KOMİSYON KONUŞMASI

ULAŞ KARASU (Sivas) - Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; Bakanlığınız çevrenin korunmasıyla birlikte korunan alanların yönetimi, imar, yapılaşma, kentsel dönüşümle birlikte aynı zamanda rantın oluşumunu ve paylaşımını da gerçekleştirmektedir.

Yapmış olduğunuz sunumu dinleyince her şeyin normal yapıldığını; çevreci, vatandaşlarımızın hayatını kolaylaştırıcı projeler yapıldığını, projelerin ihale süreçlerinin adil olarak gerçekleştiğini, kimseye kıyak yapılmadığını görüyoruz. Peki, gerçek öyle mi? Tabii ki değil.

Bazı konuları sizlere sormak istiyorum:

2002-2019 yılları arasında belediyeler tarafından değil de Bakanlığınız tarafından kaç proje için ruhsat verilmiştir?

Mevcut emsallerinde ne kadar farklılık oluşmuş, Bakanlığınızın onaylandığını projeler hangileridir?

2002-2019 yılları arasında TOKİ tarafından yapılan inşaatlarda kaç müteahhit batmış, kaç inşaat yarım kalmış ve yeniden ihalesi yapılmıştır? İlk ihale tutarı ile maliyet arasında ne kadar fark oluşmuştur?

TOKİ tarafından 160 milyar TL yatırım yapıldığını söylediniz. Şunu bilmek istiyorum: Bu yatırıma karşılık TOKİ sattığı dairelerden ve iş yerlerinden ne kadar para tahsil etmiştir? Vatandaşlardan ne kadar alacağı vardır? TOKİ tarafından ne kadar arsa satışı yapılmıştır?

En son, Maliye Bakanlığı TOKİ tarafından yapılan hasılat paylaşımlı projeler için kredi imkânı sağlamıştır. Buradan faydalanacak ve kurtarılacak firma sayısı kaçtır? Bu kampanyalardan asıl istihdamı sağlayan yapsatçılar faydalanamamaktadır. Bu konuda bir çalışma yapacak mısınız?

2002-2019 yılları arasında davet usulü verilen ihale sayısı kaçtır? Yapılan şehir hastanesi sayısı kaçtır? Şehir hastaneleri neden birkaç inşaat şirketi tarafından yapılmaktadır?

Sayın Bakan, 23 Haziran İstanbul seçimlerinden önce İstanbul'da konut mağdurlarını dinlemiş ve yapılan sözleşmeler sonrası evlerini teslim alamayan mağdurlar için müfettiş gönderileceğini, hazırlanan raporlar doğrultusunda konut mağduriyetinin giderileceğini söylemiştiniz. Aradan geçen beş ayda konut mağduriyeti devam ediyor. Sayıları yüz binlerle ifade edilen vatandaşlarımız yıllarca emek verdikleri birikimlerinden olmuşlardır. Verdiğiniz sözler sadece seçimler için mi verilmiş sözlerdir? Bu mağduriyetin giderilmesi için ne yapacaksınız?

Bugün Türkiye'nin dört bir yanına yapılan HES'Ier, jeotermaller ve madenlerle karşı karşıyayız. Bu konuda da büyük sıkıntılar mevcut. Birçok projede valilikler "Çevresel Etki Değerlendirme Raporu (ÇED) Gerekli Değildir" kararı veriyor. ÇED raporunda yer alması gereken yöre halkı görüş ve talepleri yok sayılıyor.

Memleketim Sivas'ta yapılan projelerin birçoğunda "ÇED Raporu Gerekli Değildir" kararı alınıyor. Beykonağı'nda yapılan maden ocağı için, Kızıleniş taş ocağı için, Karagöl krom ocağı için hep aynı karar alındı. Yöre halkı tarımsal üretimlerini, çevrelerini, havalarını, sularını ocaklara teslim etmek istemiyor ancak Valilik eliyle susturuluyorlar. Valilik hangi gerekçelerle "ÇED Raporu Gerekli Değildir" kararı veriyor?

Bir diğer önemli konu, sıfır atık ve geri dönüşüm projeleri. Türkiye bugün İngiltere'den en fazla çöp ithal eden ülke konumuna gelmiş. Malezya, Polonya ve Vietnam İngiltere'den çöp ithalatına sınırlama getirirken biz ilk sıraya yükseliyoruz.

BAŞKAN - Sayın Karasu, lütfen tamamlayınız.

ULAŞ KARASU (Sivas) - Yapılan araştırmaya göre, Türkiye plastik atıkları geri dönüştürme konusunda en başarısız ilk 20 ülke arasında.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen tamamlayınız.

ULAŞ KARASU (Sivas) - Tamamlıyorum Başkanım.

Ayrıca Çukurova Üniversitesi tarafından yapılan başka bir araştırmaya göre ise Türkiye'nin sahilleri Akdeniz'deki en kirli sahilleri konumunda.

Bu rakamlarla bizim çöp ithal etmemizin gerekçesi nedir? Biz hâlihazırda kendi çöpümüzü ayrıştırıp doğayı kirletmemeyi başaramıyorken neden çöp ithal ediyoruz?

Teşekkür ediyorum.