KOMİSYON KONUŞMASI

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, Sayın Bakanım, Bakanlığımızın değerli bürokratları; hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakanım, Gençlik ve Spor Bakanlığı olarak bana göre nereye doğru yol yürüdüğünüzü henüz netleştirememişsiniz, net değil. Gençlik bir yanda, spor bir yanda.

Bakın, bunu neye dayanarak söylüyorum: Misyonunuz yazıyor burada, vizyonunuz yazıyor. Misyonu okuyorum: "Ülkemizin gençliğini ve sporunu günümüz gerekleriyle uyumlu, geleceğin meydan okumalarına karşı hazırlıklı -her ne demekse, pek anlayamadım- yerli değerlere duyarlı, dünya kültürünü reddetmeyen, yenilikçi ve rekabetçi bir düzeye ulaştırmak, sportif olarak -bakın, altını çizerek bunu da söylüyorum- Türkiye'nin uluslararası alanda başarılı ve nitelikli temsil edilmesini sağlamak."

Ya, bir bakanlığın, spor bakanlığının misyonu Türkiye'nin uluslararası alanda başarılı ve nitelikli temsil edilmesini sağlamak olabilir mi sportif alanda? Sporu bunun için mi yapıyoruz biz bu ülkede Sayın Bakan? Bakın, burada gençlerin -çağdaş, analitik düşünen, sorgulayan, akıl ve bilimin ışığında yol yürüyen, özgür düşünebilen, sosyal bir varlık olarak sosyalleşebilen- bedensel, ruhsal ve zihinsel gelişimini sağlayan, kötü alışkanlıklardan uzaklaştıran, bağımlılık yaratan alışkanlıklardan uzak tutmak gibi gençlere bizim kazandırmamız gereken niteliklerle falan ilgisi olmayan bir misyon.

Vizyona bakıyorum: "Yerelden evrensele değişimin ve gelişimin öncüsü bir gençliğin bakanlığı olmak." Yahu spor nerede?

Şimdi, Sayın Bakanım, eğer şunu diyorsanız, sporu sadece gençler yapar, sporu biz gençliğin bir alt... Yani bunu gençliğe atfettiğimiz, kazandırmak istediğimiz niteliklerin bir ana unsuru olarak sadece görüyorsanız, her yaştan sporu dikkate almıyorsanız... Bakın, spor kim için? İlla yarışmacı mı olmak zorundayız, yani illa uluslararası, başarılı, nitelikli birilerini mi yetiştirmemiz gerekiyor? Hayır, bedensel, zihinsel, ruhsal anlamda sağlıklı birey de yetiştirmemiz gerekiyor ve her yaştan insanımızı da çocuğu, genci, yaşlısı...

Bakın, çocuklar var mesela, ilk çocukluk döneminde çocukların kas gelişimi... Bunu sağlamak lazım. Bu, Millî Eğitim Bakanlığına sorumluluk olarak verilmiş olabilir, genç tanımı değil ama bu bakanlık sporu her yaştan insanımıza, bireyin gelişimine uygun bir alan, daha doğrusu, gelişimi için düşünülen bir faaliyet olarak görüyorsa okul öncesi çağda, örneğin yürüme, tırmanma, yakalama, sıçrama gibi çocukların motor becerilerinin... Ki ancak o çağda yetişen çocuklar iyi bir sporcu olur veya sağlıklı bir birey olarak aklı, zihni, beyniyle geleceğe kendisini hazırlar.

O nedenle Sayın Bakanım, şu misyonunuzu, vizyonunuzu bir daha bir ele alın. Bakanlığın gerçek amaç ve hedeflerine uygun bir misyon ve vizyon hâline gelsin. Eğer bu böyle kalırsa bakanlık kör kuyuya gidiyor, ışığı görmeden yol yürüyor gibi bir durum ortaya çıkıyor. Sporun her yaş grubunda, engelliler için, kadınlar için...

Mesela kadınlar için, bütün kadınlarımız, her yaştan kadınımız, ev kadınları sağlıklı kilo vermek istiyor, spor yapmak istiyor, çeşitli sportif faaliyetlere katılmak istiyor. Ben burada göremiyorum bunu.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Belediye yapıyor.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - O zaman Bakanlık spor hiç yapmasın, belediyeler zaten tesis de yapıyor, sportif faaliyet de yapıyor. Öyle şey olur mu?

BAŞKAN - Sayın Sındır, lütfen devam ediniz.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Yani Bakanlığın yetki ve sorumluluğunda olan bir konuyu başka kuruma atmak, böyle bir düşünce olamaz. Ben Sayın Bakanın da böyle düşünmediğini tahmin ediyorum.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI MEHMET MUHARREM KASAPOĞLU - Kadın odaklı spor stratejisi diyoruz hep, anlatacağım.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Sayın Bakanım, evet, doğrudur.

Bakın, spor evrensel kültürün bir parçasıdır. Dünyada dili, ırkı, dini farklı insanları birleştiren önemli bir araçtır. Dünya barışı, toplumsal barış, kardeşlik, sevgi ve saygı temelli değerlerin de içselleştirilmesini sağlayan önemli bir alandır. Spor madde bağımlılığından uzaklaştırır, alkol ve uyuşturucu bağımlılığından bireyleri uzaklaştırır. Bireyin sağlıklı gelişimini sağlar, az önce söylediğim niteliklerle donanmasını sağlar. Ama eğer ideolojik bakıyorsanız, yapılan faaliyetleri...

