| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278 ) ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ve Sayıştay tezkereleri a)Tarım ve Orman Bakanlığı b)Orman ve Su İşleri Bakanlığı c)Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu ç)Orman Genel Müdürlüğü d)Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü e) Meteoroloji Genel Müdürlüğü f)Türkiye Su Enstitüsü |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 13 .11.2019 |
NUSRETTİN MAÇİN (Şanlıurfa) - Değerli Divan, sayın milletvekilleri; ben darbeler, çatışma ve neoliberalizmin, neoliberal politikaların tarım üzerindeki etkilerini konuşmak istiyorum.
Hepimizin bildiği gibi, 1980 darbesiyle birlikte Türkiye'de bütün muhalefet, sendikalar, işçi sınıfı, yoksul köylüler, bu sisteme muhalif olan bütün kesimler bir darbe baskısına maruz kaldı. Bu muhalefeti susturmak için sistematik bir şekilde işkencelerin işlendiği, idamların, orantısız cezaların verildiği bir ülkeden geçtik. 1983'e gelindiğinde ANAP'ın öncülüğünde, Turgut Özal'ın öncülüğünde Türkiye'de neoliberal politikalara geçildi. Bu neoliberal politikalara geçilmesiyle birlikte Türkiye'nin, Türk toplumunun tarihten gelen birikimi, emeği olan kamu iktisadi teşebbüsleri dediğimiz bütün kurumlar özelleştirildi. Bu özelleştirmeler birkaç yerli ve uluslararası şirkete peşkeş çekildi.
Şimdi, darbenin ve ekonomik politikaların, toplumun ekonomik ve sosyal yaşamının birbiriyle ne kadar alakalı olduğunu burada bir kez daha görüyoruz. Başta Et Balık Kurumu, TEKEL, ÇAYKUR, Ziraat Bankası, FİSKOBİRLİK gibi birçok kamu iktisadi teşebbüsleri özelleştirildi. Bu özelleştirmeyle birlikte Türkiye'de ciddi anlamda küçük, bağımsız aile üreticileri mülksüzleşti. Bu politikanın bir devamı olarak AKP daha geniş kapsamlı mülksüzleştirme politikasını izlemektedir. AKP süreciyle birlikte atalarımızdan kalma, köylünün kendisine ait olan tohum mülkiyeti dahi uluslararası şirketlere peşkeş çekildi. Bugün tohum dahi bu ülkeye ait değildir. Türkiye'de tarım alanında faaliyet yürüten 5 tane uluslararası şirket Türkiye'deki tarımdan yüzde 60'ın üzerinde pay almaktadır.
Bu neoliberalizm ne kadar darbe süreci, yıkıcı bir süreç yaşattıysa bu topluma, neoliberal politikalar ve postmodern kültür de bu kadar bu toplumun ekonomik, sosyal, kültürel değerlerini de dejenere etti. Şimdi, neoliberalizm postmodernizm bölgede ciddi anlamda bir savaş şeklinde yürümektedir.
BAŞKAN - Lütfen konuşmanızı tamamlayınız efendim.
NUSRETTİN MAÇİN (Şanlıurfa) - Daha beş dakika etmedi ki, lütfen.
BAŞKAN - Buyurun, siz zaman kaybetmeyin.
NUSRETTİN MAÇİN (Şanlıurfa) - Bugün de biz diyoruz ki bu, kayyum ve Suriye politikaları, Kürt sorunu ve tarım politikasında içinden çıkılmaz bir politika izlenmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen konuşmanızı tamamlayınız.
NUSRETTİN MAÇİN (Şanlıurfa) - Bu politika, temelinde bölgenin, halkın, HDP'nin bölgede iktidar olduğu, yerelde iktidar olduğu bu iradeyi gasbetme siyasetidir. Bu, gasbetme siyasetiyle -daha önceki kayyumlarda da gördük- kayyum atanan bütün belediyelerde yağma, talan, bu değerler birkaç firmaya ve birkaç bürokrasiye peşkeş çekildi.
Savaş ve ekonomik politikalar birbirine bağlıdır. Bugün dünyada İngiltere'nin Oxfam araştırma şirketinin yapmış olduğu araştırmaya göre 26 insanın serveti 3 milyar 800 milyon insanın servetine eşittir. Bunun anlamı şudur: Neoliberalizm bilgi, kültür, bütün...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum efendim, sağ olun.
NUSRETTİN MAÇİN (Şanlıurfa) - Bir dakika, tamamlayayım.
BAŞKAN - Ama bakın, "Tamamlayınız." dedim.
NUSRETTİN MAÇİN (Şanlıurfa) - Lütfen ama burada herkes konuşurken iki dakika, üç dakika, beş dakika tekrarlandı. Burada dahi ötekileştirme politikası var.
BAŞKAN - Peki, teşekkür ediyorum efendim.
NUSRETTİN MAÇİN (Şanlıurfa) - Şimdi, burada biz şunu diyoruz: 26 ailenin serveti 3 milyar 800 milyona tekabül ediyorsa bu neoliberal politika gerçekten toplumları, halkları, tarihten gelen birikimleri, her şeyi metalaştıran ve değerleri yok eden bir sistemdir.