| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278 ) ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ve Sayıştay tezkereleri a)Çevre ve Şehircilik Bakanlığı b)Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü c)Gençlik ve Spor Bakanlığı ç) Spor Genel Müdürlüğü d) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu e)Spor Toto Teşkilat Başkanlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 11 .11.2019 |
AYDIN ÖZER (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Komisyon üyeleri, milletvekili arkadaşlarım, Sayın Bakan; Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğünün verilerine göre 2011'den bu yana verilen maden işletme ruhsat sayısı 110.160. Yani her yıl en az 10 bin işletme ruhsatı verilmiş. Bakanlığa göre, ruhsatlı olan tesislerin yanında birçoğu da ruhsatsız işletiliyor.
Bakanlık eski Müsteşarı Profesör Doktor Mustafa Öztürk 2018'deki "Mermer Kesiminde Çevre Kirliliği ve Önlemleri" başlıklı yayınında bunu açıklamış, demiş ki Sayın Öztürk: "Ülkemizin değişik şehirlere yakın bölgelerinde önemli sayıda blok mermer kesim tesisleri bulunmaktadır. Bu tesislerin bir çoğu maalesef ruhsatsızdır. Ülkemizde ruhsatsız tesislere, elektrik ve su verilmektedir. Atık suları arıtılmadan kanalizasyona bağlanmakta ve derelere verilmektedir. Bu tesislerin birçoğu çevreyi ciddi olarak kirletmektedir. Gelişmiş ülkelerde ruhsatı ve çevre lisansı olmayan tesislerden kamu ve özel sektör mal satın almamaktadır. Dolayısıyla tüm kurumlar çevresel lisansları ve ruhsatlarını almak zorunda kalmaktadır. Bizde ise lisans belgesi almanın bir anlamı yoktur."
Sormak istiyorum: Bakanlığınızda Müsteşarlık yapmış birinin daha geçen yıl yaptığı bu açıklamayı siz nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizin denetim kapsamınız nedir? Ruhsatsız olan ocakların işletilmesine neden göz yumulmaktadır? Neden çevreyi kirleten bu ocaklar kapatılmamaktadır? Bugüne kadar, çevreyi kirlettiği için arama veya işletme ruhsatı iptal edilen ocak sayısı nedir?
Ülkemizin her yanında halk toprağını korumaya çalışıyor, doğayı talan eden şirketlere karşı hukuk mücadelesi veriyor, tahsislerin iptali için uğraşıyor. Belli ki rant uğruna doğayı talan edenler daha fazla tahsis almak için uğraşıyor. Yer altı kaynaklarını besleyen ormanlar gibi yerleşim bölgelerine yakın olan kayalık tabakaların bulunduğu alanlar hep tehdit altında. Yabancısı, yerlisi şirketler diyor ki: "Taşın, mermerin rantı bana; tahribatı, yıkımı, artığı halka." Valilikler diyor ki: "ÇED gerekli değildir." Bakanlığınız diyor ki: "Yatırımcıların işlemlerinde bürokrasiyi azaltacak ve madencilik sektörüne hız kazandıracak e-maden projesini faaliyete geçireceğiz." Halk da diyor ki: "Toprağımız kirleniyor ekemiyoruz, suyumuz kirleniyor içemiyoruz, havamız kirleniyor nefes alamıyoruz.'' Sayın Bakanım, sunuş konuşmanızda bir cümle var, onu sizinle paylaşmak istiyorum: "Çevremize, doğal dokumuza, tabiatımıza zarar vermesi ihtimali çok az bile olsa o projeye asla ve asla ÇED onayı vermiyoruz." diyorsunuz. Bakın, Antalya'da iki örnek var, hemşehrilerim haklı bir mücadele veriyor: Biri Akseki ilçemiz, diğeri İbradı ilçemiz; her ikisi de verimli toprakları, önemli su kaynakları, endemik bitki çeşitliliğiyle tarihî ve kültürel mirasa sahip yerlerimiz.
