| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278 ) ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ve Sayıştay tezkereleri a)Tarım ve Orman Bakanlığı b)Orman ve Su İşleri Bakanlığı c)Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu ç)Orman Genel Müdürlüğü d)Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü e) Meteoroloji Genel Müdürlüğü f)Türkiye Su Enstitüsü |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 13 .11.2019 |
CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarımız, Sayın Bakan, Bakan Yardımcılarımız, değerli bürokrat arkadaşlarımız ve sayın basın mensupları; öncelikle hepinizi saygıyla sevgiyle selamlayarak sözlerime başlamak istiyorum.
Tarım özellikle ülkemiz açısından en önemli sektörlerden birisi. Türkiye, cumhuriyetin ilanından bugüne kadar özellikle tarım konusunda kendini ispat etmiş ve en küçük çocuklarımıza dahi tarımda kendi kendine yetebilen ülke olarak öğretilegelmiş bir ülkedir. Tarımdaki başarı hepimizi ilgilendirir. Eğer tarımda biz başarılı olursak bundan hepimiz mutluluk duyarız.
Şimdi, Sayın Bakanın sunmuş olduğu bütçe teklifine şöyle bir göz atacak olur isek, sunumda 2018 yılı bütçesi, 2019 yılı bütçesi ve sonrasında da 2020 yılı bütçesiyle ilgili vermiş olduğu verilerde 2020 bütçesinde yüzde 19,4 oranında bir artıştan bahsedildi. Ancak yine sunulan bütçe tekliflerinde ve kesin hesapta 2018 yılı başlangıç bütçesinin 21 milyar 676 milyon, harcamanın 20 milyar 949 milyon; 2019'da 33 milyar 743 milyon; ağustos ayına kadar da 23 milyar 897 milyon kullanıldığı... Şimdi, 2018 yılı kesin hesabında ise 39 milyar 957 milyon 575 bin TL'nin yüzde 96 oranında kullanıldığı yani 38 milyar 274 milyon 340 bin TL'nin kullanıldığı ifade edildi.
Bu durumda burada anlaşılamayan bir husus var. 2018 yılında biz 39 milyar 957 milyon yani neredeyse 40 milyar bir bütçe kullandığınızı ifade ettiniz. 2020'de 40,3 milyardan bahsederken de yüzde 19,4 oranında bir artıştan bahsettiniz. Yani burada bütçe kalemleri yönünden anlaşılamayan bir durum olduğu ortada.
Değerli arkadaşlarım, özellikle Antalya'nın Korkuteli ilçesindeki meyvecilikten bahsetmek istiyorum. İlçemizde elmacılık çok yaygındı ve ilçemiz elma üretimiyle tanınmış bir ilçeydi. Son dönemlerde de armut, özellikle Ankara armudu olarak bilinen Karyağdı armudu ki Korkuteli bu anlamda coğrafi işaret almış bir ilçedir. Baktığımızda, özellikle üzülerek gördük ki 25 bin dönüme kadar yaklaşan bir elma üretiminde Korkuteli'nde maalesef üçte 2'ye kadar inen bir elma üretiminin azaldığını gördük. Yani burada artık üreticimiz kaderine terk edilmiş, bahçeleri kurumakta. Bunun da en önemli sebebi, tabii ki malum, girdi fiyatlarının yüksekliği ve de üründen elde edilemeyen kâr, daha doğrusu zarar etmekte.
Armut da ise coğrafi işaret alan Karyağdı armudu bugün Korkuteli ilçemizde gerçekten çok önemli bir üretim aşamasına gelmiş ancak bu yıl istenilen verim elde edilemedi, rekoltede düşüklük var çünkü bakım aşamasında ciddi sıkıntılar yaşandı. İlaçlama ve gübrelemede yaşanan sıkıntılar nedeniyle de ve de özellikle sulama fiyatlarının da yüksekliğiyle yüzde 30 civarında bir rekolte düşüklüğü var. Buzhanelerde birçok deponun boş olduğunu bizzat kendimiz de gördük.
Değerli arkadaşlar, tabii ki çiftçimizin beklentisi var, üreticimizin beklentisi var. 2000'li yıllar öncesinde bahçede kullanılan zirai ilaçta yüzde 20 destek veriliyordu, bu destek hayvancılık için yeme ve ayrıca mazota veriliyordu ancak günümüzde kuru tarlaya verilen destek ile bahçelere verilen destek aynı, 19 TL dekar başına. Özellikle üreticinin beklentisi burada kuru tarım yapılanla sulu tarım yapılan alanlara verilecek desteklemenin biraz daha farklılaştırılması yani desteğin artırılması çünkü girdi fiyatları özellikle çok yüksek. Bu anlamda da ÖTV'siz belli bir miktar mazot verilmesi ve eskiden olduğu gibi de zirai ilaçta yine desteğin artırılması beklenilmekte.
Girdi maliyetleri çok yüksek dedik. Evet, gerçekten üreticimiz yapmış olduğu çalışmasının karşılığını düzenli bir şekilde alamamakta. Ülkemizin en önemli sorunlarından birisi bir koordinasyon sorunudur bana göre. Çünkü dönemsel para kazanan veya dönemsel değer ifade edebilen ürünler var. En önemli sorun da bana göre Türkiye'de bu. Çünkü biz nerede neyi ne şekilde hangi miktarda üreteceğimizi bir disiplin altına almadığımız takdirde üreticimizin kaderi maalesef şansa kalmakta. Yani bir dönem bir ürün para etmekte, bir dönem bir başka ürün para etmekte. O da üreticimizin kafasını karıştırmakta. Bir umutla ektiği, diktiği bahçesini üç beş sene sonra kesme noktasına kadar gelmekte. Dolayısıyla bizim en önemli yapmamız gereken husus bir koordinasyon yani doğru planlamanın şart olduğu ortada.
