| Komisyon Adı | : | DIŞİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Cumhuriyeti ve Bosna-Hersek Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna ve Anlaşmanın Protokol ve Eklerine İlişkin Değişikliklerin Cumhurbaşkanınca Doğrudan Onaylanmasına Dair Yetki Verilmesine İlişkin Kanun Teklifi (2/2274) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 13 .11.2019 |
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) - Değerli arkadaşlar, herkese merhaba.
İki temel hususa dikkat çekmek istiyorum. Birincisi: Sadece Bosna-Hersek değil, daha önce yine Komisyonumuzun görüşmüş olduğu ve karara bağlanan anlaşmalarla -Sırbistan'la da veya başka ülkelerle- Türkiye'nin tarım ticaretine özellikle ithalat bağlamında bu kadar bağımlı bir ülke hâline dönüşmesinin kökten bir biçimde tarım politikamızı yeniden gözden geçirmemizi gerektirdiği kanaatindeyim. Şimdi, bir ülke niye ithalat ihtiyacı hisseder? Yeterince ürün yoksa hisseder, iklimi, toprağı, suyu buna elverişli değilse hisseder fakat Türkiye bir tarım ülkesi. Üzülerek ifade ediyoruz, zaten sanayi bağlamında yerinde sayan bir ülke, bir iki kalemi dışarıda tutarak söylemek isterim. Ağır sanayi konusunda hâlâ montajla gidiyoruz, her ne kadar, iktidar ağır sanayide de çok önemli yol aldığımızı söylese de detaylı bir incelemede yine önemli oranda montaj üzerinden gidildiği açığa çıkıyor. Burada şunu sorgulamak istiyoruz: Coğrafi koşulları bu kadar elverişli olan, gerçekten bütün dünya ülkelerinin gıptayla baktığı bir ülke neden et ve et ürünleri ithal etmeyi düşünür, niye buğday ithal etmeyi düşünür? Bu, akıl alır bir şey değil gerçekten. Yani burada biliyoruz ki bu Komisyon bu sorunları çözemeyecektir elbette, çok daha temel problemler bunlar, merkezî siyasetin temel meselelerinden birisini burada konuşuyoruz, bunu ifade etmeye çalışıyoruz. Burada, bu anlamıyla, bu ülke kaynaklarının doğru bir biçimde teşvik edilmesi, kendi ülke sınırlarımız içindeki kota uygulamalarından -tarım ürünlerinin tamamı için söylüyorum- vazgeçilmesi hâlinde bizim ithalata ihtiyacımız olmayacaktır.
İkinci bir husussa şu: Yine, Sayın Emre ifade etti, böylesi bir gündemin dahi, böylesi bir işleyişin dahi Cumhurbaşkanına bağlanması. Bugün bakanlıkları, bugün bakanlıklara bağlı çalışan komisyonları âdeta baypas eden işleyiş gerçekten bu ülkenin geleceği için iyi bir işleyiş değildir. Her şeyi bir tek insana bağlamak... Ya, ben şöyle düşünüyorum: Mesela, şu maddede "Türkiye Cumhuriyeti ile Bosna-Hersek Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasının Uygun Bulunduğuna..." diye devam eden bir maddede Cumhurbaşkanlığı yetkiyi niye kendisine bağlamak ister ya da bir bakanlık neden bunu Cumhurbaşkanlığına bağlamak ister? Bilmiyorum farkında mıyız, burada devletin geleneksel devlet yapısının bu tür, belki birçok insan için küçükmüş gibi gözüken, önemsizmiş gibi gözüken konularda dağıtılmasının ve bizim ısrarla ifade ettiğimiz, her şeyi tek adama bağlama rejiminin oluşmasının bu ülkeye yaratacağı sakıncalar çok fazladır. Bari bu konularla ilgili bakanlıkların ve bakanlıklara bağlı olan komisyonların yetkileri olsun, burada Cumhurbaşkanının imzasına ihtiyaç duyulmasın. Burada -tırnak içinde söylüyorum, amiyane tabirle söylüyorum- gerçekten kantarın topuzu kaçıyor.
Teşekkür ederim.