| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | A)KANUN TEKLİFLERİ 1.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278 ) ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ve Sayıştay tezkereleri a)Millî Eğitim Bakanlığı b)Yükseköğretim Kurulu c)Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı ç)Yükseköğretim Kalite Kurulu d)Üniversiteler e)Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü f)İTÜNOVA Teknoloji AŞ |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 15 .11.2019 |
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Komisyonun çok saygıdeğer üyeleri, Sayın Bakan, Sayın YÖK Başkanımız, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanımız ve Bakanlık üst düzey yöneticileri, diğer kamu kurum ve kuruluşlarımızın değerli temsilcileri, değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, bugün yine çok önemli bir kurumumuzun, Millî Eğitim Bakanlığımızın bütçesini görüşüyoruz. Çok güzel değerlendirmeler oluyor. Bunlardan inşallah hepimiz de istifade edeceğiz.
Ben birkaç konuyu zamanın elverdiği ölçüde dile getirmeye çalışacağım, bazı değerlendirmelerim olacak. Yani öncelikle biz burada bütçe görüşmelerini yapıyoruz. Bütçe dediğimiz zaman bütçenin gerçekten ne anlama geldiğini, sınırlarını belki çok net bir şekilde ortaya koyabilir ya da o bağlamda düşünebilirsek değerlendirmelerimizden çok daha istifade edilir diye düşünüyorum. Biz bütçeyle aslında gelecek bir yıl içerisindeki faaliyetlerin rakamlaştırılmış yani mali bünyeye, mali yapıya da dönüştürülmüş hâlinden bahsediyoruz, mali planlarımız.
Tabii, rakamlaştırma bu planlarda neyi ortaya koyuyor? Ağırlıklı olarak da sınırlamayı ortaya koyuyor çünkü sonuçta kaynaklar sonsuz değil. Yani sonsuz kaynağımız olsa herkes herhâlde kafasındaki her şeyi gerçekleştirebilir. Asıl zorluğumuz, güçlüğümüz de burada. Bu anlamda, baktığınızda, aslında biz her yıl bu bütçe kanunuyla Türk milleti adına gayrisafi yurt içi hasılanın önemli bir kısmını topluyoruz, onu toplama yetkisi veriyoruz.
2020 yılı için gayrisafi yurt içi hasıla tahmini 4,9 trilyon TL. Bu tabii, önemli, devasa bir kaynak. Yani bir yıl içerisinde Türkiye'nin ürettiği tüm mal ve hizmetlerin parasal karşılığı. Biz bu parasal oluşum, üretim içerisinden yine önemli bir kısmı... Bu yıldan yıla değişmekle birlikte örneğin bu sene merkezî yönetim bütçemiz 1,1 trilyon, yüzde 25 civarında bir rakam. Bunu ne yapıyoruz? Gayrisafi yurt içi hasıladan topluyoruz. O toplama yetkisini burada aslında bütçe olarak konuşuyoruz ve yeniden dağıtıyoruz. Aslında 1,1 değil bu, daha az, yüzde 22,5'a denk gelir. Biz bütçenin o gelir kısmını ağırlıklı olarak topluyoruz. Gider kısmı ile gelir kısmı arasındaki farkta da aslında Hükûmete borçlanma yetkisi veriyoruz yani o kadar kaynağı harcama yetkisi veriyoruz.
Bu anlamda, buradaki asıl bütçe büyüklüğü tabii ki farklı kriterlerle karşılaştırılabilir, diğer ülkelerle karşılaştırabiliriz, OECD'yle karşılaştırabiliriz, geçmiş yıllarla mukayese edebiliriz, bunları artı-eksi değerlendirebiliriz ama tabii ki burada şu an görüştüğümüz kurumların yöneticileri bu büyüklüklerin sorumlusu ya da hesabını verecek durumda değiller. Onlar neyin hesabını verme durumundalar? Kendilerine tahsis edilen kaynağın, bugün örneğin eğitimle ilgili tahsis edilen yani o bir yıllık gayrisafi yurt içi hasıladan toplayacağımız 1,1'in ya da gelir kısmı daha düşük bir rakam, yüzde 19,6'lık kısmın içinden buraya ayırdığımız kaynak. Bu kaynak ne kadar? Toplam eğitimle birlikte, Millî Eğitim Bakanlığıyla birlikte ÖSYM, KYK, YÖK dâhil olmak üzere 177,5 milyar TL. Tabii ki bunun dağılımı bu anlamda önemli. Ben, işin doğrusu Sayın Bakana, Sayın Millî Eğitim Bakanımıza sormak istiyorum. Dolayısıyla, size tahsis edilen bu kaynağın -Millî Eğitim Bakanlığı için 125,4 milyar TL'yi- gerçekten amaç ve hedeflerinizi önceleyecek şekilde dağılımını yapabildiniz mi? Benim gördüğüm kadarıyla yine Millî Eğitim Bakanlığı bütçesinin yaklaşık yüzde 73'ü personel giderlerine gidiyor. Bu, karar almada etkili olunmayacak bir alandır. Yani bunu çok olduğu anlamında söylemiyorum. Personelle