| Komisyon Adı | : | (10 / 124, 226, 320, 321, 336, 601, 637, 958, 1055, 1126, 1127, 1128, 1129, 1130, 1131, 1132, 1133, 1134, 1135, 1136, 1137, 1138, 1139, 1140, 1141, 1142, 1143, 1144, 1145, 1146, 1147, 1148) Esas Numaralı Meclis Araştırma Komisyonu |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 21 .01.2015 |
NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) - Evet, ben de Komisyon üyelerini ve katılımcıları selamlıyorum.
Değerli arkadaşımızın sunduğu rapor üzerine birkaç şey belirtmek istiyorum.
Raporda önemli vurgulardan biri, üniversitelerdeki kadın öğretim görevlileriyle yapılan toplantıdan sonra çıkan sonuçların sizin tarafınızdan değerlendirilmesiydi. Orada önemli bir konuya vurgu yapılıyor aslında, kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusunda yapılması gereken en önemli şeyin toplumda bir zihniyet değişiminin yapılması gerektiği, esas çalışmanın bu olması gerektiği konusunda. Tabii, bu en önemli konu, bize göre de en önemli konu ancak hakikaten bu konuda bir şeyler yapmak istiyorsak insan raporda şunu da görmek istiyordu açıkçası: Nereden başlamak gerekir buna? Bu konuyla ilgili olarak çalışan Bakanlığın isminden başlamak gerekiyor. Eğer üniversitedeki kadın öğretim görevlilerinin yaptığı değerlendirmeye katılıyorsanız -ki rapora aldığınıza göre mutlak bir katılım var- kadına bir birey olarak bakma, kadını bir birey olarak değerlendirme... Bu mesele çok önemli. Kadın ailenin bir parçası değildir, kadın toplumda bir bireydir. O zaman bu işle çalışan Bakanlığın adının Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı olması doğru değil. Bir kere isminde kadın geçmesi gerekir, bizim bunu değiştirmemiz gerekiyor. Yani, Sosyal Politikalar Bakanlığı, tabii, bizim ülkemizde sosyal politikalara ihtiyaç var, önemli; ayrı bir kurum olarak çalışabilir, bakanlık olur, genel müdürlük olur, o farklı bir şey ama bir kere bunun isminin değişmesi gerekiyor.
İki: Bizim Komisyonumuzun da isminin değişmesi gerekiyor yani KEFEK değil de "toplumsal cinsiyet eşitsizliği komisyonu" olabilir veya işte buna benzer bir isim bulunabilir ki önerimiz bu yönde olabilir. Bunun değişiminin olması gerekiyor. Buradan bir algı değişikliğini yapmak gerekiyor toplumda. Buradan başlamazsak gerçekten olmuyor.
Şimdi, Fransa'da yapılan bir araştırmayı belirttiniz, kadına yönelik şiddetin en fazla orada görünür olduğunu, istatistiklerle açığa çıktığını belirttiniz. Aslında ben bizim toplumumuzda bunun çok daha ileri boyutlarda olduğunu düşünüyorum yani Fransa'dan çok daha ileri bir noktadadır ama ne yazık ki Türkiye'de bu konuda yapılmış çok ciddi istatistiksel bir çalışma yok. Bence Komisyonun raporunda bu yer almalıdır.
Bir de "Şiddet nedir?" olgusunun çok iyi işlenmesi gerekir. Yani, bizde kadın şiddetin ne olduğunu bence çok fazla bilmiyor yani "şiddet" deyince akla ilk gelen aile içi şiddettir, fiziksel şiddettir yani işte, eşten, babadan, evin erkek bireylerinden görülen fiziksel şiddet diye algılanıyor. Tabii, bunun oranı, boyutları çok yüksek. İşte, bizde tabii geleneksel aile yapısı gereği, kol kırılır yen içinde kalır misali kadın gördüğü şiddeti maalesef görünür kılmıyor; bu, üniversite mezunu düzeyindeki kadınlarda çok daha yüksek. Örneğin, işte ben yirmi yıl devlet memurluğu yaptım. Çalıştığım hayat içerisinde eşinden şiddet görmeyen üniversite mezunu kadına rastlamadım desem çok fazla abartılı olmayacak yani içerisinde doçentlerin, profesörlerin olduğu arkadaşlarımız vardı maalesef. Yani, ciddi düzeyde şiddeti gizleme var, üst düzeyden -yani eğitim anlamında diyorum- eğitimsiz kadın arkadaşlarımıza kadar bu şiddet olayı gizleniyor.
