KOMİSYON KONUŞMASI

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) - Öncelikle şunu söylemek isterim: Önceki Komisyon tartışmalarında da yaşadık. Burası İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu ama bazen öyle tartışmalar yaşanıyor ki üzücü oluyor. Mesela, işte "Teröristin insan hakları yoktur." deniliyor.

Şimdi, arkadaşlar, cezaevlerini biz niye ziyaret ediyoruz? Cezaevlerini ziyaret ederek orada "terörist" diye oralara konulmuş insanların veyahut da adli suçluların hak ihlalleri var mı, onları anlamaya çalışıyoruz. Bakırköy, Silivri raporları da budur. Bir kere, bunu kavram olarak tartışmak yanlış bir şey. Artık burada bunu yapmayalım lütfen, hani, burası bir Tarım Komisyonu değil, maliye komisyonu değil. Her insanın ne olursa olsun insan hakları vardır, suçu ayrıdır, ondan dolayı cezaevine koymuşsunuzdur, dört duvar arasındadır, zaten işte yıllarca cezasını çekmektedir ama bir de artı orada yaşamakla kaybettiği, artı idarenin kaybettirdiği hakları da göz önünden uzaklaştırmaya çalışırsanız bu yanlış bir şey olur. Yani bu konuya burada siyasi bir perspektifle bakmak doğru bir şey değil ki. Herkese göre "terörist" tanımı da değişir.

Şimdi, Çin'de Uygur Türklerine yapılan zulümleri eleştirdiğinizde Çin devleti size ne diyor? "Efendim, biz buradaki teröristlerin hakkından geliyoruz, bizim yaptıklarımıza karışmayın, teröristin insan hakkı falan olmaz." Çin devleti de bunu söylüyor. Uygur Türklerine yapılan da malum. En ağır şekilde insan hakları ihlalleri yaşanıyor.

Şimdi, burada İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunda artık bu tür tartışmaların yapılmaması gerektiğini düşünüyorum yani zaten biz bu işi yapıyoruz, tartışılacak bir tarafı da yok. Hani, cezaevine gidiyorsun, her türlü işte "terör örgütü" diye tanımlanmış koğuşlara gidiyorsun, oralarda insanlarla konuşuyorsun, adli açıdan durum böyle. Terörist veya değil, ayrı bir konu ama sen gidip oradaki insanların hak ihlali konusunda o insanlarla zaten konuşuyorsun, sonra da gelip buradaki İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunda "Onun bunun hakkı yoktur." diyorsun. Öyle bir şey yok yani biz sonuçta İnsan Haklarını İnceleme Komisyonuyuz. İnsanların suçları ayrı bir şeydir, cezaevlerinde suçlular cezasını çeker, o ayrıdır ama çok açıktır ki idarenin yaptığı hak ihlalleri vardır ve bundan dolayı da işte bu tür tetkikler yapılmaktadır. Artık bunları tartışmayalım derim.

Şimdi, Bakırköy, Silivri raporlarına baktım, genel olarak oradaki tutuklu mahkûmların şikâyetlerine göre rapor daha bir kibarlaştırılmış bir rapor mahiyetinde tezahür etmiş. Hani, zaten raporun içinde bu kişilerin şikâyetleri apaçık ortada, ağır hak ihlalleri var, her iki cezaevi de oldukça sıkıntılı cezaevleri, Silivri çok kalabalık, Bakırköy'de kadınlara ait çok ağır şikâyetler var ama raporumuz oldukça böyle hani suya sabuna dokunmadan bir tarz oluşturmaya çalışmış. Bundan dolayı itirazlar gelmiş, şerhler gelmiş. Yani işte biz başka cezaevi ziyaretlerinde de aynı şeyleri görüyoruz. Çok yoğun bir şekilde hasta sevkleri konusunda çok büyük sıkıntılar var. Önce Diyarbakır, Elâzığ'a da gittik, orada da inanılmaz görüntülerle karşılaştık. Mesela Zeki Bektaş, Veysel Avunan çok kötü, orada durmaması gereken hastalar, maalesef hâlen oradalar ve bir mekanizma da çalışmıyor. Bakırköy ve Silivri'ye gitmedim ama orada da böyle birçok sıkıntılı vakanın olduğu rapordan anlaşılıyor.

Sağlık sevkleriyle ilgili sıkıntı had safhada. İnsanlar bu sevkteki gecikmelerden dolayı ölebiliyorlar. Koğuşlardaki aramalar son derece kaba bir şekilde seyrediyor. İaşelerdeki sıkıntılar had safhada. Ayrıntıya çok fazla girmeyeyim.

Artı olarak şunu da söyleyeyim: Şimdi, geçtiğimiz gün Mecliste de biz bunu gündem ettik, partimiz yoğun bir şekilde gündem etti, HDP Gençlik Meclisine yönelik gözaltı merkezlerinde ağır kötü muamele ve işkence olayları var, işkenceden dolayı yürüyemeyen insanlar var. Mecliste de gündem edildi, hatta Meclis Başkan Vekilimiz de Komisyona sordu sanırım "Bu konuda ne yapılıyor?" diye. Bu konuda da bilgilendirilirsek, ne yapıldığına dair bir bilgi varsa bunları da duymak isteriz. Hani, cezaeviyle ilgili genel olarak benim bu iki rapora yönelik eleştirim bu. Hani, mahkûmların, tutukluların eleştirileri evet net bir şekilde az çok yansıtılmış rapora ve öneri, değerlendirme ve bizim raporumuz anlamındaki ifadeler oldukça yumuşatılmış "soft" ifadeler.

Şerhlerde Ali Haydar Bey'in şerhine baktım, mahkûm tutukluların şikâyetlerine yönelik somut önerilerde bulunmuş, sanırım Meral Hanım'ın raporunda da bunlar var. Bunlar tabii kolay yapılmayan raporlar, sonuçta bir buçuk yıl sonra oluşturuldu bu raporlar. En azından etkili bir şekilde olması için hani neyse onu söylemek durumundayız çünkü gördüğümüz cezaevleri kolay yerler değil. Evet, birtakım suçlardan dolayı bu insanlar buralara konulmuş ama hele ki cezaevinde, o kadar zor bir ortamda, dört duvar arasında, hücrelerde, tek kişilik koğuşlarda, çok zor ortamlarda -insani olarak diyorum bunu, hani siyasi olarak demiyorum- insanların artı bir de hak ihlaline uğraması oldukça ağır bir durum. Bunu yumuşatılmış bir dille söylemek de doğru değil.

Teşekkür ederim.