KOMİSYON KONUŞMASI

BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) - Sayın Başkan, Sayın Bakanım, Bakanlığımızın değerli meslektaş bürokratları, kıymetli basın mensupları; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Birçok konu tartışıldı, konuşuldu, tekrara girmek istemiyorum. Bir doktor gözüyle farklı konuları konuşmak istiyorum desem de yine de şehir hastaneleri olmadan olmaz. Bütçe gündeminin en önemli konusu. Aslında çok bilinmeyenli yönü, gizemli yapısı; kamunun mu, özelin mi olduğu belli olmayan, ihale sözleşmelerinin maddelerinin bilinmediği, ancak Sayın Cumhurbaşkanı tarafından "yüzyılın projesi" tanımı yapılan meşhur şehir hastaneleri çok önemli. Bununla ilgili çok söz söylendi, anlatıldı ama bir doktor gözüyle bakacak olursak; devasa, modern, teknolojik binalar, bir ucundan diğerine geçerken nefesi kesilen doktor ve personelin varlığı, olmayan doktor dinlenme odaları, şehirlerden sanki bilerek uzak noktalara yapılışları, eski ve yeni ancak kesinlikle yetersiz ve temin edilemeyen tıbbi cihazları ve malzemeleri, keşmekeş, karmaşık çalışma saatleri, sistemleri; birbirini tanımayan, yöntemleri bile farklı hocalar ve doktorlar, yardımcı sağlık personeli ve doktor gözüyle daha sayamadığım birçok şey. Sayın Cumhurbaşkanı çok övünüyor ama benim gibi doktorların gözünde hiç de övünülecek yanı olmayan şehir hastanesi projeleri.

Bu arada, büyük özenti ve teşviklerle açtırdığınız büyük, küçük özel hastaneler ne olacak, doğrusu merak ediyorum. Evet "Yüzde 70 doluluk oranı vermedik." diyorsunuz ancak 112 Acil Yardım Sistemi önceliği şehir hastanelerine verirse, şu anda ülkemizdeki yoğun bakım hizmetlerinin yaklaşık yüzde 50'sini karşılayan özel hastanelerdeki yoğun bakımlar ve klinikler nasıl dolacak? Galiba "İnsanları daha fazla nasıl hasta edebiliriz?"in yollarını mı arayacağız? Ya da özel hastaneleri ve çalışanlarını yavaş yavaş bitirecek miyiz? Bunca masraf, iş gücü ve hizmeti gözden mi çıkartacağız?

Söyleyecek çok şey var Sayın Bakanım, bazılarından bahsetmek istiyorum: Bakın, özellikle 2010-2015 yılları arasında üniversite ve eğitim hastanelerinde sadece bilimsel yayınlara dayalı ve bazı yöntemlerle birçok arkadaşımızı doçent ve sonrasında profesör yaptınız. Bu arkadaşların birçoğu genç yaşta, yeterli deneyimi almadan doçent oldular. Sayın Bakanım, özellikle invaziv girişimler ve cerrahi branşlarda -kardiyoloji, kalp cerrahisi ve benzeri branşlarda- yetersiz eğitim almış, sadece bilimsel yayınlardaki yeterlilik ve yabancı dili sayesinde, jüri sınavı olmadan doçent, sonra profesör olan bu arkadaşların hastalarında olumsuz sonuçlar olmuştur. Eğitim verdikleri asistanlarıyla yetersizlik zincirinde devama neden olmuşlardır. Bu süreçte çok insanımızı kaybettik, bu nedenle özellikle branşların derneklerinin belirlediği süre, deneyim sayısı ve yeterlilik sınavı yapılmadan bu unvanları vermeyelim diye düşünüyorum.

Aynı şekilde, yine yardımcı sağlık personeli eğitimi çok kötü bir hâle gelmiştir; özellikle açılan özel sağlık meslek liselerinden mezun olan yardımcı sağlık personeli yeterli eğitim alamamakta, eğitimlerini âdeta işe başlayabilirlerse tamamlayabilmektedirler. Bu da hastaneler içinde hasta bakımından da ciddi sıkıntılar yapılmakta, mortalite ve morbiditeyi artırmaktadır. Bu nedenle nasıl kamuda deneyimli personel aranıyorsa gerek kamu gerekse özel sektörde özellikle yoğun bakımda çalışan personelin belli bir oranının mümkünse mutlaka deneyimli ve belli bir süre çalışmış personel olması sağlanmalı ve denetlenmelidir.

BAŞKAN - Sayın Yılmazkaya, lütfen tamamlar mısınız.

BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) - Benzer şekilde, 112 Acil Yardım Sistemi ambulansları, son yıllarda özellikle yoğun bakıma acil gelen hastalarda beyin ölümü oranı artmıştır, aynı şekilde yetersiz ve deneyimsiz yardımcı personelin eksik ve bilgisiz müdahalesi nedeniyle yoğun bakımlara beyin ölümüyle gelmiş olan hasta sayısı artmıştır. Bu konunun da derinlemesine araştırılması ve deneyimli ekiplerin hızlıca kurulması gereklidir.

Gelelim sağlıkta şiddete Sayın Bakanım. Eminim ki bir doktor olarak siz de rahatsızsınızdır ancak yıllardır uygulanan politikalar sonucu konu bu hâle gelmiştir.