Bakın, daha Genel Kurulda görüşülecek ve Komisyondan geçen tekliflerden bir tanesinde Toprak Mahsulleri Ofisine mal alımında avantaj getirilmesi yani İhale Kanunu hükümlerine tabi olmadan istediği gibi mal alabilme yetkisi teklifi getirildi. Orada da aynı şekilde ifade ettik. Yani devlet kendi çiftçisinin rakibi olamaz. Devlet kendi çiftçisiyle yarışamaz. Devletin görevi çiftçisini desteklemektir, çiftçisinin doğru planlamayla para kazanmasını sağlamaktır.
Değerli arkadaşlar, tabii, sadece tarımın bu yönüyle sıkıntı yok ülkemizde. Özellikle hayvancılıkla ilgili de ciddi sorunlarımız var. Özellikle Tarım Bakanlığı bütçesinin görüşüleceğini duyan besicilerimiz sorunlarını dile getirmekte. Örneğin süt üreticisi yaklaşık on ay önce 25 kuruş olarak belirlenmiş olan süt desteklemesinin mayıs ve haziran aylarında 10 kuruşa tekrar geri çekildiğini ifade etti. Ben de onlara dedim ki o süreçlerde seçimler vardı, seçimler geçinceye kadar böyle bir düzenleme yapıldı.
Değerli arkadaşlar, 2018-2109 yılı süt üretimi yaklaşık yüzde 15-yüzde 17 oranında azalmış durumda çünkü hem ineklerin gerektiği şekilde beslenebilmesinde sıkıntı var, üreticimizin gücü kalmadı, bir taraftan da süt para etmediği için de inekler hızlı bir şekilde kesilmekte. Üreticimiz şunu soruyor, diyor ki: Eğer herhangi bir ürüne zam geldiğinde neredeyse hemen ertesi gün uygulanırken süte yapılan bu destekleme kararı niye kırk beş gün sonra uygulamaya geçirildi?
Son olarak, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Tarım Bakanlığı arasında bir türlü çözüme kavuşamayan organik sıvı gübre depolama konusunda sıkıntı yaşadıklarını ifade etmekteler. Çevre Bakanlığıyla organik sıvı gübreyi toprak havuzlarda muhafaza etmelerine müsaade edilmesi konusunda sıkıntılar yaşandığını ve bu konuda cezai işlemler yapıldığını dile getirmişlerdir. Herkes tarafından bilinir ki hayvansal gübrelerin organik olduğu tüm dünya tarafından kabul edilmektedir. Ormanlar konusuyla ilgili de yaşanmış maalesef acı olaylar oldu ülkemizde.
BAŞKAN - Lütfen tamamlayalım efendim.
CAVİT ARI (Antalya) - Tamamlıyorum.
Özellikle orman yangınlarına müdahale edilmesi konusunda geçtiğimiz yaz çok büyük sıkıntılar oldu. Bu konuyla ilgili olmak üzere başta soru önergelerimiz oldu ama...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Bir saniye efendim.
Buyurun.
CAVİT ARI (Antalya) - Soru önergelerimize Sayın Bakanlık tarafından cevap verilmedi. Yani 4 tane, 5 tane soru önergemiz var, bu soru önergelerimiz öncelikle hem orman yangınlarıyla ilgili hem gübre takip sistemiyle ilgili. Özellikle orman yangınları konusu çok önemlidir çünkü ülkemizin en önemli değerleri ve geleceğe bırakılması gereken en önemli kaynaklarımız, değerlerimiz ormanlardır. Bu anlamda ormanların korunması adına vermiş olduğumuz bu soru önergeleri cevapsız bırakılmıştır. Ormanla yangın mücadelesinde de maalesef bu yıl sınıfta kaldınız Sayın Bakan. Onu da açıkça ifade etmek durumundayım.
Yine tekrarlamak istiyorum. Antalya'da bakın, bir EXPO vakası yaşanmakta Sayın Bakan. Bakın, EXPO Kanunu ile daha kanun çıkarılırken her şeyi siyasallaştırdığınız gibi...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen tamamlayın efendim.
CAVİT ARI (Antalya) - Bitiriyorum.
EXPO Kanunu'nu da siyasallaştırarak çıkardığınız için EXPO bir ölüm doğum şeklinde meydana gelmişti maalesef. Yaklaşık 2 milyar bütçeye mal olan EXPO, bugün dünyanın en pahalı düğün salonu olarak yaz aylarında düğün yapılan bir hâle getirildi. Orada bir millî servet yatıyor. EXPO'nun amacına uygun vaziyette EXPO alanının tekrar ülkemize bir değer olarak kazandırılmasında fayda olduğunu ifade etmek istiyorum.
Son olarak da Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü yani BATEM'İ kaptırdınız Sayın Bakan. BATEM, Türkiye'nin cumhuriyetten sonra kurulan, 1934 yılında -tarımın en önemli merkezlerinden- araştırma enstitüsü olarak kurulan bir yer ve bu yerin tapusu şimdi bir vakfa geçti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen...
CAVİT ARI (Antalya) - Bu tapunun geriye kazandırılması adına geçtiğimiz yıldan bu tarafa hangi mücadeleyi verdiğinizi de çok merak ediyorum ve bu bütçenin, maalesef ülkemizin tarımda gelişmesine sağlamaya yeterli bir bütçe olmadığını ifade ederek sözlerimi tamamlıyorum. Teşekkür ederim.