| Komisyon Adı | : | İNSAN HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU |
| Konu | : | Eskişehir Milletvekili Metin Nurullah Sazak'ın Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu ile Silivri Ceza İnfaz Kurumları İnceleme Raporları üzerindeki konuşmasında geçen terör suçlularının avukatlarına yönelik ifadesinin, sehven kullanılan bir ifade olduğuna ilişkin açıklaması |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 14 .11.2019 |
MEMET BÜLENT KARATAŞ (İstanbul) - Öncelikle, toplantımızın başlamasıyla bütün siyasi partilerin temsilcileri burada birbiriyle nezaket çerçevesi içerisinde cezaevleriyle ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Bugüne kadar gitmiş olduğumuz bütün cezaevlerinde dışarıda söylenenlerin cezaevlerinde görülmediğine şehadet ettik, şahitlik ettik. Elbette orası bir turizm merkezi değil, cezaevi koşulları. Orada elbette insan haklarını çiğnemeden disipline edilen bir yapının oluşması lazım ama bu da o insanların hak ve özgürlüğünün ihlaline, yaşam kalitesini düşürmesine sebebiyet vermemelidir.
Tabii, kırk yıldır bu ülke coğrafyasında terörle meşgul olan bir ülke olduğumuzdan dolayı, Edirne'den Ardahan'a uzanan Türkiye coğrafyasında insanların etnik ve mezhepsel yapılarıyla ilgili uzun yıllara dayanan ideolojik kavgaların teröre kadar uzandığı bir süreci yaşamışız. Birlikte kurmuş olduğumuz bu cumhuriyeti birlikte dağıtmayalım. Biz et ve tırnak olmuşuz ve bin yıldır bu coğrafyada, Türkiye'de kardeşçe yaşamaktayız.
Az önce burada çok güzel bir toplantı gerçekleştirilirken tartışmaya sebebiyet veren -iki taraflı da olsun, bunu öyle demek istiyorum- sizin tahrikkâr konuşmanızı duyanın maksadını aşan sözüyle gerginlik oluştu. Burada Türkiye'yi katil bir devlet, işkenceci bir devlet olarak göstermek Türk düşmanlarını ve Türk devletine karşı olanları sevindirir, mutlu eder. Türkiye'yi uluslararası şebekelere gammazlamak bu coğrafyada yaşayan insanların hele hele Gazi Mecliste bulunanların hiç hakkı değildir çünkü biz bu al bayrağın altında, bu cumhuriyette, bu toprakta, bu vatanda eşit haklara sahibiz ve kimse "Eşit hakların ötesinde bir hakka sahibiz." diyemez. Ben de Doğu ve güneydoğunun bir evladıyım, bu memleketin evladıyım ve Kürt kardeşlerimle birlikte ben yaşamış, büyümüş insanım.
Bu toplum, bu devlet insanları sınıflara ayırarak bin yıldır bu coğrafyaya hükmetmemiştir. Osmanlı, dünyaya cihanşümul bir devlet olduğunda adaleti götürürken bütün farklı dinlere, farklı milliyetlere sahip insanları bir bayrak altında toplamış, demokrasiyi, adaleti bütün dünyaya yaymıştır ve bizler de bu topluluğun evlatlarıyız.
Burada ideolojik kaygıları ve düşünceleri tartışmaya sebebiyet verip kin ve nefreti bu Meclisten sokağa indirmeye kalkmak bu millete de bu devlete de fayda sağlamaz, hepimize zarar vereceğini düşünüyorum.
Az önce, Sayın Milletvekilimiz adına... Elbette konuşmayı ahlaki bulmuyorum çünkü o Türkiye Büyük Millet Meclisinin, bir siyasi partinin temsilcisi olarak burada bulunmaktadır ama Milliyetçi Hareket Partisinin genel fikrini ve düşüncesini herkes bilmektedir. Milliyetçi hareket devletine, milletine ihanet etmiş herkese karşı durur, canını da ortaya koyar. Terörü kınamayanlarla hiçbir zaman aynı safta olmayız ama terörü kınamayanlarla aynı safta olmamamız onlara hakaret etmemizi de gerektirmemektedir. Bizim, aynı safta olmayarak zaten tavrımız, düşüncemiz nettir. Sayın Başkanımızın, milletvekilimizin de ifadesi ki terörü destekleyen zihniyete o cümleyi kullanmıştır ve sehven kullanılan bir kelimedir, genel bir kelime değildir. Onun adına burada doğru olmadığını ben kabul ediyorum ama genel bir değerlendirme olarak da kabul edilmesi doğru değildir, sehven söylenmiş bir kelime olarak kabul ediyoruz. Biz hiç kimseye "PKK'ya niye terör örgütü demiyorsunuz?" diye karşı gelmememize rağmen, PKK'yı terör örgütü ilan edemeyenlerin burada, bize, terörü destekleyenlere karşı sehven çıkan bir kelimeden dolayı hakaret etmesine müsaade etmeyiz.