İki: Bizim toplumumuzda çok daha önemli bir sorun psikolojik şiddet. Yani, kadınların neredeyse tamamı, yüzde 100'ü psikolojik şiddetle karşı karşıyadır. Evde her gün hakaret gören, küfür eden bir erkekle maalesef o evi paylaşmak durumunda fakat kadında bu konuda bir bilinçlenme olmadığı için yani psikolojik şiddeti şiddet olarak algılamama, görmeme var ama bu en önemli şiddet biçimi, kadının bütün yaşamını etkileyen, yaşama katılımını etkileyen bir şiddet biçimi.
Yine aynı şekilde, ekonomik şiddet. Yani, bütün bunların görünür hâle gelmesi lazım. Yani, bugün çalışan kadınların önemli bir kısmının maaş kartlarını bile ceplerinde taşımadığını biz biliyoruz, buna eşleri tarafından el konulduğunu ve kadının kendi maaşıyla ilgili bir tasarruf yapma, kullanma hakkının bile olmadığını biliyoruz. Tabii, bunun da bir ekonomik şiddet olduğunun toplumdaki kadına anlatılması ve bu konuda da bir toplumsal bilinçlenmeye ihtiyaç var.
Tabii ki devlet şiddeti zaten çok görünür olduğu için onun da bir şiddet biçimi olarak mutlaka raporda yer alması gerekir. O anlamda yani bizim bu yapacağımız çalışmanın sonucunda bu 4 şiddet biçiminin kadına yönelik bilinçlenmenin değiştirilmesi için çeşitli biçimlerde anlatılması gerekir, önce buradan başlamak gerekir yani kadın kendine yönelik şiddetin ne olduğunu bilmesi gerekir ki ona yönelik bir tavır ve tutum geliştirsin. O nedenle, tabii, kadına yönelik şiddetin evrensel boyutu var. Bir de beş bin yıldan beri erkek egemen anlayışı içerisinde yaşayan bir kadın toplumundan söz ediyoruz. O nedenle, yani böyle, işte üç yıllık, beş yıllık değil, kadına yönelik şiddetin görünür kılınması için, bir algı değişikliği için sürekli ve devamlı kampanyalar düzenlenmesi gerektiğine biz inanıyoruz ve parti olarak da bu konuda, özellikle bölgede -tabii, şiddetin çok yoğun olduğu bir alan- mesela Diyarbakır'da yaptığımız bir araştırmada, Belediyede yaptığımız bir araştırmada, hâlen Diyarbakır'daki kadının yüzde 51-52'sinin fiziksel şiddetle karşı karşıya olduğunu biliyoruz ki o kadar, kadına yönelik şiddet ve diğer konularda çok özgün çalışma yürütmemize rağmen indirebildiğimiz düzey yüzde 51-52'dir, çok özel bir çalışma yürütmemize rağmen. O anlamda diyorum yani bu böyle bir yıllık, üç yıllık değil süreklileşen bir kampanya biçiminde biz bu konuyu ele alırsak ve bu Araştırma Komisyonundan da işte çeşitli biçimlerde desteklenecek şekilde, medya olabilir, çeşitli toplantılar, konferanslar, paneller yani toplumda değişikliğe yol açacak ne varsa hepsini kullanarak süreklileşen bir kampanya biçiminde sürdürürsek belki az da olsa bir yol alabiliriz diye düşünüyorum.
Teşekkürler.