KOMİSYON KONUŞMASI

AYŞE SÜRÜCÜ (Şanlıurfa) - Öncelikle Sayın Başkan, değerli katılımcılar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, Türkiye Ziraat Odaları Birliğinin verilerine göre Türkiye de 2,5 milyon kadın çiftçi var ve günde on altı on yedi saat çalışıyor. Haziran ayı rakamlarına göre tarımda çalışan 5 milyon 624 bin kişinin yüzde 45,8'i olan 2 milyon 576 binini kadınlar oluşturuyor.

Tarımdaki istihdamın en önemli sorunu kayıt dışılık. Tarımdaki kadınların yüzde 78,3'ü ücretsiz aile işçisi konumundadır. Tarımda çalışan kadınların yüzde 90,8'i primlerin yüksekliğinden dolayı kayıt dışı kalıyor ve sosyal güvenlik kapsamına girmiyor. Tarım Bakanlığının politikalarında kadın görünürlüğü yok, kadın projeleri yok.

Mevsimlik tarım işçilerinin çoğunluğu kadındır, tarlada çalışıyor, evde çalışıyor ama emeği görülmüyor, emeklerinin karşılığını alamadıkları gibi sağlık güvenceleri bile yok.

Hilvan'da kırk günlük bebeğiyle yaz sıcağında 50 derecenin altında sabahtan akşama kadar 45 TL karşılığında tarlada çalışan kadının örneği, mevcut iktidarın tarıma, emeğe ve kadına dönük doğru bir politika üretememesinin bir sonucudur.

İktidarın neoliberal politikalarının sonucu olarak uygulanan ithalat odaklı tarım politikasından dolayı çiftçilerimiz hızla üretim alanlarını terk etmektedir. Bu politikalarından en çok olumsuz etkilenen kesimlerden bir tanesi de pamuk üreticileridir. Pamuk desteği sınırlandırıldı.

Türkiye'deki pamuk ekim alanları 2002 yılından 2017 yılına kadar yüzde 30 oranında azalırken ithal edilen pamuk miktarı 2003-2017 yıllarında yüzde 56,25 oranında artmıştır. Girdi maliyetlerinin yüzde 100 artması, pamuk desteğinden yüzde 30 kesinti yapılması, desteklemenin 500 kilogramla sınırlandırılması, elektrik ve sulama borcundan dolayı ödenen desteklemelere bloke uygulanması, aynı parselde üç yıldan sonra pamuk ekilmesi durumunda üçüncü ekime destekleme ödemesi yapılmayacağı açıklanması gibi uygulamalar pamuk üreticilerini mağdur etmekte ve üreticileri üretimden koparmaktadır.

GAP kapsamında Urfa'da sulamaya açılan bölgelerden özellikle Harran, Ceylânpınar, Viranşehir ve Suruç ovalarıyla pamuk üretiminde önemli bir merkez hâline gelmiştir. 2017 yılında toplam pamuk üretiminin yüzde 42'si Şanlıurfa'da yapılmıştır. Urfa'nın tarımsal üretimdeki potansiyeline karşın en çok mevsimlik tarım işçilerinin Urfa'dan gitmesi de uygulanan tarım politikalarının içerdiği bir başka çelişkiyi de açığa çıkarmaktadır.

Evet arkadaşlar, maliyet artıyor, çiftçi tefeciye mahkûm ediliyor. Gübre, mazot, ilaç, tohum, biçer, sulama, elektrik fiyatı yüzde 100 artmışken pamuk fiyatlarının düşük olması ve desteklemelerin kesilmesi ve bloke uygulayarak çiftçilerimizin tefecilere mahkûm edilmesi kabul edilemez. Yatlar ÖTV'siz akaryakıt alabiliyorken çiftçimizin yaklaşık 7 TL'ye yakıt almasını hiç bir vicdan izah edemez.

Devlet, çiftçiyi, tüccarın insafına terk etmeyen, çiftçileri tefecilere mahkûm etmeyen bir yaklaşımla pamuk fiyatlarını açıklamalıdır. AKP iktidarı on yedi yıldır uyguladığı bu yanlış politikalardan bir an önce vazgeçmeli, çiftçiyi merkezine alan bir tarım politikasını uygulamaya koymalıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen tamamlayınız Sayın Sürücü.

AYŞE SÜRÜCÜ (Şanlıurfa) - Bu ve benzeri uygulamalar yakın zamanda Urfa'da çiftçilerin protestolarına sebep olmuştur. Toplumsal alanın her noktasında can yakıcı sorunlar mevcutken iktidar, seçilmiş belediyelere kayyum atayarak seçme hakkını gasp etmekte ve birçok sorunun yanında çiftçilerin sorunlarını da bu politikalarla örtbas etmektedir.

Bugün yine halkın iradesiyle seçilen İdil, Peri ve Hazro belediyelerimiz gasbedilmiştir ve bunlarla birlikte yaklaşık 20 belediyemize kayyum atanmıştır. Buradan bir kez daha söylüyoruz: Halkın iradesine saygı duyun. Halkın iradesine saygı duymayacaksanız o zaman Kürtlerin yoğun yaşadığı Kürt bölgelerinde seçim yapmayın ve direkt kaymakamlarınızı, valilerinizi atayın oralara.

Teşekkür ediyoruz.