| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278 ) ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ve Sayıştay tezkereleri a)Tarım ve Orman Bakanlığı b)Orman ve Su İşleri Bakanlığı c)Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu ç)Orman Genel Müdürlüğü d)Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü e) Meteoroloji Genel Müdürlüğü f)Türkiye Su Enstitüsü |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 13 .11.2019 |
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sayın Bakan, kıymetli bürokratlar ve basın mensupları; sizleri saygıyla selamlıyorum.
İYİ PARTİ olarak bizim görüşümüze göre; tarım, savunma sanayisinden daha az öneme sahip olmayan stratejik bir sektördür. Tarım direkt soframızı, sağlığımızı ve hatta millî güvenliğimizi etkilemektedir. Şu hâliyle, vahim masa başı kararlarıyla sorun hâline getirilmiş olan tarım sektörü de bir millî güvenlik sorunu olmuştur aslında. AK PARTİ döneminde tarımda bırakın stratejik güç olmayı, hazır ulusal master planlar bile uygulanmadı. 2008'den beri uyarıları yapılan süt ineklerinin kesime gideceği endişesi maalesef gerçekleşiyor. On gün önce yayımlanan 2,5 satırlık bir genelgeyle Türkiye Cumhuriyeti devletinin 1926'den beri yürüttüğü ıslah çalışmaları çöpe atıldı. Buna sizin hakkınızın olmadığını düşünüyorum. Genel Müdürünüzün imzaladığı, tarihe geçecek genelgeden Tarım ve Orman Bakanı olarak sizin haberiniz var mı, bilmek isteriz. Haberiniz varsa olayın vahametiyle ilgili bilgi sahibi misiniz? Bu genelge ithalat kapılarını ardına kadar açacak bir lobi faaliyetinin sonucu mudur, bunu da bilmek isteriz.
Bugün çiftçilerimiz ektiği ekinin, ürettiği hayvanın ne edeceğini, kaça satılabileceğini bilemeden kumar oynamaktadırlar. Çiftçimize kumar oynuyor demişken şunu söylemek istiyoruz: Hiçbir veriniz güvenli olmadığı gibi, veriler de saklanıyor. Çiftçimizin veri olarak kabul ettiği, kendine ne ekeceğiyle ilgili kılavuz olarak gördüğü işaret tarım desteklemeleridir. Üretim sürecinin başında, yapılacağı ilan edilen desteklere bakarak devletin "ek" dediğini düşündüğü destek oranlarına göre hesabını yapar ve o çerçevede üretim planını uygulamaya başlar. Her ne kadar satış fiyatını bilmese de maliyetten zarar etmeyeceğine kani olur. Bu bile çiftçimize çok görüldü. 2019 yılı destekleri 2019'un Kasım ayında, hasat kalkmış, besi periyodları geçtikten sonra sanki "Ne haliniz varsa görün." dercesine, alay eder gibi ilan edildi.
Bu arada "destek" demişken henüz 2018 destekleri bile tam olarak ödenmediği gibi, yeni açıklanan 2019 desteği bir önceki yıla göre 2 kalem haricinde değişmedi.
Çiftçilerimizin bankalara olan kredi borcu tutarı 120 milyar liraya dayandı. Şimdi, bu tarım faaliyetlerinden nasıl para kazanılacak, nasıl huzurlu bir aile hayatı yaşanacak, nasıl ülkesini, milletini ön planda tutup vatandaşlık ruhunu ayakta tutacak? Bu borçların büyük kısmına sizler özendirdiğiniz için girildi. Bugün özendirmeleriniz sonucunda herkesin kapısının önünde son model traktörler olmasına rağmen hesapsız yükselen maliyetler ve zamanla altından kalkılamayan kredi borçları yüzünden araziler bomboş durmakta. Tarımdaki yanlış politikalar sonucu boşalan köylerin aslında her biri âdeta bir üretim üssü, büyük bir fabrikayken bugün köyler ucuz yaşanan, devletin bağladığı maaşlarla geçinilen merkezler haline geldi; tarım da günü kurtarmak için yapılan bir faaliyet hâlini aldı. Hâlbuki bizim aklımızdaki çiftçi bu değildir. Çiftçiliğin ne kadar prestijli bir meslek olduğunu, üreten insanlar olduklarını insanımıza tekrar hatırlatmalıyız.
Bugün çiftçilik çalışarak zarar edilen bir meslek hâline getirildi. Çiftçiye ülke menfaatleri gereği planlama dâhilinde zarar etmeyeceğini garanti eden politikalar üretilmeden ülke tarımı düzlüğe çıkamayacağı gibi ne Türkiye'nin en büyük problemi olan göç önlenir, göçen insanlar bir daha toprağına, ahırına geri döner ne de işsizlik azalır.
Aklımızı başımıza almalıyız arkadaşlar. Dövize ve ithalata güvenerek gıda güvenliği ve sürdürülebilirliğini sağlayamayız. Allah muhafaza, insanımızı açlıkla imtihan ettirmeye kimsenin hakkı yok. Bu vebali üstlenmeyi ne siz alabilirsiniz ne de biz izin verebiliriz.
"Çiftçiyi borçlandırma" demişken bunun nasıl bir faiz kıskacı ile hangi yollarla yapıldığına da bakmak lazım. Devletin tarımsal krediler ve sübvansiyonlarla ilgili kuruluşu Ziraat Bankasıdır. Oysa Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği Ziraat Bankasından aldığı blok kredileri bir komisyon karşılığı çiftçiye aktarırken âdeta bir tefeci gibi davranmaktadır. Türkiye genelinde çiftçimiz biriken kredi borcu ve faizleriyle hareket etme kabiliyetini kaybetmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen, tamamlayınız efendim.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Önerimiz, acilen faizleri silmek suretiyle, faiz uygulamadan çiftçi borçlarının yapılandırılmasıdır. Tekrar başlayacak üretimden sağlanacak katma değer silinen faizin katbekat üzerinde olacaktır, meydana gelecek olan sosyal refah da cabası.
Vakit sorunundan dolayı dile getiremediğim orman yangınları skandalları, personel alımı skandalları, tarım ve verim odaklı toplulaştırma değil de şehircilik odaklı, kadastro mantığıyla yapılan toplulaştırma yanlışlığı, büyükşehir yasasının tarıma vurduğu büyük darbe, hibe ve desteklerin denetimden uzak yandaşlara aktarılması...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum efendim.
Sayın Ersoy, buyurun lütfen.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Sayın Başkanım, erken kestiniz, yapmayın Allah aşkına.
BAŞKAN - Buyurun.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Böyle şey olur mu canım? Erken kesildi, böyle şey olmaz. Buraya ben ta nerelerden gelmişim konuşma yapmak için.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Hiç sorma ya!
BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen ya; lütfen, arkadaşlar ya...
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Burada konuşmayacağız, nerede konuşacağız?