Bakın, Sayın Bakanım, bu, sizin bizlere sunduğunuz ve Bakanlığın resmî faaliyet raporunun 112'nci sayfası. Bir spor salonunda güzel bir fotoğraf vermişsiniz, büyük bir çoğunluğunuz, gençlerin -çoğunluğu demeyeyim ama- önemli bir kısmı da Rabia işaretiyle selam veriyorlar. Yani bu nasıl bir iştir? Yani Rabia işaretiyle fotoğrafta poz veriliyor, siz de dâhil Sayın Bakan, siz de Rabia işareti yapıyorsunuz. Yapmayınız. Yani bu tür gençlik merkezleri ve sportif faaliyetlerde devlet adına Bakanlığın faaliyetlerinde siyasi işaret sayılabilecek davranışlardan sakınınız, kaçınınız, başta siz yapınız bunu Sayın Bakan. Yoksa arkadaşlar söylediklerinde "Bakanlık ideolojik bir çalışma içerinde, gençlik merkezleri ideolojik eğitim merkezlerine dönüşmüş durumda." demelerinde haklı duruma düşüyorlar, sizin sunduğunuz bu faaliyet raporundaki bu fotoğraf nedeniyle.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI MEHMET MUHARREM KASAPOĞLU - 112'nci sayfada yok böyle bir fotoğraf ama.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Onu açıklarsınız Sayın Bakanım.

BAŞKAN - Sayfa kaç?

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Özür dilerim, 112'nci sayfa, 112'nci sayfada görürsünüz.

BAŞKAN - Yok öyle bir fotoğraf.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Nasıl yok?

Ben mi yanlış bakıyorum, 2018 Faaliyet Raporu, işte şu fotoğraf.

BAŞKAN - 2020 Bütçe...

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - 2018 Faaliyet Raporu, bütçe değil Sayın Başkanım, siz bütçeye bakıyorsunuz, 2018 yılı Faaliyet Raporu.

Şimdi, Sayın Bakanım, üniversite öğrencileri gerçekten öğrencilikleri sonrasında çok büyük sıkıntılar içerisinde. Malum 15-29 yaş arası nüfusun, genç olarak tanımladığımız nüfusun yüzde 26,5'u -ki OECD'de en sonlarda yer alan bir ülkeyiz bu konuda- işsiz yani ne işte ne eğitimde bu çocuklar, bu gençler, geleceğimiz olan bu gençler. Şimdi, böylesi bir gençlik üniversitede kredi kullanmış ama kredisini ödeyemiyor ve bu 5 milyona ulaşmış bir rakam, çeşitli kaynaklar böyle söylüyor. Bu öğrenimin sona ermesinin ardından ödenmeyen borçlara da aylık yüzde 1,40 oranında gecikme faizi uygulanıyor. Dolayısıyla geciken borcun alınan kredinin 2 ya da 3 katına çıktığı da baki. Vergi dairesi ya da e-devlet üzerinden borçlar yapılandırılsa da taksitler zamanında yatırılmadığında borç ödenmemiş sayılıyor, bu durumda borç gecikme zammı eklenerek vergi dairesine devrediliyor. Devir işlemi sonrasında da ödenmemesi durumunda icra işlemi başlatılıyor. Yani daha henüz işi yok gücü yok, almış krediyi, faiz işlemiş. Zaten işsizlik nedeniyle psikolojik olarak da çok sıkıntılı durumda, bir de üstüne devlet faiz yüküyle birlikte hacizle evine, kapısına dayanıyor.

Sayın Bakanım, geliniz, bu KYK borcu vadesi... 280 bin kişinin şu anda kapısına haciz dayanmış durumda, yasal işlem başlatılmış durumda yani bu Hazine ve Maliye Bakanlığına bu 280 bin kişinin isminin bildirildiği söyleniyor. Geliniz, bunları kaldırınız, faiziyle birlikte bu borcu bir kerede sıfırlayınız. Bu, gençlere yapılabilecek, hele hele şu işsizliğin had safhada olduğu bir durumda yapılabilecek en iyi iyilik olacaktır. Hiç olmazsa size vereceği parayı sermaye yapıp kendine iş kurabilir, ailesine ekmek götürebilir.

2 milyon öğrencinin özel yurtlarda veya evlerde kalmak zorunda olması da... Biliyorum bir gayret içerisindesiniz, yurt kazandırma, yatak sayısını artırma... Saygı duyuyorum, teşekkür ediyorum, keşke imkân olsa da bu anlamda bütün sorunları en kısa sürede çözebilseniz ama özellikle İstanbul, Ankara ve İzmir'de yurt kapasiteleri çok yetersiz olduğu için, özellikle de üniversiteyi kazanan kız evlatlarımızı, yer bulamadıklarında, anne babaları şehir dışında bir evde kalmasını istemedikleri için kaydettirseler bile okula göndermeyip, üniversiteye göndermeyip vazgeçtikleri çok vaka var. Bize çok başvurdular Sayın Bakanım, sizlere de "Siyasetçiyim." diyen kim varsa, elinde yetki varsa onlara da mutlaka başvuruyorlar. Bunlara yönelik bu faaliyetlerinizi en kısa sürede hızlandırın, yeterli kapasiteye ulaşsın diyorum.

Umarım, dilerim beni yanlış anlamadınız, Bakanlığımızın daha yapıcı ve etkin çalışmasına yönelik öneri geliştirmeye çalıştım.

Bütçemiz hayırlı olsun. Diliyorum bu bütçe bu sorunların hızlı bir şekilde çözümüne imkân verir.

Sizin şahsınızda Bakanlığımızın bütün personeline de başarılar diliyorum.

Teşekkür ederim.