlelerinizi iade ediyoruz bürokratlar adına.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ya, et iade, iyi işte! İki sene sonra iktidardan gideceksin, biz bunların hesabını soracağız.