ilgili... Öğretmenlerin ekonomik durumu zaten ortada. Böyle bir yanlış anlaşılma olmasın ama yani karar almayla, yöneticilerin de yapacağı bir şey söz konusu değil. Tabii ki kaynağın devlet işlevleri arasında paylaşılması her ülkenin öncelikleriyle de alakalıdır. Burada bazı şeyleri de belki görmekte fayda var. Yani Türkiye kırk yıldır ekonomik kaynaklarından özellikle güvenlikle alakalı olarak, iç dış güvenlikle alakalı olarak ciddi kaynaklar ayırıyor ve kırk yıldır Türkiye terörle mücadele ediyor. Terörle mücadelede harcanan rakamlar, yine bölgesel durumumuzdan kaynaklanan ve -sığınmacılar için çok ciddi kaynaklar harcadık- bunlar bizim alternatif maliyetleri, fırsat maliyetleri son derece yüksek olan kaynaklardır. Yani alternatif ya da fırsat maliyetinden kastım şudur: Sadece yapılan harcama değil, bunların bir de alternatif kullanımlarından mahrum kalınmadan kaybettiğimiz gelirler vardır. O yönleriyle de baktığımızda hakikaten çok önemli bir durum. Bu anlamda, inşallah, bu Barış Pınarı Harekâtı'yla ve son dönemlerde izlenen politikalarla birlikte, Türkiye, beka sorunu olarak gördüğümüz özellikle bu FETÖ ve PKK terör örgütüyle ilgili olarak nihai noktaya gelecek; bunları önemli ölçüde öteleyerek kaynak noktasında da -inşallah- eğitime çok daha fazla kaynak ayırma imkânımız olacak diye düşünüyoruz.
Sayın Bakanım, siz özellikle faaliyetlerle ilgili zaman zaman değerlendirmelerde bulunuyorsunuz ama ben işin ekonomik boyutuyla ilgili belki bir şeyi dikkate getireceğim. Biz, harcama ve maliyet dediğimizde aslında bunlar doğrudan doğruya aktivitelerle alakalı. Türkiye'nin en önemli sorunlarından bir tanesi de bu aktivitelerin yapılmasında, daha doğrusu aktivite değer oluşumu dengesinin ya da ilişkisinin gözardı edilmesi. Yani aktivite kaynak tüketir, tüketilen kaynak giderdir, harcamadır, her ne ad verirseniz verin ama katma değer oluşturmayan, katma değere dönüştürmeyen aktivitenin tükettiği kaynak zarardır. Bu da bizim maalesef tüm sektörlerimizde ki eğitimde de bu var yani eğitim öğretime katkı sağlamayan birçok aktivitemiz var. Bu aktivitelerin eliminasyonu kaynak yönetimi açısından önemli bir etki oluşturacak diyorum.
Öğretmenlerimizin durumuyla ilgili Milliyetçi Hareket Partisi görüşünü Sayın Mustafa Kalaycı çok ifade ettiler, ben tekrar etmek istemiyorum. Yani hakikaten öğretmenlerimizin moral ve motivasyon açısından durumu önemli.
Yine, bir başka konu, çok fazla gündeme gelmedi, üstü kapalı söylendi zaman sıkıntısından dolayı, değerli Komisyon üyelerinden söyleyenler oldu ama. Özellikle teknolojik gelişmenin son dönemlerdeki yani bu yapay zekâyla da ilişkilendirdiğimizde işte Endüstri 4.0'ı geçtiğimiz yıllarda ağırlıklı olarak paylaştık, "nesnelerin interneti" dediğiniz konular, makinelerin öğrenmesi yani bunlarla ilgili birçok konuyu gündeme getirmeye başladı. Bunlar, gelecekteki istihdam piyasası, iş piyasası açısından da son derece önemli hususlar. Tabii, eğitimde bugün aldığınız kararların sonuçları yirmi yıl sonrasıyla alakalı, bunları kestirmek, bunlarla ilgili bugünden kesin bir şeyler söylemek belki mümkün değil ama o amaçlara uygun olarak eğitim ve öğretimin planlanması, doğal olarak sizlerin yapacağı çalışmalarla alakalı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen toparlayabilir misiniz efendim.
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Sayın Başkan, aslında söylenecek çok şey var, zamanın sınırlı, kısıtlı olduğunu biliyoruz. Herkes her şeyin farkında, önemli olan bunları uygulamaya yansıtabilmektir diyorum.
Ben bu bütçenin Millî Eğitim Bakanlığımız için, Türk milleti için hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Bir de bir şeyi hemen eklemek istiyorum: Biz sadece Millî Eğitim Bakanlığına verilen bütçeler üzerinde konuşuyoruz, çalışmalar, raporlamalar o yönde eğitim maliyeti açısından. Aslında ülkenin eğitim maliyeti boyutu -biz toplamda bu fonksiyonla ilgili ne kaynak tüketiyoruz, buralardaki artılar, eksiler- üzerinde bir çalışmanın yapılmasının ve bu konuda bir talimat vermenizin de önemli olduğunu düşünüyorum.
Çok teşekkür ediyorum, saygılarımı sunuyorum.