Akseki'de TEKNOMER şirketinin mermer ocağı açmak istediği bölgede 24 endemik bitki, 4 endemik memeli, zirai bilirkişi raporuna göre 10.588 adet zeytin ağacı, pek çok dere yatağı ve tatlı su kaynağı, 17 noktada arkeolojik sit alanı ile 5 mahallenin, dolayısıyla burada evleri olan binlerce insanın yaşam alanı vardır. Kısacası, kültürel ve ekolojik öneme sahip bir alana mermer ocağı açılmak istenmektedir. ÇED dosyasındaki eksikler sebebiyle bir erteleme gerçekleşmiş olup ÇED süreci devam ediyor.
İbradı'da ise Valiliğin "ÇED gerekli değildir." kararı nedeniyle halkımız son derece endişeli. Kardelenler diyarı olarak bilinen Karamıklı Yaylası'nda NAYA mermer şirketi mermer ocağı açmak istiyor. Bölgenin içme suyu kaynağına 500 metre mesafede açılmak istenen ocağa yol için bölgedeki sedir ağaçları da kesilmeye başlandı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen konuşmanızı tamamlayın.
AYDIN ÖZER (Antalya) - Bitirmek üzereyim.
Burada mermer ocağı açılırsa içme suyu kalmayacak, bölge içme suyunu nereden karşılayacak, bilmiyoruz. Ağaç popülasyonu azalacak, kardelenler ve endemik bitkiler yok olacak, çevre, doğal yaşam ve alternatif turizm zarar görecek.
Şimdi sormak istiyorum: Bakanlığınız neden madencilik faaliyeti olan, talepte bulunulan yerlerdeki yöre halkının şikâyetlerini ve itirazlarını duymazdan geliyor? Neden maden ocaklarının çevreye verdiği zararları görmezden gelmektesiniz? Bugüne kadar yöre halkının, STK'lerin ve bilirkişi raporlarının itirazlarına rağmen kaç tane ocağın işlemesine izin verilmiştir? Kaç tanesine izin verilmemiştir? Bakanlığınızın misyonu doğal yaşamı korumak ve yaşanabilir bir çevre sağlamak ise neden genel olarak buna uygun davranmıyorsunuz? Neden çevreyi koruma hedefiniz yok? Neden insan sağlığını koruma hedefiniz yok? Mesela çevreyi korumak için naylon poşetleri paralı yapıyoruz ama termik santrallerin filtre ve baca gazı arıtma tesisi olmadan iki buçuk yıl daha çalıştırılması için yasa teklifi getiriyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen tamamlayınız efendim.
AYDIN ÖZER (Antalya) - Tamamlıyorum Başkanım.
Mesela Afşin Elbistan, Tunçbilek, Soma, Seyitömer, Çatalağzı, Çan Termik Santrallerinde baca gazı artıma tesisi var mı? Yok. Bir de nedeni olarak arıtma tesislerinin uzun yapım süresi ve yapım sırasında elektrik üretiminin aksaması nedeniyle arz güvenliğinin tehlikeye gireceği gösteriliyor. Sormak istiyorum: Türkiye'nin elektrik tüketiminde en yüksek talep nedir? Kurulu güç nedir? Talebin 2 katına yakın bir kurulu güç yok mudur?
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum efendim.
AYDIN ÖZER (Antalya) - Bakanımızdan bir talebimiz var, onu söylüyorum, bırakıyorum Başkanım müsaadeniz varsa.
BAŞKAN - Lütfen buyurun.
AYDIN ÖZER (Antalya) - Sayın Bakanım, Çevre Bakanlığından Antalya Büyükşehir Belediyemize deniz suyu kirliliği ölçümlerini kontrol etmek amacıyla gemi alımı için 1,5 milyon ve 3 adet vidanjör alınması için de 680 bin TL hibe verilmiş. Birinci ihale yapılmış ancak gerekli şartlar uygun olmadığı için sonuçsuz kalmış. Seçimler nedeniyle ikinci ihale yapılamamıştır. Denizlerin korunması ve belediyelerin bu konuda güçlendirilmesi için deniz araçları son derece önemli. 27 Aralıkta Antalya Büyükşehir Belediyesine hibe olarak verilen paranın Çevre Bakanlığına teslim edilmesi gerekiyor. İkinci ihalenin yapılabilmesi ve bu araçların alınabilmesi için yardımlarınızı bekliyor ve Bakanlığınızın paranın teslim süresinin altı ay uzatılmasını talep ediyoruz.
Teşekkür ediyorum.