KOMİSYON KONUŞMASI

BAŞKAN - Çok teşekkür ederim.

Şimdi, soru-cevap kısmına geçmeden ben birkaç şey söyleyeyim, ondan sonra yolu açmış olalım.

Son söylediğinizden başlayalım. Biz ikinci ve üçüncü oturumumuzda Komisyonunun görevlerini bir kere daha aramızda tartışırken -aynı sizin söylediğiniz gibi- dedik ki: Dünyaları hakkında çok fazla da fikir sahibi olmadığımız çocuklar, gençler için birtakım şeyler konuşuyoruz; oysa, orada başka bir dünya var ve Millî Eğitim Bakanlığının da ders kitapları hazırlanırken benim Talim ve Terbiyeden aldığım ilk brifingde bunun gerçek muhatapları olan öğrencilerin hiç devrede olmadığını görmüştük. O zaman öyle bir uygulama başlatmıştık, bilmiyorum devam ediyor mu şu anda. Yani bir ders kitabının kabulünde mutlaka onu tüketecek olan öğrencilerin de söz sahibi olmaları gibi böyle bir "focus group" oluşturmasını önermiştik. Burada da aynı şey. Hatta, burada şunu da gündeme getirmiştik: Özellikle bağımlılık mağduru çocuklarımızdan bazılarının dinlenmesi. "Bunu çocuk psikiyatrlarına soralım, bunu hangi ortamda nasıl dinlemek gerekir, o çocukları ve ailelerini rencide etmeyecek, olumsuz etkilemeyecek bir yöntem bulabilir miyiz?" dedik, onu henüz bulamadık ama onu da yapmak istiyoruz.

İkinci bir şey, siz aslında çok güzel bir öneride bulundunuz, bu kamp meselesi. O da gündeme geldi daha önce, şimdi biz bugüne kadar konuşmadık ama şimdi bundan sonra bunu Millî Savunma Bakanlığıyla da konuşalım. Aslında erkekler için çok önemli bir fırsat var, askerlik. Yani dönem de kısaltıldı, altı ay askerlik yapılıyor. Millî Savunma Bakanlığı bu dönemin en azından bir bölümünü tam da bu sağaltım süreci olarak yani teknolojisiz olarak -zaten, biliyorsunuz, kâğıt üzerinde yasaktır askerde telefon vesaire ama- bu bilinçle yapılırsa ve bu bilinçle yapıldığı gençlere de anlatılırsa herhâlde diyelim ki o süreyi, bir aylık süreyi, on beş günlük süreyi onlar da kendileri açısından bir sağaltım süreci olarak daha rahat kabullenebilirler. Bunu onlara önerelim inşallah, Komisyonumuzda raporumuza onu koyabiliriz.

Şimdi şunu da söyleyeyim de ondan sonra tartışmaları açalım: Dediğim gibi, bu önünüzdeki taslak rapor Komisyon uzmanı, Komisyona değişik kurumlardan rapor yazımı için davet ettiğimiz uzman arkadaşlarımızın konuşulanlardan süzdükleri. Yani yapılan sunumları dinlediler, tutanakları incelediler ve bunlar "Komisyonda bunlar konuşulmuştur." anlamına gelen bir taslak hazırladılar. Ben bu Komisyonda görev alan uzman arkadaşlarımıza çok teşekkür ederim. Muhammet Emin Bey, Meclisimizden, Yasama Uzmanı; yine, Seyid Musa Atmaca, Meclisimizden, Yasama Uzman Yardımcısı; Buse Turan, aynı şekilde, Meclisimizden, Yasama Uzman Yardımcısı; Ahmet Rasim Kalaycı, Aile ve Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığından, Uzman; Fatihcan Öncü, Yeşilay Cemiyetinden, Psikolog; Nurçin Gülşah Aksakallı, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumundan, Psikolog; Selen Şimşek, Sağlık Bakanlığından görevli, Hemşire; Hüseyin Şekerli, Gençlik ve Spor Bakanlığında Uzman; Şenol Demirhan, Millî Eğitim Bakanlığından, Uzman; Gül Karaçetin de İstanbul Bakırköy Prof.Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesinden Hekim arkadaşımız. Dolayısıyla bu arkadaşlarımız Komisyon konuşmalarını süzdüler ama nihai rapor bu değil, o bakımdan eleştirileriniz bizim için çok değerli. Bunların hepsini değerlendireceğiz, sonra da zaten Cengiz Bey son redaksiyonunu gönüllülük esasından yapacak.

Şimdi, gerek Pınar Hanım'ın gerek Aydın Bey'in gerekse diğer konuşmacıların konuşmalarına ilişkin kanaatlerimizi paylaşabiliriz.

Şimdi, şöyle bir bakayım, kaç kişi söz almak istiyor, ona göre süre sınırlaması getirelim. İkişer dakikayla sınırlı tutalım konuşmalarımızı, böylece sabah oturumumuzu da beş on dakika gecikmeyle bitirmiş oluruz.